''Barışçıl nükleer teknoloji İran'ın da hakkı''
Başbakan Erdoğan, İran ziyaretinin 2. gününde bir basın toplantısı düzenledi. İran'la çok işimiz var diyen Erdoğan, "Barışçıl nükleer teknoloji İran'ın da hakkı" dedi.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-10-28 13:27:00
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin Tahran Büyükelçiliğinde Türk ve yabancı gazetecilerin katılımıyla basın toplantısı düzenledi.
'Üç yıl aradan sonra dost ve kardeş ülke' İran'ı tekrar ziyaret etmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, Türkiye'nin, İran ile ilişkilerine her alanda özel bir önem verdiğini söyledi. Başbakan Erdoğan, 'Dostça ilişkilerimiz içişlerine karışmama ilkeleri ve iyi komşuluk temelinde memnuniyet verici şekilde gelişmektedir. Çok taraflı ekonomik ve siyasi birçok girişimde Türkiye ve İran birlikte yer almaktadır' diye konuştu.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Türkiye, bölge ve dünya barışı için bir öneride bulunmaktadır: 'Komşularınla dost ol'... Ve bizler 7 yıllık iktidar dönemimizi gerek komşularımızla, gerek dış dünyayla tamamıyla dost kazanma üzerine tesis etmiş bir ülkeyiz. Bunda da başarılı olduk, 7 yıldır da bunu kararlı bir şekilde izliyoruz. Bir zamanlar savaşmanın eşiğine geldiğimiz bazı komşularımızla bugün öyle güçlü dostluklar kurduk ki artık aramızda vizeleri kaldırmak suretiyle Suriyeli kardeşlerimiz Türkiye'ye, Türkiye'den vatandaşlarım rahatlıkla Suriye'ye geçebilmektedir.
Çevresinde barış ve dostluk kuşağı oluşturan her ülke, dolaylı olarak dünya barışını da sağlamış olacaktır. Dünya barışına da ciddi katkılarda bulunmuş olacaktır. Dünya barışı, gerçekten hasretle beklenen, arzulanan bir süreç. Ne yazık ki şu anda gün geçmiyor, bir ülkeden patlayan bombaları duymayalım veya bir ülkeden bu patlayan bombalarla onlarca yüzlerce insanın öldürülmüş olduğunu duymayalım. Bu tabii küresel barışın arzulandığı 21. asra giriş sürecinde hedeflerin tutmadığını gösteriyor ve aktörlerin bu noktada görevini hakkıyla doğru bir şekilde yerine getirmediğini gösteriyor.'
-'BARDAĞIN DOLU TARAFINI GÖRMELİYİZ'-
'Türkiye ve İran, bölgenin en önemli dengeleridir ve barış için bölgede yapacakları çok şey vardır' diyen Başbakan Erdoğan, köklü medeniyete sahip iki ülkenin bölge barışı için çok büyük bir güç oluşturduklarını söyledi. Başbakan Erdoğan, 'Sorunların değil, çözümlerin anahtarı olmak üzere bölgemizin iki büyük aktörü olan Türkiye ve İran halklarına önemli işler düşmektedir' diye konuştu.
Erdoğan, şöyle devam etti:
'İkili ilişkilerimizde atacağımız dostluk ilmikleri bölgesel ve küresel ortama da olumlu katkıda bulunacaktır. İran, gerek stratejik coğrafi konumu, gerekse ekonomik potansiyeli, gerekse dinamizmini her vesileyle ortaya koyan, beşeri potansiyeli dolayısıyla bölgemizin önemli bir ülkesidir. İran, yapacakları ve yapmayacakları ile barış ve istikrarın temini ve devamı bakımından her zaman anahtar bir konuma sahip olacaktır.
Daha çok bardağın dolu tarafını görmeliyiz diye düşünüyorum. Daha çok barışın destekçisi olmalıyız. Enerjimizi, zekamızı, doğal zenginliklerimizi ve maddi kaynaklarımızı insanlığın huzuru ve sağlığı için harcadığımızda aslında aramızdaki husumetleri de gidermiş olacağız. 1638 yılında Kasrışirin Antlaşması ile attığımız dostluk sınırı, 2009 yılına değin değişmedi. Belki de dünyanın en uzun tarihli, değişmeyen sınırına sahibiz. Bu derin köklere sahip dostluğumuzun daha nice uzun yıllar devam etmesini arzu ediyoruz, bundan da kuşkum yok.'
-PAKİSTAN'DAKİ BOMBALI SALDIRI-
Sözlerine, 'Toplantıya girerken aldığım bir haber, gerçekten bizler için çok üzüntü verici oldu' diye devam eden Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
'Bildiğiniz gibi buraya Pakistan'dan geldik ve geldikten sonra ardımızdan bugün orada yine bombalar patladı. Nitekim, ilk gelen haberlere göre şu anda oradaki ölü sayısı son durum 80 diye aldım. 80 kadar ölü sayısı var, fakat sayının daha da artacağı söyleniyor.
Yine bu arada, Kabil'de de Birleşmiş Milletler (BM) misafirhanesine yapılan bir saldırı, orada da BM'nin 4 mensubunun öldüğünün haberi bizlere ulaştı. İşte az önce söylediğimiz, bunlar küresel barışı tehdit eden ne yazık ki bombalar, eylemler. Buna karşı ortak bir mücadele platformunu hep birlikte dünyada oluşturmalıyız diye inanıyor, böyle düşünüyorum.'
