Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Osmanlı’yı yakan onlardan biriymiş

Felsefenin rockstar’ı’ yazar Slavoj Zizek Osmanlı’yı yıkıma götürenin hoşgörü olduğunu ileri sürdü. Zivek'e göre İslam’ı kabul edince sadrazam yapılan Mehmet Paşa bu yıkımı başlattı.

16 Yıl Önce Güncellendi

2009-12-05 20:47:00

Osmanlı’yı yakan onlardan biriymiş

Ayşe Düzkan'ın haberi...

Geçen hafta iki konferans vermek için İstanbul’a gelen ve ‘felsefenin rockstar’ı’ olarak anılan yazar Slavoj Zizek’le konuştuk. Ünlü düşünüre göre Osmanlı’yı yıkıma götüren hoşgörüydü. Zizek, İslam’ı kabul edince sadrazam yapılan Mehmet Paşa’nın bu yıkımı başlattığını söylüyor

Çok konuşan, çok tikli bir adam Zizek, konuşurken bazen ipin ucunun kaçırdığı oluyor. Eski Yugoslavya’dan ilk kopan devlet olan Slovenya’da doğup büyüdü. Ljubljiana Üniversitesi Sosyoloji Enstitüsü’nde öğrenim görevlisi olarak çalışıyor, dünyanın birçok önemli üniversitesinde zaman zaman ders veriyor, birçok kitabı ve hakkında çekilmiş bir belgesel var. Dünyanın en ünlü felsefecilerinden olan ve kendisini marksist olarak tanımlayan Slavoj Zizek, kitaplarını dünyanın başka yerleriyle aynı anda basan Encore Yayınları ve Boğaziçi Üniversitesi’nin işbirliğiyle İstanbul’a geldi. Konferansından önce bir basın toplantısı yapan Zizek, bol bol Türkiye’yi övdü, AB’ye girmemiz gerektiğini söyledi. “Ben buraya size akıl vermeye değil sizden öğrenmeye geldim” dese de konuşmasının içinde epeyce hikmet vardı.

İNSAN YALAN UĞRUNA ÖLEBİLİR

Bir arkadaşım bana Brezilya’dan bir kitap gönderdi. İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda olan inanılmaz bir olayı anlatıyordu. O sırada Brezilya’ya küçük bir Japon topluluğu göç etmiş. O arada Japonya ABD’ye teslim olmuş ama Brezilya’daki Japon topluluğun bir kısmı Japonya’nın teslim olmadığını, bunun bir Amerikan propagandası olduğuna inanıyormuş. Ve New York Times’ın ABD Başkanı’nı Çin Devlet Başkanı’nın önünde eğilirken bir resmini bastığını iddia ediyorlardı. Bu yalandı tabii ve kendilerdi de biliyordu bunu ama kendi yalanları için ölmeye hazırdılar. İnanç gerçekten çok tartışmalı bir şey.

TÜRKİYE’Yİ ÇOK SEVİYORUM

Bu ülkeyi çok seviyorum. Gençliğim Sırpların egemenliği altındaki Yugoslavya’da geçti. O yıllarda Türkiye’ye direnmemizin Avrupa’yı yarattığına inanırdık. Tarih kitaplarında Türklerin ilkel olduğu anlatılırdı. Oysa 15’inci yüzyılın sonunda ordunuz bütün Avrupa’nın en modern ordusuydu. Peki işler nasıl bu hale geldi? Bu konuda bir teorim var. Çünkü çok hoşgörülüydünüz. Bir insan İslam’ı seçerse onu bağrınıza basıyordunuz. Batı Avrupa gibi değildiniz. 16’ıncı yüzyılın sonunda bizden birini, bir Yugoslav’ı, Mehmet Paşa’yı sadrazam yapma aptallığını gösterdiniz. Ve iş bitti.

