Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Bir kaç patron tüm doğayı katlediyor

Davos'taki ekonomi zirvesi öncesi Bern Deklarasyonu ve Greenpeace İsviçre örgütleri "çevre ve insanlık düşmanı" uluslararası şirketlere "utanç ödülü" vermeye hazırlanıyor.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-01-27 00:11:00

Bir kaç patron tüm doğayı katlediyor
İnternette yapılan oylamaya aday gösterilen 6 ‘saygın’ uluslararası şirket ve organizasyonun faaliyetlerinin insan hayatı ve doğa üzerinde yarattığı tahribatlar ise dehşet verici boyutlarda.

Public Eye Awards(PEA)adıyla internette sürdürülen kampanya ile belirlenen ‘utanç ödülleri’, 2000 yılından bu yana her yıl İsviçre’nin Davos kasabasındaki Dünya Ekonomik Zirvesi ile aynı günde açıklanıyor. Bern Deklarasyonu(DB) ve Pro Natura adlı İsviçreli örgütlerce düzenlenen Public Eye Awards’ı, 2009 yılından bu yana DB ve Greenpeace İsviçre Örgütü birlikte organize ediyorlar.

PEA’nın utanç ödülleri kapsamında her yıl komite tarafından belirlenen ‘global ve swiss’ adlı iki utanç ödülünün yanı sıra ‘people’s awards’ olarak da bilinen ödül ise internetteki oylamalar sonucu belirleniyor. Yarın Davos’ta Hotel Montana’da düzenlenecek törenle verilecek ‘utanç ödüllerine aday gösterilen çok uluslu şirketlerin kirli dosyaları bir hayli kabarık. İşte bunlardan bazıları:

ARCELOR-MİTTAL

Merkezi Lüksemburg’ta bulunan ve 2006 yılında Lüksemburg-İspanyol-Fransız ortaklığı Arcelor ile Hintli Mittal’in birleşimi olan Arcelor-Mittal dünyanın en büyük demir-çelik işleticisi. 105 milyar dolarlık ticaret hacmi ve 19 milyarlık yıllık kazancı ile 310 bin kişiyi istihdam eden Arcelor-Mittal, dünya genelinde 60’tan fazla ülkede aktif durumda. Şirket, sahibi olduğu Güney Afrikalı ‘Iscor’ demir-çelik üreticisinin çevre ve sosyal alandaki sorumluluklarını yerine getirmediği için utanç ödülüne aday gösterildi.

Iscor’un başlıca üretiminin yapıldığı Vanderbijpark’ta, hava kirliliğine ve çevreye yayılan atıklara karşı önlem alınmaması nedeniyle kanser vakalarında son yıllarda önemli oranda artış görülüyor. Bölgede yaşayan hayvanlarda dahi ciddi şekilsel bozukluklar görülürken, şirketin yarattığı tahribatlar nedeniyle Güney Afrika hükümeti yıllık 30 milyon dolar ek sağlık harcaması yapıyor. Arcelor-Mittal’ın yarattığı tüm tahribatlar nedeniyle bölgede yaşayan halka 500 milyon dolarlık tazminat ödenmesi isteniyor.

İDAM EDİLEN ÇİNLİLER KOBAY OLARAK KULLANILIYOR!

Merkezi İsviçre’nin Basel kentinde bulunan ilaç devi Roche, 45 milyar İsviçre frangı olan ticaret hacminin 11 milyar (2008) kadarını kar hanesine geçirmeyi başardı. Dünya genelinde 80 bin kadar çalışanı olan Roche ilaç devinin ‘utanç’ duyulacak pratiklerinin başında ise Çin’de gerçekleştirdiği organ bağışı deneyleri geliyor. Roche şirketinin geliştirdiği ‘Cellcept’ adlı ilaç organ nakillerindeki olası uyuşmazlıkları ortadan kaldırmayı amaçlıyor ve Çin’de piyasaya sunuluyor.

