Lübnanlılar Filistinli mültecilerle korkutuluyor
Arap basınında bugün Filistinli mültecilerin Lübnan’da yerleştirilmesi, Irak seçimleri ve Kopenhag’da düzenlenen BM konferansı gündeme geliyor.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-12-08 14:04:00
Arap gazeteleri bugün Lübnan’da bazı kesimlerin Filistinli mültecilerin ülkelerinde yerleştirilmemesi için Lübnanlıları korkutma politikasını ön plana çıkarıyor. Siyasi çevrelere ek olarak basının bunun önüne geçilmesi yolunda önemli rol oynadığı ifade ediliyor. Diğer yandan Irak’ta kabul edilen yeni seçim yasası, ardından atılması gereken adımlar ve Kopenhag’da 192 ülkenin temsilcisinin katılımıyla gerçekleşen BM konferansı ele alınıyor. Petrolün geçen yüz yıl boyunca çok önemli bir enerji kaynağı olduğu ve olmaya devam ettiği bu nedenle fosil yakıtlarının olumsuz etkilerinin giderilmesi için çalışmanın bu enerji kaynağını tamamen listeden silmeye kalkmaktan daha mantıklı olduğu belirtiliyor.
Londra’dan yayımlanan El-Kudsü’l Arabi gazetesi bugünkü “Filistinlilerin Lübnan’da yerleşimi korkuluğu” başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; “Filistinli mültecilerin Lübnan’da yerleştirilmesi meselesi üzerine tartışma Filistin lideri Mahmut Abbas’ın şu sıra Lübnan’a yaptığı resmi ziyaret nedeniyle zirvesine ulaştı. Lübnan gazeteleri ve televizyonlardaki tartışma programları yenilenen bu eski konu hakkında görüş ve yorumlarla doldu. Filistinli mültecilerin Lübnan’da yerleştirilmesi konusu oldukça hassas konulardan biridir. Ülkenin nüfus ve mezhepsel yapısına etkisi olacağı endişesi ile Lübnan’daki çeşitli siyasi güçler ve partiler tarafından bu görüşe şiddetle karşı çıkılıyor. Ancak orada bu konuya odaklanmayı abartan; Lübnanlıları bundan “korkutan” Lübnanlı güçler mevcut. Bu korkuların yerli olduğunu kanıtlayacak hiçbir delilleri ise bulunmuyor.
Ne yazık ki birbiri ardına gelen Lübnan hükümetleri, “yerleştirilmeleri” korkuluğunu Lübnan’daki Filistinlilere karşı bir baskı aracı olarak ve onları tüm sivil haklarından mahrum etmek için kullandı. Bunu yaparken de ister Hıristiyan ister İslami, ister Sünni ister Şii olsun siyasi parti ve kitlelerin birçoğundan destek ve onay gördü. Lübnan basını ve bazı sektörleri de Lübnanlıların Filistinli mültecilerden, ülkedeki mezhepsel yapıya etki etmeleri tehlikesinden korkutulmasında büyük rol oynuyor. Ancak basın mensupları şu temel gerçeği unutuyor; mülteciler fikirlerinde ve davranışlarında hiçbir zaman mezhepçi olmamış, daima ulusal yönelimlere, ilerleme ve direniş seçeneğine bağlı Lübnanlı güçlerin yanında yer almıştır.
Lübnan siyasi seçilmiş tabakasının direniş seçeneğini ve Filistin hakkının kendi kaderlerini belirleme hakkını desteklemesi gerekir. Çünkü Filistinli mültecilerin dönmesinin ve yerleştirilmeden elde edilecek çözümün tek yolu budur.”
Irak'ta seçim kanunu kabul edildi
Birleşik Arap Emirlikleri’nden yayımlanan Daru’l Haliç gazetesi bugünkü “Son anda bir kanun” başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; “Son anda ittifaka vardılar. İşgal altındaki Irak için yeni nüshasıyla bir seçim kanunu oldu. Bu nüsha, parlamentodan geçmeden önce defalarca düzeltmeye tabi tutuldu. Aynı şekilde iptal edildi, silinmeler ve eklemeler yapıldı. Sonunda da pay sahipleri tarafından netleştirildi.
Bu yeni kanun nüshası, prensip olarak önümüzdeki Şubat ayında yapılması kararlaştırılan seçimlerin önünde yolun açıldığı anlamına geliyor. Şimdi sıra bu seçimlerin gerektirdiği ittifakları, safları kurup etnik gruplar, mezhepler ve grupların temsil ettiği ilgili taraflar arasında evrakların karıştırılmasını hazırlamakta. İşgal altındaki ülkede egemen ….
Şu anda çok acil olarak, işgalcinin ülkede kalmayı, ülkeyi bölmek için hazırladığı kötü formülleri uygulayamayacağı, hangi şekilde olursa olsun zalim, ülkesi evlatlarına karşı adil olmayan bir rejime izin vermeyecek ulusal bir yapıya ihtiyaç var.
Irak, kendisini dağınıklıktan kurtaracak, işgalcinin belirlenmiş bir vakitte ülkeden çıkmasını dayatacak, herhangi bir bahaneyle kalmasına neden olacak boşlukları kapatacask samimi bir ulusal duruşu hak ediyor.”
Kopenhag, Kyoto Protokolünün alternatifi olabilir
Suudi Arabistan’dan yayımlanan El-Cezire gazetesi bugünkü “Kopenhag’daki atmosfer” başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; “Dün 192 ülkenin temsilcileri Birleşmiş Milletlerin konferansında hazır bulunmak için Danimarka’nın başkenti Kopenhag’a koştu. Bu konferanstan tüm ülkelerin imzalayacağı ve 2012 yılında sona erecek Kyoto Protokolünün yerine geçecek bir anlaşma çıkması bekleniyor. Dünyanın girdiği son ekonomik kriz nedeniyle yerin ısınması ya da küresel ısınma olarak bilinen olgu ve atmosfer değişikliklerinden duyulan evrensel endişenin gerilemesine karşın bu olgu uluslar arası ufukta gündemini korumaktadır. Dahası tüm çevreyle ilgilenenler ve gözlemciler için tedirginlik kaynağı olmakta, ülke başkanlarının ve bütün hükümetlerin ilgi konusu olmaktadır. Bununla beraber fosil yakıtlarından oluşan enerji kaynaklarının yanması sonucu oluşan sera gazı emisyonlarını durdurmak ya da azaltmak için ilerleme kaydetmek için gayret gösterilmektedir. Uluslar arası Örgüt’ün ve uluslar arası yönelimin gerek halk bazında gerekse resmi boyutta, gaz emisyonundan sorumlu insan faaliyetini azaltmak için büyük çabalarına karşın yükün adil bir şekilde dağıtılması ve sorumlulukların taşınması için adil bir çözümü kabul etmesi zorunlu en büyük yükü taşımaktadır. Yapılan bilimsel araştırmalar gelecek on yıllarda dünyanın petrole ihtiyacı olduğunu göstermektedir. Sunulan çözümlerin iklimsel değişikliklere yanıt verebilmesi, ileride enerjiye büyük ihtiyaç olduğu halde fosil yakıtının bir olgu konumuna taşınıp rolünün kısıtlanması çalışılması yerine olumsuz etkilerinin azaltılması için teknikler geliştirilmesi gerekir. Öyle ki ekonomik tarih şahit olmuş ve olmaya devam da etmektedir ki petrol güvenilir bir enerji kaynağıdır ve geçen yüz yılda ekonomik ilerleme arabasının önderi oldu. Adalet mantığı, getirilecek çözümlerin ayrıca külfetlerini kabul etmeye hazır olma aşamasını da aşmamalıdır. Zira gelişmekte olan ülkeler hala yapısal ekonomik sorunlardan yakınıyor. Güvenilir bir çevreden istifadede kimse insanın ve nesillerinin hakkını inkar edemez. Ancak çözümler herkesin adalet hissini yaşamasını sağlamalıdır."
SON VİDEO HABER
Haber Ara