Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

İstihdam ve engelli insanımız; biz de varız!

2009 Eylül ayı kamu personeli atamaları engellilerin istihdamı konusunu bir kez daha gündeme taşıdı.

16 Yıl Önce Güncellendi

2009-10-15 21:48:00

İstihdam ve engelli insanımız; biz de varız!
Halil KURBETOĞLU/TimeTurk

Engellilerin istihdamı ve aynı zamanda toplumsal yaşamda karşılaştıkları sorunlarla ilgili görme engelli olan Z.K.Ü Ereğli Eğitim Fakültesi 2009 yılı mezunu Fatih BABACAN ve Muhammed DÜZGÜN’le bir söyleşi yaptık.

TOPLUM BİZE BAKIŞI DEĞİŞTİRMELİ

—Görme engelli bir öğretmen adayı olarak toplumsal yaşamda ne gibi sorunlarla karşılaştınız?

M. Düzgün: Örneğin yardım istediğiniz zaman her türlü tepkilerle karşılaşabiliyorsunuz. Size hep bir acıma duygusu ile bakıyorlar ve yardım etmeyi bir vazife olarak değil size karşı bir lütuf olarak görmekteler.

F.Babacan: İşte bu acıma duygusu ile toplumun size bakışı ister istemez kırgınlıklar yaratmakta. Toplumun engellileri diğer bireyler gibi özgün olarak görmesi ve bir ayrım yapmaması gerekir. Yani bakış açılarını değiştirsinler.

M. Düzgün: Mesela öyle engelliler vardır ki; Hukuk fakültesinde birincidirler. Yani engelli olmak başarıya bir engel değildir. O sebeple kişileri toplumsal yaşamda suretleriyle değil fikirleriyle ağırlamak gerekir. Engellilerdeki potansiyeli görmeli ve onları toplumsal hayata kazandırmalıyız. Aksi takdirde üreten değil değer tüketicisi bir toplum haline dönüşürüz.

—Toplumun bilinçlenmesi ve bakış açısını değiştirmesi gerekir dedik ancak istihdam konusunda da engelli arkadaşların birçok sorunla karşılaştığını görüyoruz. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?

F. Babacan: Bundan bir ay önce ücretli öğretmenliğe başvurdum. Başvurudan bir hafta sonra arandık. Okulun yöneticisi bana ilk başta yeni mezun olmuş genç beyinlere ihtiyacımız var. Sizin gibi gençler daha modern bir eğitimle çocuklarımızı eğitmelidir gibi sözler sarf ettikten sonra okulun tüm imkânlarıyla ilgili beni bilgilendirdi. Fakat sonra engelli olduğumu öğrenince engelin boyutunun ne olduğunu bile sormadan “biz sizi değerlendiricez” deyip telefonu suratıma kapattı. Şimdi ben bir öğretmenim. Yıllarca okudum ve mezun oldum. Ancak bu kadar emekten sonra telefonun bu şekilde yüzüme kapanması nasıl bir duygudur buna siz karar verin…

M. Düzgün: Biz de diğer öğretmen adayları gibi KPSS’ye giriyoruz. Devlet “2005 Özürlülerin İstihdam Yılı Genelgesi”nde engellileri toplum hayatına kazandırma adına bir takım kanunlar çıkarmıştır. Fakat uygulamada bu kanunların olmadığını görüyoruz. Mesela, özürlü memur istihdam etmekle yükümlü olan kamu kurum ve kuruluşları uygun boş kadro bulunmadığı takdirde boş kadroda unvan değişikliği yaparak gerekli kadroları temin etmek zorundadır. Fakat uygulamada bunu görememekteyiz. Sadece belli kriterdeki engelliler adına bu kanunun uygulandığını görüyoruz. Yani ya hepsi mimar, ya hepsi mühendis olmak zorunda…


KPSS’DE ÖĞRETMENLİK ATAMALARI KONUSUNDA BİZE AYRIM YAPILMAMALI

F.Babacan: Aynı düzeyde sınava tabi tutuluyoruz. Sadece şekilli sorularından muafız. Ancak baraj puanımız aynı. Kazansak bile sonradan bir kurul tarafında denetlemeye tabi tutuluyoruz. Yani okulu bitiyorsun, kpss’de başarılı oluyorsun ve yine yetmiyor bir de kurul tarafından denetleniyorsun. Bu ne demektir? Resmen kardeşim siz öğretmen olmayın demekten başka ne olabilir ki? Topluma mı kazandırıyorsun yoksa toplumdan mı uzaklaştırıyorsun? Bu gibi konularda devletin daha hassas olmasını istiyoruz.