SORU-CEVAP
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İran’daki Türk Büyükelçiliği’nde soruları yanıtladı. Erdoğan şunları söyledi:
ZİYARET SEBEBİ ARABULUCULUK DEĞİL
İran’a ziyaretimiz herhangi bir arabuluculuk sebebiyle değil, ikili ilişkiler ve bölgesel sorunları değerlendirmeye yöneliktir.
Çünkü bölgede İran’la birlikte yapacağımız çok şeyler var. Gerek devlet anlayışı olarak yüzyılları mütecaviz yapıya sahip İran’ın gibi derin bir tarihi olan Türkiye ile yapacağı çok şeyler olduğuna inanıyoruz.
Bütün bunları dün Cumhurbaşkanı Sayın Ahmedinecad ve yardımcısıyla yaptığımız görüşmelerde değerlendirme fırsatı bulduk.
Bakan arkadaşlarım muhataplarıyla, aynı şekilde parlamento dostluk gruplarımız birbirleriyle görüşmeler yaptı.
Ve yine dün Cumhurbaşkanı 1. yardımcısı Sayın Rahimi’yle birlikte İran ve Türk işadamlarına karşı birlikte, oda başkanları hitap ettik ve onların da sektörel anlamda tanışmalarının zemini oluşturuldu.
2 yıldır dış ticaret hacmimiz artıyor. 20 milyar dolarlık bir hedefimiz vardı. Şimdi yeni hedefimiz 30 milyar dolar.
Siyasette uluslararası bazda da ulusal bazda da kaybetmek biraz ağır ifadeyle kullanacağım, intihar çok kolaydır. Ama kazanmak çok zordur. Biz bunları yakın siyasi tarihte de geçmişte de gördük.
TÜRKİYE - İSRAİL İLİŞKİLERİ
İsrail – Türkiye ilişkileri zaten malum. Hakkaniyet ölçüleri içinde münasebetlerimizi devam ettiririz. Ama hiçbir zaman Türkiye’nin siyasi iradesi üstünde iradeyi kabul etmeyiz. Türkiye kendi siyasi iradesini kendisi belirler. Bu istikamette de adımını atar.
NÜKLEER SİLAHLAR
Türkiye nükleer silahların yayılması konusuna sıcak bakmamaktadır. Bunu biz BM'ye de ilettik. Ama barışçı amçlarla nükleer teknolojiyi kullanmak her ülkenin hakkıdır. Bu İran'ın da hakkıdır Türkiye'nin de hakkıdır.
İSRAİL-SURİYE İLİŞKİLERİ VE TÜRKİYE'NİN ARABULUCULUĞU
Biz bundan önceki Suriye-İsrail görüşmelerinde bu işin içine atılmadık. İki ülkenin dolaylı da olsa bizden arabuluculuk görevi talep etmeleri sebebiyle bu işin içine girdik. Ve 15 raunt devam edebildik.
Bunun 4 raundu özel temsilcilermizle götürüldü. 5. rauntta Başbakanlar olarak Ankara'da biraraya geldik. Biz hafta başı görüşmemizi yaptık ve hafta sonuna kadar ara verilsin dendi. Malesef Cuma gini o görüşme gerçekleşmedi. Cumartesi Gazze'de bombalar patladı. Gazze sürecini tekrar gündeme getirecek değilim. O konudaki tavrımız belli. Yaklaşım tarzımız aynıdır. Çünkü bugün halen Gazze'ye Şarm El Şeyh toplantısından sonra oranın inşası süreci başlamamıştır.
Akt yapı, üst yapı, okullar, hastaneler çökmüştür. BM merkezleri bile vurulmuştur. Fosforlu bombalar kullanılmıştır. Bu bir kitle iha silahıdır. Bin 500 kadın, çocuk, yaşlı oarada öldürülmüştür. 5 bin insan yaralı kalmıştır. Ve bütün bunlara
karşı biz insani olarak görevimizi yapmayacak mıyız? Türkiye'nin bu konuda duyarlı olması ve bu sürece katkıda bulunması gerekir. Türkiye durumdan vazife çıkarma gayreti içinde değildir. Eğer Suriye ve İsral talep ederse biz hazırız, çalışmalara katılırız. Yeter ki bölgenin barışında bizim de katkımız, emeğimiz olsun.
'ONE MİNUTE' KRİZİ VE SONRASINDA YAŞANANLAR
Oradaki olay spontane bir gelişmedir. Önceden planlanmış birşey değildir. Bizim oradaki tavrımızı batıya karşı bir tavır olarak değerlendirmek yanlıştır. Biz doğuyla da batıyla da ilişkilerimizi en iyi şekilde geliştirmek niyetindeyiz. Bizim bir yüzümüz batıya, bir yüzümüz doğuya dönük. Bizim AB sürecimiz mevcut. Müzakereci bir ülke konumundayız. Bunun yanında NATO üyesiyiz. Ve yapımızın demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olarak şekillenmesi önemlidir. Bizim bir yerden kopup bir başka yere kaydığımız şeklindeki yorumlar yanlış olur. Menfaatlerimiz ön plandadır. Menfaatlerimiz neyi gerektiriyorsa o şekilde politika belirleriz.
Haber Ara