Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Başsavcı Yalçınkaya'nın hukuk anlayışı

Cuntanın internet sitelerinden kapatma davasına delil seçti. Sezer’e ‘kına yak’ demeyi hakaret, Başbakan’a ‘alçak’ demeyi eleştiri saydı.

16 Yıl Önce Güncellendi

2009-11-18 09:25:00

Başsavcı Yalçınkaya'nın hukuk anlayışı

Yasal dinlemeleri gerekçe gösterip AK Parti hakkında inceleme başlatırken, kasasından Başbakan’ın yasadışı dinlemeleri çıkan İP hakkında işlem yapmadı

1-) www.cunta.com’dan kapatma delili buldu

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın ‘google davası’ olarak da adlandırılan AK Parti hakkında açtığı kapatma davasında, Genelkurmay’ın resmen kabul ettiği ‘kara ve gri propaganda’ sitelerinden delil topladığı ortaya çıktı. Başsavcı Yalçınkaya, AK Parti’nin laiklik karşıtı fiillerin odağı olduğunu kanıtlamak için çeşitli internet sitelerinde yer alan haberleri delil olarak dava dosyasına koydu.

‘APRONDA NAMAZ ŞOV’ HABERİ

Başsavcı Yalçınkaya’nın delil topladığı siteler arasında psikolojik harp sitelerinden “irtica.org”un da olduğu ortaya çıktı. www.irtica.org’dan alınmış “Apronda namaz şovu” başlıklı haberin küpürü AK Parti davasının dealil klasörüne girmiş. AK Parti kapatma davasına delil üreten irtica.org sitesinin haberleri altında yer alan okuyucu yorumları da dosyaya kondu. Yorumlarda kutsal değerlere yönelik ağır küfürler ve hakaretler de var.

AYM ‘FARKLILAŞTIRILMIŞ DELİL’ DEDİ

Anayasa Mahkemesi, AK Parti’yi kapatmama gerekçesinde, Başsavcı Yalçınkaya’nın çeşitli internet sitelerinden topladığı haberleri delil olarak kabul etmeyip “Bir kısmının yalnızca belirli bir yayın politikası olan gazete ve/veya internet sitelerinde yer aldığı, herhangi bir ses veya görüntü kaydıyla desteklenmediği, farklı ya da karşıt gazete ve/veya internet sitelerinde de yer almadığı, bir kısmının farklı gazetelerde farklı içerik ve uzunlukta yer aldığı ve davalı parti tarafından da kabul edilmediği, bir kısmının gazetelerde veya internet sitelerinde yer aldığından farklılaştırılmış biçimde iddianameye alındığı ya da eksik ve parçalı biçimde aktarılmış olduğu” ifadelerine yer vermişti.

2-) Başbakan’a ‘lan’ demek ‘sanattır’

Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’ın eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve Başbakan Tayyip Erdoğan’la ilgili iki ayrı davada farklı tavır sergilediği ortaya çıktı. Başsavcı, Erdoğan’a yönelik “lan, alçak, .iç” gibi ifadeleri “sanatın icrası” olarak değerlendirirken, Sezer için kullanılan “kına yaksın” ifadesini hakaret kabul etti.

ŞARKI DEĞİL HAKARET YUMAĞI

“PİT 10” takma adını kullanan İstanbul Bilgi Üniversitesi Müzik Ses Teknolojileri bölümünde öğrenci Server Uraz, yazdığı rap parçada Başbakan Erdoğan için “Tayyip ulan, ülke elden gidiyo lan, kastın var alçak, başbakanın has mürettabatı, p...ç ihtilali..” gibi sözlere yer verdi. Uraz, “ses çıkartma” isimli rap parçasını youtube başta olmak üzere internet sitelerinde yayınladı. Bunun üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 11.Sulh Ceza Mahkemesi’nde kamu davası açtı. Mahkeme, 11 Temmuz 2007 günlü kararında, şarkı sözlerinde hakaret olmadığı için Uraz’ın beratına karar verdi.

YARGITAY 4. CEZA: HAKARET VAR

Başbakan Erdoğan’ın avukatları karara Yargıtay nezdinde itiraz etti. Yargıtay 4.Ceza Dairesi, yerel mahkeme kararını ‘Başbakan Erdoğan’a defalarca hakaret edildiği”” gerekçesiyle bozdu. 11. Sulh Ceza ‘beraat’ kararında direndi ve dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gitti. Yargıtay Başsavcılığı, davaya ilişkin 21 Ağustos 2009 tarihli tebliğnamesini Kurul’a sundu.

BAŞSAVCI: SANATINI İCRA ETMİŞ

Yalçınkaya’nın teblinamesinde, sanığın nakaratta kullandığı ‘lan’ kelimesini “yaptığı müziğin (sanatın icrası) niteliğinde kullandığını” ve “hakaret amacı taşımadığı” gerekçesiyle suç sayılamayacağı savunuldu.

3-) Sezer’e ‘kına yaksın’ demek ağır hakaret

Vakit Gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak’ın 9 Kasım 2003 tarihli yazısında, başörtülü bir avukatın Yargıtay salonuna alınmamasını eleştirmek için kaleme aldığı köşe yazısında, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer için “Sezer kına yaksın” ifadeseni kullandı. Bunun üzerine Dilipak hakkında 28 Nisan 2004’te Bağcılar 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ne hakaret davası açıldı.

MAHKEME ‘BERAAT’ DEDİ

Mahkeme, 12 Ekim 2006’da verdiği kararında, söz konusu ifadenin hakaret kapsamında olmadığına karar verdi. Kararda “...Sanığın kendince türbanın bir sorun haline gelmesine neden olan kişi olarak gördüğü Cumhurbaşkanını eleştirmesi niteliğinde görülmüştür... (...) sözleri kaba olduğu, nezaket sınırlarını aştığı kabul edilebilir ise de deyimin salt argo da yer alan olumsuz anlamı göz önüne alınarak değerlendirilmesi doğru olmaz...” denildi.

YARGITAY ‘BERAAT’I BOZDU

Mahkemenin kararı cumhuriyet savcıları tarafından sanık Abdurrahman Dilipak aleyhine temyiz edilince dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 15 Haziran 2009 tarihinde beraat kararını onadı. Ancak Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin kararına bu kez Yargıtay Başsavcılığı itiraz ederek dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na götürdü. Başsavcılık tebliğnamesinde “Cumhurbaşkanı hakkında okurlarına karşı kin ve nefret duygularını uyandıracak biçimde küçük düşürücü değer yargısında bulunup (...) Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini kötüye kullandığı yolundaki küçük düşürücü ithamlarda bulunmuş” dedi ve cezalandırılmasını istedi. Ceza Genel Kurulu, itirazı uzun tartışmalar sonunda 11’e karşı 13 oyla kabul etti.

4-) Başbakan’ı yasadışı dinleyen İP’i görmezden geldi

Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya, Adalet Bakanlığı Müfettişleri’nin, Ergenekon sanıklarıyla ilişkisi tespit edilen bazı hakim ve savcılar hakkında mahkemelerden dinleme kararı çıkartmasını da AK Parti için kapatma davası gerekçesi sayarak harekete geçti. Ancak aynı Yalçınkaya, Genel Merkezi ve yayın organlarında yüzlerce yasadışı dinleme kaydı ele geçirilen İşçi Partisi hakkında hiçbir işlem yapmadı. İP’in yayın organlarında geçtiğimiz haftalarda Başbakan Erdoğan’ın 6 yıl boyunca mahkeme kararı olmadan yasadışı dinleme kayıtları ele geçirildi. 2 yönetici tutuklandı, Başsavcı yine İP’in yasadışı dinleme kayıtları için hiçbir girişimde bulunmadı. İP’in Genel Başkanı ve çok sayıda yöneticisinin ‘Ergenekon’ kapsamında tutuklu olması da Yalçınkaya için yeterli delil olmadı.

Çubuklu’nun referans verdiği yasayı çiğnediler

Genelkurmay Adli Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu, Genelkurmay tarafından işletildiğini kabul ettiği sitelerin 5651 sayılı kanun çerçevesinde yayın yaptıklarını iddia etmişti. Ancak sözkonusu kanunun 4. maddesi, “İçerik sağlayıcı, internet ortamında kullanıma sunduğu her türlü içerikten sorumludur” hükmünü barındırıyor. Yasanın bu hükmü gereği sözkonusu sitelerde yayınlanan kutsal değerlere yönelik ağır hakaretler ve AK Parti hakkındaki suçlayıcı değerlendirmelerle ilgili olarak “içerik sağlayıcı” konumundaki Genelkurmay sorumlu.


STAR

Haber Ara