Dolar

34,8956

Euro

36,6300

Altın

3.008,96

Bist

10.058,63

Davutoğlu 'tarihî sathı' çizdi

Türk büyükelçilere seslenen Davutoğlu, Türkiye’nin dünya haritasının hep merkezinde yer aldığını belirterek, "Bu köklü tarih ve güçlü coğrafyanın hakkını vermek zorundayız" dedi.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-01-04 16:14:00

Davutoğlu 'tarihî sathı' çizdi
İlki 2008 yılında düzenlenen Büyükelçiler Konferansı’nın ikincisi Ankara’da başladı.

Yurt dışından üst düzey isimlerin ve 200 kadar Türk büyükelçinin katıldığı konferansta, dünya ve Türk dış politikasında 2010 yılı değerlendiriliyor.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türk büyükelçilere, "Hattı diplomasi yoktur, sathı diplomasi vardı. O satıh, tüm dünyadır." diyerek seslendi.

GELENEKSEL HALE GELECEK

İkinci Büyükelçiler Konferansı, Bilkent Otel'de başladı. Açılışta konuşan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, konferansın geleneksel hale getirileceğini söyledi.

TALAT VE ABBAS DA KATILACAK

Davutoğlu, 'Demokrasi, Güvenlik ve İstikrar: Dünyada ve Türk Dış Politikası'nda 2010'a Bakış' başlıklı konferansta; Brezilya, Japonya ve Almanya dışişleri bakanlarının hitap edeceğini, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas'ın da toplantıya katılacağını belirtti.

DEMOKRASİ, GÜVEN, İSTİKRAR

Konferansın, uluslararası sistemin yoğun bir değişim ve dönüşüm yaşadığı önemli bir dönemeçte gerçekleştiğini kaydeden Davutoğlu, "Bunun etkisini hepimiz hissediyoruz. O yüzden, konferansta demokrasi, güvenlik ve istikrar kavramlarına dikkat çektik." dedi.

'BİZİM BİR MESAJIMIZ OLMALI'

Türkiye'nin, çok köklü bir diplomasi geleneğinden geldiğini ve uluslararası alanda söyleyecek çok sözü bulunduğunu kaydeden Davutoğlu, "Bu yüzden bizim bir mesajımız olmalı. Bizi dinleyecek çok önemli kitleler, çok büyük milletler var. Yeter ki bu sözü doğru ve haklı bir şekilde tespit edelim." diye konuştu.

'RADARLARIMIZIN SÜREKLİ AÇIK KALMASI GEREKİYOR'

Türkiye'nin bulunduğu coğrafyanın önemine dikkat çeken Davutoğlu, Türkiye'nin bu coğrafyanın hakkını vermek zorunda olduğunu, başka hiçbir ülkenin bu coğrafyaya sahip olmadığını kaydetti. Asya ve Avrupa'da toprağı olan Türkiye'nin, Afrika'ya komşu olduğunu ve aynı anda 5-6 bölgede faaliyet göstermek, aktif olmak zorunda olduğuna dikkat çekti. Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Türkiye bir Avrupa ülkesidir, Asya derinliği vardır, Balkan ülkesidir, Kafkas ülkesidir, Ortadoğu ülkesidir, Karadeniz ülkesidir, Doğu Akdeniz ülkesidir, Körfez ülkesidir. Bütün bu bölgelerde bizim diplomatlarımız sabah uyandıklarında sadece kendi başkentleri ile ilgilendikleri zaman, Türk diplomasisinin problematiklerini hakkı ile değerlendirme imkanına sahip olamazlar. Dışişleri Bakanlığı'na sabah girdiğimizde ya da sayın müsteşar kendi odasına, ben kendi odama oturduğumda, Mevlana'nın deyişi ile pergeli Ankara'ya koyup alemi şöyle bir dolaştığınızda, bin kilometrelik alan içinde 23 ülke, 3 bin kilometrede 77 ülke ve her bir ülke ile olan yakın ilişkilerimiz. Radarlarımızın sürekli açık kalması gerekiyor. Bir an bu radarlarda durma olduğunda, bir an oralardaki haber kanallarımız veya oralardaki olayları takip etme kapasitemiz daralırsa sadece o bölge, o ülke ile ilgili değil, bütün Türk dış politikasında iltihap ortaya çıkar."

BÜYÜK AVANTAJ, BÜYÜK POTANSİYEL

Davutoğlu, gidilen her ülkede Türkiye ile ilgili olağanüstü bir beklenti olduğunu dile getirerek, "Bu coğrafya ve bu tarih bizim için hem büyük bir risk alanı olarak değerlendirilebilir, hem de büyük bir avantaj, büyük bir potansiyel olarak. Biz bunu büyük bir avantaj ve potansiyel olarak görüyoruz." diye konuştu.

"ULUSAL VE EVRENSEL SÖYLEMLER BÜTÜNLÜK İÇİNDE OLMALI"

Bulunulan coğrafya ve sahip olunan tarihin doğru anlaşılarak, dünyaya bakış açısı oluşturulması gerektiğini aktaran Davutoğlu, "İster Birleşmiş Milletler zemini olsun, ister AB zemini olsun, ister İslam Konferansı Örgütü zemini olsun, ister Türk Dünyası Konseyi zemini olsun, ister Afrika olsun, her yerde bir Türk vizyonu olacak. Durduğumuz zemin, bize bu misyonu verebilecek güçlü bir zemindir." şeklinde konuştu. Davutoğlu, dünyada her konu ile ilgili Türkiye'nin özgün bir görüşü olması gerektiğinin altını çizdi.

