Suudi Arabistan'dan Husilere gözdağı
Arap basınında bugün İran'ın işbirlikçisi addedilen Husiler, Goldstone raporu ve İsrail'in korsan eylemleri gündeme oturuyor.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-11-05 14:44:00
Arap basını bugün Yemen'de uzun süredir hükümete karşı ayaklanan Husiler'in İran'ın genişleme siyasetine ayakçılık yaparak davalarını mezhepçiliğe döktüğüne ve bu şekilde haklı bile olsa ülke ve bölge desteğini kaybetmeye mahkum olduğuna değiniyor. Ayrıca Suudi Arabistan sınırında hareket eden bu gruba karşı Suudi Arabistan'ın da sınırlarını korumak adına sessiz kalmayacağına dikkat çekiliyor. Öte yandan örtpas edilip rafa kaldırılmaya çalışılan Goldstone raporunun Güvenlik Konseyi'ne taşınması için tüm gayretin sarfedilmesi gerektiği belirtiliyor. İsrail komando güçlerinin Suriye'ye giden gemiyi durdurması, havadan, karadan her türlü korsanlık eylemlerine soyunması ise bir diğer gündem konusu.
EL-VATAN'DAN İRAN'IN "İŞBİRLİKÇİ"Sİ HUSİLERE UYARI
Suudi Arabistan'dan yayımlanan El-Vatan gazetesi bugünkü "İran genişlemesi işbirlikçisi Husileri uyarıyoruz" başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; "Yemen'in Saade bölgesindeki ayaklanmacı Husi çetelerinin şunu iyi bilmesi gerekir ki Suudi Arabistan sınırında ateşle oynamanın çok ağır bedeli vardır. Bunu ise Tahran'da tarihin metafizik yorumuna dalanların hayalini kurduğu İran'ın mezhepsel genişleme projelerinin küçük işbirlikçilerinin tahmin etmesi mümkün değildir.
Eğer amaçları Suudi Arabistan'ın tepkisini öğrenmek idiyse dün Husiler de müttefikleri de kaybetti. Eğer onların bir davaları vardıysa onu da İran ve projeleri ile bağladıkları anda kaybetti. Davayı mezhep davasına dönüştürdükleri vakit bölgesel ve Yemen'in içinde yerel olarak kaybetti. Suudi Arabistan sabretti ve İranlı kötü parmakların patlattığı çatışmadan uzak durdu. Husilerin boş iddialarla çatışmayı genişletme ve İran'da zorla iktidara gelen tutucu güçlerin Yemen'in işlerine müdahalesini örtmek için Suudi Arabistan'ı medya kavgasına sürükleme girişimini görmezden geldi. Oysa Suudi Arabistan hala Yemen halkını ortak ulusal çıkarlar çevresinde tooplayıp kötü güçlerin Yemen'in içişlerine karışmasını engelleyecek barışçıl bir çözüm bulunmasını temenni etmektedir.
Husilerin İran'ın siyasi önerilerine katılması, Tahran'ın onları savunması, karada ve havada İran silahlarının ortaya çıkması, daha önceden de bilindiği üzere Husilerin Tahran'daki bu tutucu kesimin işbirlikçiliğini yaptığını doğrulamaktadır."
Goldstone raporu rafa kaldırılmamalı
BAE'den yayımlanan El-Beyan gazetesi bugünkü "Goldstone raporunu kurtarın" başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; "BM genel kurulunda Goldstone raporuna karşı alçak ve koordineli kampanya. Bir hamlede ortadan kaldırılıp defnedilmesi için uğraşılıyor. Bu olmasa da en azından Güvenlik Konseyi'ne ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne ulaşmasının önü kesilmeye, geldiği yere geri döndürülmesine çalışılıyor.
Mesaj açık: İbrani devletinin Gazze'ye yönelik vahşi saldırısı esnasında işlediği savaş ve insanlık suçları töhmetinden yargılanması yasak. Hatta böyle; bu işi yerine getirmesi temenni edilen bir sonuca götürmesi olası soruşturmanın bile İsrail'e uygulanması yasak. Sonuç olarak önemli olan dosyanın Ceza Mahkemesi'ne varması için Güvenlik Konseyi'ne ulaşmasının önünde yol açık değil.
Raporun önemi ve sağladığı önemli fırsat tüm Arap ve dost imkanlarının, kozlarının ve baskı yöntemlerinin toplanmasını zorunlu kılıyor. Öyle ki savaş Güvenlik Konseyi'ne vardırılabilsin.
Eveligün Genel Kurulun raporu incelemeye başlamasıyla beraber raporla ilgili tüm güçler ve tarafların değerini hafifletme ve bu durağı aşmasının engellenmesi yönünde hareket ettiği ve birlik olduğu görüldü.
