Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Filistin'in kayıp 10 yılı

21. yüzyılın ilk on yılı, tüm barış girişimlerine rağmen Ortadoğu sorununa çözüm getirmedi.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-01-03 14:28:00

Filistin'in kayıp 10 yılı
21. yüzyılın ilk on yılı, tüm barış girişimlerine rağmen Ortadoğu sorununa çözüm getirmedi. İsrail bu dönemde başta Gazze kuşatması olmak üzere tamamı da "en kötü" sıfatına sahip yüzlerce hata yaptı. İsrail'in, Aksa İntifadası'nı tetiklemesi, Mukata Karargahı kuşatması, Güney Lübnan'ı yeniden işgal etmesinden Şeyh Ahmet Yasin gibi sembol isimleri öldürmesine kadar bir dizi affedilmez hataları oldu.

İsrail'in Haaretz gazetesinde önceki gün Bradley Burston imzasıyla yayımlanan bir yorum yazısı İsrail'in son on yılda yapmış olduğu en büyük on hatanın tamamını "Gazze Kuşatması" başlığıyla vermişti. Burston saldırıdan sonra devam eden Gazze Kuşatması sebebiyle Hamas'ın gerek siyasi gerekse lojistik anlamda güçlendiğini, İsrail'in uluslararası kamuoyunda zemin kaybettiğini, Gilad Şalit'in kurtarılamadığını, İsrail'e yönelik roket saldırılarının durdurulamadığını, ABD'nin İsrail'e verdiği desteğin zayıfladığını, İsrailli asker ve yöneticilerin savaş suçuyla itham edildiklerini, İsrail'de İşçi Partisi'nin, Mısır'da Hüsnü Mübarek rejiminin zayıfladığını ve bütün İsraillilerin ahlaki değerlerinin yozlaştığını iddia ediyordu.

Tamamı doğru olan bu gözlemler Gazze kuşatmasının gerçek kötülüğünü ortaya koymaktan uzak. Oysa 21. yüzyılın ilk on yılı İsrail'in tamamı da "en kötü" sıfatına sahip yüzlerce hatasına sahne oldu. İsrail 21. yüzyılın ilk çeyreğine, halkın barış beklentilerini haksız ve temelsiz bir şekilde yükseltme hatasıyla girdi. Zamanın İsrail Başbakanı Ehud Barak gerekli ön adımlar atılmaksızın İsrail-Filistin çatışmasına iki ayrı devlet–Kudüs'te iki ayrı başkent prensibi çerçevesinde çözümleyecek bir anlaşmayı Filistinlilere dayatmaya çalıştı.

Önce seçim kampanyasında vaat ettiği gibi İsrail ordusunu Güney Lübnan'dan çeken Barak, Camp David Zirvesi'nde Arafat'la bir araya geldi. Ne Arafat kendisine vaat edileni kabul edecek durumdaydı ne de Barak vaat ettiklerini kendi parlamentosunda onaylatabilecek desteğe sahipti. Ancak beklenti o kadar yükseltilmişti ki Camp David bütün barış ümitlerini öldüren bir barış çabası olarak tarihe geçti.

28 Eylül günü zamanın muhalif lideri Ariel Şaron yüzlerce askerin eşliğinde Mescid-i Aksa'ya provokatif bir ziyarette bulundu. Kışkırtma tuttu ve Arafat'ın Aksa İntifadası dediği İkinci İntifada başladı. Ekim ayında İsrail vatandaşı Filistinlilerin barışçıl bir gösterisi İsrail polisince kanlı bir şekilde dağıtıldı. Kasım ayından sonra Filistinli bazı örgütler İsrail'in içinde terör eylemleri başlattılar. 12 Ekim günü Ramallah'ta Filistinlilerin iki İsrail askerini linç ettiğine dairgörüntüler dünya kamuoyunu şoke etti. Bir ay sonra Başbakan Ehud Barak istifa etti.

6 Şubat'ta başbakan seçilen Ariel Şaron, Barak'ın aksine Arafat'la görüşmelere devam etmeyi reddetti. 2001'in Temmuz ayından itibaren İsrail'in içinde sivil halkı da hedef alan terör saldırıları ve Filistinli liderlere yönelik hedefli öldürmeler birbirlerini takip etti. 27 Mart 2002'de ise bir Fısıh Bayramı sırasında Netanya şehrinde gerçekleşen bir bombalı saldırı sonucu 30 İsrailli öldü. Ertesi gün Beyrut'ta toplanan Arap liderler Suudi Barış Teklifi'ni onayladı. İsrail'in bu barış çağrısına cevabı 1967'den bu yana Batı Şeria'da yaptıkları en geniş çaplı askeri operasyonu başlatmak oldu. Operasyon bir dizi intihar saldırısını tetikledi. Sadece mart ayı içinde 259 Filistinli ve 130 İsrailli hayatını kaybetti.

Haziran ayında İsrail yüzyılın ikinci utanç duvarı olan Batı Şeria Duvarı'nı inşa etmeye başladı. 15 Nisan günü El Fetih'in ünlü liderlerinden Mervan Barguti yakalandı.

Karşılıklı şiddet döngüsü altında Ortadoğu Dörtlüsü (AB, ABD, Rusya ve BM) 30 Nisan 2003'te Barış İçin Yol Haritası'nı ilan etti. Ancak İsrail suikastlara devam etti. 2004 yılı içinde İsrail Hamas liderlerinden Şeyh Ahmet Yasin ve Abdülaziz Rantisi'yi hedefli saldırılarla öldürdü. Ve aynı yılın sonunda iki yıldan fazla Ramallah'taki karargahında kuşatma altında kalan Arafat tedavi için götürüldüğü Paris yakınlarındaki bir hastanede hayata gözlerini yumdu.

Ariel Şaron hükümeti 2005 itibarıyla Gazze'den tek taraflı çekilme planını hayata geçirdi. 2006 yılına gelindiğinde İkinci İntifada'nın insan kaybı 4.046 Filistinli ve 1.017 İsrailliye ulaşmıştı.

2006'nın ilk sürprizi 25 Ocak günü yapılan seçimleri Hamas'ın açık ara önde bitirmesi oldu. Hamas iktidarı El-Fetih'le paylaşmaya hazır olduğunu gösterse de ne İsrail ne de Amerikalılara kendini kabul ettirebildi. 25 Haziran 2006'da Gilad Şalit'i kaçıran militanlar Gazze Şeridi'ne yönelik yeni saldırıların başlamasına yol açtılar. Eylül ayında El-Fetih ve Hamas militanları birbirlerine girdi. Olaylarda 600'den fazla Filistinli hayatını kaybetti.

7 Haziran 2007 günü Hamas, Gazze Şeridi'nde kontrolü ele geçirdi. Ve İsrail 27 Aralık 2008'de Gazze'ye yönelik Dökme Kurşun Operasyonu'nu başlattı. 22 gün içinde 1.400 civarında insanın hayatına mal olan operasyon sonrasında da bir yıldır devam eden Gazze Kuşatması yürürlüğe konuldu.




Bradley Burston şu sözlerinde tamamen haklı: "Bu on yıl Filistinli radikallerin intihar yoluyla kurtulabileceklerine, İsrailli radikallerin de gaddarlıkla kurtulabileceklerine inandıkları bir on yıl oldu... On yıl başladığı gibi belirsizlik, ümitsizlik ve tükenmişlikle sona erdi..."


ZAMAN

Haber Ara