Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Ergenekon davasının mağduru gazeteciler

Ergenekon davası, habercileri de mağdur etti. İşte haklarında dava açılanlar...

16 Yıl Önce Güncellendi

2009-11-03 17:43:00

Ergenekon davasının mağduru gazeteciler
Gazeteciler hakkında açılan soruşturma ve dava sayısı 3 bini buldu. Üstelik çoğunun bu davadan haberi bile olmuyor. Ya gece yarısı evini basan jandarmadan öğreniyorlar ya da haber peşindeyken… Tek istekleri, basın özgürlüğü adına buna bir çare bulunması...

Baransu, kimseye iftira atmadığını, bir haberci olarak sadece kamuoyunu bilgilendirmeye çalıştığını söylüyor. Bunu yaparken gördüğü muameleyi şu cümlelerle özetliyor: “Ben darbe planını ortaya çıkardığım için yargılanıyorum. Ama o planın altında imzası olan Dursun Çiçek hâlâ görevinin başında ve kimse ona dokunmuyor. Üstelik belgenin orijinali ortaya çıktı ancak hakkımdaki davalar devam ediyor.”

Şişli, Kadıköy, Üsküdar, Fatih ve Küçükçekmece savcılıklarının açtığı soruşturmaların sayısı ise bini geçiyor. Ergenekon’un mağdur ettiği köşe yazarı, sorumlu yazı işleri müdürü ve muhabir sayısı 500’ü bulurken; en çok dava ise Taraf, Star, Yeni Şafak ve Zaman’a açıldı. Üstelik bu soruşturma ve davalardan çoğu gazetecinin haberi bile olmuyor. Gazeteci, hakkında açılan davayı ya gece yarısı evine gelen jandarmadan öğreniyor ya da haber peşinde koşarken... Sonra da apar topar gözaltına alınıyor.

GAZETECİLERE YÖNELİK PSİKOLOJİK HAREKÂT VAR

Ergenekon’la ilgili yazılarından dolayı başı en çok ağrıyan isim Star Gazetesi Ankara Temsilcisi Şamil Tayyar. Hem tehditlere maruz kaldı hem de hakkında çok sayıda ceza ve tazminat davası açıldı. İstanbul’da bulunduğu sırada gece yarısı evi jandarmalar tarafından basıldı. ETÖ iddianamesinde yer alan ve sanıklar arasında geçen bir telefon görüşmesini yayımladığı için ‘Haberleşme ve özel hayatın gizliliğini ihlal etmek’ten 1 yıl 3 ay ceza aldı. Cezası ertelendi; ancak 5 yıl içinde aynı suçu işlerse hapis yatacak.

Mesleğini icra ederken mağdur olan gazetecilerden biri de Adem Yavuz Arslan. Bugün Gazetesi Ankara Temsilcisi Arslan, Bolu’da bir haber takibi sırasında gece 04.00 sularında jandarmalar tarafından gözaltına alındı. 9 saat karakolda tutulduktan sonra serbest bırakıldı.

Aslında gözaltına alınması onun açısından hiç de sürpriz olmadı. Çünkü böyle bir gelişmeyi bekliyordu. Ne de olsa ‘mevkutelerin canına okumakla’ övünen bir savcı vardı. Üstelik bir ayda bin 600 soruşturma açmıştı: “Bunların bir kısmının muhatabına ulaşmayacağını ve mutlaka seri gözaltıların geleceğini düşünüyordum.”

Arslan’a göre yayın yasağı ve gizliliği ihlal suçlarını düzenleyen TCK’nın 285 ve 288. maddeleri, birçok gazeteciyi mağdur edecek. Zaten açılan davaların çoğu mahkûmiyetle sonuçlanıyor. Cezalar 5 yıl erteleniyor ancak gazeteci bu süreçte aynı suçu işlerse bir buçuk yıl hapis yatmak zorunda. Yani cezanın paraya çevrilme imkânı yok. Bunun tam anlamıyla bir sansür olduğunu savunuyor: “Çünkü mahkûm olacağına inanan hiçbir gazeteci yazı yazmaz. Tehlikeli konulara girmez. En fazla çiçek böcek ya da yemek yazıları yazar. Yargı bu kararla aslında gazetecileri temelden susturmuş oluyor.”

DAVALARI KISA MESAJLA TAKİP EDİYOR

Ergenekon’la ilgili haber yazdıkları için sadece köşe yazarları ve muhabirler değil, kurumun yöneticileri de aynı davada sanık durumuna düşüyor. Gazetelerin sorumlu yazı işleri müdürleri aslında bu davaların gizli mağdurları. En çok dava Star Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İbrahim Sarp’a açıldı. Bakırköy başta olmak üzere çeşitli savcılıklarca açılan toplam 825 soruşturması var. Bunun 200’ü davaya dönmüş durumda. Sarp’ın 4 davası sonuçlandı. Birinden 1 yıl 6 ay, diğer üç davadan ise 1’er yıl 3’er ay ceza aldı. Sarp, soruşturma ve davaları takipten bunalmış. Bu yüzden farklı bir taktiği uyguluyor: “Adalet Bakanlığı’nın UYAP sistemini kullanıyorum. Sisteme abone oldum. Hakkımdaki bütün dava ve soruşturmalar kısa mesaj olarak cep telefonuma geliyor. Gerçi faturam bu yüzden kabarık geliyor ancak başka türlü takip edemem.”

Sarp’a göre böyle devam ederse gazeteciler mesleklerini bırakmak zorunda kalacak. Çünkü bu davalar ciddi mağduriyetleri doğuracak. Hiç kimse hapse girmek için gazetecilik yapmaz. Bu yüzden yayın yasağı ve yargılamayı etkilemek suçlarının yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Bu maddeler, basın özgürlüğünü kısıtlamak için kullanılıyor. Bu da Anayasa’ya aykırı. Oysa ETÖ gibi bir davada basın yayın kuruluşları kamuoyuna mal olmuş bilgileri yayımlıyor: “Biz iddianameden haber yapıyoruz. İnternete düşmüş ve herkesin önündeki bilgiler bunlar. Ya da mahkemede bir sanığın savunmasını haber yapıyoruz. Ancak hemen dava açılıyor.”

Sarp, bu davalarla gazetecilere gözdağı verildiğini savunuyor. Ona göre yayın yasakları tam bir sansüre dönmüş: “Düşünebiliyor musunuz suikastlar planlayan, darbe girişiminde bulunmak isteyen ve bunlarla suçlanan bir örgüt var. Ama biz bunlarla ilgili haber yapamıyoruz. Nerede kaldı basın özgürlüğü? Oysa halkın bilgi alma hakkı var ve gazetecilerin de bu bilgiyi kamuoyu ile paylaşma görevi var.”

Kaynak: Aksiyon

Haber Ara