'Her tartışma ekonomiyi etkiliyor'
Türkiye'nin demokrasinin standartlarını geliştirerek ekonomisini de büyüteceğini ifade eden Erdoğan,tartışmalara sitem ettiği toplantıda şöyle konuştu:
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-10-30 20:55:00
Erdoğan, Başbakanlık Yeni Bina'da Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Danışma Kurulu toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, ülkenin istikrarı, güven ortamı, huzuru ve gelecek vizyonunun, hedeflerinin ekonomiden bağımsız olmadığını söyledi.
Türkiye'nin demokrasinin standartlarını geliştirerek ekonomisini de büyüteceğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
''Türkiye, küresel ölçekte ağırlığını artırarak ekonomisini de büyütecektir. Türkiye, istikrarını, güven zeminini, kardeşliğini, huzurunu pekiştirerek ekonomisini büyütecektir. Türkiye, en önemlisi de hukuku güçlendirerek ekonomide yeni başarılara koşacak. Demokrasi ve hukuka ilişkin her tartışma, her türlü müdahale, her türlü olumsuz yaklaşım, her şeyden önce ekonomiyi etkiliyor. İşimizi, aşımızı, soframızdaki ekmeği etkiliyor. Bunu artık görmek durumundayız. Hiçbir yatırımcı, geleceği belirsiz, demokrasi standartları düşük, istikrarsız, güvensiz bir ülkeye gelip orada yatırım yapmak istemez.
TERÖRLE MÜCADELE VE YATIRIM
Paranın ''cıva'' gibi olduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, ''Uygun zemini bulur oraya akar. Bunu böyle yakalamak durumundayız. Sadece uluslararası yatırımcılar değil, yerli yatırımcılar da böyle bir ortamda kendisi için güven olmayan bir ortamda işte yaşıyoruz Güneydoğu, Doğu, bu bölgelerde yatırımcımız gidip yatırım yapıyor mu, yapmıyor'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Terörle mücadelede başarılı olduğumuz anda ben inanıyorum ki, Batı'nın, Orta Anadolu'nun çektiği yatırımı o bölgelerimiz (Doğu, Güneydoğu Anadolu bölgeleri) de çekecek. Ve huzur ortamı, mutluluk ortamı, refah ortamı ülkemin dört bir yanına, aynı oranda, aynı şekilde yayılacaktır.
O bölgelerdeki işsizliğimizi de süratle ortadan kaldırmanın fırsatlarını yakalama imkanlarını bulacağız. İşte onun için demokrasiyi daha da güçlendirecek, hukukun üstünlüğünü pekiştirecek, istikrarı, huzuru, kardeşliğimizi yüceltecek ve bunun neticesinde ekonomimizi daha da büyüteceğiz. Bu noktada, Türkiye'nin ufku son derecede açık. Biz Türkiye'ye inandık, güvendik ve bu başarıları elde ettik. İnanarak, güvenerek, demokrasi ve hukuk için yine demokrasi ve hukuk çerçevesinde mücadele ederek Türkiye'yi inşallah çok daha aydınlıklara taşıyacağız.''
DEMOKRASİ, ASLA EKONOMİDEN BAĞIMSIZ DEĞİLDİR
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Demokrasi, asla ekonomiden bağımsız değildir. Diplomasi, ekonomiden bağımsız değildir. Bunu küresel diplomasinin önemli bir ayağı olarak görüyoruz'' dedi.
Erdoğan, yeni Başbakanlık Binasında Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Danışma Kurulu toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, 2006 yılında kurulan Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı'nın kısa süre içerisinde büyük gelişmeler kaydettiğini söyledi.
Başbakan Erdoğan, ajansın Türkiye'nin yatırım ortamı ve yatırım fırsatlarının dünyaya tanıtımı konusunda önemli başarılara imza attığını belirterek, konuşmasına şöyle devam etti:
''Ajansın internet sayfası 11 ayrı dilde yatırımcılara güncel bilgiler aktarıyor. 21 ülkeden 16 sorumlu temsilci, Türkiye'ye yatırım çekmek için üstün bir gayretle koşturuyorlar, çalışıyorlar. Kuruluşunun üzerinden 2,5 yıl gibi kısa bir süre geçmesine rağmen ajans, bin 300 projeye doğrudan destek oldu. Dünya Bankası tarafından hazırlanan küresel yatırım tanıtım değerlendirmesinde Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı, 181 ülkenin ajansı arasında en iyi 15'inci ajans olarak sıralamaya girdi. Yine aynı değerlendirmede, bizim ajansımız, gelen taleplerin yönetimi konusunda, en başarılı performans gösteren ajanslar kategorisinde, dünyada 5, Avrupa'da 2. sırada yer aldı. Bu başarılarından dolayı da ajans yönetimini ve tüm çalışanlarını tebrik ediyorum.''
Başbakan Erdoğan, dünyada 1975 yılında sadece 27 milyar dolarlık bir uluslararası yatırımının bulunduğunu hatırlatarak, bu rakamın günümüzde 1,5 trilyon dolara ulaştığını kaydetti. Erdoğan, şu anda bütün ülkelerin bu 1,5 trilyon dolarlık yatırım miktarından pay almak için rekabet halinde bulunduklarına işaret ederek, her ülkenin topraklarına uluslararası yatırım çekmek için kolaylıklar sağladığını söyledi.
Ülkelerin tanıtım, arsa, vergi, yatırım konularında her türlü imkanı değerlendirdiğini anlatan Erdoğan, ''Türkiye'nin uluslararası yatırımları çekme konusunda da maalesef çok geciktiğini buradan bir kez daha ifade etmek durumundayım'' dedi.
Erdoğan, 1923 yılında, yani Cumhuriyet'in kuruluşundan itibaren Türkiye'nin uluslararası yatırımcılara arsa satışı yapıldığını belirterek, 1954 yılından itibaren de doğrudan uluslararası yatırımları çekmek için gayret gösterildiğini söyledi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Fakat, gerek ideolojik nedenlerle, gerek siyasi nedenlerle, gerekse Türkiye'nin ekonomik durumu yatırımları çekme konusunda beklenen performans gösterilmedi. 2003 yılında bu konuya ilişkin yoğun gayretlerimiz başlayıncaya kadar Türkiye'ye giren uluslararası doğrudan yatırım miktarı bazı istisnalar dışında 1 milyar doları aşamadı. Son 7 yılda her alanda gerçekleştirdiğimiz köklü reformlar doğrudan yatırımların da tarihi düzeyde artışını beraberinde getirdi. 2004 yılında yaklaşık 2.5 milyar dolarlık yatırım çektik. 2005 yılında 10 milyar dolara çıkarak rekor kırdık. 2006 yılında 20 milyar, 2007 yılı sonunda da 22 milyar dolar gibi yüksek bir seviyeye ulaştık.
2008 yılı ortalarında başlayan küresel krize rağmen, yıl sonunda 18,3 milyar dolarlık bir yatırım çekmeyi başardık. Küresel kriz, uluslararası doğrudan yatırımları 2009 yılında çok ağır derecede etkiledi. Yine de 2009 yılının 8 ayında yaklaşık 6 milyar dolarlık bir yatırım elde ettik. Küresel krizin aşılmasıyla birlikte Türkiye, uluslararası doğrudan yatırımları çekme konusunda hızlı yükselişini devam ettirecektir. Ve inşallah yeni rekorlara doğru emin adımlarla ilerleyecektir.''
Sermaye sahiplerinin bir ülkeye yatırım yaparken çok farklı kriterleri göz önünde bulundurduğuna işaret eden Erdoğan, ''Ülkenin demokratik standartlarından tutunuz, ekonomik yapısı, siyasi yapısı, sosyal yapısı, hukuk, ileriye dönük hedefleri, ulaşım, hammadde ve pazarlara yakınlık gibi çok sayıda kriter ölçülüp biçiliyor ve yatırım için ona göre karar veriliyor'' dedi.
CAZİBE MERKEZİ
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin uluslararası yatırımları çekmede son dönemde gösterdiği başarının Türkiye'nin standartlarından bağımsız olmadığını vurgulayarak, ''Her alanda köklü reformlar yapan, güven ve istikrar zeminini pekiştiren, ekonomisini güçlendiren Türkiye, yatırımlar için adeta bir cazibe merkezine dönüşmüştür'' diye konuştu.
Türkiye'nin başta komşuları olmak üzere bölgesiyle kurduğu iyi ilişkilerde yatırımları çekme noktasında olumlu etki yaptığını vurgulayan Erdoğan, şu anda Türkiye'de 22 bin 821 uluslararası sermayeli şirketin bulunduğunu kaydetti. Başbakan Erdoğan, bu şirketlerin dağılımına bakıldığında Türkiye'nin stratejik konumunun tarihi ve kültürel özelliklerinin yatırım çekme konusunda ne kadar etkili olduğunun da görüleceğini söyledi.
''BU TOPRAKLARI SÖKÜP GÖTÜRECEK HALİ YOK''
Erdoğan, 22 bin 821 şirketin 12 bin 463 tanesinin Avrupa ülkelerinden, 3 bin 888 tanesinin de Yakın ve Orta Doğu ülkelerinden olduğunu kaydetti. Afrika, Kuzey Amerika ve Asya'dan şirketlerin Türkiye'yi güvenli bir liman olarak görerek yatırım için Türkiye'ye koştuklarını anlatan Erdoğan, ''Bir yandan, bizim iş adamlarımız, yatırımcılarımız, dünyanın her yerinde yatırım yaparken, müteahhitlerimiz dünyada Çin'den sonra, 225 ilk büyük şirket arasında 31 şirketle ikinci sıraya yükseldiler'' dedi.
Başbakan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
''Türkiye, çok daha fazlasını başarabilir. Bundan hiç endişe etmiyoruz. Türkiye'nin potansiyeli, bugün elde ettiğimizin inanın çok daha üzerindedir. Bu konuda ben kesinlikle girişimcilerimize, yatırımcılarımıza güveniyorum. En ufak bir şüphe taşımıyorum. Avrupa ülkeleri, Asya ülkeleri, Orta Doğu ve Afrika ile iyi bir iletişim kurabilen, iyi ilişkiler tesis edebilen, işbirliğini her geçen gün artıran Türkiye tüm bu coğrafyaların yatırım noktasında merkez üssü haline gelmeye başlamıştır. Bizim bu fırsatı çok daha iyi değerlendirip bölgenin en büyük yatırım merkezi olma şansını yakalamamız mümkündür ve gayretlerimiz de bu yöndedir.
Uluslararası yatırım Türkiye'den bir şeyleri alıp götürmüyor. Onun için endişeye, korkmaya gerek yok. Tam tersine Türkiye'ye bir şeyler getiriyor. Türkiye'ye yeni imkanlar kazandırıyor. Şu anda Türkiye'de faaliyet gösteren 22 bin 821 şirket, bizim insanımızı istihdam ediyor. Onlara maaş, bize vergi ödüyor. Bizim ekonomimize katkı sağlıyor. Sadece hükümet olarak bizim gayret göstermemiz yeterli değil. Tüm siyasetçilerin, sivil toplum örgütlerinin, işçi ve işveren örgütlerinin, iş adamlarının, üniversitelerin, çok geniş bir vizyonla bakış açısıyla meseleyi değerlendirip bu sürece katkı sağlaması gerekiyor.
Düşünebiliyor musunuz, küresel sermaye ülkenizde yatırım yapacak, buradan toprak, arazi alması gerekiyor, hemen kıyametler kopuyor. 'Türkiye elden gidiyor'... Bu yanlış yaklaşım tarzını bizim bir kere düzeltmemiz gerekiyor. Yapılan yatırım bizim topraklarımızın üzerindedir. Bunu buradan kimsenin alıp götürecek hali yok. Bu toprakları söküp de götürecek hali yok. Bu topraklar bizim topraklarımız. Burada yatırım yapıyor ve yatırım yaptığı sürece, çalıştığı sürece burada kalacaktır.''
Başbakan Erdoğan, ''Demokrasi, asla ekonomiden bağımsız değildir. Diplomasi, ekonomiden bağımsız değildir. Bunu küresel diplomasinin önemli bir ayağı olarak görüyoruz'' dedi.
Erdoğan, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu başkanlığındaki bir heyetin Irak'ın kuzeyine gittiğini anımsattı. Yatırımcıların Güney Afrika'ya yönelik çalışmalarına da işaret eden Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
''Güney Afrika'da yine ekmek arayacağız. Yatırımlar arayacağız. Oradan buraya iş adamları çekmenin mücadelesini vereceğiz. 'Durmak yok, yola devam' diyoruz. Koşacağız, çünkü yapacağımız çok iş var. Bu ülkenin yapması gereken çok iş var. Türkiye'nin bu yeni durumunu, konumunu tüm dünyaya anlatmak, tanıtmak artık her zamankinden daha fazla önem arz ediyor. Bunu hep beraber yapacağız. Burada olan, olmayan tüm kişi, kurumlarla birlikte yapacağız. Çünkü bu ülke bizim. Hep beraber dertli olacağız, hep beraber bu dertlerin dermanı olacağız.''
AA
Haber Ara