TSK'dan ıslak imzalı belge açıklaması
Siyasete müdahale belgesinin ıslak imzalı aslının ortaya çıkmasından sonra TSK'nın geçen hafta iptal ettiği haftalık basın bilgilendirme toplantısı bugün yapıldı.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-11-06 14:25:00
Belge ve internet siteleri andıcı için çarpıcı açıklamalar yapıldı...
Askeri Savcılık tarafından, ''İrtica ile mücadele eylem planı'' iddiaları ile ilgili yürütülen soruşturma hakkındaki sorular üzerine Tuğgeneral Çubuklu, ifade edeceği konuların adli sürece müdahale etmeyecek ölçüde bilgiyi içereceğini söyledi.
Tuğgeneral Çubuklu, belgeyle ilgili Askeri Savcılığın yürüttüğü soruşturmanın, ''Karargahta böyle bir belge hazırlanıp hazırlanmadığı, haberin yayımlandığı gün orijinalinin imha edilip edilmediği, bilgisayar kayıtlarının temizlenip temizlenmediği ve bu suretle delillerin karartılıp karartılmadığı'' konularında olduğunu ve soruşturmanın halen devam ettiğini kaydetti.
''Bu çerçevede Askeri Savcılık delil niteliğindeki belgenin aslını İstanbul Cumhuriyet Savcılından üç kez istemiştir. Birincisinde fotokopisi gelmiştir. Diğerlerinde cevap gelmemiştir'' diyen Tuğgeneral Çubuklu, mevzuatlar kapsamında, Askeri Savcılığın, aynen Cumhuriyet Savcılığı gibi yapmakta oldukları soruşturma ile ilgili ihtiyaç duydukları her türlü bilgi ve belgeyi gerek kamu görevlilerinden gerekse özel kuruluşlarından istemekle yetkili olduğunu söyledi.
Kendilerinden bilgi ya da belge talep edilen kamu görevlilerinin ve özel kuruluşların da bunlara en kısa sürede cevap vermekle yükümlü olduklarına dikkati çeken Tuğgeneral Çubuklu, ''Ancak, var olduğu iddia edilen ıslak imzalı belge henüz Askeri Savcılığa gönderilmemiştir. Bu nedenle belgenin tekrar aslının gönderilmesi istenmiştir. Askeri Savcılık olayın diğer yönlerini de şu an araştırmaya soruşturmaya devam etmektedir'' diye konuştu.
TSK'nın her zaman hukuk sisteminin sağlıklı bir şekilde işlemesinden yana olduğunu vurgulayan Tuğgeneral Çubuklu, ''Bu nedenle kesinleşmiş bir mahkeme kararıyla suç işledikleri sabit olmayan kişilerin peşinen suçlu olarak ilan edilmesi suretiyle evrensel hukuk ilkelerinin çiğnenmesini de üzüntüyle izlemekteyiz'' dedi.
Albay Dursun Çiçek'in İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından davet edilip edilmediği yönündeki soruya, Tuğgeneral Çubuklu şu yanıtı verdi:
''Dursun Çiçek davet edilmedi, bize henüz böyle bir tebligat gelmedi. Türk Silahlı Kuvvetleri, yargı makamlarından, gerek savcılıktan gerekse mahkemelerden gelen her türlü soruya, çağrıya anında cevap vermektedir. Bunun dışında söylenenlerin hepsi maalesef çıkarılan haberlerdir. Bununla ilgili bir tebligat yoktur.''
TSK'NIN İŞLETTİĞİ SİTELER VAR
Tuğgeneral Çubuklu, Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'ndaki haftalık basın bilgilendirme toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Geçen günlerde elektronik postayla gönderilen ihbar mektubu ile ilgili sorular üzerine Tuğgeneral Çubuklu, bir muhbir tarafından kaleme alındığı iddia edilen ikinci ihbar mektubunda, TSK tarafından işletilen internet siteleriyle ilgili bir andıcın medyaya gönderildiğini belirterek, ''Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Başbakanlığın ilgili plan ve direktifleri çerçevesinde irticai ve bölücü tehdit unsurlarını izlemek üzere kurulmuş, işletilmiş internet siteleri bulunmaktadır'' dedi.
Tuğgeneral Çubuklu, bu olayın, internet sitelerinin 2007 yılında çıkan 5651 Sayılı ''İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki Kanun'' esaslarına göre yeniden yapılandırılması kapsamındaki ''normal bir işlemin kamuoyuna çok farklı bir şekilde anlatılması'' olduğunu ifade etti. Tuğgeneral Çubuklu, andıcın da yanında olduğunu söyledi.
