Suriyeli Kürtlerin Türkiye’ye dönüş özlemi
Kimlikleri ve pasaportları olmayan 400 bin Suriyeli Kürt, Türkiye’ye gelmek için can atıyor. Son yıllarda kaçak gelenlerin sayısı da az değil. İşte yaşayan 'Yok’ların dramı:
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-11-05 18:15:00
Adem Demir / Newsweek Türkiye
Gece saat 9, ortalık zifiri karanlık. Mardin’in Kızıltepe ilçesine bağlı Şenyurt beldesi merkezine yakın bir nokta. Boyu üç metreyi bulan mısır tarlası içerisinde ilerlerken, yanımızdaki kaçakçı (isminin açıklanmasını istemiyor) ara ara durup elindeki gece görüş dürbünüyle etrafı kolaçan ediyor. En çok da, Türkiye-Suriye sınırını ayıran tel örgülere yakın gözetleme kulelerini ve nöbet tutan Türk askerlerini. Hayli tehlikeli bir yolculuk bu, neyse ki rehber için buralar avucunun içinden farksız. Sınırın diğer tarafındaki ortağı Selim Muhammet ile birlikte, son üç yılda Suriye’den Türkiye’ye kaçmak isteyen 400’e yakın insanı değişik güzergâhlardan ve kaçak olarak sınırdan geçirmiş. “Bizim gibi bu işi yapan yüzlerce kaçakçı var” diyor.
Yarım saat sonra… Mısır tarlasıyla sınırdaki dikenli teller arasında kalan iz tarlasının (ayak basıldığında, izleri gösteren toprak yol) önündeyiz. Karşısı Suriye’nin Rakka vilayetine bağlı Dırbesiye ilçesi. Kaçakçı, Suriye tarafında bekleyen ortağıyla herhangi bir sorun olup olmadığını öğrenmek için son bir kez telefonla görüşüyor. Genelde tam tersi oluyor, çünkü gözde istikamet Türkiye. Fotoğraf çekmeye çalışırken, yanlışlıkla flaş patlıyor. Etraf bir iki saniyeliğine aydınlanıyor. Birkaç saniye sonra bir askeri aracın sesi beliriyor. “Artık geçemeyiz, dönmemiz lazım” diyor kaçakçı.
İllegal bir işe bulaşmak niyetinde değilim elbette. Zaten her ne kadar bu iş bölgede bir sektöre dönüşmüş olsa da, bir kaçakçı bulmak çok kolay değil. Güvendikleri kişileri araya sokmak gerekiyor. Ama bu noktaya kadar riske girip Türkiye – Suriye sınırındaki kaçak geçişlere de yakından tanık olmaya çalışmamızın sebebi, yerleşmek ve yeni bir hayata başlamak için kaçak yollarla Türkiye’ye gelen, vatandaşlık müracaatında bulunan Suriyeli Kürtler’in -özellikle de sınır bölgesinde yaşayanların- sayısında ciddi bir artış yaşanması. Ve Suriye’de, gözü Türkiye’nin sınırlarında -farklı kaynaklara göre- 250 ile 400 bin arasında “yabancı” statüsünde ya da pasaportsuz ve kimliksiz Kürt bulunuyor.
Güneydoğu’da konuşulanlara bakılırsa, son on yılda çoğu kaçak olmak üzere Suriye’den 1000’e yakın Kürt aile sınırı geçerek Mardin, Batman, Şanlıurfa, Adana, Mersin ve İstanbul’a yerleşmiş. (T.C. vatandaşlığı için müracaat eden Suriyeli Kürt sayısını öğrenmek için İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’ne gönderdiğimiz sorulara, haberin yayına hazırlandığı son ana kadar yanıt gelmemişti.) Bir buçuk yıl önce Türkiye’ye geçerek T.C. kimliği ve pasaportu alan, Diyarbakır Belediyesi’nde sözleşmeli personel olarak işe başlayan Suriyeli Kürt ressam ve heykeltıraş Gafur Bilgiç, “Halen 400 bine yakın Suriyeli Kürt’ün gözü Türkiye’de” diyor. Rakamı, Suriyeli Kürt yazar Helim Yusuf da doğruluyor. Yusuf’a göre sebep, “kültürel ve siyasi baskılar nedeniyle Suriye’de yaşamın Kürtler için giderek zorlaşması, Suriye’nin binlerce Kürt’ü yabancı sayıp kimlik vermemesi ve atılan demokratikleşme adımlarıyla Türkiye’nin ve Güneydoğu bölgesinin Kürtler için daha cazip bir coğrafya haline gelmesi.” Yusuf’un kendisi de Suriye’den illegal yollarla kaçanlardan. Bugün Almanya’da yaşıyor.
