Dergâhtan çete çıktı
İstanbul’un popüler dini merkezlerinden Yahya Efendi Dergâhı Vakfı’nın yöneticileri uyuşturucudan tutuklu olmalarına rağmen görev başındalar.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-11-02 19:49:00
Beşiktaş’taki Yahya Efendi Dergâhı Vakfı’nın Başkanı Kemal Ata ile Vakıf Müdürü Mehmet Karakaş 3 Ekim 2008’de, Hollanda’dan uyuşturucu getirme işine karıştıkları iddiasıyla Silivri Cezaevi’ne girdiler. Ancak Ata ve Karakaş Yahya Efendi Dergâhı Vakfı yönetimindeki rollerini sürdürüyorlar. Vakfa yer tahsisleri devam ediyor, dergâhın restorasyonu için de hala para toplanıyor.
Geçen yıl uyuşturucu kaçakçılığı suçlamasıyla tutuklanan Kemal Ata’nın İstanbul Beşiktaş’taki Yahya Efendi Dergâhı Vakfı’nın başkanlığını sürdürdüğü ortaya çıktı.
Vakfın müdürlüğünü sürdüren Mehmet Karakaş’ın da tutuklandığı uyuşturucu operasyonundan sonra, Ata’nın başkanlığını sürdürdüğü kuruluşa Vakıflar Müdürlüğü’nün, yer tahsisine devam ettiği öğrenildi. Faaliyetlerini sürdüren vakıf, ihaleyle bir şirkete verilen dergâhın restorasyonu için de para toplamaya devam etmiş.
16. yüzyıldan beri Beşiktaş Çırağan’da Boğaz’a hâkim bir tepede kurulu olan Yahya Efendi Dergâhı’nın bağlı olduğu vakıfla ilgili ilk skandal, 13 Ekim 2008’de Başkan Kemal Ata ve Vakıf Müdürü Mehmet Karakaş’ın bir uyuşturucu operasyonunda tutuklanması ile patlak verdi.
Edirne Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin takibi sonucu Hollanda’dan Türkiye’ye uyuşturucu hap getirirken yakalanan bir TIR şoförünün verdiği bilgilerle İstanbul ve Manisa’da operasyonlar düzenlendi. İstanbul’daki operasyonda uyuşturucu hapları Türkiye’ye getirme işini organize ettiği suçlamasıyla vakfın başkanı Kemal Ata ile müdürü Mehmet Karakaş yakalanarak Silivri Cezaevi’ne yollandı.
Vakfa yer tahsisi aylardır sürüyor
Öte yandan, büyük bir skandala adı karışan yöneticilerinin hala görevde olduğu dergâhta hiçbir şey değişmediği gibi, tutuklamalardan tam üç ay sonra 18 Aralık 2008’de, Vakıflar Genel Müdürlüğü vakfa yer tahsis etmeye devam etti. Bu yeni tahsisler arasında vakfın şu an faaliyetlerini yürüttüğü oda, kütüphane binası ve iki konak da var. Yanı sıra, vakfın işleri, hâlâ, Silivri Cezaevi’nde bulunan yöneticiler tarafından yürütülüyor.
Yahya Efendi Vakfı ile ilgili olarak daha farklı iddialar da söz konusu. Vakfı yakından bilen ve ismini açıklamak istemeyen bir görevli, “Türbenin restorasyon ihalesi, devlet bütçesinden ayrılan beş milyon TL’ye özel bir inşaat şirketine verildi. Buranın restorasyon parasını devlet ödüyor ama burada restorasyon için hâlâ milyarlar toplanıyor. Başkan uyuşturucu kaçakçılığından içeride ve toplanan paralar da kayıt altında değil” diyor.
Dergâh’a gittiğimizde, önünde “restorasyon” tabelası olan kapıda vakıf görevlilerinin restorasyona yönelik bağış topladığını görüyoruz... Makbuzlarda da, tedavülden kalkan altı sıfırlı rakamlar var.
Mezar taşlarıyla duvar örmüşler
Aynı görevlinin bir diğer iddiası da Kemal Ata’nın emriyle, dergahtaki tarihi mezar taşları kullanılarak dergahın planında olmayan 10 metrelik bir dış duvar inşa edildiği. Yetkili, “Bu tarihi evin üst kısmı özel mülk. Bu mülk ile tarihî ev arasında bulunan duvar bir buçuk metre geri çekildi. Buraya Vakıf, mezar taşlarını da kullanarak bir duvar inşa etti. Bu yasadışı ve bu duruma Vakıflar Genel Müdürlüğü hiç sesini çıkarmadı” diyor.
Dergâhta çini yok ama ihalede var
Dergâhın restorasyon ihalesiyle ilgili de çarpıcı iddialar var. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün restorasyonla ilgili açtığı ihalede rakamların şişirilmesi için orijinal yapıda olmayan unsurlar eklenmiş.
Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğü tarafından Pekerler İnşaat Şirketi’ne 5 milyon 114 bin 500 TL’ye mayıs ayında ihale edilen Şeyh Yahya Efendi Camii’nin restorasyon ihale dokümanlarında yer alan bazı maddeler, restore edilen türbenin ilk halinde yok.
Örneğin, ihalede yer alan listenin 169 ve 170. maddelerinde “Eksik çinilerin orijinaline uygun yapılması ve yerine montajlanması, mevcut çinilerin tuzdan arındırılması temizlenmesi ve sağlamlaştırılarak bakımlarının yapılması: 186 bin TL” deniyor; eksik çinilerin miktarı 100 adet, mevcut tarihî çini miktarı da 86 metrekare olarak belirtiliyor. Lakin, türbenin orijinalinde ya da mevcut halinin hiçbir yerinde çini yok ve hiçbir zaman da olmamış.
Yine ihale şartnamesinde, yedi metrekare bir alanın altın varakla kaplanması, 56, 45, 32 metrelik perde kornişi ve kapı çerçevelerinin altın varakla kaplanması gibi maddeler var. Toplam bedeli 151 milyarı bulan bu işler de şaibeli, zira türbede ve dergâhın hiçbir yerinde hiçbir zaman altın varak kullanılmadığı gibi, dergâhta bahsedildiği gibi yedi metrekarelik bir düz alan da yok.
Vakıf yetkilisi, bu kadar değerli tarihî mekânlarda çivi çakmanın bile çok ciddi bir iş olduğunu vurguluyor ve “Burada yolsuzluk yapılıyor; vakıflar da buna göz yumuyor” diyor.
Şeyh Yahya Efendi kimdir?
Üsküdar’da Aziz Mahmut Hüdai, Beykoz’da Yuşa Efendi’nin türbesi, Sarıyer’deki Telli Baba ile birlikte İstanbul Boğazının dört manevi bekçisinden biri olduğu söylenen Beşiktaş’taki Yahya Efendi Dergâhı’nın kuruluşu 1538 yılına kadar gidiyor. Kanuni Sultan Süleyman ile birlikte Trabzon’da doğup büyüyen ve Kanuni’nin süt kardeşi olan Yahya Efendi daha sonra döneminin en büyük müderrislerinden biri oluyor. Yahya Efendi, emeklilik hayatını da Çırağan sırtlarındaki ev ve dergâhında sürdürüyor. Daha sonra aynı yere gömülen Yahya Efendi’nin türbesi İstanbul’un en çok ziyaret edilen dini mekanlarından biri.
Kaynak: Taraf
SON VİDEO HABER
Haber Ara