Roche şirketini utanç ödülüne aday yapan en önemli pratiği ise Çin’den getirilen 300 kadar ‘bağışlanmış organ’ üzerinde yapılan klinik deneyler ve bu organların menşei hakkındaki iddialar. Zira, yıllık 10 bin kadar organ naklinin yapıldığı Çin’de organların yüzde 90’ı idam edilen hükümlülerden alınıyor ve hükümlülerin rızasının alınıp alınmadığı ise bilinmiyor. Roche şirketinin, gelenekleri dolayısıyla organ bağışının çok az olduğu Çin’den getirilen 300 organın idam edilen hükümlülerden alınmış olması nedeniyle deneyleri derhal durdurması isteniyor.

YİNE BARAJ, YİNE KİRLİLİK VE GÖÇ

Dünyanın üçüncü büyük enerji devi olan Fransız GDF-SUEZ’in de yıllık 83 milyar euroluk ticaret hacmi ve 14 milyara (2008) yakın karının arkasında çevre ve insan düşmanı faaliyetlerinin payı büyük. Yüzde 36’lık hissesi Fransa devletine ait olan şirketin yüzde 50,1 oranında yer aldığı ve Brezilya’da yapımı süren Jirau Barajı tepkilere yol açıyor. Amazon’un en uzun kolu olan Rio Madeira üzerinde yapılacak baraj ile binlerce yerli yerlerinden edilecek, 258 km’lik baraj gölü ve çevresindeki ormanlık alanlar yok edilecek. Barajın yapımı ile çevrede ciddi doğal tahribatlar meydana gelirken, başta balık türleri başta olmak üzere yüzlerce canlı türü yok olacak.

Ulusal ve uluslararası tepkilere rağmen GDF-SUEZ’in bu baraj projesi ile yaratacağı doğal tahribatlar, başta Fransa devletinin etkin lobi çalışmaları sayesinde şirketin yanına kar olarak kalıyor. Şirkete karşı Brezilya, Peru ve Bolivya’da yapılan geniş çaplı protesto eylemlerine rağmen, özellikle yerli halkın geleceğine ilişkin herhangi bir garanti verilmiş değil.

SPOR, SÜRGÜN VE DOĞA KATLİAMININ SİMGESİ!

Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) da utanç duyulacak faaliyetleri nedeniyle Public Eye Awards için yarışıyor. 2008 Pekin Olimpiyatlarında yaptığı 2,15 milyar dolarlık ciro ile 126 milyonluk kar elde eden IOC, bu yıl içinde Kanada’nın Vancouver kentinde düzenlenecek Kış Olimpiyatları nedeniyle hedefte. Olimpiyatlar dolayısıyla Vancouver şehri çevresinde süren inşaat ve yol yapım çalışmaları nedeniyle yaklaşık 65 bin yerlinin yerlerinden edildiği ya da olumsuz etkilendiği tahmin ediliyor.

Aynı zamanda Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde gözlemci statüsü bulunan IOC ise, Kanada’nın imzalamadığı Birleşmiş Milletler Yerli Halkları Koruma Sözleşmesi’ne sahip çıkmak yerine, yerlilerin göç ettirilmesine göz yumuyor. Yerli kabilelerden nüfusları 5-6 bin arasında değişen 4’ünün ikna edilerek olimpiyatlara katılmalarına rağmen, on binlerce kişinin haklarının gözetilmemesi IOC’nin itibarına gölge düşürüyor. Göç ettirilen yerli halkın önemli bir kesimi ise halen gettolarda sağlıksız koşullarda yaşamaya mahkum edilmiş durumda. Vancouver ve çevresinde yaşayan yerlilerin genel nüfusa oranı yüzde 2 iken, kentteki evsizlerin yüzde 30’unun yerlilerden oluştuğu tahmin ediliyor ve vaad edilen sosyal konutların yapımı ise bitmiş değil.

Sporu göç ve sürgünün sembolü haline getiren Vancouver Olimpiyat Oyunları’nın yapılacağı alanlardaki yapım çalışmaları için yüzbinlerce ağacın kesilmesi de IOC’nin utanç dosyasını kabartıyor. Yüksek kar amaçlı bu yılki olimpiyatlar için birçok doğal alanın ve ormanın tahrip edilmesi ile yaban ayılarının doğal yaşam alanları ve birçok balık türünün yok olması bekleniyor.

