Taş atan çocuklar robot yapabilir mi?
Diyarbakır’da nüfusun yarısı 18 yaşın altında. Terör odakları, sokak eylemlerinde daha çok bu nüfusu kullanıyor. Eğer onların beyin gücünden istifade edemezsek, birileri sadece ve sürekli bilek güçlerini kullanacak.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-01-24 17:51:00
Diyarbakır, terörle boğuştuğu son çeyrek asır hariç, her dönemde önemli bir ilim kenti oldu. 1980’li yıllara kadar, neredeyse çevre vilayetlerdeki bütün gençler, ilkokuldan sonraki eğitimleri için Diyarbakır’ın yolunu tuttu. Ancak ilerleyen yıllarda tablo değişmeye başladı. Bütün Türkiye’yi etkisi altına alan kargaşa ortamı ve terörle mücadelede tercih edilen metotlar, Güneydoğu’nun kimyasını bozdu. Şehirli-zengin aileler batıya taşınırken, ilçe ve köylerde barınma imkânı kalmayanlar Diyarbakır’a göçtü. Nüfus hızla katlandı, kısa zamanda, yüz binlerden milyona terfi etti. Bugün, sadece ilk ve ortaöğretim çağındaki çocukların sayısı bile neredeyse yarım milyon (406 bin).
BELEDİYELER OKULU UNUTUYOR!
Bu durum çeşitli yan etkileri beraberinde getiriyor. Gösterilerin ön sıralarında çocuklar var, taş atan, molotofkokteyli fırlatan küçük bedenler ekranlardan eksik olmuyor. Bazı çetelerin, büyük şehirlerde hırsızlık ve kapkaç yaptırmak için Diyarbakır’dan çocuk götürdüğüne dair bilgiler müteaddit defalar gazetelere yansıdı. Bir güvenlik yetkilisinin tespitiyle anlatmak gerekirse, çocukları sokaktan kurtarıp okula yöneltmek, onlara mutlu bir gelecek ideali aşılamak sadece Diyarbakır’ın değil, başta İstanbul, bütün batı illerinin güvenliği açısından da büyük önem taşıyor.
AK Parti hükûmetinin pozitif ayrımcılığı ve Vali Hüseyin Avni Mutlu’nun çabalarına rağmen eğitim alanında Diyarbakır’ın ciddi sorunları var. Okul ve derslik açığı bir türlü giderilemiyor. Yapılan tespitler, şehrin en az 3 bin derslik ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Bu noktada büyükşehir ve alt kademe belediyeleri ciddi eleştirilere muhatap oluyor. İddiaya göre, belediyelerle Hazine arasındaki uyum eksikliği, şehir planlaması hazırlanırken okul yapımını kolaylaştırmak yerine zorlaştırıyor. Hazine arazileri ‘yeşil alan’ ilan ediliyor. Okula ayrılan yerler ise şahıs malı. Devlet veya özel sektör, bir eğitim kurumu açmak istediğinde ciddi ekonomik tablolarla karşı karşıya kalıyor.
İhtiyaç duyulan noktalarda yeterli okul yapılamayınca sınıflar kalabalıklaşıyor. Merkezdeki dört ilçede öğrencisi sayısı her geçen gün artıyor. Şiddetle yeni dersliklere ihtiyaç duyuluyor. Ancak yeterince okul yapılmaması ya da belediyelerin imar planı yüzünden yapılacak yer bulunmaması, sorunu her geçen gün büyütüyor.
Diyarbakır şehir merkezinin nüfusu 1 milyona dayandı. Derslik başına düşen öğrenci sayısı sürekli artıyor. Millî Eğitim Bakanlığı standartlarına göre, her öğretmene en fazla 43 öğrenci düşmesi gerekirken, bu sayı Diyarbakır’da ortalama 100’ü buluyor. Bu tablo, bir yönüyle de öğretmen ihtiyacına işaret ediyor. Diyarbakır merkezde 3 bin 500 öğretmen eksikliği var. Millî eğitimin tespitlerine göre, acilen ihtiyaç duyulan branş öğretmeni sayısı 2 bin 673.
Bütün eksiklikler üst üste eklenince, okullarda istenen düzeyde eğitim yapılamıyor. Buna bağlı olarak Diyarbakır, ÖSS ve SBS’de geriye düşüyor. Türkiye geneli eğitim sıralaması tabloyu gözler önüne seriyor. Diyarbakır, 2006 ÖSS’de 60, 2007 ve 2008’de ise 61’inci sırada yer aldı. Geçen yıl 35 bin kişinin katıldığı ÖSS’de, sadece 5 bin öğrenci herhangi bir programa kayıt yaptırdı. OKS’de de durum iç açıcı değil. Diyarbakır 2006 OKS’de 234 puan ortalamasıyla 65’inci, 2007’de 233 puan ortalamasıyla 68’inci, 2008’de ise 246 puan ortalamasıyla yine 68’inci sırada yer aldı.
