Filistin’de seçim polemiği
Arap basınında bugün Filistin seçimlerinin ertelenmesi önerisi, Merve Şerbini’nin katiline verilen ceza ve Lübnan’da girilen yeni süreç gündeme geliyor.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-11-13 14:52:00
Arap gazeteleri bugün Filistin başkanı Mahmut Abbas’ın gelecek genel seçimlere adaylığını koymamasının ardından gelen erteleme tavsiyesine yer veriyor. Batı Yaka’da seçimlerin yapılıp Gazze’de yapılmamasının bölünmeyi daha da artıracağı, bölünme ve uyuşmazlığın hat safhada olduğu böyle bir dönemde erteleme kararının en sağlıklısı olacağı ifade ediliyor. Almanya Dresden Mahkemesi’nin Rus asıllı Alman katil hakkında verdiği ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası da gündem konuları arasında yerini alıyor. Mahkemenin verdiği kararın çok adil olduğu Mısırlı Merve’nin, ailesinin, Mısır toplumu ve insanlığın uğradığı zulme bir cevap niteliği taşıdığı ifade ediliyor. Diğer yandan Lübnan’da hükümetin kurulmasının ardından girilen süreç ve yeni hükümetin karşılaşacağı zorluklar dile getirilip Lübnan hükümetinin eski sorunların yeniden gün yüzüne çıkmaması için kökten çözüm bulması gerektiğine işaret ediliyor.
Londra’dan yayımlanan El-Kudsü’l Arabi gazetesi bugünkü “Filistin seçimlerinin ertelenmesi” başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; “Filistin Seçim Komitesi başkanı Hana Nasır, Filistin başkanı Mahmud Abbas’ın önümüzdeki Ocak ayının son on günü içerisinde yapılması çağrısında bulunduğu genel ve başkanlık seçimlerinin pratik ve siyasi koşulların müsait olmaması nedeniyle ertelenmesini tavsiye ederek mantıklı bir karar aldı.
Siyasi dengenin iki tarafı; yani Fetih ve Hamas haraketleri arasında siyasi uyuşmanın bulunmaması, aksine bölünmelerin artması, aralarında idari, resmi bir bağ bulunmayan birbirinden uzak iki Filistinli varlığın mevcudiyeti; kısacası tüm bunlar çok büyük önemi olan Filistin seçimlerinin yapılmasını imkansız değilse de çok zor yapıyor.
Batı Yaka’da seçimlerin yapılıp Gazze Şeridi’nde yapılmaması iki bölge arasındaki mevcut bölünmenin onaylanması, Filistin Ulusal Yönetimi’nin sadece Batı’ya tahsis edilmesi anlamına gelmektedir. Bu da anayasal ikilik; yani Ramallah’ta ve Gazze’de iki ayrı yasama meclisi, iki sulta, hükümet ve başkanlık oluşması demektir.
Başkan Abbas aynen başbakanı Selam Fayyad ve hükümeti, diğer tüm Filistinli kurumlar (Kurtuluş Örgütü’nün icra komisyonu, ulusal ve merkezi komiteler vs.) gibi işlerin idaresini elinde bulundurmak istiyor.
Buradaki tezat, bu gibi bir durumun bazı Batılı ve uluslar arası çevreleri memnun etmesidir.
Başkan Abbas’ın sözcüsü Nebil Ebu Redine, Abbas’ın dün biri BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon diğeri de İngiltere dışişleri bakanı David Miliband’dan olmak üzere başkanlık seçimlerinde aday olmama kararından dönmesini talep eden iki telefon aldığını açıkladı.
Bu, Filistin demokratik sürecinin kırılganlığını ve sonuçlarında dış girişimin boyutunu ortaya çıkaran bir müdahaledir. İstenen, durumların değişmeden şimdiki hali üzerine kalması için bu demokrasinin Batı’nın tercih ettiği adayı getirmesidir. Bu Filistin halkı, bağımsızlık ve özgürlük adına ulusal istekleri açısından bir felaket olsa bile!
Dresden Mahkemesi’nden övülecek karar
Mısır’dan yayımlanan El-Ehram gazetesi bugünkü “Caydırıcı hüküm ve Alman adaletinin yeniden itibara alınması” başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; “Almanya Dresden mahkemesinin iki gün önce Mısırlı Merve Şerbini’nin katiline verdiği ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası adaletin zaferi, şehit Merve’ye, ailesine, Mısır toplumuna hatta genel olarak tüm insanlığa karşı işlenen zulme bir cevaptır. Katil, suçunu kasıtlı olarak, gözetleyerek ve iğrenç ırkçılık ruhuyla işlemiştir. Bu nedenle de adalet kavramının genel olarak yeniden itibara alınması için Alman yargısında en uç ceza sayılan müebbet hükmü geldi. Zira bazıları, İslam’a ve Müslümanlara karşı Batı’da oluşan olumsuz bakışın ve ırkçılığın kurbanı olacağını sanmıştı. Burada emaneti yerine getirerek Alman yargısını ve yargı sürecini tebrik etmek gerekir. Hiç taraf tutmadan gerçeği ortaya çıkarmak için davacı ve davalıların önünde tüm yol ve vesileleri kullanmıştır. Burada Alman yargısının bağımsızlığından bahsetmenin yeri yok. Çünkü bu bilinmekte ve sabittir. Ancak burada yeni olan Müslümanların; başta da Mısırlıların bu gerçeğe ikna olmalarıdır. Mahkeme katilin genel olarak yabancılardan nefret ettiğini ve Alman halkından sadece az bir kesimi temsil ettiği bulgularını onayladı.
Lübnan’da yeni süreç
Birleşik Arap Emirlikleri’nden yayımlanan El-Beyan gazetesi bugünkü “Şimdi Lübnan uzlaşmasının genişletilmesi ve reform zamanı” başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; “Lübnan treninin tren yoluna konulması süreci sonunda tamamlandı. Yeni hükümet, ilk bakanlık kararname taslağını hazırlama sürecinde. Birkaç gün sonra meclisin, görevlerini yerine getirmek için güvenoyu alması bekleniyor. Hükümetin kurulmasından sonra parlamenterler konseyi de rolünü üstlenmeye dönüyor. Bununla birlikte 5 seneden bu yana ilk defa anayasal üç kurum bir uzlaşma çatısı altında yerini alıyor.
Bu nedenle iktidar makinesinin hazır olması gerekiyor. Bu durumda da Lübnan iki zorlukla karşı karşıya oluyor:
İlki; trenin istenen istasyonlar yönünde yürütülüp itilmesi. İkinci ve daha önemlisi ise tekrar kabuğundan çıkmaması için son ve ondan önceki krizlerin köklerini oluşturan temel kusur ve hataların düzeltilmesi.
İkisi arasındaki örtüşme derin. Her biri diğerini besliyor. Karşı koymak basit değil. Ülke yorgun ve arka plan sorunlarla dolu. Ancak orada şu an Lübnan’ın sadece yakın bir süreden beri bildiği bir fırsat var.
Yeni hükümetin çalışma cetvelinin acil ve sıkıntılı konularla dolu olduğu gerçek. Aynı şekilde durum, hala kırılgan olup özen ve titiz bir idareye ihtiyaç duymaktadır. Sahneye ise genel bir uzlaşma hitabı hakim. Hükümetin kurulması süreci mayın tarlasını sağ salim geçtikten sonra boşluk sahayı terk etti. Bundan daha önemlisi anayasal temel kurumlarının tekerleri uyumlu bir şekilde dönmeye başladı.
Haber Ara