Andıcın içerisinde sadece 5651 Sayılı Kanun'un öngördüğü şekilde internet sitelerinin tekrar yapılandırılması ile ilgili bir konu olduğunu dile getiren Tuğgeneral Çubuklu, ''Bunun başka şekillerde yapılması ve zamanlaması da bizim için çok ilginç olarak değerlendirilmektedir'' dedi.
Elektronik postayı gönderenin kimliğinin belirlenip belirlenmediğinin sorulması üzerine Tuğgeneral Çubuklu, soruşturmanın halen devam ettiğini hatırlatarak, ''Soruşturmanın içeriğine ilişkin bunları açıklamamız bizim kendimizle ters düşmemize neden olur. Soruşturma bittiğinde bunların hepsi açıklanacaktır. Savcılık tarafından açıklanacaktır mutlaka. Bu bilgileri de en azından yanlış bilgilendirme olmasın diye sizlerle paylaşmak durumunda kaldık. Bundan sonraki söyleyeceklerimiz hukuk sistemine de yara aldırır diye değerlendiriyoruz'' yanıtını verdi.
''Başbakanlığın direktifinin sadece Genelkurmay Başkanlığını mı, tüm kamu kurum ve kuruluşlarını mı kapsadığının'' sorulması üzerine Tuğgeneral Çubuklu, ''Tabii, tabii, tüm kamu'' dedi.
''HER TÜRLÜ TALEBİ YERİNE GETİRİYORUZ''
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ''İrtica İle Mücadele Eylem Planı'' iddialarıyla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında bazı askerlerin ifadelerinin alınması için gönderilmediği yönündeki haberlerin hatırlatılması üzerine Tuğgeneral Çubuklu, ''Bizden istenen her türlü talebi yerine getiriyoruz'' diyerek şöyle devam etti:
''Getirememe durumunda, zaten kanunda da var. Mesela bir albayımız yurt dışındaydı. Onu söyledik. Gönderilmesi gerekiyorsa gönderiyoruz. İsterlerse tekrar gönderiyoruz. Tarih veriyorlar tekrar gönderiyoruz. Bunların dışındakiler tamamen spekülasyondur. Geçen hafta istenen 9 kişiyi gönderdik. Ara ara giden var. Biliyorsunuz daha iki gün önce iki tane teğmen gitti. Yine olduğu zaman gönderiyoruz. Böyle bir şey söz konusu olamaz Silahlı Kuvvetler açısından.''
''Bazı askerlerin niye açığa alınmadığı'' konusunda medyada yer alan haberlerle ilgili soru üzerine Tuğgeneral Çubuklu, bu konularda hukuken, ''geçici olarak işten el çektirme'' ve ''açığa alma'' şeklinde iki uygulama olduğunu söyledi.
''Geçici olarak işten el çektirme''nin 353 Sayılı Kanun'un 84. maddesinde yer aldığını belirterek, Askeri Savcılığın soruşturmanın selameti açısından bazı şahısların işten el çektirilmesini geçici olarak istemesi halinde bu konuda bir yazı ile ilgili komutanlığa müzekkere yazdığını söyledi.
Tuğgeneral Çubuklu, bu müzekkere kapsamında da kıta komutanı ve askeri kurum amirinin en geç üç gün içerisinde karar vererek sonucu askeri savcıya bildirdiğini anlattı.
''Açığa alma'' işleminin 926 Sayılı Kanun'un 65. maddesinde düzenlendiğini, her suç isnat edilen şahsın açığa alınması gibi bir şeyin söz konusu olmadığını ifade eden Tuğgeneral Çubuklu, şunları kaydetti:
''Haklarında ölüm ve ağır hapis cezasını gerektiren veya yüz kızartıcı suçtan ya da taksirli suçlar hariç olmak üzere beş yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir cürümden veya emre itaatsizlikte ısrar, üste veya amire fiilen taarruz, üste veya amire hakaret, mukavemet hususlarından dolayı. Bu suçları işlemiş olduğu iddia edilecek, ayrıca kamu davası açılmış olacak. İddianame tanzim edilecek, mahkeme kabul edecek ve bu iddianame ilgili bakanlığa gelecek. Kara, deniz, hava birliklerine mensuplar için Milli Savunma Bakanlığıdır. Jandarma personeli için ise İçişleri Bakanlığıdır. Mensup oldukları bakanlıklarca açığa çıkarılabilirler. Çıkarılırlar demiyor, çıkarılabilirler, diyor. Tamamıyla takdirdir.''
