Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

İngiltere çabuk pes etti

Arap basınında bugün İngiltere’nin İsrail’in şantajı karşısında boyun eğişi, Kopenhag zirvesi ve seçim öncesi Filistin Sultası’nın alternatifleri gündeme geliyor.

16 Yıl Önce Güncellendi

2009-12-18 10:34:00

İngiltere çabuk pes etti
Hamza Muhammed / Timeturk

Arap gazeteleri bugün yine İngiltere’nin İsrail eski dışişleri bakanını tutuklama kararını gündeme taşıyor. Ancak bu sefer İngiltere’nin İsrail’in baskısı karşısında çok çabuk pes ettiğine dikkat çekilerek demokrat, adalet ve insan hakları yanlısı İngiliz kesimler başbakan Gordon Brown’un kanunlarda değişiklik yapmasını engellemeye çağırılıyor. Kopenhag’da yapılan iklim zirvesi de bir diğer gündem konusu. Kopenhag zirvesinin başarısızlıkla sona ermesinin dünya için bir felaket olacağı ve bu sonuçtan en karlı çıkacak tarafın da zengin ülkeler olacağı vurgulanıyor. Son olarak Mahmut Abbas’ın ve Yasama konseyinin görev süresinin seçimler yapılana kadar uzatılması değerlendiriliyor. Abbas’ın önünde aslında fazla seçenek bulunmadığı, bu adımın atılmamasının Filistin’i anayasal boşlukla baş başa bırakacağı belirtiliyor.

Londra’dan yayımlanan El-Kudsü’l Arabi gazetesi bugünkü “İngiliz yargısının bağımsızlığı tehlikede” başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; “İngiliz mahkemesinin, bu yılın başında İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısında savaş suçları işlediği gerekçesiyle Londra’yı ziyareti esnasında İsrail eski dışişleri bakanı Tzipi Livni’nin tutuklanması kararı çıkarması üzerine İsrail parlamentosu Knesset’ten 40 üye İngiltere ürünlerinin boykot edilmesi için imza attı.

Bu adım İsrail çevrelerinin İngiltere ve yargı sistemine karşı başlattığı şantaj hamlesi çerçevesinde, savaş suçlusu İsrailli yetkili ve generallerin İngiliz mahkemeler önünde yargılanmasını önleyecek bir değişiklik yapılması için geldi.

Dikkat çekici olan ise İsrail’in bu kampanyasının meyvesini tahmin ettiğimizden çok daha çabuk vermeye başlamış olmasıdır. İngiltere başbakanı Gordon Brown Livni’yi arıyarak kendisinden ve hükümetinden özür dileyip İngiltere kanunlarında değişiklik yapılacağı sözü verdi. Ayrıca kendisine İngiltere’ye gelmesi için resmi davette bulundu.

Büyük İngiltere’nin İsrail’in bu tarz şantajına boyun eğip yargının bağımsızlığını temsil eden ve kökleri 600 sene geriye belki de daha da gerisine dayanan kanunları değiştirme sözü vermesini garipsiyoruz.

İngiltere hükümeti, Suudi Arabistan’ın bağımsız yargısına aşırı bağlı olduğu yönündeki baskılarını ve bu baskılara istinaden herhangi bir düzenleme yapmayı reddetmişti. İşte şimdi bu bağımsız yargının boynunun kırılabilir olduğunu, kendisi ve kıyımları, Gazze’de ve Lübnan’da tüm yerel ve uluslar arası kanunların üzerinde işlediği savaş suçlarının kalması gereken İsrail’in rızası için bağımsızlığının duvara çarpıldığını görüyoruz.

Biz, tüm İngiliz demokrat güçleri, adalet, kanunun üstünlüğü ve insan hakları savunucularını Gordon Brown hükümetinin kanunlarda değişiklik yapmasını engellemeye ve İsrailli savaş suçlularının İngiltere adaleti önünde Nazi savaş suçluları gibi yargılanması için ısrar etmeye çağırıyoruz. Bu konuda hiçbir seçicilik ve çifte standart olamaz ve olmamalıdır da.”

