Özel Harp Dairesi'ni Türkeş kurmuş
Özel Harp ne zaman kuruldu? Kurucu başkan ve subayları kimdi? Özel Harp'in tarihinde hangi karanlık olaylar var?.. İşte Akşam yazarı Gürkan Hacır bu soruların cevabını verdi.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-01-03 16:54:00
SOĞUK SAVAŞ TEHDİDİNE KARŞI
Özel Harp Dairesi'nin tarihini anlayabilmek için kronolojik sıraya göre gitmekte fayda var.
1933: Nazi Partisi Nasyonal Sosyalistler'in Almanya'daki yükselişi başlamıştı. Savaş endişesiyle Türkiye'de Yüksek Müdafaa Meclisi kuruldu. Görevi milli seferberlik planlarının hazırlanması ve seferberlik halinde valiliklere verilecek görevlerin tespitiydi. (Bugünkü Milli Güvenlik Kurulu)
1947: Bernard Baruch, ilk kez Doğu ve Batı Blok'u tanımlamasıyla birlikte 'Soğuk Savaş' kavramını kullandı. Amerika artık Sovyet tehdidine karşı Türkiye'yi ileri müttefik olarak görüyordu.
1948: Türkiye'den bir grup subay, Amerika Birleşik Devletleri'ne gayri nizami harp eğitimi almak üzere gönderildi. Daniş Karabelen, Alparslan Türkeş, Suphi Karaman, Turgut Sunalp bu subayların en tanınmışlarıydı.
1949: Yüksek Müdafaa Kurulu'nun adı, Milli Savunma Yüksek Kurulu olarak değiştirildi. Görev tanımına 'seferberlik' konularının yanı sıra 'İç ve dış güvenlik konularına karşı hazırlık yapma' yetkisi de eklendi.
1952: Bu yılın 27 Eylül'ünde Amerika'nın isteği ve Milli Savunma Yüksek Kurulu'nun tavsiye kararıyla Milli Avcı Birlikleri Kurulması'na ilişkin kanun yürürlüğe girdi. Bu kanunla gayri nizami harp yapabilecek örgütlenmeyi sağlamak ve düşman işgali sırasında savunma birlikleri kurmak üzere görevlendirildi.
1969: 8 Eylül'de gazeteci İlhami Soysal, Özel Harp Dairesi subaylarından Yarbay Raci Tekin tarafından öldüresiye dövüldü. Yarbay Tekin'le beraber Astsubay Başçavuş Yüksel Aşçıoğlu ve Astsubay Sadık Görmez de Soysal'a saldırmışlardı. 1960'lı yıllarda Masonlar üzerine yaptığı çalışmalarla bilinen Soysal, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Cemal Tural hakkında yazdığı yazılardan dolayı tehditler alıyordu. İsmet Paşa, Soysal'ı birkaç kez üstü kapalı bir şekilde Orgeneral Tural'ı araması ve işi tatlıya bağlaması konusunda uyarmıştı. (İsmet Paşa'nın bu 'iyi polis' rolü tam bir inceleme konusudur. Zira 1926'da suikast davasında arabulucudur ama en yakın arkadaşları idam sehpasına gider. 1961'de 'Sizi ben bile kurtaramam' dediği Menderes'in idamını bir türlü engelleyemez. 1972'de baba Cemil Gezmiş'e 'Elimden geleni yapacağım' der ama sonuçta Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam edildi. O gün Soysal'a saldıran Yarbay Raci Tekin, delil yetersizliğinden beraat etti ve Kıbrıs'a yollandı. Kıbrıs, Özel Harp Dairesi'nin adeta staj sahası gibiydi. Raci Tekin, Ergenekon tutuklusu Muzaffer Tekin'in babasıdır.
1977: Kanlı 1 Mayıs'ta Taksim'de toplanan binlerce kişilik kalabalığın üzerine ateş açanların da Özel Harpçi olduğu iddia ediliyor. Avukat Rasim Öz, katliam belgelerinin Daire'nin arşivinde olduğunu iddia ediyor.
TÜRKEŞ KURUCU SUBAY
27 Eylül 1952'de kurulan Seferberlik Tetkik Daire Başkanlığı'nın (Özel Harp Dairesi) başına Tümgeneral Daniş Karabelen getirildi. 15 subay da kurucular arasında yer aldı. Peki kimdi bu subaylar? Amerika'da gayri nizami harp eğitimi alan askerlerimiz yani, Alparslan Türkeş, Suphi Karaman, Turgut Sunalp, Ahmet Yıldız ve Fikri Ateşdağlı. Peki, Daire Başkanlığı görevinde bulunan Korgeneral Daniş Karabelen kimdi? O, Osmanlı'nın son döneminde Teşkilat-ı Mahsusa'nın bir subayıydı. Filistin'de çarpışan 5.Ordu'da görev aldı. Cemal Paşa ve Ali Fuat Cebesoy ile birlikte cephede bulundu. Ama asıl bağlı olduğu kişi Süleyman Askeri'ydi. Yani, Özel Harp Dairesi, Teşkilat-ı Mahsusa'nın devamıdır iddiasının temeli bu ilişkilere dayanıyor. Karabelen, milli mücadelenin ilk yıllarında Karakol Cemiyeti'nde çalıştı. Ardından ordunun çeşitli kademelerinde görev yaptı. Tümgeneral rütbesindeyken Özel Harp Dairesi'ni kurdu.
AMERİKA KURDU
Uzun lafın kısası, Türkiye sert ve derin bir kamplaşmanın girdabında savruluyor. Bu kamplaşma bizi tarihi gerçeklerden uzaklaştırıp, kör ediyor. Bir kesim Özel Harp Dairesi'ni Amerika'nın kurdurduğunu unutuyor ve 'Bu Amerikan operasyonudur, TSK'ya saldırı var' diyor. Karşı kesim ise bu operasyonların Amerika'nın bir projesi olduğunu görmek istemiyor ve 'Özel Harp Dairesi'ni dağıtırsak demokrasi gelecek' diyor. Bütün bu toz duman içerisinde son söz: Yaşadığımız topraklara vatan diyebiliyorsak ve Kıbrıs halen bir Türk yurduysa bunda Özel Harp'in payı var. Ama birçok faili meçhul olayla kendi yurdumuzda güvensiz yaşıyorsak bunda da Özel Harp'in sorumluluğu var. Özel Harp Dairesi, Arınç'a suikast planı yaptı mı yapmadı mı bilemem. Ama bildiğim şey Amerika, kendi kurdurduğu bir kurumu istediği zaman dağıtır.
NEDEN MÜZE OLSUN?
Kirazlıdere Dil Okulu, asıl büyük şöhretini 12 Eylül 1980 de yakaladı. Kısmi cezaevine dönüştürülen okul, adeta şöhretler kulübüydü. Necmettin Erbakan'dan Bülent Ecevit'e, gazeteci Oral Çalışlar'dan Alpaslan Türkeş'e, Recai Kutan'dan şimdilerin Ergenekon tutuklusu Doğu Perinçek'e kadar onlarca şöhretli siyasi tutukluyu ağırlayan Dil Okulu'nun, bir başka misafiri de Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'dı. 1977-80 döneminde CHP Ordu Milletvekili olan Günay, Ordu ve yöresindeki Devrimci-Yol örgütüne yardım ettiği iddiasıyla burada tutuklu bulundu. Dil Okulu'nda kalan Milletvekili Yaşar Okuyan anılarında Günay'ın o baskı günlerindeki durumunu bakın nasıl anlatıyor: 'Mescit yaptırıldı. Ertuğrul Günay orada namaz kılmıştır. Önce uzak kalmıştı sonra bizimle ibadet etmek için gelmeye başladı.'
Yani Günay Marksist olarak girdiği Dil Okulu'ndan hidayete ermiş biri olarak çıkmıştı. Peki Dil Okulu müze yapılırsa, Günay bakanlığına bağlı müzede kendine özel bir köşe yapacak mı? Örneğin Ertuğrul Günay'ın namaza durduğu yer!
SON VİDEO HABER
Haber Ara