Tuğgeneral Çubuklu, disiplini sarsan konularda, kıta komutanı veya kurum amirinin, ''fiilin işleniş şekli, niteliği ve disiplini ihlal derecesi'' bakımından açığa alınıp alınmama konusundaki kanaatinin de önem arz ettiğini vurguladı.
TSK'da, halk arasında ''domuz gribi'' olarak bilinen pandemik A(H1N1) aşısı uygulaması ile ilgili sorular üzerine, Tümgeneral Güler, konuyla ilgili bilgilerin TSK'nın internet sitesinde bulunduğunu ifade etti. Tümgeneral Güler, ''TSK içerisinde domuz gribi şüphelisi olarak rapor edilen personel olmuştur. Ancak şu ana kadar kontrol dışı veya ölümcül bir vakayla karşılaşılmamıştır'' dedi.
Aşının Dünya Sağlık Örgütü ile Sağlık Bakanlığı genelgesi esaslarına göre temin edildiğini belirten Tümgeneral Güler, aşının başta askeri sağlık personeli olmak üzere risk gruplarındaki personele uygulanmaya başlandığını söyledi.
Tümgeneral Güler, ''bazı televizyon kanallarında geçmişteki olaylar canlandırılırken aşırıya kaçıldığı, o dönemde görev yapmış personelin isimlerinin zikredilmesi'' ile ilgili TSK'nın görüşünün basın mensupları tarafından elektronik posta yoluyla kendilerine iletildiğini belirterek, şunları kaydetti:
''Bazı yayın ve basın organlarında Türk Silahlı Kuvvetlerine uzun yıllar hizmet eden, bazıları terör örgütü tarafından şehit edilmiş personele karşı yanlı, tek taraflı ve akıl dışı iddialar gündeme getirilmektedir. Bu kapsamda bir diziyle ilgili olarak medyada yer aldığı şekliyle RTÜK tarafından bazı kararlar alındığı bilinmektedir.
Yayın kuruluşlarının insanların kişilik haklarına özen göstermesi, o kişi ve aileleri de düşünerek duyarlı bir yayıncılık yapması herkes gibi bizim de beklentimizdir. Elbette suç teşkil eden hususlara ilişkin olarak yargı yoluna da başvurulmaktadır.''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''İrtica İle Mücadele Eylem Planı'' iddiaları ile ilgili ''zanlıların yargıya teslim edilmesi'' konusundaki açıklamasının hatırlatılması üzerine Tümgeneral Güler, ''Sayın Başbakan'ın açıklamaları üzerine bizim herhangi bir yorum yapmamız mümkün değildir'' dedi.
Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak da, Türkiye, İsrail ve Ürdün Doğal Afet Arama Kurtarma taburları arasında yapılan tatbikatın neden basına kapalı gerçekleştirildiği yönündeki soru üzerine, TSK tarafından her yıl pek çok tatbikatın milli ve uluslararası olarak yapıldığını, bunların bazılarının basına kapalı bazılarının ise açık olduğunu kaydetti.
ABD'de bir askeri üste pek çok kişinin öldürüldüğü olayla ilgili soru üzerine, Tuğgeneral Gürak, ''Bu üzücü olayla ilgili olarak bizim bir değerlendirme yapmamız mümkün değil'' dedi.
İÇ GÜVENLİK OLAYLARI
Toplantıda Tuğgeneral Gürak, 23 Ekim 2009 tarihinden bugüne kadar geçen dönem içerisinde meydana gelen iç güvenlik olayları hakkında da bilgi verdi.
Son iki haftada 14 bölücü terör örgütü mensubunun etkisiz hale getirildiğini bildiren Tuğgeneral Gürak, dönem içerisinde, 10 el yapımı mayının bulunarak, etkisiz hale getirildiğini ifade etti.