(KUMLU) PETROL ÜRETİMİ DOĞAYI KATLEDİYOR

Kanada’nın önde gelen finans kuruluşlarından Royal Bank of Canada (RBC), ülkede çıkarılan kumlu petrol üretiminin çevreye ve yerli halka verdiği zarar ve bankanın bu projeye verdiği mali destek ile tepkilerin odağında. 300 milyar varile yakın petrolü kum ve taş ile karışık olan Kanada’da, Alberta eyaletinde yüzbinlerce kilometrekarelik bir doğal alan petrol üretiminin gazabını çekiyor. Bölgede çıkarılan kumlu petrolün ayrıştırılması için harcanan suyun 1 milyon nüfuslu bir şehre yeteceği tahmin ediliyor. Petrol ayrıştırmada kullanılan su, zehirli olması nedeniyle büyük su barajlarında depolanıyor. Ancak dünyanın neredeyse en büyük barajları olan bu ‘atık su barajları’ çevresindeki doğal yaşamı da tahrip ediyor.

Barajlar çevresinde yaşayan binlerce yerli arasında yeni kanser türlerinin ortaya çıktığı biliniyor. Öte yandan, petrol arındırma işleminde çalıştırılmak üzere üçüncü dünya ülkeleri vatandaşları çalıştırılıyor ve belli bir süreden sonra ülkelerine geri gönderiliyorlar. RBC, yüzbinlerce kilometrekarelik alanı tahrip eden, binlerce insanın yaşamını tehlikeye atan bu yönteme verdiği mali desteğin kesilmesi talebi ile karşı karşıya. Ancak, işlenmesi halinde dünyanın neredeyse ikinci büyük petrol yataklarına sahip Kanada’da, petrol arındırma faaliyetlerine şimdiye kadar 20 milyar dolar harcandı ve bu sistemin durdurulmasına da ihtimal verilmiyor.

SİLAH LOBİSİ BİLİMİ KULLANDI

İsviçre’nin Zürih kentinde faaliyet yürüten toplum bilim ve siyasi ilişkiler şirketi Farner PR ise silah ticareti karşıtlarına uyguladığı ‘soğuk savaş’ benzeri yöntemleri ile utanç listesine girmeyi başardı. Farner’in, Silahsız Bir İsviçre (GssA) adlı derneğin Haziran 2009’daki bir toplantısına seminer çalışması yaptığını iddia eden bir ‘politolog’ göndererek, silah satışlarına karşı faaliyetler hakkında bilgi topladığı ortaya çıkmıştı. Bilimsel çalışma adıyla silah satışı karşıtı toplantılara katılan Politologun Farner şirketine ait antetli kağıtlar üzerinde notlar alması da bu iddiayı doğrulamıştı. Farner’in silah endüstrisine çalıştığını ortaya koyan iddiaları yalanlamasına rağmen, 2005 yılına ait bir belgede barışçı-militan grupları ve faaliyetlerini izleme görevi aldığı da belgelenmişti. Farner şirketi ile ortaya çıkan gerçekler, barışı savunmanın Avrupa’da da kolay olmadığını göstermişti.

İnternet üzerinden www.publiceye.ch adresinde yapılan ve gece yarısına kadar devam edecek oylamada bugün itibariyle en çok oyu İsviçreli ilaç devi Roche aldı. 5042 oy alan Roche şirketini 4462 oy ile GDF-SUEZ, 2475 oy ile de Royal Bank of Canada takip ediyor. Diğer üç şirket ve organizasyon ise 2100 civarında oy ile üçüncü kara organizasyon olabilmek için yarışıyorlar.

Çevre ve insanlık düşmanı ilan edilen şirketlerin faaliyetlerini deşifre eden video görüntüleri ise Youtube’dan aşağıdaki adreslerden izlenebilir.

http://www.youtube.com/watch?v=gMJrLBFM-jM&feature=player_embedded

http://www.youtube.com/watch?v=RlFDX9OZ60s&feature=player_embedded

http://www.youtube.com/watch?v=AMHd4GeSJQg&feature=player_embedded

http://www.youtube.com/watch?v=4-cUQP1huIE&feature=player_embedded

http://www.youtube.com/watch?v=yN-Bbadxz9o&feature=player_embedded

Kaynak: ANF

Haber Ara