Dolar

34,8959

Euro

36,5882

Altın

3.011,31

Bist

10.058,63

AIDS'li Küçük Yusuf yalnızlığa mahkum

Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yanık Ünitesi’nde tedavi görürken, yanlışlıkla verilen HIV virüslü kanla AIDS'e yakalanan Şanlıurfalı Yusuf Çoban, yalnız başına kaldı.

16 Yıl Önce Güncellendi

2009-12-01 22:44:00

AIDS'li Küçük Yusuf yalnızlığa mahkum
Ş.Urfa'da verilen kanla AIDS'e yakalanan Yusuf Çoban,ailesiyle yalnız başına kaldı.

Ş.Urfa merkeze bağlı Ulucanlar köyüne bağlı Karagöz mezrasında yaşayan 7 çocuklu Çoban ailesinin 6’ncı çocuğu olan 2,5 yaşındaki Yusuf Çoban, 26 Mart 2008 günü sobanın üzerindeki çaydanlığın üzerine düşmesi sonucu vücudun bir kısmı yandı. Babası Mehmet Çoban tarafından Urfa’ya getirilen küçük Yusuf, Urfa Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yanık Ünitesi’nde tedavi görürken, yanlışlıkla verilen HIV virüslü kanla AIDS hastalığına yakalandı.

Babası Mehmet Çoban halen Sağlık Ocağı’nda temizlik görevlisi olarak çalışıyor. Sağlık Bakanlığı aleyhine açtığı tazminat davası Urfa Bölge İdare Mahkemesi’nde sürüyor. oğlunun durumundan büyük azap duduğunu ve ellerinden gelen her şeyi yaptıklarını ama maddi olnaksızlıklar yüzünden gerekli tedaviyi yaptıramadıklarını, ellerinde bulunan 50 dönmlük araziyi de sattıklarını söyledi.

Yusuf Çoban’ın ADIS’li olduğunun yaşadıkları Karagöz mezrasında duyulması üzerine mezrada yaşayan aileler çocuklarıyla küçük çocuğun oyun oynamasını yasakladı. Küçük Yusuf’un AIDS hastalığının çocuklarına da buluşacağının endişesini taşıyan köylüler, baba Mehmet Çoban’a köyden göç etmesini istedi.

Köylülerin baskısı üzerine baba Mehmet Çoban mezra yakınlarında babasına ait tarlada ev yaparak buraya taşındı. Yıllardır yaşadığı köyü, köylülerin baskısı üzerine terk etmek zorunda kalan Mehmet Çoban, 300 metrekarelik bir alana briketlerden yaptığı sıvasız, üstü çamurlu kapalı 2 odalı bir evde 1 yıldan bu yana yaşıyor.

"ÇOCUĞUN TEDAVİSİ DEVAM EDİYOR"

Çocuğun tedavisi devam ediyor ve olumsuz bir durum yok. Çocuk, düzenli olarak tedavi gereği Ankara'ya götürülüyor. Bilindiği gibi HIV virüsü bağışıklığı yani sistemi devre dışı bırakan bir hastalıktır. Çocuğun uzmanların kontrolü altında Ankara'da tedavisi devam ediyor.

Oğlunun günde 4 ayrı ilaç kullanmak zorunda kaldığını belirten baba Çoban, “Bunların üçünü devlet ödüyor. Benim de durumum iyi değil, çok zorlanıyorum. Bunlar yetmiyormuş gibi bir de komşular istemediği için yaşadığım yerden çocuğumun hastalığı nedeniyle kovuldum” dedi.

AİDS TARİHİ VE GELİŞİMi HAKKINDA BİLGİ

AIDS ilk olarak 1981 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde keşfedilmiştir. Keşfinden hemen sonra hızla yayılarak; erkek, çocuk, siyah, beyaz, Latin, Asyalı, zengin, fakir demeden bir çok insanın ölümüne neden olmuştur. Günümüze kadar AIDS'ten 225.000 kişinin öldüğü kaydedilmiştir. Bu sayı her 13 ila 15 ayda ikiye katlanmaktadır.

AIDS için halen kesin olarak bilinen bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. AIDS'ten korunmak bu tehlikeli ve ölümcül virüsün yayılmasını önlemek için uygulanabilecek tek yoldur. HIV, Human Immune Deficiency Virus, vücut bağışıklık sistemi virüsü, AIDS tamamen vücut bağışıklık sistemi ile ilgili olduğundan, hastalığa sebep olan virüse bu isim verilmiştir. Virüs, insan vücudunun hastalıklara karşı direncini sağlayan bağışıklık sistemini etkisiz hale getirmektedir. Vücut bağışıklık sisteminin etkisiz hale gelmesi, virüsten etkilenmeden önce kolayca başedebildiği deiğer hastalık mikroplarıyla artık çarpışamayacak duruma gelmesi demektir. Bu da basit bir enefeksiyonun bile ölümcül hale gelmesine sebep olabilir. AIDS hastalarının yarısından çoğu bağışıklık sistemlerinin etkisiz hale gelmesi yüzünden basit enfeksiyonlara yenilerek hayata veda etmişlerdir.

İnsan vücudu bir defa HIV virüsü ile enfekte olmuşsa artık bu virüsün hiçbirşekilde yok edilmesi yada vücuttan atılması mümkün değildir. Fakat, virüsün etkilerine engel olmak için bir takım ilaçlar geliştirilmiştir. Bunlardan ilki ve ençok bilineni AZT (Zidovudine) adı verilen ilaçtır. Bu ilaç virüsün çoğalmasını engellemektedir. AZT AIDS virüsünün meydana getirdiği belirtilerin görünmesini engellemekte ve AIDS'li hastanın yaşamının kısmen de olsa uzamasını sağlamaktadır.

Bilim adamları AIDS'le savaşabilmenin diğer yollarını aramaya devam etmektedirler. Son yıllarda bu konuda büyük gelişme kaydedilmiştir. AIDS'e karşı korunmak için aşıların testleri halen deneysel aşamadadır. 1990 yılının başlarından itibaren bu konuda başarılı sonuçlar kaydedilmektedir.

AIDS dokunma, öpüşme, solunum gibi dış kontaklarla bulaşan bir hastalık değildir. Bu nedenle insanların AIDS'li hastalara yaklaşmaması ya da onları toplumdan dışlaması hem gereksiz hem de yanlış bir tutumdur. Çünkü AIDS'li bir hastaya dokunarak veya yanında bulunarak AIDS'e yakalanmanın mümkün değildir. Ayrıca AIDS evcil hayvanlardan, tuvaletlerden, yüzme havuzlarından, tabak ya da bardaklardan bulaşıcı özellik göstermez. Bu nedenle insanların bu konularda korkutulması ya da yersiz bir kaygıya neden olunması çok yanlıştır. AIDS'in ana bulaşma yolu seksüel birleşme, uyuşturucu kullanıcılarının enjektörlerini paylaşması ve çok da az olsa kan transferidir. Ne yazık ki, AIDS hastalığına yakalanmış hamile bir kadının daha doğmamış bebeği de bu hastalığa yakalanmış demektir.


AIDS'in gerçek kökeni bilinmemektedir. Çünkü AIDS yeni gelişmiş bir hastalıktır. AIDS'in kökeni hakkındaki en geçerli görüş hastalığın Afrika kökenli olduğudur. Afrika'da ki yeşil maymunların taşıdığı bir virüs insanlarda rastlanan AIDS virüsüne çok benzemektedir. Bilimsel tahminler maymunlarda rastlanan virüsün doğal ortamda organizmalar içinde yaşamını sürdürerek, mutasyon geçirdiği ve burdanda insanlara geçtiği üzerinde yoğunlaşmaktadır. Görülen mutasyonun çok nadir olduğu da görüşler arasında yer almaktadır.

Kaynak :Reutersturk

SON VİDEO HABER

Annenin uyuşturucu isyanı: 'Oğlumu kurtarın, artık kafayı yedim!'

Haber Ara