Mısır'da değişim rüzgarları
Arap basınında bugün Mısır'daki iktidar tartışmaları ile Arap ülkelerinde okuma-yazma faciası ve bölgeyi uçuruma sürükleyen İsrail'in aşırı sağı gündeme oturuyor.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-10-30 14:16:00
Selda Shosa / Timeturk
Arap basını bugün sağlık durumlarından ötürü artık iktidarı yürütemeyeceği gündeme gelen Hüsnü Mübarek'in oğlunu iktidara mirasçı kılmaya çalışması karşısında Mısır halkında oluşan tepkime, Arap toplumundaki okur-yazar oranındaki düşüklük ve bu sorun için sunulan alternatif çözümler, İsrail aşırı sağının bir şekilde durdurulması gerektiği yoksa bölgeye aşırı zarar vereceği konularını gündeme taşıyor.
MISIR: DEĞİŞİM SANCISI BAŞLADI
Londra'dan yayımlanan El-Kudsu'l Arabi gazetesi bugünkü "Mısır: Değişim sancısı başladı" başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; "Şu anda Mısır bir sancı hali yaşıyor. Bu hal belki de sonunda sadece Mısır sınırlarıyla kısıtlı kalmayan aksine tüm Arap bölgesini kapsayan kapsamlı bir değişim sürecine neden olabilir. Orada; şu sıralar neler olduğunu anlamak için üzerinde durulması gereken ve gelecekte yansımaları görülecek bir grup gerçek bulunuyor.
Öncelikle: Mısır şu anda liderliğinin bulanık görmesinden ötürü bir şaşkınlık hali yaşıyor, liderliğin babadan oğula miras kalması sorununu olumlu ya da olumsuz bir şekilde çözemiyor. Bozulma daha önce görülmemiş olmasa da siyasi sistemin erozyonu başladı.
İkinci olarak bu sistemin temel kirişlerini oluşturan; bu sistemden ve bu şekilde gevşek devam etmesinden en çok faydalanan iş adamları tabakası geleceği için endişe duymaya başladı.
Üçüncüsü: Mısır'ın siyasi ve kültürel seçilmiş tabakası negatif karakterini terk etmeye, kamuoyunu köklü bir değişiklik sürecine girilmesi yönünde sürüklemek için hareket etmeye başladı.
Dördüncüsü: Mısır'da başkan Hüsnü Mübarek'in sağlık koşulları nedeniyle ülkeyi yönetmeye devam edemeyeceği yönünde görüş birliği var. Bununla beraber oğlu Cemal'in yönetimi ele almasının uygun olmayacağı yönünde de kamuoyunun yarısı hemfikir. Çünkü onun bu zor ve karmaşık görevi en iyi şekilde yerine getirebilecek kişi olmadığı düşünülüyor.
Beşincisi: Güvenliğin bozulması yanında siyasi alanda ve medyada belirsizlik halinin yayılması.
Altıncısı: İktidar grubu saflarında ve yakın dar çevresinde bir şaşkınlık halinin görülmesi.
Mısır sonunda doğru yönde hareket etmeye başladı. Bazıları bunun yavaş bir hareket olduğunu söylüyor. Ancak büyük vücut hızla hareket edip bir hamle de istediğini yapamaz. Önemli olan teker dönmeye başladı.
Araplarda okur-yazar oranı faciası
BAE'den yayımlanan El-Beyan gazetesi bugünkü "Arap istatistikleri tehlike alarmını çalıyor" başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor;"Arap Bilgi Raporu tarafından ortaya konan sayılar ve oranlar durumun gerçeğinin ümitsizliğini ortaya koyuyor ve azaltılıp değiştirilmesi için hızlı ve etkin bir şekilde hareket edilmezse ileride daha da kötü olacağı uyarısında bulunuyor. Denklemdeki açık dengesizlik tehlike çanlarını çalıyor.
Arap Strateji Forumu sırasında ortaya konan ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile Muhammed Bin Raşid Al Mektum kuruluşu tarafından hazırlanan rapora göre Arapların yaklaşık beşte biri -60 milyon- cahil. Aralarından üçte birlik kesim okuma yazma bilmiyor. üçte ikilik kısmı ise kadınlar oluşturuyor.
