Dolar

34,8733

Euro

36,6790

Altın

3.036,75

Bist

10.129,50

Hüsnü Mübarek neden İsrail'e kızdı?

Arap basınında bugün UNESCO başkanlık seçimlerinde Mısır'ın adayının kaybetmesi sonrası Mısır ve İsrail arasındaki gergin hava ve İran'ın nükleer dosyası gündeme oturuyor.

16 Yıl Önce Güncellendi

2009-10-23 14:45:00

Hüsnü Mübarek neden İsrail'e kızdı?
Arap basını bugün Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in tüm ümmet davalarını bir kenara bırakarak nasıl da şahsi bir meseleyi İsrail'le sorun yaptığı ancak bu tavrının yine de Mısır halkına ve ümmete kar olarak döndüğüne işaret ediyor. Diğer yandan İran'ın nükleer dosyası sorununun olumlu yollarla çözülmesi yönünde atılan adımlar, kaçırılmaması gereken fırsatlar, gizli görüşmeler ve oluşan genel olumlu hava ele alınıyor.

Defne Bayrak / Timeturk

Londra'dan yayımlanan El-Kudsu'l Arabi gazetesi bugünkü 'Cumhurbaşkanı Mübarek ve İsrail'e kızgınlığı' başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; 'Mısır İsrail ilişkilerindeki gerginlik son günlerde giderek artış gösteriyor. Bunun sebebi sağcı radikal İsrail hükümetinin barış sürecini reddetmesi, yerleşime devam etmesi, Gazze'ye ambargonun şiddetlenmesi değil. Bu kötüye gidişin sebebi Bünyamin Netenyahu'nun, Mısır kültür bakanı Faruk Hüsni'nin UNESCO Örgütü'nün başkanlığına seçilmesini kolaylaştırma vaadini yerine getirmemesinden ötürü Mısır cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in yaşadığı şoktur.

Hüsnü Mübarek'in bizzat harcadığı büyük diplomatik çabalara karşın Mısır'ın alçaltıcı bir şekilde kaybettiği bu seçim savaşından önce iki hükümet arasındaki ilişkiler iyiydi. Hatta birkaç hafta önce Mısır'ın içinde ve dışında birçokları cumhurbaşkanı Mübarek'in hükümetinde en sert tutucuları, kendisine bizzat saldıran ve yüksek Aswan Barajı'nı yıkma tehdidinde bulunan dışişleri bakanı Avigdor Lieberman'ı barındıran Netenyahu'yu karşılamasına aşırı şaşırmıştı.

Cumhurbaşkanı Mübarek, Hüsni'nin UNESCO başkanlığını kazanmasını şahsi savaşına dönüştürmüş, olayı Hüsni'ye düşman Yahudi örgütlerin karşıt kampanyalarını durdurmaları için Netenyahu'yu aracı yapmaya kadar vardırmasına sebep olmuştu.

Cumhurbaşkanı Mübarek Netenyahu ve hükümetinin zafer yolundaki bu darbesini unutmadı ve kendine has üslubuyla intikam almaya karar verdi. Bu da bazı konumlarda kendisini gösterdi;
Öncelikle İsrail'in Gazze'de işlediği savaş suçlarını ortaya koyan Goldstone raporunun oylanması esnasında İsrail'in kınanması, oradan genel kurula verilmesi, sonra Uluslararası Güvenlik Konseyi'ne sonra da Savaş Suçları Mahkemesi'ne sevk edilmesi için onay toplamaya en çok çalışan Mısır temsilcisinin olduğu görüldü.

İkinci olarak Mısır Lieberman'ın Akdeniz Birliği Konferansı'na katılmasını reddetti ve gelecek toplantıya İsrail dışişleri bakanının katılması durumunda toplantıyı boykot edeceği tehdidinde bulundu.

Üçüncüsü; İsrailli yetkililerinin Kahire ziyaretleri durduruldu. UNESCO savaşından beri Mısır'ın başkentini hiçbir İsrailli yetkili ziyaret etmedi.

Dördüncüsü; Cumhurbaşkanı Mübarek'in konuşma üslubu değişti ve yerleşimi devam ettirmesi nedeniyle İsrail'i barış sürecinin önünde engel oluşturduğu yönünde açıkça suçladığı görüldü.

O zaman demek ki Faruk Hüsni'nin UNESCo savaşını kaybetmesi Mısır halkı ve Arap ümmetinin menfaatine olmuştur. '

İran'ın nükleer dosyasında iyimser hava

Mısır'dan yayımlanan El-Ehram gazetesi bugünkü 'İran ve İsrail....ve aldatma politikası' başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; 'İran'ın nükleer programı hakkında -İsrail'den dün sızan haberler doğrultusunda- uluslararası bir ittifak imkanı hakkında oluşan baskın iyimser havayı görmezden gelmek mümkün değildir. Bunu, İsrail-İran arasında gerçekleşen görüşmeler de doğrulamaktadır. Bu görüşmelerin en ünlüsü de geçtiğimiz ay Orta Doğu bölgesinin nükleer silahsız bölge ilan edilmesi fırsatları üzerine tartışmak için Kahire'de yapılan toplantı idi.

Görüşmelerin tabiatı ve nasıl düzenlendiği hususunda detaylar yer almasa da orada Amerika başkanı Barack Obama yönetiminin yaydığı uluslararası bir atmosfer oluşmuştur. Öte yandan nükleer krizi müzakereler aracılığıyla olumlu bir şekilde çözmeye çalışması da dahil olmak üzere tüm bunlar, basının yaygaralarına, düşmanca siyasi açıklamalara karşın İran-İsrail arasında gizli görüşmeler yapılmasına ortam hazırlamıştır.

Bu görüşmelerden çıkabilecek sonuçlar bir yana bırakılırsa sadece yapılması bile İran'ın nükleer sorununun olumlu bir şekilde çözülebileceği yönünde umut olduğunu göstermektedir. İsrail'in sürekli askeri bir darbe yapma ihtimali olduğunu tekrar etmesi de özellikle bu sene için beklenmeyen bir durum oldu.

Askeri boyuttaki bu sakinlik İran ve İsrail arasında medya boyutunda çatışmaların da duracağı anlamı taşımamaktadır. İran başkanı İsrail'in haritadan silineceği sözlerinden vazgeçmeyecek. İsrail de İran'ı bastıracağı yönünde dünyayı uyarmaktan vazgeçmeyecek. Bu bir aldatma politikasıdır.'

İran'ın nükleer dosyası ve kaçırılmaması gereken fırsat

BAE'den yayımlanan El-Beyan gazetesi bugünkü 'Kaçırılmaması gereken bir fırsat' başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; 'Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı genel müdürü Muhammed El-Beradei'nin İran'ın nükleer programı hususunda İran'a, Amerika'ya, Fransa ve Rusya'ya sunduğu anlaşma taslağı, bu dosya krizinden çıkmak için gerçek bir fırsat sunuyor. Viyana görüşmesinden sonra oluşan atmosfer ve verilen ilk tepkiler bunu gösteriyor. Ayrıca temkinli bile olsa iyimserlik kefesi ağır bastı.

Bu taslağın gerilimin hafifletilmesi, sürtüşme risklerini ve geri dönüş köprülerinin havaya uçma ihtimalini ortadan kaldırmak için bir senelik süre kazanma gayesiyle sunulduğu açıktır. Evet bu geçici ancak doğru yolda atılmış ilk adımdır ve gelişmeye de açıktır.

Bu olmadan İsrail'in savaş davulları önünde yol açılır. Tel Aviv teşvik ve korkutma amaçlı İran nükleerinin yangınını üflemeye devam ediyor. Şu anda bile Amerikan kongresi aracılığıyla askeri seçeneği ileride bir vakte bile olsa bir kenara koyan anlaşmaları bozmaya çalışıyor. El-Beradei'nin sunusu bu dosya ve karmaşıklığı ölçütüne göre ilgili taraflar tarafından kaçırılmaması gereken olağanüstü bir fırsattır.

Haber Ara