Açılım dedi, soyunda çingenelik aradılar
AK Parti Bursa Milletvekili Ali Koyuncu, Erdoğan'ın 13 Kasım konuşmasından sonra Roman açılımını gündeme getirdi. 10 Aralık'ta çalıştay toplama girişimini başlattı, arkadaşları, çocuklarının arkadaşları soyunda çingenlik araştırdı.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-12-07 08:40:00
Ali Koyuncu ile Roman açılımını konuştuk.
- Türkiye’nin gündemi açılıma kilitli. Onunla yatıp onunla kalkıyoruz dense yanlış olmaz. Sizden farklı bir açılım geldi. Roman açılımı nereden gündeme geldi?
- AK Parti iktidara geldikten sonra Türkiye’de her alanda değişim gerçekleşti. Sanayi sektöründe, tarım sektöründe, hizmet sektöründe sektörlerde değişiklik var. Bir çok sıkıntılı alanlarda farklılıklar yaşandı. Demokratikleşme süreci de AK Parti ile farklı bir ivme oluşturdu. Tabii ki demokratikleşme ile birlikte milli birlik ve beraberlik projesini, sayın Başbakanımız ortaya koydu.
Başbakanımızın çıkış noktasında şu vardı. Bu proje 72 milyon vatandaşımızın sorunlarının minimize edilmesi projesiydi. Bununla birlikte devletin de vatandaşı ile yüzleşmesi, bir araya gelmesi, konuşma, kaynaşma, iletişim kurma ve iletişim kurduktan sonra da sorunlarının ortaya konulması ve bunları birlikte çözme projesiydi.
2.5 MİLYON ROMAN NÜFUSUMUZ VAR
- Bütün olarak baktığımızda açılım projesi bu idi. Sizin ilgilendiğiniz Roman açılımı nasıl gündeme geldi?
- İşte bu açıdan baktığımızda, ben bu projeyi böyle okudum. Bu projenin içerisinde sadece Kürt meselesi olmadığını gördüm. Bu projenin içerisinde Alevi konusu olmadığını fark ettim. Bunu böyle algıladıktan sonra Türkiye’de 2.5 milyon nüfusu olan bir vatandaşı bunun dışında bırakamazdık.
- Bu rakamlar doğru rakamlar mı?
- Yapılan bir takım araştırmalar var. Yapılan tahmini rakamlar böyle. 1988’de il il yapılan bir takım araştırmalar var orta yerde. Ben Roman vatandaşlarımızın yoğun olduğu bir bölgede yaşıyorum. Onların sorunlarını, kültürlerini çok iyi biliyorum. Onların 6-7 çocuğuyla bir odada zor şartlar altında yaşamak zorunda yaşam mücadelesi verdiklerinin şahidiyim.
Başbakanımızın 13 kasım’da Meclis’te yapmış olduğu konuşma sırasında, “Bu projenin içerisinde sadece Kürt meselesi, Alevi meselesi yok. Roman kardeşlerimizin de sorunları var” demesinden sonra ben Roman dernekleri ile iletişime geçtim.
ERDOĞAN’IN KONUŞMASINDAN VAZİFE ÇIKARDIM
- Bir dakika. Bu konu ile ilgili sizin zihninizde ilk şimşek Erdoğan’ın Meclis konuşması sırasında mı çaktı?
- Evet. O konuşma ufkumu açtı. Ben Roman dernekleri ile irtibata geçtim. Başbakan’ın “Roman kardeşlerim” demesinden sonra Roman dernekleri de bize telefon ettiler. Dediler ki, “İlk defa Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Başbakanı, Roman kardeşlerimizin sorunlarını dile getirmesi bizi haliyle çok mutlu etmiştir” dediler. “Bizim kendimize özgüvenimiz gelmiştir. Bu konu ile alakalı ne yapılabilir, ne edilebilir” diye bize geldiler.
- Yani siz Erdoğan’ın bu sözü ve Romanlar’ın bu aramalarından sonra durumdan vazife çıkardınız bir anlamda. Kendinizi sorumlu hissettikten sonra neler yaptınız?
- Romanların federasyonları var. Bu federasyon yöneticileriyle 16-18 Kasım günlerinde bir araya geldik. Ankara’da bir araya geldik, ne yapılabilir, ne edilebilir diye onların da fikirlerini aldık. Bu görüşmelerde bizden bir çalıştay toplanmasını istediler. Ben de bu talebi Devlet Bakanımız Sayın Faruk Çelik Bey’e ilettim. Günlerden pazartesi idi, Sayın Çelik de Bakanlar Kurulu toplantısından sonra Başbakan’a ileteceğini söyledi. Başbakanımız da hemen o toplantıda Bakan Çelik’e bunun uygun bulunduğunu söylüyor ve işe girişiliyor. Bu toplantıyı ne zaman yapabiliriz diye baktığımızda da 10 Aralık’ın doğru tarih olduğunda karar kıldık.
KENDİ KÜLTÜRLERİYLE YAŞAMAK İSTİYORLAR
- 10 Aralık Roman Çalıştayı’nın ne gibi bir gündemi olacak? Neler konuşulacak?
- Öncelikle, bölgelerden gelen Roman dernekleri ve onların temsilcileriyle sorunların tespitini yapacağız. Bildiğiniz gibi Romanlar Türkiye’nin hemen her tarafına dağılmış durumdalar. Ne gibi temel sorunları var onlar ortaya konacak.
- Roman temsilcileri olarak buraya gelecek olanlar nasıl ve neye göre seçildi?
- Roman Dernekleri Federasyonu var. Bu federasyonda hemen her yöredeki dernekler bu çatı altında bulunuyor. Onlarla görüşüldü. Onun dışında illerdeki Roman derneklerine bir şekilde ulaştık. Yerel yöneticilerle temaslar kuruldu. Bütün bunlara rağmen mutlaka unuttuklarımız da olabilir. Ama herkesin katılması için çaba harcadık. Onların katkısının olmasını istedik.
- Sorunların tespiti yapıldı. Sonrasında neler yapılacak?
- Burada ortaya çıkanlar hükümete sunulacak. Bildiğiniz gibi Devlet Bakanımız Faruk Çelik’in himayelerinde yapılıyor zaten. Hazırlanan rapor bakanların gündemine taşınacak. En önemli sorunlarının barınma olduğu anlaşılıyor. Bir taraftan bu konuda neler yapılabilir o yönde araştırmalar başlatıldı.
Gerçi bir ölçüde bu sosyal konutlardan istifade yolu açıldı. Ama bir şekilde kendi mahallelerinde kendi kültürleri ile de yaşamak istiyorlar. Ayrı mahallelere dağıttığınızda sıkıntı oluyor.
ROMAN KONUSU EŞİTTİR SULUKULE DEĞİL
- İşte tam bu noktada şunu soracağım. İskan dendiğinde Roman dendiğinde Sulukule akla geliyor. Buradan hareketle de medyaya baktığımızda Roman sorunu Sulukule sorunu gibi algılanıyor. Öyle işleniyor. Bir taraftan yerinde iskan edilmesi yolunda bir görüş ortaya konuyor, bir yandan da orada yaşamaya devam etmeleri mümkün görünmüyor ve taşınması gerektiği düşünülüyor. Nasıl bir yol bulunacak?
- Çok doğru bir tespit yaptınız. Roman meselesi Sulukule meselesi gibi algılandırılmaya çalışılıyor. İşin biraz da magazinsel ve görsel boyutu ortaya çıkarılıyor. Romanları sadece çalgı çalan ve insanlara neşe dağıtan bir toplum gibi gösterilme çabası içine giriliyor. Oysa biz toplum olarak Romanlarla iç içe yaşıyoruz. Çünkü Türkiye’nin her bölgesinde varlar. İskan sorununda temel yaklaşım önemli. Gittikleri yerde bir arada yaşamalarına imkan tanımalı ve ortamlarını oluşturmalı. Geleneklerinden koparmamamız gerek. Bunun olması halinde sıkıntı yaşanır ve yaşanıyor.
- Sizin Romanlar’a yakınlığınız nerden geliyor? Kültürlerine hakimiyetiniz olduğunu söylüyorsunuz.
- Biz onlarla köyümüzü paylaşıyorduk. Köyümüzde Romanlar vardı. Onlarla birlikte büyüdük. Babamlar iki kardeşti, bir üçüncü kardeş olarak da bir Hasan ağabeymiz vardı. O da bizim içimizde büyüdü. Evlerimiz neredeyse iç içeydi. Bizim arazilerimiz vardı. Tarlalarımızda, bahçelerimizde onlar çalışırlardı. Biz çocukken Roman Fatma ablaya, Hatice ablaya bizi bırakırlardı. Onlar kendi evlerinde bize bakarlardı. Biz de öyle. Halen de öyle oluyor.
ROMAN DERNEKLERİNİN KURULMASINA ÖNCÜLÜK ETTİM
- Siz Bursalısınız. Peki köyünüz neresi sizin?
- Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesi Kumkadı köyü. Mustafakemalpaşa’da da var. 2004’te Roman derneğinin kurulmasında yardımcı da oldum. Onların sorunlarıyla, sıkıntılarıyla birebir ilgilendik.
Bildiğiniz gibi yaşamak denilen şey kağıtla kalemle yazılıp çizilmiyor. Onu yaşamanız gerekiyor. Biliyorsunuz, bir de milletvekilisiniz. Onlar da sonuçta bu toprağın insanı. Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları. Onların sorunlarının çözümünde bir açılım gerçekleştirmek ve bunu ülkemiz için fırsata çevirmek gerek. Biz de bu sürecin içinde yer aldık. Esas itibariyle konu bu.
- Siz Parlamento’ya bu dönem girdiniz. Ondan önce nerede görev yapıyordunuz?
- Daha önce AK Parti İlçe Başkanı idim. Roman derneği oluşumuna o dönemde destek verdik. Dere ve Yenidere Mahalleleri Güzelleştirme Derneği’ni kurmuştuk. Daha sonra onlarla birlikte çalışmalar yaptık. Derneklerin doğru işletilmesi halinde çok ciddi işler yaptıklarını gördük. Suç işleme oranları Romanlar’da yüksek görülür.
