Darülfünun ruhu yeniden ihya ediliyor
Türkiye'nin ilk İlahiyat fakültesiydi; 1933'de kapatıldı. 1992'de İstanbul Üniversitesi bünyesinde yeniden açılan fakülte yeni dekanı Şinasi Gündüz'le ulusal alanda öncü ve uluslararası alanda tanınmış bir fakülte olma yolunda ilerliyor.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-10-24 01:43:00
Kuruluşu Osmanlı'ya Fatih’in İstanbul’u fethine kadar dayanan İstanbul Üniversitesi 2. Abdulhamit Han tarafından 1900 yılında Darülfünun-ı Şahane adıyla bugünkü Beyazıt semtinde yeniden yapılandırıldı. Üniversite bünyesinde, Mekteb-i Tıbbıye-i Şahane (Tıp Fakültesi) ve 1880'de kurulan Hukuk Mektebi (Hukuk Fakültesi), ek olarak da Ulum-ı Riyaziye ve Tabiiye (Fen ve Matematik Bilimleri Fakültesi), Edebiyat Fakültesi ve İlahiyat Fakültesi açıldı. Darülfünun, 1908 Devrimi'nden sonra gelişti. Araştırma enstitüleri, doktora programları ve bilimsel yayınlar, kurumun bir "yüksek okul" kimliğinden çıkarak gerçek bir üniversiteye dönüşmesini sağladı. 1933’te yapılan Üniversite Reformu ile Darülfünun, İstanbul Üniversitesine dönüştürüldü; aynı tarihte Darülfünun İlahiyat Fakültesi ise kapatılarak yerine İslam Tetkikleri Enstitüsü açıldı.
Darülfünun İlahiyat Fakültesi'nin ilk dekanları arasında Seyyid Bey, Şemsettin Günaltay, Köprülüzade Fuat bey ve İzmirli İsmail Hakkı gibi önemli isimler vardı. Darülfünun İlahiyat’ın mezunları arasında ise Sadettin Kaynak gibi önemli simalar sayılabilir. 1992'de İstanbul Üniversitesi çatısı altında İlahiyat Fakültesi yeniden açıldı. İstanbul İlahiyat, kökü Darulfünun İlahiyat’a kadar uzanan yapısıyla Türkiye’nin en eski ilahiyat fakültesi olmasına ve şu anda Türkiye’nin Avrupa yakasındaki tek ilahiyat fakültesi olmasına karşın 1990’lı yıllarda tekrar açıldığında yeniden yapılanma konusunda çeşitli sıkıntılar yaşadı ve dolayısıyla bekleneni verme konusunda biraz sönük kaldı. Son dönemdeyse İstanbul İlahiyat'ta büyük bir hareketlilik gözleniyor.
Fakülte, Osmanlının son dönemlerinde ve Cumhuriyet’in başlarındaki öncü ve belirleyici rolüne geri dönmek için büyük atılımlar yapmaya hazırlanıyor. Şimdiden bunun için çeşitli projelere imza atıldı bile. Fakülte hem kendi bünyesinde köklü değişikliklere giderken hem de uluslararası düzeyde söz sahibi olmak için bazı projelere imza atıyor. Fakülte her alandaki gelişimi ve atılımlarıyla şimdiden ilgi odağı olmaya başladı. Nitekim bunu, bu yıl öğrenci tercihlerinde ikinci sıraya yükselerek kanıtladı. Kuşkusuz bunda YÖK ve İstanbul Üniversitesi Rektörlüğünün katkısı büyük; ancak fakültenin çiçeği burnunda dekanı Prof. Dr. Şinasi Gündüz'ün emeğini de zikretmek gerekir. Kendisiyle yapılan değişiklikleri ve projelerini görüştüğümüz Gündüz'ün en büyük hayaliyse, İstanbul İlahiyat Fakültesi bünyesinde Darülfünun mirasına sahip çıkan her alanda öncü bir ilahiyat oluşturmak, bir başka ifadeyle Darülfünunun öncü ve belirleyici ruhunu yeniden ihya etmek!
İstanbul Üniversitesi İlahiyat'ta neler oluyor hocam?