Araştırma ve röportajlar için Nusaybin sınır kapısından geçerek girdiğim 19 milyon nüfuslu Suriye, Türkiye’nin güney komşusu. Çok dinli, çok etnili bir yapıya sahip. Resmi kaynaklara göre Suriye’de Araplar’dan sonra en büyük etnik grup olan Kürtler, nüfusun yüzde 10’unu (1 milyon 900 bin) teşkil ediyor. Ancak Kürtler’e göre bu rakam yüzde 14 (2,5 milyon). Suriye, Kürtler’i üç grupta kategorize ediyor: Suriye vatandaşı olanlar, Suriyeli Kürt olmakla birlikte devletin verdiği farklı bir kimlik kartında “Ecnebi” (Yabancı) yazanlar ve vatandaşlığı, haliyle hiçbir hakkı da olmayan “Mektum”lar (Kaydı Yok) ya da kimliksizler. Suriye Kürt Birliği Partisi Genel Başkanı Fuat Aliko’ya göre, Suriye’deki Kürtler’in 1 milyon 700 bini vatandaş. Geriye kalan yaklaşık 400 bin Kürt’ün 250 bini “Ecnebi”, 150 bini ise “Mektum”. Türkiye’ye kaçıp yerleşmek isteyenlerin büyük bölümü de bu 400 binlik “Ecnebi” ve “Mektum” topluluğu.
“1960’ta Kürt bölgelerinden sorumlu istihbaratçı Muhammet Talib Halil’in Şam’a gönderdiği ve Kürtler’i ayrılıkçı gösteren raporlardan bu yana, yaklaşık 49 yıldır ‘Ecnebi’ ve ‘Mektum’ ayrımcılığı sürüyor” diyor Suriyeli yazar Hüseyin Mustafa. “5 Ekim 1962’de bir nüfus sayımı yapıldı. 1963 seçimleri öncesinde de pek çok Kürt’ün kimlik kartlarını ‘Yenileyeceğiz’ diye aldılar, bir daha da vermediler. O kimliksizlerin sayısı bugün yarım milyona dayandı.”
Vatandaşlıkları olmadığı için “Ecnebi” ve “Mektum”ların seçimlere katılma veya aday olma, çalışma, devlette istihdam edilme gibi hakları yok. Pasaportları olmadığı için yurtdışına da çıkamıyorlar. Çocuklarını kendi nüfuslarına kayıt ettiremiyor, okula gönderemiyor ya da çok zor koşullarda gönderebiliyorlar. Kimlikleri bulunmadığından resmi nikâh yapamıyorlar. Devlet tarafından yoksullara yapılan yağ, şeker, çay, pirinç gibi yardımlardan yararlanamıyorlar. Toprak, ev alamıyor, işyeri açamıyorlar.