Kopenhag’da son çırpınışlar

Mısır’dan yayımlanan El-Ehram gazetesi bugünkü “İklim konferansının başarısı zenginlere bağlı” başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; “Birkaç saat sonra dünyanın 21. yüzyılın başından beri bu yıl tanık olduğu en önemli konferans; Kopenhag’daki iklim zirvesi konferansı ufukta geçen günler boyunca takip eden milyarlarca insanı memnun edecek başarılı bir bitiş işareti olmaksızın sona eriyor.

Fransa cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin uyardığı gibi başarısızlıkla sonuçlanması bir felaket olacağı için dünya liderleri dün ve önceki gün konferansı ve dünyayı herkesin korktuğu karanlık sondan kurtarma gayesiyle atılımda bulundu.

Eğer konferans başarısızlıkla sonuçlanırsa (Allah korusun) bunda en karlı olan dünyanın kirlenmesine en çok katkıda bulunan ancak emisyonların artışının etkisine karşı direnebilmeleri için fakir ülkelere yardım sunmakta yavaş davranan zengin ülkeler olacak.

Bu kadar çok sayıda ve çeşitte dünya liderinin bir araya gelmesi çok önemli. Bu onların konferansın başarıyla bitebilmesi için üzerlerinde hissettikleri şiddetli manevi baskıyı gösterir. Bunun için de başta gelişmiş ülkelerin liderleri olmak üzere yapmaları gereken tarihin kendilerine baktığına, ileride gezegenlerine ve insanlara yaptıklarından ötürü kendilerini yargılayacağına dikkat etmektir.”

Sultanın alternatifleri kısıtlıydı

Suudi Arabistan’dan yayımlanan El-Vatan gazetesi bugünkü “Filistinliler uzatma ve uzlaşma arasında” başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; “Filistin merkezi konseyinin Mahmut Abbas’ın ve Filistin Yasama Konseyi’nin görev süresini uzatması örnek bir karar olmayabilir ancak belki de Filistin sokaklarının yaşadığı siyasi krizin, Filistin halkının yaşadığı ve belki de Filistin davası tarihindeki en kötü durumun tek çözümüdür.

Başkanlık seçimleri ile genel seçimlerin Filistin uzlaşmasının sağlanamaması nedeniyle yapılamaması gölgesinde, önümüzdeki Ocak ayında Filistin Sultası başkanı Mahmut Abbas’ın ve Filistin Yasama Konseyi’nin görev süresi bitmeden önce anayasal boşluğu dolduracak bir icraat yapılması gerekiyordu. Doğrusu Filistin Sultası’nın önünde bu çerçevede pek fazla pratik alternatif bulunmuyordu. Ya en üst düzeyde koordinasyon ve fikir birliğini gerektiren iç, bölgesel ve uluslar arası koşullarda Filistin davasını meçhule itecek anayasal ve siyasi boşluk oluşmasına göz yumulacak ya Filistin merkezi konseyi yasama konseyinin görevlerini üstlenecekti. Bu da muhtemelen Filistin sokaklarında ve çeşitli Filistinli gruplar arasında merkezi konseyin konumu nedeniyle anlaşmazlığın hiddetini artıracaktı. Son alternatif ise koşullar seçim yapılmasına uygun konuma gelene kadar başkanın ve konseyin görev süresinin uzatılmasıydı.

Gerçek uzlaşma, tarafların İsrail ile çatışmada Filistin’in hedeflerini ve makbul mücadele şekillerini belirleme yetkisine sahip, Filistin davasına büyük zarar veren iç çekişmelere son verecek tek bir merci üzerinde anlaşmaya varmasını gerektirir. Bu esnada birleşik bir Filistin yönetiminin, Batı’nın İsrail’e yönelik politikasındaki mütevazı bazı değişikliklerden faydalanması da mümkün olabilir.

Filistin seçimlerinin doğal bir şekilde yapılabilmesi için öncelikle Filistinli-Filistinli ilişkilerinin normalleştirilmesi şarttır. Yoksa Filistin arabası, boyutlarını ve risklerini kimsenin tahmin edemeyeceği etkileriyle uçuruma doğru itilmeye devam edecek.”

Haber Ara