Güzel şeyler oluyor ve bu güzellikler devam edecek inşallah. Fakülte tarihinde ilk defa yapılan temayül yoklamasında arkadaşlarımızın yüzde 80’i aşan desteğiyle göreve geldik. Fakültenin her alanda önünü açmaya ve ulusal düzeyde öncü uluslar arası düzeyde ise tanınmış, akredite olmuş bir fakülte haline gelmeye çalışıyoruz. Bunun için düşündüğümüz çeşitli projelerimiz var ve bunları uygulamaya sokuyoruz. Yapacağımız çalışmalarla fakültenin imajını olumlu bir şekilde kamuoyuna yansıtmaya da önem veriyoruz. Türkiye’nin Avrupa'da yakasındaki tek ilahiyat fakültesiyiz ve İstanbul Üniversitesi gibi köklü bir bilim kurumunun parçasıyız. Bunun getirdiği sorumlulukların bilincindeyiz. Fakültemiz kamuoyunda uzun süre hak ettiği ilgiden mahrumdu ve bazı yanlış imajlar vardı bizi üzen. Örneğin, öğrencisi olmayan fakülte olarak biliniyordu. Biz bu olumsuz imajı düzeltmek için de çabalıyoruz. Eğitim kalitesini arttırmaya yönelik adımlar atıyoruz. Öğrencilerimiz mezun olduktan sonra üniversitemizin misyonunu da taşıyor. Şu andaki mevcut lisans öğrenci sayımız 680 civarında (308'ini bu yıl aldık); 200 civarında da lisansüstü öğrencimiz var. Bütün öğrencilerimizin ilahiyat alanında yetkin bir eğitim almalarını sağlamak için gerekli bütün adımları atmaya çalışıyoruz.
FORMASYON DERSLERİYLE ÖĞRENCİLERE MOTİVASYON
Ne gibi adımlar?
Öğrencilerimizin öncelikle ciddi anlamda motivasyon sorunu vardı. Gerçi bu yalnızca bizim değil tüm ilahiyatların sorunu aslında. Zira istihdam alanlarındaki sınırlamalar ciddi anlamda öğrencilerimizi düşündürüyordu. Bunun aşılması bağlamında öğretmenlik formasyon derslerinin yeniden döneminde verilmesine yönelik bir adım atıldı. Öğrencilerimiz öğretmenlik formasyon derslerini lisans döneminde almaya başladılar bu yıldan itibaren. Bu da öğrencilerimizi motive eden önemli bir husus oldu. Yine bu yıldan itibaren isteğe bağlı Arapça hazırlık programını başlattık. Arapça öğretiminde hazırlık sınıfına yönelik bu uygulamada arzulanan başarı elde edilirse, Arapça hazırlık programını zorunlu hale getireceğiz. İlahiyat için Arapça öğrenimi oldukça önemli; öğrencilerimiz en basitinden kendilerini ifade edebilecek düzeyde bu dili öğrenmeliler. Gerek Arapça eğitimi gerekse diğer branşlarda en yetkin hocaları ve akademisyenleri fakültemize kazandırmaya çalışıyoruz. Burada başta Rektörümüz olmak üzere Üniversitemiz yönetimine teşekkürlerimi de iletmek isterim. Eğitim öğretim etkinliklerinin iyileştirilmesi açısından öğrencilerimizin bütün taleplerine de açığız. Öğrencilere yönelik çok aktif bir danışmanlık sistemi kurduk; yer yer ortaya çıkan bazı sorunları da gidermeye çalışıyoruz Dekan yardımcısı arkadaşlarımızla birlikte. Sadece dekan yardımcılarımızla değil özellikle genç hocalarımızı da işin içine katarak her sınıfa bir aktif danışman tayin ediyoruz. Bu danışmanlar o sınıftaki arkadaşlarımızla daha yakından ilgilenmek, dinlemek, onlarla bir arada olmak ve gerektiğinde onların bir takım isteklerini kendi katkılarını da işin içerisine katarak gerçekleştirme konusunda adım atma onlara sağlıklı rehberlik hizmeti sunma gibi bütün bu konularda görevliler. Öğrenci işleri biriminde mevcut sorunları çözmek üzere bu birimi de yeniden gözden geçirdik. Dekan yardımcılarımızın bir tanesini özellikle öğrenci işleriyle görevlendirdik.