Laibach radikalliğini kaybetti

Sloven sanatçılardan oluşan NSK (Yeni Sloven Sanatı) adlı sanat kolektifi ve Laibach adlı müzik grubunun Slavoj Zizek’ten ilham aldığı hatta onunla birlikte çalıştığı bilinir. Laibach Slovenya’nın başkenti Ljubljiana’nın Almancası. Nazi işgali sırasında şehir bu adı almıştı. Laibach ve NSK milliyetçi sembolleri kullanarak milliyetçiliğin ironisini yapıyor. NSK, kurgusal bir devlet kurup büyükelçilikler açıyor, hatta pasaport dağıtıyor. Laibach ise İstiklal Marşı da dahil pek çok milli marşı yorumladı ve NSK ‘devleti’ için bir milli marş yazdı. Ünlü Alman grubu Rammstein’in ilham aldığı söylenen, hatta “Rammstein, aslından daha ünlü olan tek kopyadır” denilen Laibach bu grubun Ohne Dich adlı parçasını da yorumlamıştı. Zizek, NSK’nın dağılmaya yüz tuttuğunu söyledi ve Laibach’la ilgili şunları dedi: “Eskisi gbii radikal değiller. Bir zamanlar ABD’de onlara ‘Allah’a inanıyor musunuz?’ diye sormuşlardı. Onlar da ‘İnanıyoruz ama ona sizin gibi güvenmi yoruz demişlerdi, doların üzerindeki ‘In God we trust’ yazısına atfen. Ama şim di herkese kendilerini beğendirmeye çalışıyorlar.”

Kafeinsiz kahve gibi özelliksiz ‘öteki’

nBu devirde her şeye temel özellikleri olmaksızın sahip olmak istiyoruz. Kahve kafeinsiz, bira alkolsüz, çikolata şekersiz olsun istiyoruz. Çok kültürlülük de böyle, ötekini istiyor ama kafeinsiz olursa.

nMarx’ın ünlü 11. tezini bilirsiniz. ‘Bugüne kadar filozoflar dünyayı yorumlamakla yetinmişlerdi. Bizse onu değiştirmek istiyoruz.’ Biz 20’inci yüzyılda dünyayı değiştirmeye çalıştık. Belki biraz da onu yorumlamaya çalışmamız gerekiyor. Bugün dünyada neler olup bitiyor, tam olarak bilmiyoruz.

nBugün de eski moda sömürü var tabii. Bu aralar herkes Dubai krizinden söz ediyor. Birleşmiş Milletler ki komünist falan değildir, bu toplumda köleciliğin bulunduğundan söz ediyor. Ne yaptılar orada? Filipinler, Bangladeş gibi yerlerden işçi getirdiler. Ve öyle koşullarda getirdiler ki geri dönmeye karar verseler bile yol paralarını ödemek için birkaç yıl çalışmaları gerekiyor. Ve BM komitesi bunun kölelik olduğunu söylüyor.

Türk Marşı Dokuzuncu Senfoni’yi yener

• Hıristiyanlığın 20’inci yüzyılda daha tahammüllü olduğu söyleniyor. Haçlı Seferleri sırasında Sibirya’da küçük bir Hıristiyan tarikatı vardı, onlara kim yer açtı biliyor musunuz? Osmanlılar, Bosna’ya yerleştirdi onları. Ve İstanbul demişti ki, ‘İster haham, ister imam ister rahiple dua edersiniz.’

- Avrupa Birliği’nin resmi marşı sayılan Beethoven’ın Dokuzuncu Senfonisi var ya, onu ancak Mozart’ın Türk Marşı yener. AB ne istiyor? Ekonomik bir birlik mi, kültürel bir birlik mi? onlar kim?

- Hepimizin kendimizi en özgür hissettiği yer internet. Bana ‘Kendinizi en özgür ne zaman hissedersiniz?’ diye soruyorlar. Sanırlar ki, politik bir gösteride falan diyeceğim. Ben 16-17 yaşlarındayken bir gün telefon çaldı. ‘Maria orada mı?’ dedi arayan. Maria diye birini tanımıyordum. Ama dünyada iki çeşit insan vardır, kötülük yapanlar ve kötülük yapmayı hayal edenler. ‘Burada öyle biri yok’ diyeceğime ‘Demin hastaneden geldim, Maria öldü’ demek geçti aklımdan. Tabii yapmadım bunu. Hiçbir sorumluluk almadan bir felakete yol açacaktım. Kendimi çok özgür hissetmiştim. İşte internet bu türden bir özgürlük veriyor insana.

Kaynak: Star
SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara