Dolar

34,8725

Euro

36,7751

Altın

3.048,45

Bist

10.123,54

Filistin sultasından Netenyahu’ya rest

Arap basını bugün Filistin sultasının Netenyahu’nun teklifini reddetmesi, Hac ibadetinin siyasete alet edilemeyeceği ve Lübnan’daki süreç gündeme getiriliyor.

16 Yıl Önce Güncellendi

2009-11-26 12:15:00

Filistin sultasından Netenyahu’ya rest
Hamza Muhammed / Timeturk

Arap gazeteleri bugün Netenyahu’nun Batı Yaka’da yerleşimi durdurmayı teklif etmesine karşın Kudüs’ü bu kapsamın dışında tutması karşısında Filistin sultasının oyuna gelmemesine, Haccın, hizipçi eylemlerin odağı olamayacak kutsal bir ibadet olduğuna ve Lübnan’daki görüşmelere yer veriyor.
Londra’dan yayımlanan El-Kudsü’l Arabi gazetesi bugünkü “Netenyahu ve açık manevraları” başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; “İsrail başbakanı Bünyamin Netenyahu, İsrail’in bu yılın başında Gazze’de işlediği katliamda bu yana boğucu krizler yaşadığını, neredeyse uluslar arası boyutta tecrit yaşadığını biliyor. Özellikle de yargıç Richard Goldstone’un bu katliam hakkında hazırladığı raporu da bu soyutlanmayı artırdı. Cumhurbaşkanı Şimon Peres ve Savunma bakanı Ehud Barak’ı Kahire’ye göndermesi ve dün sürpriz bir şekilde kendi başkanlığında yapılan mini bakanlar toplantısından sonra Batı Yaka’da yerleşimi durdurma girişimini ilan etmesi de bunu açıklıyor. Barak’la Peres’in Kahire’de Mısır liderlerine Filistin sultasını müzakereler masasına dönmesi için ikna etmesi için yaptığı baskı başarısız kaldı. Müzakerelerin hemen başlamasıyla yerleşimin durdurulması vaatleri de Netenyahu’nun girişimi de aynı sonuçla karşılaştı. Çünkü ikisi de işgal altındaki Kudüs topraklarını istisna tutuyor.
Belki bundan daha tehlikelisi Netenyahu’nun silahsız bir Filistin devletinin kurulmasında ve Filistinlilerle Arapların İsrail’in Yahudi bir devlet olduğunu tanımalarında ısrar etmesidir. Yani nihai statü meselelerinin; özellikle de Kudüs ve Filistinli mültecilerin geri dönüş hakkının müzakereler gündeminden tamamen çıkarılması.
Filistin Sultası müzakereci başı Dr. Saib Arikat’ın diliyle Netenyahu’nun planını “yerleşimin dondurulması tam kapsamlı olmalıdır. Batı Yaka’nın yanında Kudüs’ü de kapsamalıdır” diyerek tereddütsüz reddettiğinde en iyisini yaptı.”

Hac ibadeti suistimal edilemez

Suudi Arabistan’dan yayımlanan El-Riyad gazetesi yazarlarından Yusuf El-Kuveylit bugünkü “Hac siyasi bir olgu değil” başlıklı makalesinde şu ifadelere yer veriyor; “Tarih boyunca hac, partiler ve farklı gruplar arasında bölünmüş siyasi bir minber haline gelmesi için gösterilere ve resimlerin, pankartların kaldırıldığı bir eyleme dönüşmedi. Yakın asrımızda; geçen yüzyılın yarısında devrimlerin ve bölünmelerin artması, rejimlerin istenmemesi, bazı koalisyonlar kurulmasına rağmen hac ibadeti, bağlantısız devletlerin, partilerin, Arap ve İslami grupların propagandası haline gelmedi. Çünkü bu ibadetin bir kutsallığı, çatışmalara, ihtilaflara karşı bir tarafsızlığı var.
Her ne kadar bu yıl bazıları Haccı Yemen’le sınırımıza saldırılarla, Suudi Arabistan’ın rolü hakkında artan sorular ve açıklamalarla aynı zamana denk getirmek istese de bu, iç savaşlarını ve anlaşmazlıklarını sınırları dışına taşımak isteyen o ülkelerde görülen psikolojik bir durumdur.
İslam dini tüm dünyaya bir mesajdır. Siyasi bir örgüt gibi gelmedi. Davetinin, rükünlerinin ve şiarlarının özünü anlayan bu mesajın çıkış noktasını, hoşgörülülüğünü, ırkçılığa ve dini tabakacılığa karşı olduğunu anlar. Belki de Hacda tüm Müslümanların Allah için aynı giysi ve yönelimle oluşturduğu eşit görüntüsü, bu büyük topluluğu birbirine bağlayan duygular, Müslüman olmayanların İslam’ın doğallığından ve insani hoşgörüsünden büyülenmesini sağlıyor.
Uydu kanallarının ve diğer basın organlarının tüm dünyaya yayılmasına yardım ettiği bu manevi duyguların görüntülerinin nakledilmesi İslam’ın bir azınlık, bir çeşit grup ya da bir tabakanın değil aksine kelimeyi şehadet getirip vaciplerini rükünlerini yerine getiren herkesin dini olduğu izlenimi vermektedir.”

Lübnan’da olumlu çabalar

Suudi Arabistan’dan yayımlanan El-Hayat gazetesi bugünkü “Kızılderili ziyafeti” başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; “Michel Aoun ve Velid Canbolat’ın genel başkan gözetiminde cumhurbaşkanlığı sarayı çatısı altında toplanması lezzetli. Dört yıl önce Paris’teki kısa görüşmelerini iyi niyetin yoksunluğu ve o dönemde ikisinin de rollerdeki ve boyutlardaki derin anlaşmazlıklarında ve yanılsamalarında ısrar etmeleri başarısız kılmıştı. Bu görüşme leziz çünkü iki adamın da kendi gruplarındaki kredileri inkar edilemez. Canbolat yaklaşık tüm Dürzilerin lideri. Aoun ise Hıristiyanların yaklaşık yarısının lideri. Ayrıca bu, iki maceracı adamın görüşmesidir. Zira ülke bu iki adamın maceralarının bedelini ağır ödemiştir. Tabi diğer maceracıları da unutmamak gerekir.
Büyük ihtimalle yemek lezzetliydi. Bundan daha önemlisi ise maceralar zamanından devlet ya da yarı devlet zamanına geçilmesidir. Cumhuriyet sarayının uzlaşmaya yatkın bir doğası var. Doğu Beyrut’a, güney semtlere ve Beyrut-Şam yoluna yakın. Bundan da önemlisi ülkenin tüm evlatlarını kapsayan ve Kızılderililerin anılarını canlandırmayan bir devletin kurulmasıdır.”

Haber Ara