Çanakkale'de ortaya çıkan skandal
Fransızlar, 7 bin Senegalliyi, Çanakkale’de Türklere karşı cepheye sürmüş. Bu da yetmezmiş gibi Müslümanı Müslümana kırdırarak, mezarlarına haç koyup ‘Fransa için öldü’ yazmışlar.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-12-05 20:33:00
EZAN SESİYLE İRKİLDİLER
Osmanlı mevzilerinden gelen ezan sesini duyan ve silah bırakan Senegalli askerlerin çoğu ülkelerine geri götürülmek üzere gemiye bindirilmiş ancak denize atılmış.
HAÇ YÜREKLERİNİ SIZLATIYOR
Yaralı askerlerle Fransız hemşireler ilgilenmiş. Senegalli Müslümanları kahreden ise kabirler üzerine dikilen haçlar ve ‘Fransa için öldüler’ ifadesi.
ÖLÜMÜ BEKLEYİŞ!
Sömürgesi oldukları Fransa tarafından cepheye taşınan Senegalli askerler mevzide çaresizce bekliyor.
Ev ahalisini etrafıma toplayıp, mangalın başında kurban etini cızbız yaptığımız tarihin üzerinden tam 8 sene geçmiş. Bayramlar o ülke senin bu ülke benim şeklinde geçiyor. Lakin bu sene kararlıyım, bir mani keder olmazsa evdeyim... Tabii bu fikrim Abant Platformu’nun Genel Sekreteri Salih Yaylacı arayınca değişiyor. “Osman Bey çok renkli bir bayram programı olacak. Eğer kabul edersen Kimse Yok mu Derneği ile Senegal’e gidiyoruz. Yarın sabah 08.00’de alanda buluşuyoruz” Millet camiye bayram namazına ben doğruca hava alanına. İşlemler yapılıyor, aşı kartları kontrol ediliyor. THY görevlisi ile yaptığım kısa bir yer pazarlığının ardından uçağa binip koltuğa gömülüyorum... Senegal uçağı ağzına kadar çakılı. Bizi bıraktıktan sonra Brezilya’ya geçecek olan uçakta alabildiğine bayram kaçkını var. Biz bayramda evde olmanın onlar ise olmamanın derdinde.
BİR BUÇUK KOLTUK YAPILSIN
Kabine zarar vermemek için yan yan yürüyen XXL ebatlarındaki bir teyze gelip başucumda dikiliyor. Göz işaretiyle elindeki çantaları almam için talimat veriyor.
Mesai erken başladı... Hemen fırlıyorum bir çırpıda tek tek valizlerini üst tarafa yerleştirip , ‘olur’unu alıyorum. Teyzem güya yan tarafımdaki koltuğa oturuyor, benim koltuk bile bir anda kayboluveriyor.
Yedi buçuk saatlik yolda bir erkekle bayanı yanyana oturttukları için mi yoksa bir buçuk koltuk tahsis etmedikleri için mi THY’ye kızayım, kafamda bunun hesabını yaparken, Salih Yaylacı Bey imdadıma yetişiyor, el çabukluğu ile yerlerimizi değiştiriyor.
Bu kadar sinir ancak uyku ile atılır. Senegal Türkiye’den iki saat geri bu da günün bizim için fazladan iki saat daha süreceği anlamına geliyor.
Bir yandan kulaklık yardımı ile film izleyen diğer taraftan da uçağın diğer başındaki arkadaşına kadeh kaldırıp ‘Cheers! Cheers’ diye nara atan amcanın gürültüsü ile yerimden fırlıyorum. Mübarek bayram günü Müslümana gavur eziyeti bu olsa gerek... Artık uyku tutmuyor... Alana inmeden önce verilen formları ‘mesleği’ kısmı hariç titizlikle dolduruyorum. Ve ikindi vakti Dakar Havalimandayız.
PAROLA; ECOLE YAVUZ SELİM
Senegal Basketbol Milli Takımı havalimanında işe başlamış sanki. Görevlilerin hepsinin boyu 2 metrenin üzerinde. Pasaport kontrolünden Afrika standartlarının çok üzerinde bir sürede geçip çıkışa doğru yöneliyoruz. Bir polis çantalarımızı kontrol etmek istiyor. Salih Bey, “ Ecole Yavuz Selim” cümleleriyle polis bırakın çantayı aramayı el atıp taşımasına bile yardımcı olmaya çalışıyor. Türk okullarının itibarı buradaki polise bile sirayet etmiş!
Batı Afrika’nın en batısındaki ülke Senegal’deyiz. Havalimanından dışarı adımımızı atar atmaz Türk olduğumuzu öğrenen her Senegalli, 2002 yılındaki Dünya Kupası’nda Türkiye’den yedikleri golü anlatıyor. Etrafımızı saran kontür satıcıları, porterlar para kazanmaktan çok, Türk olmamızla ilgileniyor, “İlhan Mansız, Hasan Şaş” isimlerini telaffuz ediyorlar. O maçı ben de Bangkok Havalimanı’nda izlemiştim. Senegal’i uzatma dakikalarında attığımız golle 1-0 yenerek yarı finale yükselmiştik. Gerçekten unutulmayacak bir maçtı. Bir süre önce Senegal’e yerleşen İzmirli Mustafa Bey’in aracıyla kalacağımız otele doğru yol alıyoruz. Senegal görme fırsatı bulduğum diğer 13 Afrika ülkesiyle ortak özellikler taşıyor. Kendine has kokusuyla burunlara test yaptıran sokaklar; derin çukurlar, göllenmiş sular ve daha yolcu otomobile adımını atmadan gaza yüklenen Carrapid (dolmuş) şoförleriyle, Afrikalılara olimpiyatlarda uzun atlama, yüzme ve maratonda madalya üstüne madayla kazandırmanın derdinde.
BU GÜN BAYRAM DEĞİLMİŞ
Atlas Okyanusu’nun kenarındaki otele yerleşip tekrar sokağa çıkıyoruz. Halkının yüzde 94’ü Müslüman olan bir ülkede bir bayram gününde sokakların bu kadar kalabalık olmasını yadırgıyorum doğrusu. Dakar’ın tam ortasından geçen kanalın iki yanına dizilen sokak mobilyacılarındaki telaşlı insanları geçip Yavuz Selim Okullarına varıyoruz. Batı Afrika’daki Türk Okullarınının Genel Müdürü Adnan Demir, “Hoşgeldiniz, bayramınız mübarek olsun” diyerek karşılıyor bizi. Mis gibi çaylar, buz gibi sular bir birini ardına midemize giriş yapıyor. Sohbet derinleşiyor. Adnan Bey, Senegal’de 6 okullarının olduğundan, ülkenin batıya açılan kapı görevi üstlendiğinden bahsediyor. Sabah saatlerinde kurban kestiklerini ve bazı yerlerde dağıttıklarını anlatıyor. “Biz kurban için gelmiştik, siz kurbanları kesmişsiniz bari biz dönelim” diyerek takılıyorum. Adnan Bey tebessüm ederek, “Aslına bakarsanız burada yarın bayram. Çünkü burada tarikatler ve marabular (din adamı) bayramın yarın olması konusunda ittifak etti. Ama biz hem Türkiye’ye ile aynı gün bayram yapmak hem de buradaki fakirlere et dağıtabilmek için bir kısmını kestik ve dağıttık. Ama yarın bayram namazına gideceğiz, sonraki gün birlikte kurban keseceğiz “ diyor.
GAVURLAR GELMİŞ
Geceyi otelimde sabaha kadar sivrisineklerin yabancı bir piste iniş maceralarına el kol hareketleriyle katkıda bulunarak, birbirini takip eden müezzin efendilerin teheccüd ezanlarını dinleyerek geçiriyorum. Sabah yine buradaki tarikatlerin belirlediği saatte 09.30’da bayram namazı kılmak üzere Tiodiaya’ya gidiyoruz. Otobandan çıkıp köy yollarına girdiğimizde etrafta toplanan çocuklar tubab (gavur, beyaz adam) gelmiş diyerek elleriyle tempo tutuyor. Camı açıp ‘selamün aleyküm’ dediğimizde ise kıpkırmızı oluyorlar.
Çöl ortasına kurulu Tiodiaya’daki Cemal Abdül Nasır Camii’nin bulunduğu alana vardığımızda ise tam bir renk cümbüşüyle karşılaşıyoruz. Kumların üzerine atılan sergilerde binlerce insan, sandalye üzerinde hutbe okuyan imamı dinliyor. Bir iki fotoğraf çekme çabamı oturdukları yerden parmaklarını gözüme sokma teşebbüsünde bulunan Senegalliler engel olunca, yanıma bir mihmandar alıp doyasıya fotoğraf çekmenin hazzını tadıyorum.
Haa bir de hatıra fotoğrafı çekip para kazananlar var. Onlar hocadan torpilli. Zira hutbe uzadıkça uzuyor. Nihayet namaz kılınıyor, herkes yanındakinin eline sarılıyor. Fransızca Bonfet, Volofça Balmahak (hakkını helal et demekmiş) sözleriyle bayramlaşıyor. İmamın kurban için satın aldığı koç dualar eşliğinde kesiliyor ve bayram başlıyor.
TARİKATLER ETKİLİ
Ülkede ibadetlerin yapılma şeklini Marabu adı verilen din adamlarının söz sahibi olduğu tarikatler belirliyor. Bu tarikatler Ticani (yüzde 40),Tubai (yüzde 30), Layenlar (yüzde 15-20), İbadurrahman (yüzde 2-3), Bayfallar (yüzde 1-2), Anemistler (yüzde 2) olarak sıralanıyor. Yüzde 2’lik bir dilimi ise ibadetlerini özgürce yapabilen Hıristiyanlar ve Museviler teşkil ediyor.
EVİN REİSİ KADINDIR
Senegal’de göze çarpan en önemli özellik ise çok eşliliğin yaygın olması. Buna gerekçe olarak ise kadın nüfusunun çok fazla olması gösteriliyor. Birden fazla eş alabilmek için tek şart ise erkeğin ilk evlendiği eşinden, evliliği sırasında bu yönde bir izin alması. Ama daha da önemlisi burada evin reisi kadın. Dört evlilik dört reisin himayesine girmek anlamına geliyor.
MALUM BAYRAK KRİZİ
Sarı, kırmızı, yeşil, tam ortasında da kızıl bir yıldız olan Senegal bayrağını görünce Ankara’da gazetecilik yapan bir arkadaşımın söyledikleri geldi aklıma, aynen aktarıyorum; “2008 şubatıydı gece ortalık hareketlendi. Terörle mücadele polisleri sabaha karşı ardı ardına telsiz anonslarıyla “bulvarda malum bayrak” uyarısı yaparak bölgeye ekipler sevk etmeye başladı. Ancak kısa süre sonra belediyeyle bağlantıya geçen polis gerçeği ortaya çıkardı. Senegal Cumhurbaşkanı Abdoulaye Wade Ankara’yı ziyaret edecekti. Protokol gereği yabancı cumhurbaşkanlarının ülke bayrakları Ankara’da Atatürk Bulvarı boyunca konuk cumhurbaşkanları gelmeden bir gece önce belediye tarafından asılıyordu. Mesele buydu!”
HER ŞEYİN BAŞI EĞİTİM
Fransızca konuşulan ülkede, Fransız sömürgeciliğinin derin izleri hemen göze çarpıyor. Yüzde 94’ü Müslüman 12 milyonluk ülkeyi Hıristiyanlaştırma çabaları sürüyor. Ülkede her biri binden fazla öğrenciye sahip 46 Katolik okulu faaliyette. Protestan, Evanjelik ve diğer Hıristiyanlık mezheplerinin de kendi okul ve müesseseleri bulunuyor. Türkler ise Ecole Yavuz Selim adıyla 6 okul kurmuş. Fransızca, İngilizce ve Türkçe olarak eğitim veren okulun mezunları Amerika, Türkiye ve Fransa’daki seçkin üniversitelere kabul ediliyor.
Zengini fakiri hep birlikte, bayram namazını kılmak için camiye akın etti.
Almadi, Afrika’nın en uç noktası ve Amerika’ya en yakın bölgesi...
Senegalli Müslümanların mezarlarının başına dikilen haç şeklindeki demir levhada şu ifade yer alıyor: “FRANSA İÇİN ÖLDÜLER”
KARDEŞİ KARDEŞE KIRDIRDILAR
Akşam Adnan beyin evinde yemekteyiz. Sofrada Senegal Türk İşadamları Derneği Başkanı Mahary Diakhate de var. Bize karşı o kadar ilgili ki anlatamam. Daha önce Türkiye’ye yaptığı ziyaretlerden bahsediyor. Adnan Beyin, “bu adamlar bizimle savaştı“ sözüyle dönüp dolaşıp meseleyi Çanakkale ziyaretine getiriyor. Çanakkale’nin turistik rehberlerde, Dardanel ismiyle tanıtıldığını anlatan Diakhate, Senegal’de de bu isimde bir yerleşim yeri olmasından dolayı burayı ziyaret etmek istediklerini, ancak karşılaştıkları tablo karşısında şok olduklarını söylüyor. Diakhate kendini şaşkına çeviren olayı ise şöyle anlatıyor; “Evet Çanakkale’de biz de ölmüşüz. Hem de ne yazık ki size karşı çarpışırken... Bunu biz de Fransız mezarlığını gezerken farkettik. Üzerinde bir haç ve ‘Fransa için öldü’ yazıları bulunan mezarları incelediğimizde 47’sinin Senegalli Müslümanlara ait olduğunu fark ettik. Sonradan araştırdık ve öğrendik ki, Fransızlar ülkemizden 7 bin kişiyi Çanakkale’ye götürmüş. Orada Müslümanlara karşı cepheye sürmüş. Acı bir şekilde ölmüşler, ama daha da acısı, bizi hem kandırdılar, hem de ölülerimizin mezarları başına haç taktılar. O haç oradan kaldırılmalı, biz bununla ilgili girişimlerde bulunduk.”
SENEGALLİ ASKER DAVUDA
Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüd Başkanlığı (ATASE) çok önemli bir çalışma yaptı ve “Çanakkale Muharebeleri’nin Esirleri”nin ifade ve mektuplarını yayımladı. Davuda Kamara 10. Tümen cephesinde esir alınan 7. Sömürge 10. Bölük’e mensup bir Senegalli... Arapça konuşamıyor, sadece biraz Fransızca biliyor. 2. Ordu İstihbarat Dairesi’nin sorgu notları şöyle:
“Adı geçen kişi ezberden ezan, namaz sureleri ve Kur’an’dan ayetler okumaya başladı. Doktor tarafından yapılan tıbbi muayenesinde sünnetli olduğu anlaşıldı. Bütün bunlar kendisinin şüphe götürmez bir şekilde Müslüman olduğunu ispatlamıştır. Fransızlara neden kendileri gibi Müslüman olan bir toplumla savaştıklarını sorduklarında, Türklerin onları Müslüman olarak kabul etmedikleri söylenmiş kendilerine... Türklerin aldıkları esirleri öldürdüklerini ve bu nedenle de her ne pahasına olursa olsun esir düşmemelerini söylemişler...
...Her 4 kişi için yıllık 1 Frank vergi alıyorlar. Son olarak Almanya’ya savaş ilan ettiler; sonra da köyümüze gelerek şefimizden onlara asker vermesini istediler. Asker olabilecek nitelikte kimse kalmadığını söylemesi üzerine onu öldüresiye dövdüler ve tüm köy halkını toplayıp savaşa gönderdiler. Senegallilerin çoğu Almanlara karşı yapılan savaşta; bir kısmı da yolda öldü. Şimdi hiç Senegalli kalmadı.”
YARIN: 70 YIL ÖNCE SENEGAL’E GİDEN TÜRK...
Kaynak: Türkiye
SON VİDEO HABER
Haber Ara