''GDO'da Bakanlığın yaptırım gücü kalmadı''
Türkiye'de 'r-biopharm' marka genetiği değiştirilmiş organizma (GDO) analiz kitleri satan ve pazarın önemli bölümünü elinde bulunduran Sincer Dış Ticaret'in sahibi Edip Sincer, "Sorun, bir ürünün GDO'lu olup olmamasından çok, tüketicinin bunu bilerek alım tercihini yapması. Şu anda bakanlığın yaptırım uygulayacak yasal dayanağı kalmadı' dedi.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-12-16 11:21:00
Sincer, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, GDO'lu ürünlerin denetimine ilişkin Ekim ayında çıkarılan yönetmelikten önce, GDO'lu ürünlerin serbestçe Türkiye'ye girdiğini belirtirken, 'Yönetmelik, tüketicilerin tercih hakkını kullanması açısından bu ürünlerin kontrol esasını getirdi. Sorun, bir ürünün GDO'lu olup olmamasından çok, tüketicinin bunu bilerek alım tercihini yapması. Şu anda bakanlığın yaptırım uygulayacak yasal dayanağı kalmadı' dedi.
Türkiye'de halen GDO analizlerinin Tarım ve Köyişleri Bakanlığının Ankara ve Adana il kontrol ve Bursa Gıda Kontrol laboratuvarları, TÜBİTAK-MAM laboratuvarları ve İzmir'de bir özel laboratuvar tarafından yapıldığını, bir çok laboratuvarın da kuruluş ve izin başvurusunda bulunduğunu anlatan Sincer, şu bilgiyi verdi:
'Türkiye'de, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın 2 laboratuvarı 2 yıldır GDO analizi için hazırlanıyordu. Yönetmeliğin Ekim'de çıkmasından sonra denetimlerde sorun yaşanması, laboratuvarların yetersiz olmasından değil, kimsenin yönetmelik konusunda bilgisi olmadığı için yeterli analiz kiti stoğunun olmamasından kaynaklandı. Eğer bir haftada bin numunenin geleceğini bilseniz, ona göre sarf malzemesi hazırlarsınız. Bir laboratuvar, bir haftada 500-600 numuneyi rahatlıkla analiz edebilir. Ama 1-2 gün içinde numune sayısı artınca sorun çıktı. Şu anda analizlerde bir bekleme yok. GDO analizi, yeterli altyapı olursa çok zor analizler değil. GDO'lu ürünleri analizlerle tespit etmek mümkün ve Türkiye'de bu teknoloji birkaç yıldır var. Laboratuvar sayısı da giderek artıyor.'
GDO analizinin 2 aşamada yapıldığını, ilk önce 'GDO var mı-yok mu'ya bakıldığını, ikinci aşamada yasaklı GDO'ların bulunup bulunmadığının analiz edildiğini kaydeden Sincer, Türkiye'deki laboratuvarların bunları yapabildiğini vurguladı.
'YÖNETMELİK ÇIKMADAN ÖNCE TÜRKİYE'YE GDO'LU ÜRÜN İTHALATI TAMAMEN SERBESTTİ'
R-biyopharm'ın Türkiye Distribütörü Sincer Dış Ticaret'in sahibi Edip Sincer, yönetmeliğin çıkmasından sonra bakanlığın, ithal edilen her ürünü GDO açısından analize tabii tuttuğunu belirtirken, şöyle konuştu:
'Yönetmelik çıkmadan önce Türkiye'ye GDO'lu ürün ithalatı tamamen serbestti. İthal de ediliyordu zaten. Yönetmeliğin iki amacı vardı: ilk amacı GDO'lu ürün ithalatını kontrol altına almak. İkinci amacı ise tüketiciyi bilgilendirmek. Ekim ayına kadar tüketiciler bir gıdayı tüketirken içinde GDO olup almadığını bilmiyordu. Bu yönetmelik sayesinde etiketleme zorunluluğu getirildi. Tüketici kendi tercihini yapabilecek duruma geldi. Şimdi iptal oldu. Ama Cartagena sözleşmesi gereği Türkiye'nin biyogüvenlik kanununu 2011'e kadar çıkarması gerekiyor. Yönetmelik kaldırıldığı için, şu anda denetim açısından hukuksal dayanak kalmadı. 26 Ekim'den sonra diyelim bir gemi dolusu mısır getirdiğinizde, bu ürün analiz edilip, GDO'lu olup olmadığına bakılır, GDO varsa yasaklı GDO olup olmadığı analiz edilirdi. GDO varsa ve yasaklı değilse, ona göre etiketlenip satılabilirdi. Şimdi yönetmelik iptal edilince, siz kağıt üzerinde bugün, Türkiye'ye GDO'lu ürün ithal edebilirsiniz. Bakanlığın veya gümrük otoritesinin bunu engelleme gibi bir işlevinin kanuni dayanağı yok.'
GDO'lu ürünlerle ilgili yönetmeliğin çıkmasından sonra iptal edilene kadar geçen 1,5 aylık sürede Türkiye'de, 4 bin civarında GDO analizi yapıldığını tahmin ettiğini bildiren Edip Sincer, yönetmeliğin iptalinden sonra GDO analiz kitlerinin satışının durmadığını, ancak yavaşladığını belirtti.
Sincer, 'Herkes bunun geçici bir durum olduğunu ve yasanın çıkacağını biliyor. Bu nedenle büyük şirketler, sanayi kuruluşları, yasal bir zorunluluk olmamasına karşın, kullandıkları hammaddelerini, ürünlerini GDO açısından analiz ettiriyor' dedi.
Türkiye açısından, mısır, soya ve pirincin riskli olduğunu ve bu ürünlerde ciddi ithalat olduğunu vurgulayan Edip Sincer, ithalatta bunların kolaylıkla kontrol edilebileceğini kaydetti.
'ÖNEMLİ OLAN TÜKETİCİ TERCİHİ'
Kontrol edilmediği sürece ithal edilen bu tür ürünlerin GDO'lu olma riskinin bulunduğuna işaret eden Sincer, 'bilimsel olarak GDO'nun insan sağlığına zararlı olduğuna dair bir kanıt olmadığını' hatırlatırken, şöyle konuştu:
'Bu tamamen tüketici tercihi. Yönetmelik, (insan sağlığına zararlıdır, ithal edilmesin) demiyor. İthalatını düzenliyor. (İnsan tüketimine uygun GDO'ların ithalatı halinde, tüketici kararını versin) diyor. Önemli olan burada bilerek tercihini yapması. Seçim, tüketiciye bırakan bir yönetmelikti. AB'de de bu böyledir.'
SON VİDEO HABER
Haber Ara