Demokratik açılımda 10 yanlış
Milliyet Gazetesi yazarı Hasan Cemal bugünkü köşesinde demokratik açılımı değerlendirdi ve açılımın yanlışlarına değindi.. İşte Cemal'in o yazısı:
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-12-10 17:30:00
YANLIŞ 1...
Demokratik açılım bir süreçtir. Bugünden yarına, öyle beş altı ay içinde bitecek kısa vadeli bir süreç değildir ama... Uzun sürebilecek zahmetli bir yolculuktur. İlgili tüm taraflar için de zaman, sabır ve siyasal kararlılık gerektiren bir ‘barış yolculuğu’dur. Bu noktanın tam anlaşılamıyor olması, yanlışlardan biridir.
YANLIŞ 2...
Demokratik açılım, Kürt sorunuyla silah ve şiddetin bağını koparmayı amaçlıyor. Bunun olabilmesi için de PKK’lıların silahlarını bırakıp dağdan inmeleri gerekiyor, öyle değil mi? Peki nasıl inecekler? Dağa neden çıktılar, niye inecekler? Kandil Dağı’nda Murat Karayılan, geçen mayıs ayı başında bana, “Otuz yıl önce dağa piknik yapmak için çıkmadık ki!” demişti. Sorun dağdakilerin inmesiyle barışçı bir çözüm yoluna girecekse, PKK ve bazı istekleri tümüyle görmezlikten gelinebilir mi?
YANLIŞ 3...
Elde silah dağa çıkmış, otuz yıldır şiddet ve terörü siyaset aracı olarak benimsemiş bir örgüt, hele Türkiye koşullarında, bir hükümet tarafından muhatap alınabilir mi?.. PKK’nın doğrudan ya da açıktan muhatap alınamayacağı malum. Bunu onlar da biliyor. Nitekim, Murat Karayılan mayıs ayındaki Kandil röportajımda, “PKK değilse Öcalan, o değilse DTP, DTP değilse akil adamlar” diyerek değişik seçeneklerden söz etmişti. Demokratik açılım eğer sonuç verecekse, bu PKK’nın dağdan inmesi demektir. Bu durumda PKK görmezlikten gelinebilir mi? Üçüncü yanlış bu soru işaretinde kıvrılıyor.
YANLIŞ 4...
PKK’lı, DTP’li çevreler diyor ki Erdoğan hükümetine: “Siz Obama’yla, Barzani’yle birlik olup bizi tasfiye etmek istiyorsunuz, bizi dikkate almıyorsunuz. Bizleri yok sayarak bizi tasfiye edemezsiniz.” DTP’li yetkililer, örneğin Ahmet Türk, hükümetin kendilerine diyalog penceresini açmadığını söylüyor. Bir yanlış da bu...
YANLIŞ 5...
Demokratik açılım, Kürt meselesinde çözüm kapısını açacaksa, şunu yazın bir kenara, Öcalan da yok sayılamaz. Onun İmralı’dan vereceği işaretler olmadan silahların susması uzak ihtimaldir. PKK’ya ‘terör örgütü’, Öcalan’a ‘Terörist başı’ diyebilirsiniz, ama bununla bir yere varamazsınız.
YANLIŞ 6...
Açılım konusunu düşünürken, bir başka temel yanlışı daha gözönünde tutmak lazım: Kürt sorunuyla PKK’yı birbirinden ayırmak! PKK bunca yıldır ayakta durabiliyorsa, Kürtlerin arasında kök saldığı içindir, ciddi bir toplumsal tabana ve sivil toplum desteğine sahip olduğu içindir. Bu nedenle, terörle mücadele deyip dağda PKK’lı öldürürken, ovada Kürtleri yanına alabileceğini, Kürt sorununu çözüm rayına oturtacağını sanmak bir başka yanlışa işaret eder. Bunca yıl sonra Kürt sorunuyla PKK’yı birbirinden ayırmak gerçekçi bir beklenti olmaktan uzaktır çünkü...
YANLIŞ 7...
Önceliklerle sonralıkların birbirine karıştırılması da bir başka yanlıştır. Atılacak adımların, yapılacak isteklerin kolayından zoruna doğru ve de uzun zamana yayılarak gündeme getirilmesi gerekir. Yoksa daha işin başında, en olmayacak taleplerle ortaya çıkmanın, sonra da feryat etmenin herhangi bir inandırıcılığı olamaz. Siyaset önce mümkün olabileni yapmaktan geçer.
YANLIŞ 8...
Düğmeye basıp İstanbul’da, Diyarbakır’da, Hakkâri’de çocukları, gençleri ellerinde Molotof kokteyleriyle, taşlarla sokağa salmak, bir Serap’ın, bir Aydın’ın acı ölümleriyle vicdanları sarsan gelişmelere yol açmak da bir başka büyük yanlışın altını kalın biçimde çizer.
YANLIŞ 9...
Üç milyon oy alan bir siyasal partinin, DTP’nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılması gerçekten çok büyük bir yanlış olacaktır. Bu konuda, İspanya’dan Batasuna’nın kapatılması anımsatılıyor. Ama bir nokta nedense unutuluyor.
İspanya’da örneğin Baskların, Katalanların kendi yerel parlamentoları var, kendi yerel hükümetleri var, kendi oylarıyla seçtikleri. Yani kendi kendilerini yönetiyorlar. İspanyolca’nın yanı sıra kendi dillerini her alanda kullanıyorlar, kendi dillerinde eğitim yapıyorlar. Franko diktasından kurtulup demokrasiyle birlikte AB’ye adım attığından beri durum böyle İspanya’da.
Unutulan ikinci noktaya gelince... İspanya’dan Batasuna örneği verilirken, Britanya’nın savunduğu çizgi, IRA-Sinn Fein örneği unutuluyor. IRA’nın siyasal kolu Sinn Fein kapatılmadı Britanya’da. Özellikle Londra’daki siyasal iktidarlar, demokrasilerde parti kapatılmasının siyasal çıkmazları daha fazla büyüttüğünü savundular, ki ben de öteden beri bu görüşteyim.
YANLIŞ 10...
Geçen mayıs ayında Kandil Dağı’na çıkıp Murat Karayılan’la yaptığım röportajdan beri bir noktayı inatla savunmaya çalışıyorum. Parmak ve tetik meselesi bu. Eğer açılım yolculuğunda ciddiysek, iyi istasyonlara varmak istiyorsak, önce tarafların parmaklarını tetikten çekmeleri gerekir. Yani operasyon olmasın, mayın döşenmesin bu yolculukta! Ve dağda silahların sustuğu bir iklimde konuşulur, tartışılır, pazarlıklar yapılır, gizli kanallar açılır, paketler oluşturulur, zamana yayılarak kolayından zoruna doğru yol alınır.
Bu bir süreçtir!
Bir kez daha daha vurguluyorum:
Zaman, sabır ve siyasal kararlılık isteyen bir barış süreci...
Acele işe de şeytan karışır!
Kaynak: Milliyet
SON VİDEO HABER
Haber Ara