Türkiye ile Suriye, 877 kilometre uzunluğunda, 50 metre eninde bir sınıra sahip. Sınır hattının tam üstünde de yük taşımada kullanılan bir demiryolu bulunuyor. Demiryolunun hem Türkiye hem de Suriye tarafı dikenli tellerle örülü. Sınırın sadece Türkiye tarafında askerler var. Sınır çevresindeki arazilerin büyük bölümü mayınlı. Hatta bu araziler, mayınların temizlenmesi ihalesi nedeniyle uzun süre gündemde kalmıştı. Suriye vatandaşı olanlar pasaportlarıyla Türkiye’ye kolaylıkla geçebiliyor. Ancak “Ecnebi” ve “Mektum”ların Türkiye tarafına geçebilmek için tek seçenekleri, dikenli telleri ve mayınlı arazileri kaçakçılar yardımıyla ve para karşılığı aşmak. Çünkü kaçakçılar, riskli ve risksiz güzergâhları iyi biliyor. Sınırı geçmek isteyenlerin, kişi başına 500 Türk Lirası’nı gözden çıkarmaları gerekiyor.
Ama buna değdiğini düşünüyorlar. Eskiden Türkiye’deki Kürtler, zaman zaman Suriye’yi bir sığınma yeri olarak görürdü. Şimdi Suriye’deki Kürtler huzurlu bir yaşamı Türkiye’de bulmanın planlarını yapıyor. Siyasi sebeplerle Türkiye’de arandığı için 1980’de Suriye’ye giden ve yedi yıl yaşayan Kürt siyasetçi İbrahim Güçlü, “Türkiyeli Kürtler’in her başları sıkıştığında sığındıkları yer Suriye idi. 12 Eylül askeri darbesinde yurtdışına kaçmak isteyenlerin aklına ilk Suriye’nin Kamışlo ve Amude ilçeleri geliyordu. Ama devran değişti” diyor.
Suriyeli Kürtler’in Türkiye’ye gelip yerleşmesi durumu artık o kadar aleni ki, dayanışma için dernek bile kuruyorlar. Mardin Hasekililer Kültürel Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği bunlardan biri. Derneğin başkanı ise Suriye’de doğup büyüyen, sonra Türkiye’ye göç eden İsmail Boubi. Nusaybin’de bir akrabasının kızıyla evlenip üç yıl Türkiye’de kaldıktan sonra Türk kimliğine kavuşmuş Boubi. “Son bir yıl içinde yasal ya da kaçak yollarla 100’den fazla Suriyeli Kürt ailenin Türkiye’ye geldiğini şahsen biliyorum. Bunlardan 50 aile Nusaybin’de yaşıyor” diyor.
Kürtler Suriye’de ağırlıkla ülkenin kuzeyinde ve sınıra yakın Haseki, Rakka, Halep gibi vilayetlerde yaşıyorlar. İşsizlik had safhada. Küçük ölçekte tarım ve hayvancılıkla geçiniyorlar. Huduttaki vilayetlere bağlı ilçelerin başka hiçbir üretimi yok. Türkiye ile Suriye’nin sınıra yakın yerleşim yerlerinde bariz bir gelişmişlik farkı göze çarpıyor. Nusaybin ile Kamışlo, Silopi ile Derik, Cizre ile Tırbespi, Mardin ile Amude, Kızıltepe ile Dırbesiye, Ceylanpınar ile Serê Kaniyê, Akçakale ile Talabyad ve Kilis ile Halep Türkiye sınırında karşılıklı bulunan yerleşim yerleri. Üç yıl önce Türkiye’ye gelen ve burada yaşayan halasının kızıyla evlenerek vatandaşlık müracaatında bulunan 34 yaşındaki Muhammet Ahmet, T.C. nüfus cüzdanına iki ay önce kavuşmuş. Geldiğine pişman değil, çünkü burada iş imkânlarının daha fazla olduğunu düşünüyor. Arada halen Suriye’ye gidip geldiği için isminin açıklanmasını istemeyen ama iki yıldır Mardin’in Nusaybin ilçesinde diş hekimliği yapan bir başka Suriyeli Kürt ise, “Burada rahatım ve huzurluyum. Türkiye’de yaşamaktan hiçbir kaygı duymuyorum. Kapıların açılması ve gerekli izinlerin verilmesi halinde benim gibi pek çok Kürt hekim Türkiye’ye gelir” diyor. Suriye’ye gidip gelenler, sınırı kaçak geçtikleri öğrenilirse, özelikle Suriye’de takip edilmekten çekiniyor.
