Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Öksüz ve yetimlerin köyü Bilge

Ah Bilge, hüzne batmışsın! Bilge'ye hüzün çökmüş. 'Orda bir köy var uzakta, O köy bizim köyümüzdür' Öksüz ve yetimlerin köyü Bilge...

16 Yıl Önce Güncellendi

2009-11-16 15:39:00

Öksüz ve yetimlerin köyü Bilge
Kadir Demirel'in haberi...

Takvimler, 5 Mayıs 2009'u gösterirken, Mardin'in Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge köyünde 44 kişi hunharca katledildi.
Katliamın üzerinden yaklaşık bir ay geçmek üzere. O günden zihinlerde kalan manzara çok çarpıcı: Kana bulanan düğün, silah sesleri ve hayatını kaybeden masum insanlar.

Aralarında çocuklar ve hamile kadınlar da vardı. Katledilen üç kadının hamile olduğunu gözönüne aldığınızda, bu rakam 47'ye çıkar.

Olay Bilge köyünde yaşandı evet. Adı böyle ama, bu korkunç tabloyu görünce insanın, "keşke adına lâyık olsaydı" diyesi geliyor.


*
Peygamberler Şehri Urfa'daki "Halil İbrahim Buluşmaları"na katıldıktan sonra, Bilge köyüne gitmek üzere yola koyulduk. Köy, Mardin-Diyarbakır karayoluna 3 kilometrelik mesafede. "Bilge Köyü" yazılı levhayı gördüğümüzde, hiç tanımadığımız insanların acısı düştü yüreğimize. O anda Ahmet Kutsi Tecer'in şiirini hatırladık:

Orda bir köy var uzakta,
O köy bizim köyümüzdür,
Gezmesek de, tozmasak da,
O köy bizim köyümüzdür.

Köy bizimdi evet. Ama maalesef matemlere bürünmüştü. Çevreye bir ölüm sessizliği çökmüştü.

Yüreğimiz acıyla burkularak, mezarlığı hatırlatan köyün içine girdik.

Keşke Anadolu'nun her yerinde olduğu gibi misafirperverliklerinden ve içtenliklerinden emin olduğumuz Bilge köyünün o güzel insanları karşılasaydı bizi. Ama nafile!

Mezarlığı yakından görünce "Aman Allah'ım, bu nasıl bir katliam! Buna nasıl katlanılır! Can mı dayanır" demeden edemedik. Yeni kazılmış 44 mezarı gördükçe, yüreğimizin derinliklerinde tarif edilemez acılar hissettik. O anı anlatmak mümkün değil. Ancak yaşanmakla anlaşılabilen bir duygu.

SESSSİZ VE DERİNDEN DUA

Kabristan'ın içine girdiğimizde genç bir kadın ile küçük bir kız gördük. Büyük bir ihtimalle orada yatanların yakınlarıydılar. Kim bilir, sevimli, minik kız, belki babasını, ağabeyini, dayısını, amcasını veya annesini, halasını, teyzesini ziyarete gelmişti. Ya kadın? Belki, aile büyüklerinden ya da yakınlarından birini? Belki de, kızını, yeğenini...

Gözlerini bir noktaya dikip, derinden ve sessizce dua edişleri çok etkileyiciydi.

Kadına, duygularını sormak istedik, ama konuşmak istemedi. İçine gömülmüştü. Sanki acılarını, gözyaşlarını içine akıtmıştı. Belki de konuşmasını, birileri tarafından engellendiğine inanıyordu.

ACILAR TAZELİĞİNİ KORUYACAK

Günler önce yaşanan kâbus, orada yaşayanlar için tüm tazeliğini koruyordu. Bunu kadının tavırlarından anlamak zor olmadı. O köy ve o mezarlık varoldukça bu acılar tazeliğini hiç yitirmeyecek.

Çünkü orada, kiminin annesi, kiminin babası, kiminin, kızı, kiminin oğlu, kiminin ise hem annesi hem babası yatıyordu. Kabristanda bir ayrıntı daha vardı ki, o da köyün 24 yaşındaki imamı Hacı Kazım Ozan'la ilgiliydi. Adı geçen genç imam da katliamın kurbanlarından. Beypazarlılı İmam Ozan, memleketinde toprağa verilmişti ama, ona da "cemaati"nin içinde sembolik bir mezar yapılmıştı.

YÜZLERDE HÜZÜN, GÖZLERDE YAŞ

Bir ara gözümüzde şöyle bir sahne canlandırdık: Bir ay öncesine kadar, buralarda yaşayan insanlar hayat doluydu. Neşeyle oynayan veya çiçek toplayan çocuklar, sohbet eden kadınlar, erkekler... Ortalık cıvıl cıvıldı... Şimdiyse böyle miydi? Yüzlerde hüzün, gözlerde gözyaşı... Zorunluluk olmadıkça, konuşmak bile can sıkıcıydı onlar için...



O EV...

Katliama sahne olan ev, acılarıyla başbaşa öylece duruyordu. Bir zamanlar yazları, serin kavak ağaçlarının altında oturup söyleşen köylüler, güneşten daha yakıcı acının ateşiyle kavruluyordu. Taziye çadırı hâlâ başsağlığına gelip-gidenlerle dolup taşıyordu, ilk günkü kadar yoğun olmasa da... Gelenler, önce başsağlığı dileklerini bildirip ardından mezarlıkta dua ederek buruk şekilde ayrılıyordu köyden.

Bizler de, "Allah, kimseye böyle acılar yaşatmasın!" temenni ve dualarımızı bildirerek ayrıldık köyden....
O "gezmesek de, tozmasak da bizim olan" Bilge Köyü'nden...



Yeni Şafak Yurt Haberler Müdürü Kadir Demirel, Abone ve Satış Müdürü Atilla Bayramoğlu, Güneydoğu Koordinatörü Yaşar Yavuz , Şanlıurfa temsilcisi Ahmet Başak ve Mardin Temsilcisi Mehmet Aydın, Bilge Köyü'ndeki olayda hayatlarını kaybedenler için fatiha okudular.

Haber Ara