Dernek aracılığıyla birlikte hareket etme ve bazı konularda eğitimler verildi. Bunda önemli sonuçlar alındı. Sorunları olanlar kaymakamlıklara ulaştırdı. Hem emniyetle, hem kaymakamlıkla birlikte hareket edildi. Özellikle Karacabey ilçesi bize çok yakın. Halk Eğitim Merkezi aracılığıyla verilen kurslar oldu. Maalesef Roman vatandaşlarımızda mesleksizlik çok yüksek. Bir çoğu hamal pazarlarında günlük iş beklemek durumunda. Bir kamyon tuğla ya da demir gelecek de onu indirip 15-20 lira para alacak. Meslek edindirmeye çalıştık. Kimini duvar ustası yaptık, kimini tesisatçı yaptık. İşkur vasıtasıyla da şimdi meslek edindirme kursları düzenleniyor.
EĞİTİM SONUCUNDA SUÇ ORANLARI ÇOK CİDDİ ORANDA DÜŞTÜ
- Suç oranları ile ilgili bir bilgi paylaştınız. Romanlar arasında daha yüksek dediniz. Buna ilişkin bir araştırma var mı elinizde?
- Bilimsel bir araştırma yok. Ama bir takım veriler var. Özellikle küçük yerleşim birimlerinde adi vakalar meydana geldiğinde polis hemen Roman vatandaşların yaşadığı mahallelerde suçlu arar. Bizim dernekler aracılığıyla yaptığımız çalışmalar ve yerel yöneticilerle yaptığımız işbirlikleri sonunda o mahallelerde suç oranlarında çok ciddi düşmeler meydana geldi.
ÇOCUKLARIMA “SİZ ROMAN MISINIZ?” DİYE SORGULADILAR
- Siz evlisiniz ve mensubu olduğunuz bir parti var. Sizin Romanlarla işbirliği yapmanız, dahası da bir çalıştay organize etmeniz aileniz tarafından nasıl karşılandı? Daha doğrusu ailenizin çevresinde nasıl karşılandı?
- Bir gün Meclis’ten eve gittiğimde çocuklarım bana sordular. “Baba sen televizyon programına çıktın. Romanlarla ilgili çalışmadan bahsettiğinde, bütün arkadaşlarımız, öğretmenlerimiz de dahil (Siz Roman mısınız, Çingene misiniz?) diye sordular. Baba ben çok üzülüyorum. Bizde Romanlık var mı” diye soruyorlar. Ben de onlara şunu söyledim.
Onlara deyin ki, “Biz Romanız. Biz Çingeneyiz” diye söyleyin. Zaten Roman olup olmamanız sizinle alakalı değil ki. Bu Yaratan ile alakalı. Roman da olabilirsiniz, başka bir ırktan ya da soydan da gelebilirsiniz. Bu Yaratan’ın takdiriyle alakalı bir konu. Çocuklarıma bunu anlatmaya çalıştım.
Eşim de şunları dedi: Ya bize artık etrafımızda diyecekler ki “Bunlar da Romanmış. Bu tür konuşmalar çevremizde yapılmaya başlandı. Hanımlarla bir toplantıya gittiğinde orada sormuşlar. Bursa milletvekillerinin hanımlarına, başka yörelerin milletvekili eşleri soruyormuş. “Bu Ali Koyuncu’nun geçmişinde Romanlık var mı?” diyorlarmış.
Bütün bunlar şunu gösteriyor. Toplumda Romanlar’a karşı nasıl bir ön yargı oluşmuş durumda. Biz bunu son günlerde birebir yaşadık. Halbuki bunlar da Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları. Yıllardan beri birlikte yaşıyoruz. Birlikte askerlik yapmışız. Birlikte ayyıldızlı bayrağı göndere çekmişiz.
MİLLETVEKİLLERİ SOYUMUZU ARAŞTIRMAYA KALKMIŞ
- Peki bu girişimleriniz parti çevresinde nasıl karşılandı? Sizden cüzamlı gibi kaçtılar mı yoksa?
- Onlardan da bizim soyumuzu araştırıp soruşturanlar olmuş. Ali Koyuncu’nun geçmişi nereden geliyor diye sormuşlar. Bizim Bursa milletvekillerine gelip kimi dolaylı kim doğrudan sormuşlar.
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu’na falan da giden olmuş mudur dersiniz?
- O kadar olmuş mu bilmiyorum. Milletvekili arkadaşlarımızdan bilgiler almaya çalışmışlar. Koyuncu Roman mı değil mi? Ama işin en güzel tarafı, bir çok milletvekili arkadaşımız, bu çalışmanın içinde yer almak istediğini bize iletti. Başka yöredeki milletvekili arkadaşlarımız geldi, “Bizim yöremizde de var. Biz onlara bir adım yaklaştığımızda onlar bize on adım yaklaşıyorlar. Bu konuda nasıl katkıda bulunuruz” dediler.
SON VİDEO HABER
Haber Ara