Tuğgeneral Gürak, ayrıca ''1 Doçka uçaksavar, 1 adet 60 milimetreli havan ve 8 mermisi, 1 BKC makineli otomatik tüfeği, 1 Kannas keskin nişancı tüfeği, 1 M-16 piyade tüfeği, 1 Mavzer piyade tüfeği, 12 Kaleşnikof piyade tüfeği, 36 el bombası, 1 law mühimmatı, 4 RPG-7 roketatar, 4 RPG-7 mühimmatı, 2 uzun menzilli telsiz, 3 el telsizi, 2 keskin nişancı dürbünü, 2 dürbün, 1 gece görüş dürbünü, 1 eski nesil kredi kartı okuyucusu (POS cihazı), 1 diz üstü bilgisayar, 1 video kamera, 1 frekans tarayıcı cihaz, 152 kilogram amonyum nitrat olmak üzere çeşitli çap ve cinste mühimmat ile birlikte, bol miktarda yaşam malzemesi'' ele geçirildiğini kaydetti. Tuğgeneral Gürak, ''Ele geçirilen silahların çap, cins ve miktarları dikkat çekmektedir'' dedi.
TSK tarafından, dönem içinde 27 arama kurtarma faaliyeti yapıldığını da ifade eden Tuğgeneral Gürak, 118 kişinin sağ olarak kurtarıldığını, 5 kişinin ölü olarak bulunduğunu belirtti.
KABİL BÖLGE KOMUTANLIĞI
Türkiye'nin, NATO'nun Afganistan'daki Uluslararası Güvenlik Yardım Kuvveti (ISAF) Harekatı kapsamında, Kabil Bölge Komutanlığı görevini, 31 Ekim 2009 tarihinde icra edilen bir törenle, Fransa'dan devraldığını bildiren Tuğgeneral Gürak, törene Afganistan Genelkurmay Başkanı, Türkiye Cumhuriyetinin Kabil Büyükelçisi, Fransa ve İtalya'nın Kabil Büyükelçileri, ISAF Komutanı, Uluslararası Güvenlik Yardım Kuvveti Müşterek Komutanlığı (IJC) Komutanı ve Türk Silahlı Kuvvetlerini temsilen 4'üncü Kolordu Komutanının katıldığını kaydetti.
Afganistan'da görev yapacak Kabil Bölge Komutanlığında görevli birliklerin, daha önce olduğu gibi, görev tanımlarına uygun bir şekilde kendi sorumluluk bölgesi içerisinde görev yaparak, Afganistan halkına güvenlik ve istikrar konularında yardım edeceğini ve Afganistan Milli Ordusunu eğiteceğini vurgulayan Tuğgeneral Gürak, ''Afganistan'da görevli birliklerimizin; terörle mücadele, uyuşturucu ile mücadele ve mayın temizleme görevleri olmayacaktır'' dedi.
İSRAİL VE ÜRDÜN'LE ORTAK TATBİKAT
Türkiye, İsrail, Ürdün Doğal Afet Arama Kurtarma (DAK) Tatbikatı'nın, 2-6 Kasım 2009 tarihleri arasında, Ankara'da yapıldığını ifade eden Tuğgeneral Gürak, tatbikatın amacının doğal afetlerde arama ve kurtarma konularında, katılımcı ülkeler arasındaki eğitim, işbirliği ve birlikte çalışabilirliği geliştirme olduğunu söyledi. Tuğgeneral Gürak, söz konusu tatbikatın 2001 yılından itibaren, her yıl bir ülkede olacak şekilde yapıldığını kaydetti.
Tuğgeneral Gürak, 4 Kasım 2009 tarihinde, Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı koordinatörlüğünde, Antalya'da, Gemi ve Liman Tesisi Güvenliği Tatbikatı yapıldığını da belirterek, tatbikata Denizcilik Müsteşarlığı, İçişleri Bakanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığından bir Su Altı Savunma (SAS) Dalgıç Timi, Sahil Güvenlik Komutanlığından iki sahil güvenlik botu ve bir sahil güvenlik helikopteri, Gümrük Müsteşarlığı, Antalya Valiliğine bağlı birimler ile Antalya Büyükşehir Belediyesine bağlı birimlerin katıldığını bildirdi.
Nusret-2009 Fiili Mayın Harbi Davet Tatbikatı'nın da bugün başladığını ve 16 Kasım 2009 tarihine kadar süreceğini ifade eden Tuğgeneral Gürak, tatbikatın Türkiye'nin ev sahipliğinde, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı koordinesinde, Çanakkale'ye istinaden Kuzey Ege'de yapılacağını söyledi.
Tuğgeneral Gürak, tatbikata Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının ilgili unsurlarının yanı sıra Yunanistan ve Bulgaristan'dan birer mayın tarama gemisi ile NATO Daimi Deniz Mayın Karşı Tedbirleri Grubu-2 unsurlarının katılacağını, tatbikatın, basına açık olacağını kaydetti.
(AA)
SON VİDEO HABER
Haber Ara