Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.975,32

Bist

10.125,46

Şeytanın avukatı Clinton

Arap basınında bugün Netenyahu'nun yerleşimin genişletilmesi yönündeki planlarını öven Clinton ve İran'daki seçimlerden sonra bitmeyen kargaşanın ardındaki kavga gündeme oturuyor.

16 Yıl Önce Güncellendi

2009-11-03 13:01:00

Şeytanın avukatı Clinton

Arap basını bugün Filistinlileri şartsız olarak İsraille müzakere masasına oturmaya çağıran ve bulduğu her fırsatta Netenyahu'nun uygulamalarını övmeye başlayarak aldığı eski konumdan utanç verici bir şekilde geri adım atan ABD dışişleri bakanı Hillary Clinton'un bu konumuna geniş yer veriyor. Öte yandan İran'da geçtiğimiz Haziran ayında gerçekleşen seçimlerin ardından bir türlü ülkenin eski haline dönememesinin ardında devrimin ilk nesli ile yeni nesil arasındaki kavganın yattığına işaret edilerek ülkede cumhuriyetin ve genel mürşidin imajının ciddi bir şekilde sarsıldığına değiniliyor.

Selda Shosa / Timeturk

Londra'dan yayımlanan El-Kudsu'l Arabi gazetesi bugünkü "Şeytanın avukatı Hillary Clinton" başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; "Amerika dışişleri bakanı Hillary Clinton, İsrail başbakanı Bünyamin Netenyahu'yu ve Filistinlilerle yerleşimin durdurulması şartı koşulmaksızın müzakerelerin yeniden başlatılması fikrini Amerikan yönetimine dayatmasını şiddetle desteklediğinde 'şeytanın avukatı' görevini üstlenmiş oldu.

Clinton, dün Marakeş'te Arap dışişleri bakanlarıyla görüşmesini de Netenyahu'nun yerleşim faaliyetlerine bir sınır konulması hususundaki konumunu 'daha önce görülmemiş' olarak övmek için bir fırsat olarak değerlendirdi ve bunun Filistinlilerin yeniden müzakere masasına dönmesi için yeterli bir 'taviz' olduğunu söyledi.

Bizim en çok korktuğumuz nokta, Arap dışişleri bakanlarının, yerleşim hususunda Amerika'nın yeni görüşünü benimsemesi, Filistin Sultası'na ve başkanı Mahmud Abbas'a yeniden müzakere masasına dönülmesi için Batı Yaka ve Kudüs'te yerleşimin tamamen durdurulması şartından vazgeçmesi için baskı yapmasıdır.

Başkan Obama yönetimi yerleşime muhalif eski konumundan utanç verici bir şekilde vazgeçmesi ile Arap ve İslam dünyasında güvenilirliğini kaybetti. Bu adımıyla çok daha kötü olmasa da eski başkan George Bush yönetiminden çok da farklı olmadığı izlenimi vermiş oldu. İsrail yanlısı bu tavırlar, Irak ve Afganistan'daki kanlı savaşları başkan Obama'nın İslam dünyasındaki olumlu imajının gerilemesine yol açacak. Böylece Arap ve İslam dünyasının gözünde Obama zayıf, tereddütlü ve çöken popülerliğini kurtarmak için ülkesindeki İsrail lobisine kolaylıkla boyun eğen bir adam olarak görünecek.

"CLİNTON DA ESKİ AHİTTEN GELİYOR"

Londra'dan yayımlanan El-Hayat gazetesi bugünkü "Clinton da eski ahitten geliyor" başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; "Netenyahu imparatora karşı galip geldi ve bu zaferi temellendirmekten hiç sıkıntı duymadı. Zira ABD dışişleri bakanı Hillary Clinton'ın karşısında 3000 konutun devam edeceğini vurguladı. Kudüs'te yerleşim hiçbir uzlaşmaya tabi değildir. Ancak Hillary hanım bunu desteklemiş ve daha da ileri giderek bunun tarihi bir hak olduğunu söylemiştir. Tabiki kendisi, yüzlerce senedir Kudüs'te yaşayan, toprağıyla, havasıyla karışmış halktan değil Tevrat'ın vaadinden bahsetmektedir. Vaat, tarih ve gerçeklerdir, tarihi yapan insanlar değil.