Askerlik yapmamak için 1967 yılında Suriye’ye kaçan Süleyman Canan ise bugün 73 yaşında olmasına rağmen zorlu bir yolculuğu göze alıp kaçak yollarla bir hafta önce Kızıltepe’ye gelmiş. Bir akrabasının evinde kalıyor. “Türkiye, benim gibilere yaşlılık maaşı veriyor. Bu yaştan sonra sığınmaya geldim” diyor, “isterlerse askere alsınlar, giderim. Çünkü Türkiye çok değişti. Eşimi ve çocuklarımı da getireceğim.” 24 yıl Suriye’de yaşayan Zeydan Ahmet ise, üç ay önce 10 kişilik ailesinin bütün fertlerini alıp Türkiye’ye gelmiş. Onun en büyük umudu çocuklarına daha iyi bir gelecek sağlamak, zira ailenin sekiz çocuğundan üçü engelli. 24 yaşındaki Kawa ile 23 yaşındaki Serbest görme özürlü, 17 yaşındaki Ahmet ise spastik. Anneleri Hediye Ahmet Türkiye vatandaşı olduğu için, ailenin diğer fertlerinin T.C. kimliği alması kolaylaşmış. Aile şimdilerde üç özürlü çocuğun bakımı için devletten çocuk başına her ay 250, yani toplam 750 lira alıyor.
Suriye’de Araplar, Kürtler, Ermeniler, Çerkezler, Türkmenler, Süryaniler, Yahudiler birarada yaşıyor. Ancak devletle arası en sorunlu grup Kürtler… Suriye, Kürtler’i “ayrılıkçı” görüyor çünkü Suriyeli Kürtler’in çoğu Türkiye’deki Kürtler’e paralel hareket etme eğiliminde. Zaten pek çoğu da Türkiye’dekilerle akraba. Gelip Türkiye vatandaşlığına başvuranlar, işlemler sonuçlanana kadar bu akrabalarının yanında kalıyor. Suriyeli Kürtler’in kendi aralarında örgütlülük ise yok denecek kadar zayıf. Ülkede irili-ufaklı 13 Kürt partisi bulunuyor. Devletle meseleli olmaları dolayısıyla gündelik hayatta pek çoğunda korku hâkim. Sebebiyse, Suriye istihbarat örgütü Muhaberat’ın Kürt bölgelerinde çok etkin olması. Kardeş kardeşe güvenmiyor, hatta pek çok işsiz Kürt gence Muhaberat’ın muhbiri şüphesiyle bakılıyor. Suriye tarafında görüştüğümüz Kürtler’in pek çoğu, isim vermek bir yana neredeyse ortalıkta benimle selamlaşmaktan bile çekiniyordu. Gazeteci olduğumu çok fazla dillendirmemem konusunda hemen hepsi uyarıda bulundu. Dediklerine bakılırsa, içlerinden herhangi birinin bir gazeteciye şehri gezdirdiği bilgisi Muhaberat’a ulaşırsa, başlarının belaya girmesi kuvvetle muhtemel. “Yoğun baskı var. Kürtçe kitap, gazete, dergi basmak yasak. Bu yüzden Kürt bölgesinde hiç matbaa yok. Kaçak yayın yaparsanız da, yakalanmanız durumunda cezası oldukça ağır” diyor Aliko. Suriye’deki Avukatlar Birliği Komitesi üyesi Rıdwan Seydo, Suriye Anayasası’na göre hiç kimsenin kimliksiz olamayacağını, ama devletin kendi anayasasını çiğneyerek 400 bin Kürt’ü yok saydığını savunuyor.