Amerikan Kongresi'ndeki temsilciler meclisi büyük çoğunlukla raporun aleyhine oy kullandı. Bağlayıcı olmayan bu oylamada Başkan Obama raporun Genel Kuruldan Güvenlik Konseyi'ne kolaylıkla geçmemesi için uygun adımların atılması çağrısında bulundu. Yönetimin aslında böyle bir tavsiyeye ihtiyacı yok tabi ki. O zaten baştan rapor karşıtı bir konum almıştı.
Ancak raporun Güvenlik Konseyi'ne ulaşmasına ya da genel kurulda kalmasına izin veren bir mekanizma olmadığı sürece rapor Cenevre'deki insan hakları konseyine geri gönderilecektir. Bu da raporun, yayımlayan ilgili tarafa arşiv raflarına kaldırması için iade edilmesi anlamı taşımaktadır. Yayılan bilgilere göre Rusya bile bu konunun Güvenlik Konseyi'ne sunulmasının karşısındadır.
Buna mukabil Arap Grup sunduğu karar tasarısında genel kurulu raporu onaylamaya ve İsrail'in soruşturmanın gereğini yapmasının istenmesine çağırdı. Aynı şekilde genel sekreterden de raporun Güvenlik Konseyi'ne gönderilmesini istedi.
İsrail'in korsanlığına ne zaman dur diyeceğiz?
Londra'dan yayımlanan El-Kudsu'l Arabi gazetesi bugünkü; "İsrail korsanlığı" başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; "İsrail komando güçlerinin Suriye'ye giden bir gemiyi ne taşıdığına bakmaksızın engellemesi korsanlık eylemi ve Uluslararası Kanun'un ihlali sayılır. Sonuç olarak da terörün yasalaşmasının ve dairesinin genişletilmesi, bölgenin hatta tüm dünyanın istikrarının sarsılması çıkarına haneye yazılmaktadır.
İran'dan Suriye'ye silah nakli Moskova'dan İran'a ya da Sırbistan'a veya da Suriye'ye silah taşınması gibi tamamen mantıklı bir iştir. Uluslararası Kanun'da bunu yasaklayan bir bent bulunmamaktadır. Öyle olmasaydı BM'de üye 200'den fazla ülkenin ordularının silahlanması nasıl gerçekleşmiş olabilir? Nasıl da İsrail'in kaynak devletler arasında dördüncü sırada yer aldığı küresel silah satışı senelik 100 milyar dolara ulaşabildi?
İsrail kendisine gelişmiş; geleneksel ve nükleer bir askeri sanayi inşa etme, yokedici ürünlerini satın almak isteyen aralarında Çin ve Hindistan'ın da yer aldığı ülkelere ihraç etme hakkı veriyor. Hatta İsrail'in dışişleri bakanı Avigdor Lieberman'ın bu sanayi için düzenlediği son Afrika gezisinde kendisine on temsilci eşlik etti. Nil'in kaynak ülkelerini kapsayan bu gezi bu ülkelerin silahlanmasını, Nil sularının setler kurularak yönünün değiştirilmesine ve böylelikle Mısır'ın hakkının azaltılmasına teşviği hedeflemekte idi. Ancak israil aynı zamanda diğerlerinin özellikle de Arapların kendilerini savunma haklarını da ellerinden almaya çalışmaktadır.
İsrail'in karadan, denizden, yerden korsanlık eylemleri çok fazladır ve burada listelenmesi imkansızdır. Hepsi de güpegündüz ve hiçbir uluslararası itiraz olmaksızın gerçekleşiyor. Özellikle de özgür demokratik dünyaya tabi olduğunu iddia eden ülkelerin hiçbirinden ses çıkmamakta. Ancak bizler uluslararası konferanslar, askeri koordinasyonlar, daha önce benzeri görülmemiş şekilde aç Somalililerin, uygar Batı ülkelerini yerle bir edip başarısız bir devlete dönüştürdükten sonra fidye almak için ilkel yöntemlerle gemi kaçırdığını görüyoruz.
Burada aklıma ve belki de milyonlarca Arap'ın aklına aynı şu soru geliyor: Arap hükümetler ne zaman egemenliğini ve sahasını ihlal eden bu gibi girişimlere ne zaman karşı koyabilecek? Arap bir komando ekibinin İsrail'e silah taşıyan gemilere karşı koyduğu ve Arap topraklarını işgal eden düşman bir ülkeye silah taşıdığı, masum Arap ve Müslümanlara karşı savaş suçu işlediği gerekçesiyle teftiş için bu gemileri Arap limanlarına çektiği gün gelecek mi?
SON VİDEO HABER
Haber Ara