Hillary Clinton Kudüs'ten Arap dışişleri bakanlarının toplandığı Fas'a geçti. Kendilerinden Filistinlilere karşı yardım istemeye çalışıyor. Onların başkan Mahmud Abbas'ı Netenyahu'nun fikirlerini ve tarihi görüşünü kabul etmeye ikna etmeleri gerektiğine inanıyor. Onları Kudüs, sınırlar, kutsal mekanlar ve mülteciler hakkında son statüyü müzakereler belirleyecek olduğu sürece, yerleşimin durdurulması şartının yerinde olmadığına ikna etmeye çalışıyor. Tabiki yönetiminin Netenyahu önünde geri çekilmesini de müzakere masasına oturmaya ikna olduğu müddetçe barışın zaferi olarak ortaya sunmaya çalışacak.
Clinton'un, Washington'da Suudi dışişleri bakanı Prens Suud Faysal'dan duyduklarını Fas'ta da duymasını temenni ediyoruz. Nitekim Prens Faysal Washington'un, İsrail'in barış müzakerelerine yeniden başlamaya teşvik edilmesi için diplomatik açılım isteğini reddetmiş ve şöyle demişti; "elimizde normalleşme dışında teklif ettiğimizden başka birşey yoktur. Eğer işgal altındaki Arap toprakları iade edilmeden normalleşmeyi kabul edersek elimizdeki tek kozu da kaybetmiş oluruz." Belki de Araplar ve Abbas Netenyahu'nun isteğini kabul ederse kaçınılmaz sonuç Filistin'in daha da bölünmesi, Sulta ile halk arasında ayrılığın artması olacak. Bu sihirli tanım da iç savaşın çıkması için yetecek.

Clinton modernliğin merkezinden Tevrat'ın hurafe vaatleriyle geldi. Bu halde kendisine ve başkanına nasıl olup da güveneceğiz?

"İRAN SEÇİM DEPREMİNİN ARTÇI SARSINTILARI"

Mısırlı ünlü düşünür-yazar Fehmi Hüveydi BAE'den yayımlanan Daru'l Haliç gazetesinde yayımlanan "İran seçim depreminin artçı sarsıntıları" başlıklı makalesinde şu ifadelere yer veriyor; "geçen Haziran ayında gerçekleşen seçimler sonrası İran'ın şahit olduğu olaylar hala herkesin belleğinin derinliklerinde kazılıdır. Bu olayların seçimlerin öncesinde öncü sarsıntıların olduğu söylense de bu sarsıntıların aynı derecede olmadığı kesindir ve sonuçları da uzun süre yaşamamıştır. Bu durum şu soruyu ortaya çıkarmaktadır: Neden?

Olanların arka planında nesillerin çatışması yatıyor. Bu, ziyaretim esnasında vardığım sonuçlardan biridir. Devrimden sonraki ilk on senede İmam Humeyni'nin varlığı anlaşmazlıkların zapdedilip ortadan kaldırılmasında temel sebepti. Ancak 1989 yılında ölmesinden sonra durum değişti. O vakitten 2004 yılına kadar liderlik makamları üzerine rekabet devrimin ilk nesli arasında geçiyordu.

Nesiller arasındaki boşluk sadece birinci ve ikinci sınıf liderler arasında değildir. Aynı zamanda tüm yönetim ve İran'ın yüzde yetmişini oluşturan yeni nesil gençler (70 milyondan fazla) arasında da mevcuttur.

Tahran'dakilere en çok acı veren ise İslam Cumhuriyeti'nin ve mürşidin imajının sarsılmış olmasıdır. Öyle ki her ikisi de geçen otuz yıl boyunca saygı ve taktir görmüştü. Bu hep böyle devam etmişti. Ancak seçimlerin sonuçlarının açıklanması bu havanın sona ermesine neden oldu.

Depremin etkileri henüz tam olarak ortadan kalkmış değil. Çünkü yara yaralıdan daha büyük görünüyor.

Haber Ara