DEVLET DESTEK KONUSUNDA DAHA DUYARLI OLMALI

M. Düzgün: Bir devlet milletinin refahı için yaşar. Şüphesiz bizim devletimizde sağolsun vatandaşların refahını en üst seviyede tutmaktadır. Ancak beni üzen bir durumla karşılaştım ki; Ücretli öğretmenlik için başvuruya gittiğimde görüşme yaptığım İlçe Milli Eğitim Müdürü; yerinde olsam başvurmazdım. Çok sıkıntı yaşarsın. Seninde bizimde çok başımız ağırır gibisinden telkinlerde bulundu. İnanıyorum ki; sayın müdür iyi niyetine istinaden benim hakkımda yararlı olanı söylemek istedi. Fakat ben isterdim ki; Devletin bir müdürü engellere yenilmesin. Devlet ise eğer engelleri kaldırsın ve vatandaşının menfaatini gözetsin. Bizim istediğimiz şey kolaya kaçmak değil. İsterdik ki; devletimizde bize bu minvalde destek olsun.

F. Babacan: Kaymakamlıkların sosyal yardımlaşma vakıfları engellilerin toplumdaki diğer bireylerle rekabet haline gelebilmeleri için ihtiyaç duydukları araç ve gereçleri zorunlu olarak karşılamaktadır. Ancak istenilen ölçüde verim alınamamaktadır. Engelliye bir sürü engeller çıkarmaktadırlar. İhtiyacı olanı değil neyi ne kadar vermek isterse o kadar veriyor. Bir de sanki kendi cebinden karşılarmışçasına. Bu konuda da devletten hassasiyet bekliyoruz.

ÖZEL SEKTÖRDEKİ AKSAKLIKLARI DEVLET DENETLEMELİ

-Özel sektörde ne gibi sıkıntılarla karşılaşıyorsunuz ve devletin bu konudaki yaptırımları neler?


F. Babacan: Sayısı ellinin üzerinde işçi çalıştırılan yerlerde en az yüzde 3 engelli işçi çalıştırması zorunludur. Ve 506 sayılı sosyal sigortalar kanununa göre ödemeleri gereken işveren sigorta prim hisselerinin yüzde ellisini kendisi, yüzde ellisini hazine karşılamaktadır. İş böyle olunca bazı uyanık işverenler engelli arkadaşlara ücretin yarısını verip hiç çalıştırmamaktadır. Böylece kağıt üstünde mecburi kontenjanını doldurmuş oluyor. Ancak işçiyi çalıştırmadığı halde çalıştırıyor gibi göstermenin cezası yine kanunda belirtildiğine göre aylık yedi yüz elli TL’dir. Bu konuda denetimlerin artması gerekiyor.



SESİMİZE KULAK VERSİNLER

—Son olarak topluma, devlete, işverenlere ne söylemek istersiniz?


F. Babacan: Toplum olarak, önce engelli ne demek bunu öğrenmeliyiz. Engelli demek acınası gözlerle bakılıp lütufkâr davranışlarla mutlu edilmeye çalışılan bir insan demek değildir. Engelli demek, hayata tutunması için gerekli olan mücadeleyi diğerlerinden biraz daha fazla ortaya koyması zorunlu olan kişi demektir. Aileler engelli evlatlarını toplumdan uzaklaştırmak, saklamak yerine onlara toplum oma bilinci versinler. İşverenler, engellileri bir zahmet olarak değil engellileri toplumun vicdanı olarak görsünler. Ve son olarak devletimizden istediğim kolay olsun zor olsun her işte beni değerlendirmeye ama ciddi bir değerlendirmeye almasıdır.

M. Düzgün: Bende Fatih kardeşime katılıyorum. Önce bir toplum bilinci oluşmalı engellilerle ilgili. Sivil toplum kuruluşları ve medya engellilerin sorunlarını daha çok dile getirerek kamuoyu oluşturulmalıdır. Yoksa bu sorunlar gizlenerek, üstü örtülerek asla çözüm konusunda bir yere varamayız. Bizim sesimizi duyun! Sesimize kulak verin. Teşekkür ediyorum.

Haber Ara