Filistin direnişini yok etme çabaları
Arap basınında gündemde bugün Hamas ile El Fetih arasındaki uzlaşma girişimlerin direnişi ortadan kaldırmaya yönelik olduğu ve ABD'nin İslamcılığı anlayamadığı yorumları yer alıyor.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-10-15 12:59:00
Birleşik Arap Emirlikleri'nden yayımlanan Daru'l Haliç gazetesi yazarlarından Saad Mahyu 'Amerika'nın anlamadığı İslamcının sırrının hikayesi' başlıklı makalesinde şu ifadelere yer veriyor; 'Pakistan Talibanı, dünyanın en büyük ordularından biri sayılan Pakistan Ordusu'nun liderlik merkezine saldırıyor.
Afganistan Talibanı 2001 yılından bu yana 5 kat daha güçlü oldu. Tarihin en güçlü ordusuna (Amerika) ve en büyük askeri müttefine (Nato) karşı koyabilecek güce sahip hale geldi.
Olan nedir? Birkaç yıl öncesine kadar varolmayan Pakistan Talibanı Swat'ta aldığı ağır yenilgiye ve yakında Veziristan'da bulunan başka bir üssünün de vurulma ihtimaline karşın nasıl oldu da bu büyük güce ulaştı? Nasıl Molla Ömer gibi Batı medyasının kendisi hakkında 'uluslararası işlerden anlamıyor, tek istediği kadınları hapsetmek, müziği, sanatı ve eğlenceyi yasaklamak' dediği bir insan ülkesindeki savaşta Amerikan halkını ikiye bölmeyi başardı?
Önemli olan şu ki; Amerika Güney Asya'daki ve Irak'taki sorunlarının köklerini henüz idrak edebilmiş değildir. Bu kökler tanımakta tereddüt ettiği 3 şeyde saklıdır:
1- 'Yenilik ve çağdaşlık dışı' diye tanımlanan radikal hareketler, düşmanın yüzüne karşı durması ve ne şekile olursa olsun işgali reddetmesiyle İslam halklarının bağımsızlık yönündeki özlemlerine tercüman oluyor. Yığınların arasından Taliban'ın tekrar dirilişinin sebebinin tek açıklaması da budur.
2- Bu hareketler yeniliği şekil olarak reddetmekte içerik olaraksa uygulamaktadır. Bu, bilgi ve teknoloji devrimi çağının yöntemlerini başarılı bir şekilde kullanılmalarından açıkça anlaşılmaktadır.
3- Bu halklar, bugünkü teknolojik ilmi kalkınmanın liderliğinde en ehil olan eski uygarlıklardan gelmektedir. İki eski uygarlık olan Çin ve Hindistan ayaklandığına göre İslam uygarlığının da düştüğü yerden kalkacağı kesindir.
İMKANSIZ FİLİSTİN UZLAŞMASI
Londra'dan yayımlanan El-Kudsu'l Arabi gazetesi 'İmkansız Filistin Uzlaşması' başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; 'Fetih Hareketi dün Mısır makamlarına uzlaşma belgesinin imzalı bir nüshasını teslim etti. Hamas Hareketi ise şu anda incelemelerini sürdürdüğünü ve baskı altında hiç bir imza sunmayacağını açıkladı. Hamas Hareketi'nin oyalanması uzun sürerse ki öyle olacak gibi görünüyor, belgeye imzanın en son bugünün (Perşembe) sonuna kadar imza atılmasını kararlaştıran bu makamları oldukça zor bir konuma sokacak ve belki de en az 6 aydır süren tüm uzlaşma çabalarını boşa gidermiş olacak.
Uzlaşma belgesi mayınlarla dolu. Filistin başkanı Mahmud Abbas'ı uygulamayı denetleyen takip komitesinin son mercisi yapıyor ve Sultanın emniyet birimi çerçevesi dışında herhangi bir askeri teşkilatın kurulmasını yasaklıyor. Bu noktada da açıkça direnişçi gruplara; özellikle de Hamas ve İslami Cihad hareketlerine işaret ediliyor. Bu durum grupların uzlaşma yönünde şüphe duymalarına yol açtı. Hamas Hareketi, Sulta'nın Goldstone raporunun Uluslararası İnsan Hakları Konseyi önünde oylanması kararını geri çektirmesi skandalının patlak vermesinin ve İsrail'in bir düşman olarak belirgin şekilde görülmediğine dair işaretlerin ortaya çıkmasının ardından durumun netleşmesi için bu belgeye imzaların atılmasının ertelenmesini istedi. Öyle ki İsrail bu belgenin (uzlaşma belgesi) hiçbir kısmında toprakları yağmalayan, işgal altındaki Kudüs'ü Yahudileştiren ve yerleşimler inşa eden bir işgalci devlet gibi anılmıyor.
Bu uzlaşma belgesinin satırları arasında okunup anlaşılması mümkün bir şey varsa o da direniş hareketlerinin ortadan kaldırılmaya, Gazze Şeridi'nin şu anda Batı Şeria'da Korgeneral Keith Dayton ve Tony Blair'in denetimi altında ve Ramallah Yönetimi'nin desteğiyle hızlandırılmış olarak sürdürülen ekonomik barış turuna döndürülmeye çalışıldığıdır.
UZLAŞMA MI YOKSA BÖLÜNMENİN SONA ERMESİ Mİ*
BAE'den yayımlanan Daru'l Haliç gazetesi yazarlarından Hüsam Kenfani bugünkü 'Uzlaşma mı yoksa bölünmenin sona ermesi mi?' başlıklı makalesinde şu ifadelere yer veriyor; 'Filistin Uzlaşması iki yay arası kadar hatta daha da yakınlaşmış, arabulucu Mısı tarihlerin belirlenmesine ve tören formalitelerinin ilanına kalkışmışken olumlu hava uçup gitti ve yerine kötümserlik dolu bir hava geldi. İşler, daha gerisine olmasa da ilk kareye döndürüldü. Başkan Mahmud Abbas ve Halid Meşal'in basına çıkıp birbirine zıt saldırı mahiyetinde konuşmalar yapmaları ile basında birbirine çamur atma ve birbirini suçlama hali daha önce görülmemiş bir düzeye ulaştı. Bu, gerginliğin temel sebebiydi.
Ardından Hamas Uzlaşma'nın imzalanmasının ertelenmesini istedi. Bu, önemine rağmen BM'e bağlı insan hakları konseyinde uluslararası müfettiş olan Richard Goldstone'un hazırladığı raporun oylanmasının ertelenmesini isteyen Filistin Sultası'nın hatasıdır. Ya da bu erteleme talebinin ve gerginliğin ardında bilinmeyen başka sebepler vardır.
Anlaşma için uygunsuz bölge koşullarını bir yana bıraksak bile -özellikle de Mısır-Suriye ilişkileri- veriler gösteriyor ki Mısır'ın önemli konularda farklılıkları gidermek için sunduğu orta yollu çözüm kabul görmeyecektir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara