Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Türkeş açılıma destek verir miydi?

Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en önemli günlerini yaşıyor. İçerde ve dışarıda sorunların çözümü için tarihi adımlar atılırken MHP en sert muhalefeti yapıyor. Peki Türkeş ne yapardı?

16 Yıl Önce Güncellendi

2009-11-14 11:16:00

Türkeş açılıma destek verir miydi?
Mehmet Koçak'ın yazısı...

TBMM tarihinde bir ilk yaşandı ve şimdiye kadar sürekli ertelenegelen problemlerimizin tümünü kapsayan demokratik ortamda çözümü konusunda hükümetin başlattığı ‘Demokratik Açılım’ tartışılmış oldu. İstikbalden önce istiklal gelir. Milli konularda kimse ikbal peşinde olmamalı, milli anlayışı dışına çıkan muhalefet partileri, maalesef o yüce meclise yakışmayan görüntülere sebep olmuşlardır. Tarihin çöp tenekesine atılan bu üslup ve davranışları, milletimizi ve devletimizi temsil eden o yüce makamda sergilemek, milletimizin takdirine değil, nefretine sebep olmuştur.
Bu meclisin çatısı altında her görüşten vekillerin olması kadar normal ne olabilir ki! Ancak bu yüce meclisi miting alanına çevirmeye, burada mahalle kabadayılığı taslamaya veya külhanbeylik sergilemeye hiç mi hiç kimsenin hakkı yoktur. Bazı iddialarınız olabilir, bir hesaplaşma içinde de olabilirsiniz. Ama unutmayın ki; siyasetin de bir üslubu vardır. Meclisin işlevselliğini belirleyen bir iç tüzüğü vardır. Tartışma ve görüşlerinizi siyasetin kendi doğası içinde yapmalısınız. Birbirimizi anlamadan, karşı fikirlere saygı göstermeden hiçbir yere varamazsınız. Millet olarak, ne töremizde, ne kültürümüzde, ne devletimizde, ne de aile terbiyemizde kesinlikle böyle davranışlara yer yoktur. Meclis görüşmelerini seyrederken inanıyorum ki; birçok aile çocuklarını ekranın önünden uzaklaştırmak ya da ekranı karartmak zorunda kalmıştır. Ahlâk dışı seviyesiz beyanlar, sindirme ve korkutma girişimleri, küfürlü ve hakaret dolu sözlerin yanında, Meclisin saygınlığını ve kürsü dokunulmazlığı hiçe sayılmıştır.

Hedef gösterip düşman ilan etmek gibi çirkin davranışların, hiçbir sosyal demokrata ve hiçbir Türk milliyetçisine yakışmadığını üzülerek ifade etmek isterim. Siyasetimizin bu seviyeye düşürülmesini fevkalade üzücü buluyorum. Bir kere olsun bu vatan için bir damla alın teri dökmeyenlerin, bugünlerde bu vatanın toprağına kanını veren şehitlerimizi istismara kalkışmaları, savaş, kan ve gözyaşı üzerinden siyaset yapmaları, ne kadar utanç vericidir.
Hükümetin her yaptığına karşı çıkmak, karalamak, hatta hükümete karşı hukuk dışı girişimlerde bulunanların avukatlığını yapmayı muhalefet kabul eden CHP’yi konuşmaya bile gerek görmüyorum. Ancak MHP’nin sergilediği siyaset biçimini hiç mi hiç yakıştıramadığımı önemle belirtmek istiyorum. Vatan satılıyor naralarıyla halka korku yaymak, panik ve saldırgan tavırlar içinde yüce meclisin hukukuna ve kürsü özgürlüğüne saldırmak, asla vatanseverlik olamaz.
Gençlik yıllarımı ülkücü hareket içinde geçirdim, o günün şartlarında okulumu yarıda bırakıp ülke dışına çıkmak zorunda kaldım. Her zaman rahmetle andığım, büyük saygı duyduğum ve fikirlerinden çokça istifade ettiğim bu hareketin lideri rahmeti Türkeş Bey’i yakinen tanıma fırsatı buldum. Yurtdışı programlarında yakınında oldum. Zaman zaman çok özel sohbetlerimiz de oldu. Tanıdığım Türkeş bugün sağ olsaydı; ben inanıyorum ki ‘Demokratik Açılım’a destek verenlerin başında olurdu. Çünkü rahmetli Türkeş Bey’in fikir dünyasında vatan ve milletin hayrına olan her şeye destek vardı.

Komşularımızla sorunlarımızı mutlaka çözmeliyiz

Daha sonraki yıllarda rahmetli Türkeş Bey’e Ermenistan yetkilileriyle yaptığı iddia edilen gizli görüşmelerin doğru olup olmadığını sordum. Bana cevaben “Ermenileri Ruslar, Amerikalılar ve batılı ülkeler bize karşı kendi çıkar ve menfaatleri icabı kullanıyorlar. Komşumuz olan bu Ermeniler ve onları kışkırtan Ermeni diasporası ile emperyalist güçlerin oyununa gelmemeleri için devletimizin ve hükümetimizin bilgisi dâhilinde çok yararlı bazı görüşmem oldu. Azerbaycan’ın % 20 toprağı ve Karabağ’ın işgal altındaki durumundan duyduğumuz rahatsızlığı gidermek amacıyla bu ve benzeri görüşmeler mutlaka sürdürülmeli. Savaş en son çaredir ve gerek kalmadan buna başvurulmamalı. Bugün şartlar, diplomasi savaşına öncelik veriyor. Mutlaka görüşme yolları açık tutulmalı. Sadece Ermenistan’la değil, aynı zamanda tüm komşularımızla sorunlarımızı görüşmeler yoluyla halletmenin yollarını açık tutmalıyız. Bunun için bilgi birikimi olan, tarihi bilen, geleceği çok iyi hesaplayabilen siyasi bir iktidara ihtiyaç var.”
Tanıdığım Türkeş, fevkalade nezaketli ve üslup sahibi bir insandı. Hiçbir siyasi partiyi veya mensuplarını ‘ihanet ve hainlikle’ suçlamamıştı. Onun sağlığında kendisinden ayrılıp farklı siyasi partilerde siyaset yapan kişileri yanındakiler hainlik ve döneklikle suçlarken; o her zaman “Onlar benim evlatlarımdır. Bu vatana ve millete oldukları yerde de hizmet ederler” demişti. Onun engin siyasetinde oy uğruna muhataplarını hainlikle suçlamak, hakaret etmek yoktu.

YARIN: Türkeş: Özal’ın hazırlattığı ‘Milli Uzlaşma’ planı PKK’nın ipini çekecek

MHP, yeni bir vizyon için açılım yapmalı

Gazeteci olarak 30 yıl içinde 64 ülke dolaştım. Yakın tarihin yaşanan olaylarının canlı tanıklarından biri oldum. Bu ülkelerin siyasileriyle, devlet ve hükümet başkanlarıyla dünya siyasetini ve yerel politik gelişmeleri tartışma fırsatı buldum... Savaş meydanlarından dünya siyasetinin şekillendiği dünya başkentlerine kadar dolaştığım hiçbir yerinde, ülkelerinin demokratikleşmelerine karşı çıkanlara rastlamadım. AK Parti kötü bir hükümet olabilir. Bunun cezasını partiler veya mensupları değil, sandık verir. CHP ve MHP’nin ‘Demokratik Açılım’ı başarısızlığa uğratarak AK Parti'yi bitirmeyi hedeflemeleri büyük bir yanlış. Çünkü burada AK Parti'den çok, vatan ve millet zarar görür. Bu yaşananlar son derece tehlikelidir. Siyasilerimiz birbirine korku yerine güvenle bakarak hareket etseler, Türkiye bambaşka bir ülke olur. MHP ve CHP, kendilerini küçük bir adada hissediyorlar ve deniz gittikçe kendi aleyhlerinde yükseliyor sanıyorlar. Suda etrafını saran köpek balıkları, onlara her an saldıracak korkusu yaşıyorlar. Köpek balıklarının her an saldıracağı, korku ve suların yükselme hissi, onları akıl almaz yanlışlara sürüklüyor. Bugünkü MHP yönetiminden beklentimiz, Türkeş Bey’in öğretilerinde yer lan ‘Milli Uzlaşma’ hoşgörü ve siyasi nezaket gibi anlayış ve düşüncelerin yeniden zikredilerek yeni bir vizyonu benimsemesidir.

Vakit

Haber Ara