VAKAR, ONUR, ÖZGÜVEN...

Olaylara kuvvetli bir özgüven ile yaklaşılması gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, "Bizim dünyamızda panik olamaz, telaş olamaz, olaylar karşısında acziyet olamaz. Vakar, onur, güçlü bir özgüven ile ütopik olmayan bir rasyonel tutum olmalı." şeklinde konuştu.

'KÜLTÜR DAMARLARI KOPARILMIŞ SÖYLEM OLMAZ'

Türkiye'nin, ulusal söylemleri ile evrensel söylemleri arasında bir bütünlük bulunması gerektiğini kaydeden Davutoğlu, şunları dile getirdi: "Bazen ulusal çıkarlarımızı savunmak adına, evrensel dilden o kadar uzaklaşıyoruz ki ulusal çıkarları savunuyoruz görüntüsü ile aslında ulusal çıkarlara zarar veriyoruz. Ama evrensellik adına kendi ulusal dili ile ulusal kültürü ile kendi milletinin kültür damarları ile ilişkisini koparmış bir söylem de olamaz. Konferansın ardından, Mardin'de bir değerlendirme toplantısı yapacağız. Bunu bilerek yapıyoruz. Ankara'da kullanılan bir söylemin, Mardin'de bir karşılığı yoksa, o diplomasi o milleti harekete geçiremez. Bizim kullandığımız dilin, Mardin'de, Hatay'da, Konya'da her yerde bir karşılığının olması lazım. Yine aynı dilin, Brüksel'de, Tokyo'da, Pekin'de bir anlam ifade etmesi lazım."

"HATTI DİPLOMASİ YOKTUR, SATHI DİPLOMASİ VARDIR"

Davutoğlu, Türkiye'nin uluslararası alandaki etkinliğinin yatay ve dikey olarak daha güçlü bir yapıya kavuşacağını aktardı.

Mustafa Kemal Atatürk'ün, "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır." sözünü hatırlatan Davutoğlu, "Bunu biraz revize edelim: Hattı diplomasi yoktur, sathı diplomasi vardır. O satıh ise tüm dünyadır." diyerek sözlerini sürdürdü. Davutoğlu, Türk diplomasisinin bütün dünyada etkin olarak bulunmak zorunda olduğunu vurguladı.

EKSEN KAYMASI TARTIŞMALARI

Kendisine sık sık eksen kayması soruları sorulduğunu dile getiren Davutoğlu, "Bu soru geldiğinde, odakla yaygınlık arasındaki çelişki varsayımını hayret ile karşılıyorum. Siz odaklaşacağım diye iki, üç alanda faaliyet gösterirseniz, aslında o odağı kaybetmeye başlarsınız. Ama dünyada etkin bir faaliyet gösterirseniz, o odaklarda da sözünüz daha çok dinlenir hale geliyor. Nitekim odaklaşma alanlarını da tespit etmek zorundayız. Mesela, AB üyelik süreci bir odaklaşmadır." diye konuştu.

"GENÇ DİPLOMATLARIN YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA YAPMASINA ÖNEM VERİYORUZ"

Genç diplomatların soykırım, AB hukuku gibi önemli alanlarda yüksek lisans ve doktora yapmasına önem verdiklerini aktaran Davutoğlu, "Şu anda 75 genç diplomatımız yüksek lisans ve doktora yapıyor. Bunun sayısını daha da artırma düşüncesindeyiz. Çevre dillerinin öğrenilmesi için yeni imkanlar sağlıyoruz. Sadece İngilizce ve Fransızca ile donanmış bir diplomat değil; Rusça, Arapça, Farsça, İspanyolca... Bütçe kaynaklarımızın da geliştirilmesi lazım. Bunun için de çalışıyoruz." şeklinde ifade etti.

2010'DA 26 YENİ TEMSİLCİLİK AÇILACAK

Konuşmasında, mekan ve temsilin de önemine dikkat çeken Davutoğlu, şöyle devam etti: "Biz, herhangi bir devlet değiliz. Özellikle de tarihi bakımdan bizim açımızdan önem taşıyan ülkelerde Türk büyükelçiliklerinin binası, bulundukları yer başlı başına önemlidir. Bayrağımızın dalgalandığı binanın, o bayrağın asaletine uygun olması lazım. Alt yapısının, bulunduğu yerin ona uygun olması lazım. O yüzden, önümüzdeki ilk dönemde bina yapılarını güçlendireceğiz."

Yeni temsilciliklerin açıldığını hatırlatan Davutoğlu, 2010'da ise Afrika'da 14, Orta Asya ve Kafkasya'da 6, Kuzey Amerika'da 3, Güney Amerika'da 2 ve Ortadoğu'da 1 tane olmak üzere toplam 26 yeni temsilciliğin açılacağını sözlerine ekledi.

(CİHAN)
SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara