Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Merkel hükümetinde Afganistan depremi

Almanya’da İkinci Merkel Hükümeti, Afganistan’ın Kunduz bölgesinde düzenlenen bir hava saldırısı nedeniyle sıkıntılı günler yaşıyor. Merkel, yeni atamalarla olayı yatıştırmaya çalışıyor.

16 Yıl Önce Güncellendi

2009-11-28 19:52:00

Merkel hükümetinde Afganistan depremi
Aralarında çok sayıda sivilin de olduğu, 142 kişinin öldüğü Kunduz hava saldırısının düzenlendiği tarihte Savunma Bakanı olan, yeni Alman hükümetinde ise Çalışma Bakanı olarak göreve başlayan Franz Josef Jung'un istifası Merkel kabinesinde değişikliğe yolaçtı. Jung'un istifasından birkaç saat sonra Başbakan Merkel kabine değişikliği ile ilgili açıklama yaptı.

Jung'dan boşalan koltuğa Aile Bakanı Ursula von der Leyen getirildi. 51 yaşındaki Leyen, atamayı kuşkuyla karşılayanlara, federal hükümetten önce Aşağı Saksonya'da Sosyal İşler Bakanı olarak görev yaptığını hatırlattı. Krizin istihdam piyasasında etkilerinin bariz şekilde hissedildiğini kaydeden Bakan Leyen, “Çalışma hayatı reform bekliyor. Bu ihtiyacın gerektirdiği bütün görevlere talibim” dedi.

Muhalefete istifalar yetmiyor

Ursula von der Leyen'in kabinede daha önemli bir pozisyon olarak değerlendirilen Çalışma Bakanlığı'na geçişiyle boşalan Aile Bakanlığı'na ise Hrıstiyan Demokrat Parti (CDU) milletvekili Kristina Köhler getirildi. 32 yaşındaki Köhler, geçen dönem görev yaptığı Federal Meclis'te Dış İstihbarat Örgütü BND ile ilgili kurulan Araştırma Komisyonu'ndaki çalışmalarıyla adını duyurmuştu.

Sosyal Demokrat Parti Genel Başkanı Sigmar Gabriel, “Asıl yanıtlanması gereken soru, Bakan Jung'un kurban edilip edilmediğidir. Başbakan Merkel, olayla ilgili gerçeklerden genel seçimler öncesi bilgi sahibi olup olmadığına açıklık kazandırmalıdır” dedi.

'Hükümet krizde' suçlaması

Sosyal Demokrat Parti Genel Sekreteri Andrea Nahles, kuruluşunun ardından 4 hafta geçmeden hükümetin bir krize sürüklendiğine dikkat çekti. Nahles, “Başbakan Merkel'in kötü kriz yönetimi, Franz Josef Jung'un görevinde uzatmaları oynamasını sağladı” dedi.

Yeşiller Partisi Federal Meclis Grup Başkanı Jürgen Trittin, Jung'un istifasını memnuniyetle karşıladı. Trittin, “Federal Meclis'te kurulu Savunma Komisyonu'nun Kunduz saldırısını araştırma komisyonuna dönüştürülerek olayın eksiksiz aydınlatılmasını” istedi.

Merkel'e eleştiri

Yeşiller Partisi Federal Meclis Grup Başkan Vekili Renate Künast, Çalışma Bakanlığına Kristina Köhler'in getirilmesini “Merkel'in zafiyetinin belgesi” olarak niteledi. Künast, “Merkel'in ipleri Hessen Eyaleti Başbakanı Roland Koch'un elinde. O yüzden bakanlığa Hessen kökenli biri getirildi” dedi.

Muhalefet partileri, Franz Josef Jung'un istifasının ardından halen görev başındaki Savunma Bakanı Karl-Theodor zu Guttenberg'in durumuna da açıklık getirilmesi gerektiğini savunuyorlar. Hrıstiyan Sosyal Birlik Partili (CSU) Bakan, bu ayın başında yaptığı açıklamalarda Kunduz bombardımanının haklılığını savunmuştu. Bakan Guttenberg, son açıklamalarında, “kendisinden konuyla ilgili 10 dolayında raporun gizlendiğini, bu gerçekler ışığında daha önce askeri açıdan uygun gördüğü hava saldırısını yeniden değerlendireceği” görüşünü dile getirdi.

Afgan halkı gelecekten umutsuz

Afganistan nedeniyle Almanya'da istifalar birbirini kovalarken ABD'de gözler Başkan Obama'nın Afgan stratejisiyle ilgili yapacağı açıklamaya çevrilmiş durumda. Afganlar ise gelecekleri konusunda karamsar.

Afganlar gerek müttefik ülkeler, gerekse Afganistan hükümetinden umudunu kesmiş durumda. Ülkenin geleceğinden umutsuz olanlardan biri de 64 yaşındaki Hayatullah Refiki. Rejiki'nin ilk sözü “Batı ne istediğini bilmiyor” oluyor. Kandaharlı edebiyat doçenti ne zaman radyoyu açsa farklı şeyler duyduğunu belirtiyor. "Bir yandan Afganistan'daki birliklerin geri çekileceği konuşulurken, diğer yandan asker takviye edileceği yorumları ortada dolaşıyor" diyor. Refiki, duyduklarından hangisine inanacağını şaşırmış. Ona göre, bölgede asker bulunduran müttefik ülkelerin ve Afganistan hükümetinin tam olarak ne yapmaya çalıştığını anlayabilmek mümkün değil.

Refiki sözlerini şöyle sürdürüyor: "Kai Eide'nin yerine bir İngiliz, Afganistan BM özel temsilcisi olacaktı. Ancak Karzai İngilizler Taliban'la görüşmek istedikleri için buna karşı çıktı. Karzai, İngilizlerin kendi çıkarları için Taliban'la görüşmelerinden çekiniyordu. Şimdi kendisi Taliban'la görüşmek istiyor. Hepsinin amacı ne terörle mücadele, ne güvenlik, ne de yeniden yapılanma. Başka kimsenin bilmediği kendilerine göre amaçları var."

Haberler sürekli değişiyor

Birçok Afgan, ülkede bulunan çok uluslu askeri gücün Afganistan'ın çıkarlarını gözeten bir stratejiye sahip olduğuna inanmıyor. Afganistan'ın Helmand vilayetinde yaşayan 32 yaşındaki gazeteci Muhammed İbrahim Spesali, "Amerika, Almanya veya Kanada'nın buluştukları ortak bir nokta yok. Tüm bu ülkeler kendi ulusal çıkarları için buraya geldi. Ortak bir amaca sahip değiller. Bu ülkeler iyi birer dış politikaya sahip önemli demokrasiler. Ancak Afganistan'da şimdiden kaybetmiş durumdalar. Bunu Afganistan'da her gün görüyoruz. Bugün başka, ertesi gün bambaşka bir şey söylüyorlar" diye açıklıyor.

Hayatullah Refiki, beklentilerinin daha açık ifadeler duymak olduğunun altını çiziyor ve verilen sözlerin tutulmasını istiyor. Doğup büyüdüğü yer olan Kandahar'ın Afganistan'daki en tehlikeli yerlerden olduğunu kaydeden Refiki, her gün Taliban’ın şiddetine ve tehditlerine maruz kaldıklarını vurguluyor. Refiki, kendisine şu soruyu sormadan edemediğini belirtiyor. Refiki, "Yurtdışından gelen askerler terörün kökünü ne zaman kazıyacak? Tüm dünya terörü konuşuyor. Geçtiğimiz yıldan bu yana terör çok daha kötü bir hâl aldı. Üstelik sadece Afganistan'da değil. Pakistan'a bir bakın. Orada durum şimdiye kadar hiç olmadığı kadar kötü... Her gün bu yüzden yüzlerce insan hayatını kaybediyor. Bu nasıl terörle mücadele?" diye konuşuyor.

Kısacası Afgan halkı, Batı'nın Afganistan'daki planlarıyla ilgili, artık daha net yanıtlar vermesini bekliyor.

Kaynak: DW

Haber Ara