İstanbul İlahiyat, camisi olmayan tek fakülte olarak biliniyor. Öğrencilerin namaz kılamaması bir problem değil mi? Bu konuda bir şeyler düşünüyor musunuz?
Nasıl tıp fakültesindeki bir ameliyathane ya da bir tıbbi laboratuar, mühendislik fakültesindeki bir laboratuar bu fakülteler için gerekliyse İlahiyat Fakülteleri için de bir uygulama mescidi ya da camii bir gerekliliktir. Bizim öğrencilerimizin yüzde 60’ından fazlasının Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde istihdam edilmekte olduğu bilinmektedir. Yani öğrencilerimiz orada ya imam, müftü veya vaiz ya da Kuran kursu hocası oluyorlar. İstihdam alanına yönelik gerekli formasyonu alabilmeleri için burada bir uygulama alanının mutlaka olması lazım. Şu anda Fakültemizin bir uygulama camisinin olmadığı doğrudur. Ancak mevcut binamızın etrafında bulunan arsa içerisinde Haydarhane camii kalıntısı var. Burası Osmanlı döneminden kalma bir camii. Bu arada bir medrese kalıntısının olduğunu da biliyoruz hemen binanın arka kısmında. Bu tarihi caminin yeniden aslına uygun olarak yapılması konusunda bazı girişimlerde bulunulur ve aslına uygun olarak inşa edilirse ilahiyat fakültesinin yanı başında ve fakültenin uygulama camisi olarak hizmet görecek bir mekana kavuşmuş olacağız.
DOĞU VE BATI’YA AÇILIM
"Uluslararası çapta tanınmış öncü bir ilahiyat fakültesi yapmak" dediniz, bu yönde ne tür girişimleriniz oldu?
Fakültemizde Erasmus programını etkili bir şekilde işletiyoruz. Almanya, Çek cumhuriyeti ve Hollanda gibi birçok Avrupa ülkesinin üniversiteleriyle karşılıklı değişim antlaşmalarımız var. Öğretim üyesi ve öğrenci değişimi yapıyoruz. Biz şimdi bu anlaşmalara Fransa’yı İngiltere’yi, Avusturya’yı, İtalya’yı ve diğer bazı ülkeleri de katmak konusunda teşebbüslerde bulunduk. Yani orada çeşitli üniversitelerle de en azından anlaşma zeminleri hazırlamaya çalışıyoruz. Ayrıca Erasmus dışında kalan ülke üniversiteleriyle ikili anlaşmalar yapmak konusunda çabalarımız da var. ABD’den Malezya’ya, Pakistan’a ve Suriye’ye kadar birçok ülkenin değişik üniversiteleriyle temas halindeyiz. Örneğin daha geçen hafta Suriye'deydim. Üniversiteden bir heyetle Şam Üniversitesi ile bir işbirliği anlaşması görüşmeleri yapmak üzere gittik. Bu üniversitenin İlahiyat fakültesi ve dil enstitüsüyle görüşmeler yaptım ikili ilişkilerin hemen her alanda tesis edilmesi konusunda. Örneğin oradan Arapça hocaları getirmeyi planlıyoruz. Ayrıca karşılıklı olarak öğrenci ve öğretim üyesi değişimi yapılmasını düşünüyoruz. Böylelikle gerek öğrencilerimizin gerekse hocalarımızın farklı tecrübeler edinmeleri amaçlıyoruz. Yine Malezya'dan Malaya Üniversitesi ile ABD’den Kuzey Carolina Üniversitesi ile de işbirliği görüşmeleri yapıyoruz. Böylelikle dünyanın dört bir tarafındaki üniversitelerle bir araya gelmeye, uluslar arası tecrübemizi artırmaya çabalıyoruz. Akademik düzeyle eğitimde kaliteyi geliştirme konusunda da çeşitli adımlar atıyoruz. Şu an Bologna sürecine uyum çerçevesinde Fakültemiz programlarını yeniden gözden geçiriyoruz. Yakında baştan sona bütün müfredatımızı buna göre dizayn etmiş olacağız. Hocalarımızı ve öğrencilerimizi kalitenin artırılması konusunda teşvik etmeye devam edeceğiz. Kuşkusuz bu konularda birtakım sıkıntılar yine olacaktır mutlaka ama o sıkıntıları da artık aşma konusunda elimizden geleni yapacağız.
