İsrail 3. İntifada'nın fitilini ateşliyor
Radikal Yahudilerin Mescid-i Aksa'nın bulunduğu Haremüşşerif'e girerek ortalığı karıştırması Haaretz gazetesince böyle yorumlandı: Bir volkanı uyandırmaktan başka işe yaramıyor.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-10-27 11:42:00
Başta Türkiye, Ürdün ve Mısır gibi İslam ülkelerinin kaygılarını dile getirmelerine sebep olan bu tür çağrı/eylemler, Haaretz gazetesinin dünkü başyazısının da vurguladığı gibi, uyuyan bir volkanı uyandırmaktan başka işe yaramıyor. Provokatif çağrılar, doğal olarak Filistinlileri savunma psikolojisine ve yer yer şiddete başvurmaya itiyor.
İsrailli bazı radikal hahamların, Mescid-i Aksa'nın bulunduğu Haremüşşerif'e girmeleriyle önceki gün başlayan çatışmalar dün İsrail polisinin Arapların bölgeye girişlerini serbest bırakmasının ardından duruldu. Başta Türkiye, Ürdün ve Mısır gibi İslam ülkelerinin kaygılarını dile getirmelerine sebep olan bu tür çağrı/eylemler, Haaretz gazetesinin dünkü başyazısının da vurguladığı gibi, uyuyan bir volkanı uyandırmaktan başka işe yaramıyor. Provokatif çağrılar doğal olarak Filistinlileri savunma psikolojisine ve yer yer şiddete başvurmaya itiyor. İsrail Azınlık İşleri Bakanı Avishay Braverman'ın ifadesiyle bu tür provokasyonlarla Yahudi radikaller, Filistinliler arasındaki radikal söylemi destekliyorlar. Ancak yaşananları sadece bir hahamlar�Filistinliler restleşmesi olarak görmek naiflik olur. Neticede hahamlar, Netanyahu iktidarının sağladığı aşırılığı teşvik eden sosyo-politik düzlemde faaliyet gösteriyor.
Başbakan Binyamin Netanyahu iktidarı da Siyonizm'in objesini daraltırken şiddetini artırmaya devam ediyor. 1996 yılında iktidara geldiğinde geleneksel Siyonizm'in "İsrail Ülkesi" söylemi yerine merkezine Kudüs'ün "bölünmez ve ezeli İsrail başkenti olduğu" söylemini oturttuğu bir yönetim anlayışı benimsemişti. Dönemindeki politikalar Müslüman-Arap dünyanın literatürüne "Kudüs'ün Yahudileştirilmesi" kavramını yerleştirdi. Kavramın karşılık geldiği politika arkeolojik kazılar, Eski Şehir çevresinde mülk alımı ve yeni Yahudi mahallelerinin kurulması, Filistinlilere ait arazilerin Yahudi yerleşimine açılmadan önce yeşil alana dönüştürülme bahanesiyle istimlaki ve meskunlarının sahiplik hakkını belgeleyemeyecekleri tespit edilen binalara kaba güçle el koyulması gibi mekanizmalarla yürürlüğe konuldu.
Bugün Kudüs'te yaşananlar, Netanyahu hükümetinin Kudüs Siyonizmi'nin objesini daha da daraltarak bir "Üçüncü Mabed Siyonizmi"ne sarılmış olduğu hissini veriyor. Üçüncü Mabed Siyonizmi'nin motor gücünü de Mahon Mikdaş [Mabed Enstitüsü] oluşturuyor. 1987'de kurulan Mahon Mikdaş, o gün bugündür bir taraftan Yahudileri Mescid-i Aksa'nın bulunduğu tepe üzerinde Üçüncü Mabed'in kurulması gerektiği yönünde bilinçlendirmeye, diğer yandan kurulacak bu mabedde kullanılacak olan ritüel malzemesini, kap kacağı, kıyafetleri ve hatta kurban edilecek "kızıl düve"yi üretmeye çalışıyor.
Enstitü'nün takipçilerine Mescid-i Aksa alanına zorla da olsa girme çağrısında bulunması, daha önce Naameney Har HaBayit [Mabed Tepesi İnanlıları] adlı örgütün Üçüncü Mabed'in köşe taşını Aksa alanına yerleştirme yönündeki girişimlerinin daha geniş bir halk tabanınca benimsenmekte olduğunu gösteriyor.
Üçüncü Mabed Siyonizmi'nin muhtemel evladı 'Üçüncü Mabed' değil 'Üçüncü İntifada'dır. Üçüncü İntifada da sadece can ve kan kaybı değil aynı zamanda çözümsüzlüğün kalıcılaşması sonucunu getirir. "İsrail'in ezeli başkenti" söylemi "dünyanın ebedi baş belası" algılayışına gebedir.
Ankara, Kudüs'teki gelişmelerden kaygılı
Dışişleri Bakanlığı, Haremüşşerif ve civarında son bir aydır devam eden ve önceki gün yeniden tırmanış eğilimine geçen gerginlikten "derin kaygı" duyulduğunu belirtti. Bakanlıktan yapılan açıklamada, bölgede barış ve istikrarın tesis edilmesine yönelik çabaları sekteye uğratacak bu gibi olayların tekrar yaşanmaması için gerekli önlemlerin alınması gerektiği kaydedilerek, "Dün (önceki gün) yaşanan olaylar sırasında tutuklanan, aralarında Filistin Ulusal Yönetimi yetkililerinin ve İslam Vakfı görevlilerinin de bulunduğu kişilerin bir an önce serbest bırakılmasını bekliyoruz." denildi.
Kudüs'te başkonsolosluğu bulunan tek İslam Konferansı Teşkilatı (İKT) üyesi ülke olan Türkiye'nin bu gelişmeleri başından itibaren yakından takip ettiği hatırlatılan açıklamada, bakanlık tarafından geçmişte yaşanan üzücü olaylardan ders alınması ve gerginliği tırmandıracak, kışkırtıcı adımlardan kaçınılması için daha önce de çağrı yapıldığı bildirildi. Açıklamada, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın 28-29 Ekim'de Rabat'ta düzenlenecek Uluslararası Kudüs Forumu'na katılarak bir konuşma yapmak üzere bugün Fas'a gideceği de hatırlatıldı.
Kaynak: Zaman
SON VİDEO HABER
Haber Ara