Aynı şekilde okul yaşına geldiği halde okul yüzü görmemiş çocuk sayısı 9 milyon. 7 Arap ülkesinde gençlerin yüzde kırkının eğitimi ilköğretimin eşiğini aşamamış.
Araştırmanın ortaya koyduğu bu ve diğer rakamlar diğer ülkelerdeki rakamlarla kıyaslandığında manzara daha da korkunçlaşıyor. Örneğin senelik olarak yayımlanmış kitaplar kişi başına dağıtıldığında 19 bin Arap'a bir kitap düşüyor. İngiltere'de ise her 500, İspanya'da her 700 kişiye bir kitap düşüyor.
Mesleki gelişim ve kadınların yüksek eğitime teşviki yanında günün gereksinimlerine karşılık verebilen programlar hazırlayabilmek de önemli şartlardan biridir. Ancak tüm bunlar neticede her aşamasında eğitim sektörüne yapılan harcamalara bağlıdır. Öyle ki her türlü araştırma merkezleri ve bilimsel laboratuvarlar için gerekli üretken bir ortam sağlanmalıdır. Bundan daha azı ise daha fazla sefalete reçete yazmaktan başka birşey olmayacaktır.
İsrail sağı bölgeyi uçuruma sürüklüyor
Filistin'den yayımlanan El-Kuds gazetesi bugünkü "İsrail aşırı sağı bölgeyi bir volkanın ağzına koyacak" başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; "Yaklaşık altı ay önce Bünyamin Netenyahu liderliğinde İsrail sağının iktidara gelmesi İsrail'deki Yahudilerin büyük kısmının adil barış sürecine güvenmeyen aksine bu süreci durdurmak için tüm çabasını sarfeden, 1991 yılında yapılan Madrid Konferansı'ndan bu yana masaya konan tüm girişimlere, anlayışlara ve çözüm planlarına bağlı kalmayı reddeden sağ yönünde değiştiğini ortaya koymuştur. O kadar ki bu sağ, Amerikan başkanı Barack Obama'nın yerleşimin durdurulması, 1967 yılında işgal ettiği topraklardan çekilmesini öngören Uluslararası Meşruiyet kararları esasına dayanarak, bölgede adil, kapsamlı ve sürekli bir barış karşılığında şartsız barış müzakerelerine girmesi talebini dahi kabul etmedi.
Netenyahu hükümeti filen on yıldır durdurulmuş barış sürecinin yeniden başlatılması yerine Kudüs de dahil olmak üzere Batı Yaka'da yerleşimi genişletmeyi sürdürdü. Kutsal toprağın vatandaşlarından onlarcasının evlerini yıkması ise rutin olarak yaptığı birşeydir. Batı Yaka'da Filistin Sultası'nın sivil belki de güvenlik denetimi altında bulunan noktalardaki Filistinli evler de yıkılmaktan kurtulamadı. Bu da İsrail yönetiminin işgali idame ettirmeye çalıştığını, herhangi bir barış ittifakı çerçevesinde işgal ettiği topraklardan çekilmeyi düşünmediğini onaylamaktadır. Bu çekilme, İsrail'in uzak planları arasında dahi yoktur.
Aşırı sağ barış karşıtı İsrailli hareketin öncülüğünü yaptı ve İsrail sokaklarında çoğunluğun desteğini kazandı. Çünkü bu çoğunluk aslında zaten barış yanlısı değildi. Ancak azınlığı oluşturan barış yanlıları İsrailliler tarafından sürekli sıkıştırılmaktadır. Birçokları çıkarlarına hizmet etmek ve basın, sabit bir şekilde barış sürecine inanmadığı için sağa katılmayı tercih etti.
Bu aşırı yönelimler bölgeyi bir volkanın ya da barut fıçısının ağzına koymaktadır. Burada sorulması gereken soru şu: Tüm adil barış fırsatlarının kaçırılmasından ve bölgenin gerilim ve çatışmalara yaklaştırılmasından faydası olan kim? Dünyanın yapması gereken bu aşırılık nedeniyle bölge bir uçurumun kenarına sürüklenmeden önce bu pervasız gidişe bir sınır koymak. Yoksa doğuracağı vahim sonuçlar istisnasız herkese isabet edecektir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara