Bir hastanın başına gelenler
Durumu ağır hasta bir vatandaş acil serviste nöbet değişimi nedeniyle doktorun kendisine bakmamasına isyan edince başına gelmeyen kalmamış. Vatandaş revir yerine karakola götürülmüş.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-11-14 16:49:00
Haber Merkezi / TIMETURK
Eskişehir'de yaşayan İnsan hakları gönüllüsü Aydın Işık'ın arkadaşının başına gelen bir olay Türkiye'de yurttaşlarının kanunlar önünde ne kadar eşit olduğunu gözler önüne seriyor. İşte Muammer Karakurt'un başına gelenler:
"12.11.2009 tarihinde saat 22:30 sıralarında Muammer Karakurt, bana telefon ederek “ben karakoldayım, bir gelebilir misin” dedi. “Hayır olsun, sen karakola düşecek biri değilsin, ne oldu? Olayı bana bir özetler misin?” Dedim.
Muammer Karakurt, hastanede başına gelen olayı şöyle anlattı:
Böbreklerimden sancılanarak Yunus Emre Devlet Hastanesinin acil servisine gittim. Çok ağır sancılarımın olduğunu, dayanılmaz ızdıraplar çektiğimi söyleyerek bir doktorun bana bakmasını söyledim. Orada bulunan bir şahıs: “bu adam ne diyor? Diyerek beni azarladı. Ben can acısıyla yiene “çok acı çekiyorum, lütfen bana bir hekim bulun” dedim.
Karşımdaki kişi: “Ben hekimim, nöbetimi devr ediyorum, nöbetçi hekim gelince sana bakar”dedi. Bunun üzerine “ Sancım var, siz bakıverseniz ne olur” deyince “Vazifemi senden mi öğreneceğim “ diyerek benimle tartışmaya girişti. Ardından orada bulunan bir başka bayan hekim, “Sen doktor beye görevini mi öğreteceksin” dedi ve ardından beni tartakladı. Önceki doktor da karakola telefon ederek ekip çağırdı. Karakoldan gelen ekip beni acil servisten alıp karakola götürdü. Ağrılar içinde karakolda uzunca bir süre bekletildim. Eşim de yanımdaydı.”
Duyduğum bu hadise üzerine ben de hemen Tepebaşı karakoluna gittim. Karakolda Karakurt'un acılar içinde kıvrandığını gördüm. Eşi de ne yapacağını şaşırmış durumdaydı. Eşi karakolun içinde su arıyor, bir yandan da eşini sakinleştirmeye çalışıyordu. Muammer Karakurt, ıstıraplarının gittikçe arttığını sayıklayıp duruyor, “ne olursunuz beni hastahaneye götürün.” diye yalvarıyordu. Karakoldaki görevliler tutanak, imza, ifade almakla meşguldüler, onun acılarıyla ilgilenmek kimsenin umurunda değildi. Ben de karakoldaki görevlilere ricada bulundum. Karakurt'un memur olduğunu ifade edip “Bunun kaçacak bir durumu yok. Eşinin yanında böyle bir muameleye tabi tutulması doğru değil” diyerek hastaneye götürülmesini rica ettim. Hasta o kadar kötü durumdaydı ki karakolda kusmasına engel olamadı. Polis memurları, tutanaklar ve ifadeler bitmeden bunun mümkün olmayacağını söylediler. Yaklaşık 1-1,5 saat sonra Muammer Karakurt'un ve eşinin imzasını alarak bıraktılar. Bende Karakurt'u aldım ve başka bir hastaneye müracaat etmesini sağladım.
Muammer Karakurt ve eşi, kendilerine doktor tarafından yapılan haksızlık ve saldırıya karşı şikayetçi olduklarını söylemelerine rağmen görev süresinin bittiğini söyleyen doktor karakola getirilmedi.
Şimdi soruyorum: Acılar içinde acil servise başvuran kişi, yaka paça karakola götürülüyor. Doktor ise hastanın şikayetine rağmen karakola getirilmiyor. Eşinin tanıklığına göre; doktorun ifadesi telefonla alınıyor ve hastahaneye gidilerek ifadesi imzalatılıyor. Zira benim tanıklığıma göre de karakolda bulunduğum sıralarda hiç bir sivil kimse, doktor gibi şahıs yoktu... Karakurt da memur, doktor da memur…Ama uygulanan muamele farklı…Demek ki doktor seçkin sınıfında ve mümtaz birisi ki polisler onu karakola getirmeyi düşünmüyorlar. Bu konudaki ısrar üzerine “doktorun ifadesinin telefonla alındığı” söyleniyor.
Karakurtun tedavisi gözetim altında yapılarak daha sonra ifadesi için karakola getirelebilirdi... maalesef burada gözardı edilmemesi gereken ve hasta hakları açısından başlı başına bir ihlalin kamu görevlileri tarafından yapılması daha vahim bir olaydır. Karakurt hasta haliyle acil servisten alınıp ifade için karakola getiriliyor. Bu durum hasta haklarının gerek doktor gerekse kolluk kuvveti tarafından şedit bir biçimde ihlalidir.
Hani,bütün yurttaşlar, kanun önünde eşitti?
Hani, hasta hakları diye bir şey vardı?
Bu durum, bireysel ve toplumsal vicdanları yaralamıştır.
Şimdi bu hastanın hakkını kim koruyacak?
Böyle bir manzarayla dünyanın neresinde rastlanabilir?
Ben Muammer Karakurt’u temiz, dürüst, saygın hak ve hukuka riayet eden biri olarak yıllardan beridir tanıyorum. Olgun duruşuna yakinen tanıklık eden biriyim. Muammer Karakurt, karşısındaki insana özenle saygılı olan biridir. Fıtraten sorun yaratan biri değil sorumlulukların bilincinde hareket eden tabir doğruysa elinden lokmayı al sesini çıkarmayan bir yapıya sahiptir.
Muammer Karakurt kentimizin önemli bir kurumunda memur olarak çalışmaktadır. Onu tanıyan mesai arkadaşları, aile çevresi ve başka kimselerin kendisinden insani anlamda rahatsızlık duymadığı bir yapıya sahiptir.
Şimdi böyle bir muameleye maruz kalan biri olarak bu ülkenin Hastanesine, doktoruna, polisine nasıl güvenecek?
Soruyorum..
Umulur ki sesim, bir yerde yankısını bulur."
SON VİDEO HABER
Haber Ara