DARÜLFÜNUN’UN DEVAMI OLACAĞIZ
İstanbul İlahiyat Darülfünun’un devamı olacak diyebilir miyiz?
Darülfünun kökü Osmanlı'ya uzanan köklü bir eğitim ve bilim kurumudur; İstanbul üniversitesinin temelidir. Bu kurumun bünyesindeki fakülteden biri de ilahiyattı. 1933'te ilahiyat fakültesi kapatılarak İslam Tetkikleri Enstitüsü açıldı. 1992'de ise İstanbul Üniversitesi bünyesinde İlahiyat Fakültesi tekrar açıldı. Bu bağlamda Darülfünun ilahiyat mirası bizim açımızdan oldukça önemli. Biz bize ait olan bu geleneği sahipleniyoruz ve hem bu gelenekten beslenmek hem de çağın gerektirdiği açılımları ve yenilikleri gerçekleştirmek suretiyle Fakültemizi olması gereken konuma getirmek istiyoruz. Bunun için çabalıyoruz. Darülfünun ilahiyat ruhunu tartışmak ve Darülfünun geleneğinin bugün bizim için ne anlam ifade ettiğini masaya yatırmak amacıyla 18-19 Kasım’da ulusal çerçevede Darülfünun İlahiyat Sempozyumu düzenliyoruz. Bu sempozyum Türkiye’nin her tarafından 60’ı aşkın bilim insanını bir araya getirerek Darülfünunu tartışacak. Kısacası Darülfünun geleneğini sahiplenmek bizim misyonumuzun bir parçasıdır ve Darülfünun ilahiyatın bir devamı olarak fakültemiz ilahiyat alanında öncü ve belirleyici rolünü tekrar hayata geçirecektir.
Bunun için başka neler yapmayı planlıyorsunuz?
2010 Nisan ayında farklılıkların bir arada yaşaması açısından İstanbul tecrübesini konu alan uluslar arası çapta bir sempozyum düzenleyeceğiz. Ayrıca benzeri panel, kongre, vs. çalışmalarımız devam edecek. Fakültemizde ihtiyaç duyulan alanları özellikle uluslar arası çalışmalarıyla da tanınan ve fakültemizin misyonuna ve vizyonuna ayak uydurabilecek kaliteli ve yetkin öğretim elemanlarıyla takviye ediyoruz. Öğretim elemanlarımızın her türlü akademik araştırma ve projelerini destekliyoruz; yurtdışı tecrübelerini artırmalarına katkıda bulunuyoruz. Öğrencilerimiz kendilerini ifade etmelerinin önündeki her türlü engeli kaldırdık; onları sosyal, kültürel kulüp kurmaları yönünde teşvik ediyoruz. Yurtiçinden ve yurtdışından çeşitli bilim insanlarını öğrencilerimizle sıkça buluşturuyoruz. Öğrencilerimizin burada sadece derslerde değil, ders dışındaki alanlarda da kendilerini geliştirmelerini istiyoruz. Halka yönelik yaygın eğitim alanını da ihmal etmiyoruz. Malum ilahiyat alanı halkla çok yakından irtibatlı. Kendi uzmanlık alanlarımızda halka yönelik bilgilendirme faaliyetlerini de imkanlar dâhilinde yerine getirmeye çalışıyoruz.
Üniversite yönetimi ve YÖK'ün desteği nasıl?
Üniversitemiz yönetimi üniversitenin eğitim ve akademik gelişimi açısından atılan her adıma her türlü desteği veriyor. Bunu bir idareci olarak değil sıradan bir üniversite mensubu olarak söylüyorum. Dolayısıyla gerçekten de üniversitemiz çok önemli bir değişim geçiriyor. Sorunların çözümü konusunda önemli adımlar atılıyor. Rektörlüğümüz ve YÖK'ün bilimsel çalışmaların seviyesinin artması ve eğitimde kalitenin yükselmesi konusunda ciddi çabaları var. Fakültelere bu konuda her türlü destek verilmeye çalışılıyor.
Fakültenin kendi yayınları var mı?
Fakülte olarak bir süreli yayınımız var ama istediğimiz düzeyde değil. Bu konuda da bazı çalışmalar yürütüyoruz. Dergimizi gereç içerik gerekse görünüm açısından daha iyi bir düzeye getirecek çalışmalar yapıyoruz. Fakültemiz internet sitesini yeniden gözden geçiriyoruz. E-üniversite bağlamında üniversitenin genel bir çalışması var zaten. Biz de bu proje çerçevesinde kendi fakültemizi yapılandıracağız. Hayat boyu eğitim bir parçası olarak yaygın ilahiyat eğitimini nasıl yapılandırırız diye düşünüyoruz. Bu konuda çeşitli programlar geliştirmeyi tartışıyoruz. Yine öğrenci olmasa bile dışarıdan bir vatandaşa ilahiyat konusunda nasıl yardımcı olabiliriz diye düşünüyoruz. Bunu internet üzerinden yapıp yapamayacağımızı ya da halka yönelik kurslar açıp açamayacağımızı araştırıyoruz. Zira akademik kurumlar olarak bizler kendimizi toplumdan yalıtamayız.
Sivil toplum örgütleri bu çalışmalarınızdan haberdar mı?
Her STK'nın kendine göre bir perspektif var. STK’lar nezdinde kendimizi anlatmak için özel bir çaba göstermiyoruz ama akademik anlamda iletişim kurabileceğimiz herkese açığız.
Fakülte binasıyla ilgili bir çalışmanız olacak mı?
Fakültemizin fiziki açıdan bazı eksikleri var. Mesela fakültemizde öğrencilerimizin kullanabileceği bir kantin, kafeterya, okuma salonları ve sınıfların dışında oturulabilecek bir mekân, sohbet edebilecekleri mekân konusunda eksikliklerimiz var. Fakültemizde şu an bulunduğumuz mekânın dışında asıl konferans salonumuzun, amfilerimizin, dersliklerimizin ve kütüphanemizin bulunacağı binaların yapımına yakında başlanacak. Yakın zamanda daha iyi fiziki şartlarda eğitim öğretim faaliyetlerini sürdürmeyi amaçlıyoruz.
Prof. Dr. Şinasi Gündüz kimdir?
Şinasi Gündüz (d.1960-) 1984'de Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesini bitirdi. 1988-1991 arasında lisansüstü çalışmalarını İngiltere'de Durham Üniversitesi School of Oriental Studies ve Manchester University Department of Middle Eastern Studies'de yaptı. Doktorasını 1991'de Manchester Üniversitesinde tamamladı. İstanbul İlahiyat fakültesinde Dinler Tarihi bölüm başkanı olarak çalışmalarını sürdürdü. 2009 Mart ayında İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin dekanlığına getirildi.
Eserleri
Pek çok uluslararası yayın ve etkinlikte yer alan, bugüne kadar 40 makalesi ve 35 tebliği yayımlanan Gündüz’ün bazı önemli kitap çalışmaları ise şunlar: The Knowledge of Life, Sâbiîler Son Gnostikler; Dinlerde Yükseliş Motifleri; Din ve İnanç Sözlüğü; Mitoloji ile İnanç Arasında: Ortadoğu Dinsel Gelenekleri Üzerine Yazılar; Pavlus: Hıristiyanlığın Mimarı; Misyonerlik: Hıristiyan Misyonerler, Yöntemleri ve Türkiye’ye Yönelik Faaliyetleri; Küresel Sorunlar ve Din; Anadolu’da Paganizm: Antik Dönemde Harran ve Urfa.
SON VİDEO HABER
Haber Ara