Kaçabilenler Türkiye dışında İran, Irak ve Avrupa’ya da gidiyor. Ama yine de en kolay ve cazip kaçış yolu Türkiye gibi görünüyor. “Suriye’nin Kimliksizleri: Kürtler” kitabının yazarı Nevzat Bingöl, iki ülke arasında vize uygulaması kalktığı için Suriye’den göç edecek Kürt sayısının daha da artacağı iddiasında. Ancak mevcut nüfus ve vatandaşlık kanununu hatırlatarak, gelenlerin vatandaşlık hakkı almalarının uzun ve zorlu bir süreç gerektireceğini hatırlatıyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) Mardin Şube Başkanı Avukat Erdal Kuzu da, Suriye’den gelen Kürtler’in ilk iş olarak “tespit” ve “tescil” davası açtıklarını söylüyor. “Suriye’de doğdukları halde anne ve babası Türkiye vatandaşı olan Suriyeli Kürtler, gelir-gelmez asliye hukuk mahkemelerinde dava açıp vatandaşlıklarının tespiti ve nüfus kütüğüne tescili talebinde bulunuyorlar.” Mardin Nüfus Müdürlüğü’nden adının açıklanmasını istemeyen bir yetkiliye göre, son bir yılda sadece Mardin’de vatandaşlık müracaatında bulunan Suriyeli Kürtler’in sayısı 100’den fazla. “Çoğu, Türkiye’nin AB’ye üye olacağını düşünerek hareket ediyor” diyor bu yetkili.
Türkiye ve Suriye, Abdullah Öcalan Şam’da barındığı için 1999 yılına kadar adeta düşman gibiydi. Ama Öcalan’ın Şam’dan çıkıp yakalanmasıyla iki ülke arasında düzelmeye başlayan ilişkiler, bugün vizenin karşılıklı kaldırılmasına kadar varmış durumda. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın, PKK’ya katılmış Suriyeli Kürtler’i teslim olmaları halinde affedeceğini açıklayarak Türkiye’nin demokratik açılım sürecine katkı yaptığı yorumlarını da hatırlamakta fayda var.
Aliko, “Umarım bu yakınlaşma ile birlikte, Türkiye’deki demokratik açılımlar Şam’a da örnek olur” diyor. Suriye Kürt Özgürlük Partisi Genel Başkanı Feyyaz Mahmut ise daha da ilginç bir iddiaya sahip. “Her iki devlet de Suriyeli Kürtler’in Türkiye’ye kaçak geçişinden haberdar. Yani bilinçli bir politika söz konusu, özellikle de Suriye açısından. Suriye, ülkedeki Kürtler’den bu şekilde kurtulmayı planlıyor” diyor Mahmut. “Giden Kürtler’in yerine Araplar yerleştiriliyor. Türkiye-Suriye sınırı boyunca tüm Kürt köylerinin arasına 41 Arap köyü inşa edildi. Bu politikaya da ‘Arap Kemeri’ deniyor.”
Arap kemeri Suriye’deki Kürtler’i gittikçe sıkıyor, Türkiye ise yıllarca sıktığı kemeri gevşetiyor. Tersine dönen göç, yakın gelecekte bölgenin resmini tersine çevirebilir.
Ecnebi” ve “Mektum”ların Türkiye tarafına geçebilmek için tek seçenekleri, dikenli telleri ve mayınlı arazileri kaçakçılar yardımıyla aşmak.
1000 Son ON yılda, çoğu sınırı kaçak geçip Türkiye’ye yerleştiği sanılan Suriyeli Kürt ailelerin sayısı.
877 Türkiye-Suriye sınır hattının kilometre cinsinden uzunluğu.
100 Son bir yılda sadece Mardin’de vatandaşlık müracaatında bulunan Suriyeli Kürtler’in sayısı.
500 Türkiye-Suriye sınırını geçmek isteyen Kürtler’in fert başına, kaçakçılara ödediği para
(Türk Lirası cinsinden).
İki yıldır Mardin’in Nusaybin ilçesinde yaşayan Suriye Kürt’ü bir diş hekimi, “Gerekli iznin verilmesi halinde Suriye’deki pek çok Kürt hekim Türkiye’ye gelir” diyor.
SON VİDEO HABER
Haber Ara