Şehirdeki neredeyse bütün okullarda ikili öğretim yapılıyor. Ücretli vekil öğretmen sayısının fazlalığı ve öğretmen sirkülasyonu da eğitimin kalitesine zarar veriyor. Ayrıca okullarda sosyal ve kültürel etkinlikler azalınca, çocuklar dışarıdaki tehlikelere açık hâle geliyor.
80 KİŞİLİK SINIFTA ÖĞRETMEN NE YAPSIN?
Hülya Tugay İlköğretim Okulu, Diyarbakır’ın en merkezî ilçesi Yenişehir’de. Ancak öğrenci yoğunluğu hayli fazla. Derslik başına düşen sayı 80. Okulda öğrencilerin spor yapacağı ne bir salon var, ne de deney yapacakları bir laboratuvar. Tabii şehirdeki bütün okullar böyle değil; ama Bağlar, Sur ve Kayapınar’ın durumu da çok farklı değil. Özellikle Bağlar ve Huzurevleri bölgesinde ciddi derslik sıkıntısı yaşanıyor. Huzurevleri’nde herhangi bir genel lise olmadığı için öğrenciler 3 kilometre uzaktaki Diclekent semtindeki Cizrelioğulları Lisesi’ne yürümek zorunda kalıyor. 50 bin öğrencinin ikamet ettiği mahallede iki sene öncesine kadar sadece 1 ilköğretim okulu vardı. 2008 yılında açılan Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı İlköğretim Okulu’na ise Sanayi Mahallesi’nde bulunan öğrenciler gönderiliyor.
Kayapınar ilçesinde görev yapan bir okul müdürünün söyledikleri, eğitimcilerin durumunu gözler önüne seriyor: “Okulun çevresindeki çamur deryası dersliklere kadar geliyor. Öğretmenlerin isteyerek ders vereceği bir ortam yok. Sınıfta 80 kişiyi karşısında gören öğretmen ne ders anlatmak istiyor ne de okulda vakit geçirmek.”
Demokratik açılımı tartışan Türkiye’nin belki de bütün meseleler için ayrı ayrı stratejik planlamalar yapması gerekiyor. Zira bölgenin, siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel birçok alanda yardıma ihtiyacı var. Güneydoğu’nun en büyük problemlerinden biri eğitim. Bu ivedilikle çözülmezse, atılacak diğer adımlar beklenen sonucu vermeyebilir. Okul öncesi eğitime öncelik vererek neredeyse öğretmen kadrosunun yarısını bu alana ayıran Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun belki de Diyarbakır’ı özel olarak düşünmesi gerekiyor. Şehirdeki çocuk ve gençlerin elinden tutmak, eğitim konusunda vizyon-misyon analizi yapmak ve yeni bir planlama üzerinde çalışmak elzem.
Eğitim Bir Sen Diyarbakır Şube Başkanı Yasin Yıldız:
Belediyeler imar izni vermiyor
Nüfus yoğunluğu eğitime yansıyor. Okullarımızın genelinde fiziki altyapı eksikliği var. Planlama hatalarından kaynaklanan eksiklikler var. Kayapınar ilçesinin belli bir semtinde 4-5 okul var. Gecekondu bölgesine bakıyorsun, orada okul yok. Eğitimde en iyi ilçe Yenişehir olmasına rağmen burada da ciddi sıkıntılar var. Bunun yanında öğretmen çeşitliliği kaliteyi düşürüyor. Normal öğretmen, vekil öğretmen, ücretli ve sözleşmeli öğretmenler var. Kadrolu öğretmen 1,5 TL alıyorsa ücretli bunun yarısını alamıyor. Vicdani bir hassasiyeti yoksa, ücretli boş verebiliyor ve kalite düşüyor. Ücretli öğretmen istihdamı Türkiye ortalamasının üzerinde. Öğretmen sirkülasyonu çok fazla. Asker öğretmen buna örnek. Gelenler, hemen gitme hesapları yapıyor. Fiziki altyapı eksikliğinden yerel yönetimler sorumlu. Kayapınar’da boş hazine arazisi olmasına rağmen belediye imar izni ve ruhsat vermiyor. Dolayısıyla okul yapılamıyor. Burada il millî eğitime büyük görevler düşüyor.
Eğitim Sen Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Karahan:
Eğitimi göç vurdu
Diyarbakır 70’li ve 80’li yıllarda sınavlarda ciddi başarılar göstermişti. Derecelere girmişti. Özellikle 90’lı yıllardan itibaren başlayan göç dalgasıyla beraber sınıflar kalabalık olmaya başladı. 60-70 kişilik sınıflar oluştu. Bu, eğitim kalitesini düşürdü. Bunun yanında kırsalda eğitim gören çocuklar okula başladığında Türkçe bilmediği için sıkıntı çekiyor. Köylerde eğitim veren arkadaşlarımız çocuklara önce Türkçe öğretmek zorunda kalıyor. Bu sıkıntı çözülmeden temel sorunlar çözülmez. Diyarbakır’daki okullarda ciddi materyal sıkıntısı yaşanıyor. Şu an Kayapınar’da 4 okulun kaloriferi yanmıyor. Yakıt yok.
kaynak: Aksiyon
SON VİDEO HABER
Haber Ara