Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Tarih tekerrür etmesin

Komplo belgesinin orijinalini gönderen subayın ihbar mektubu tartışılıyor. Her darbeden önce hükümetler uyarılmıştı. İhbarı dikkate almayan Menderes asıldı...

16 Yıl Önce Güncellendi

2009-11-02 13:17:00

Tarih tekerrür etmesin
Kurmay Binbaşı Samet Kuşçu, 1960’taki kanlı ihtilâlin hazırlığını 1958’de haber verdi, cuntacıları tek tek deşifre etti... Cuntacılar suçsuz bulunurken, Binbaşı Kuşçu 1 yıl hapse mahkûm edildi... Suçsuz bulunan subaylar 2 yıl sonra kanlı darbenin içindeydi... Kamuoyu, “AK Parti’yi devirme plânı”nı deşifre eden vatansever askerin de aynı akıbete uğramasından endişe ediyor

Hükümeti devirme planının altında imzası olan Albay Dursun Çiçek’le ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı’nın hiçbir girişimde bulunmaması dikkat çekerken, askeri makamların, söz konusu belgenin orijinalini adli makamlara ileten subay hakkında araştırma başlattığı öne sürülüyor.

Genelkurmay Başkanlığı’ndan bir subayın hükümeti devirmek için hazırlanan planın orijinalini savcılara göndermesinden sonra, belgenin altında imzası olan Albay Dursun Çiçek’in kendi rızasıyla gidip ifade vermesine ilişkin süre dün doldu.

Genelkurmay Başkanlığı bu büyük sorunla ilgili hiçbir girişimde bulunmazken, karargahta belgenin orijinalinin ortaya çıkmasını sağlayan isim veya isimler üzerinde bir çalışma başlatıldığı iddia ediliyor.

Hukukçular, sürecin 1958’deki “9 subay vakasına” dönüşmemesi için sivil yargıya ve cumhuriyet savcılarına büyük görev düştüğüne dikkat çekiyorlar. Sadece iki yıl sonra cumhuriyet tarihinin en kanlı darbesini yapacak olan cuntacıları, 1958’de deşifre eden Binbaşı Samet Kuşçu, bir yıl hapse mahkum olup rütbeleri sökülürken, deşifre olan cuntacı subayların tümü beraat etmişti. Bu cuntacılar yıllar sonra yazdıkları anılarında, Genelkurmay’ın arkalarında durması sayesinde kendileri yerine ihbarcının ceza yediğini itiraf ettiler.

9 SUBAYLAR VAKASI NASIL OLDU?

1958’de Kurmay Binbaşı Samet Kuşçu, darbe hazırlığı içinde bulunan tüm cuntayı isim isim deşifre etti. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, soruşturmanın derinleştirilmesi talimatını verdi. Milli Savunma Bakanlığı (MSB) Adalet İşleri Başkanı Hakim Tuğgeneral Arif Onat tahkikatı başlattı. Cemal Tural’ın başında bulunduğu soruşturma heyeti 8 subayı suçsuz bulurken, Binbaşı Kuşçu, “orduyu isyana teşvik” suçlamasıyla bir yıl hapse mahkum edildi. Ancak aradan 2 yıl geçmeden cumhuriyet tarihinin en kanlı darbesi olan 27 Mayıs yapıldı, bir başbakan ile iki bakan idam edildi. Kuşçu’nun deşifre ettiği isimler Milli Birlik Komitesi üyesi oldular.

28 ŞUBAT’TA DA BENZER BİR HADİSE

Buna benzer bir olay da 28 Şubat sürecinde yaşandı. Görevi gereği Batı Çalışma Grubu’nu (BÇG) ortaya çıkaran ve hükümete karşı darbe hazırlığı içinde olunduğuna ilişkin belgeleri deşifre eden dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire eski Başkanvekili Bülent Orakoğlu ve İstihbarat Daire eski Bşk.Yrd. Hanefi Avcı hakkında soruşturmalar açılmıştı.

“SAMET KUŞÇU VAKASININ OLMAMASI İÇİN İLGİLİ KİŞİLER YARGILANMALIDIR”

Anayasa uzmanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak, Türkiye’de “9 subay olayı” gibi hadiselerin unutulmaması gerektiğinin altını çizerek, skandalda adı geçen kişi ve kişilerin sivil mahkeme tarafından yargılanmaları gerektiğinin önemine dikkat çekti. Kamalak, şunları söyledi: “Burada ‘Asıl olan suç işleyen kişilerin yargılanmalarıdır. Askeri mahkeme, sivil mahkeme, ne fark eder?’ denebilir. İki mahkeme arsındaki farkı anlayabilmek için Samet Kuşçu olayı ile Şemdinli olaylarını hatırlamak herhalde yeterlidir. Bilindiği gibi Samet Kuşçu, ‘Askeriyede darbe hazırlığı içinde olan bir cunta var’ diye ihbarda bulunduğu için 1958’de Askeri Mahkeme’de yargılanarak, asılsız ihbarda bulunduğu gerekçesiyle Ordu’dan atılmıştı. Ama aradan iki sene geçmeden 27 Mayıs 1960 Darbesi yapıldı. Menderes ve iki bakan arkadaşı idam edildi.” Kamalak, bu gibi hadiselerin önüne geçmek, kamuoyu vicdanını zedelemeyecek bir yargısal sürecin ortaya konulması gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: “Halka tepeden bakan, milli iradeden ümidini kesen darbeci - vesayetçi çevreler, hatta Kanun’a kabul oyu veren muhalefet partileri bile Kanun’un kabulünü takip eden günden itibaren bir tenkit kampanyası başlatmışlardır ama hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.”

27 MAYIS İHTİLALCİSİ ÇELİKOĞLU’NDAN KUŞÇU İTİRAFLARI

27 Mayıs 1960 darbesinden 4 yıl önce Milli Savunma Bakanlığı emir subaylığına getirilen ve Menderes hükümetine ait bilgileri darbecilere aktaran cuntacı Albay Adnan Çelikoğlu, “Anılarım” adlı kitabında, Samet Kuşçu ve 9 subay olayını şöyle anlatıyor:
“Güvendiğim, subay arkadaşlarla taraftar toplamak, arkadaşların düşüncelerini anlamak için çok basit bir yöntem uyguluyorduk. ‘Ne olacak bu memleketin hali’ sorusu sorularak karşı tarafın düşünceleri öğreniliyor, ardından da ‘Biz ne yapabiliriz’ ortaya konuyordu. Bu şekilde seçilen arkadaşların adları komiteye getirilir, onaylanırsa ilişkiler sıklaştırılır ve kendisi toplantılara çağrılırdı. Bu arada İstanbul Ordu Temsil Bürosu Başkanlığı’nı yürüten Kurmay Binbaşı Samet Kuşçu adında biri vardı. Aramıza girmek istiyor, bir şeyler öğrenmek için çırpınıyordu. Ancak teşkilat, ‘Dikkat, Samet Kuşçu güvenilir bir tip değildir’ diye uyarılmıştı. Ancak Samet Kuşçu, ihtilalci subaylardan öğrendiği kimi isimleri Menderes’e kadar duyurmuştu. İhbar edilen kişiler şunlardı: Teşkilatın başındaki Yarbay Faruk Güventürk, Albay Naci Aşkun, Albay İlhami Barut, Binbaşı Ata Tan, Binbaşı Ahmet Dalkılıç, Yüzbaşı Kazım Özfırat, Yüzbaşı Hasan Sabuncu, Cemal Yıldırım. İhbarı yapan Kurmay Binbaşı Samet Kuşçu da aynı davada yargılanacaktı. Milli Savunma Bakanı Şemi Bey ile birlikte İstanbul’a gitmiştik. Şemi Bey Cumhurbaşkanı Bayar’ın odasına çıktı ve uzun süre odada kaldı. Çıktığında yüzünden düşen bin parçaydı. Sinirlendiği zamanlarda yaptığı gibi bir Bafra sigarası yaktı, tesbihini de eline aldı. Ne olduğunu sorduğumda, ‘Samet (Kuşçu) ihbar yapmış’ dedi.”

KUŞÇU ÖYLE KORKUTULDU Kİ ÖLDÜRÜLECEĞİNİ SANIYORDU

“Ertesi sabah, Samet Kuşçu bakanlığa gelerek Şemi Bey’le görüşmek istedi. Samet çıktıktan sonra bakan içeri beni çağırdı. Birden Faruk Güventürk’ü tanıyıp tanımadığımı sordu. O, komitemizin başındaydı. Kem küm ettim. Bakan, Güventürk’ün o gün tevkif edileceğini söyledi. Başımdan kaynar sular aktı. İçeride bu konuşmalar geçerken, dışarıdan bazı gürültüler geldi. Meğer Samet Kuşçu, lobide Emniyet Müdürü Hayrettin Nebioğlu’nu görünce korkmuş ve arka pencereden atlayıp kaçmış. Kendisinin öldürüleceğine inanıyordu. İçişleri Bakanı Gedik, ‘Bu çocuk deli’ diyordu. Bu teşhis çok iyiydi. Paçayı kurtarabilirdik. Bu düşünce ile Şale Köşkü’ne Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın yanına gittik. Çıkarken ikisinin de yüzü asıktı. Bayar, araştırmanın derinleştirilmesini istemiş. Bu bizim iyimserliğimizin sonuydu.”

BİZ PAÇAYI KURTARIRKEN BİZİ İHBAR EDEN KİŞİ HAPİS YATTI

“Durumun önemini herkesten iyi kavrayan Cumhurbaşkanı Bayar, ellerinde delil olmamasına rağmen 9 subayı tevkif ettirdi. Tahkikatı MSB Adalet İşleri Başkanı Hakim Tuğgeneral Arif Onat yürütüyordu. Sekiz subay da isnad edilen suçu reddediyor, asıl darbecinin Samet Kuşçu olduğunu söylüyorlardı. Dört ay devam eden sorgular sırasında sanıklar avukatları ve aileleriyle görüştürülmemişti. Ancak subaylar konuşmadı. İhtilal komitesi büyük bir tehlikeyi atlattı. 9 subayın 26 Mayıs 1958’de başlayıp altı ay süren mahkemesi sekiz subayın beraati ile sonuçlanıyordu. Sadece biri, ihbarı yapan Samet Kuşçu, ‘Orduyu isyana teşvik’ suçundan iki yıl hapse mahkum olmuş, rütbeleri elinden alınmıştı.”

Kaynak: Vakit

Haber Ara