Türkiye İsrail'den uzaklaşıyor mu?
Türkiye İsrail çekişmesi Arap basınında. Arap basınına göre, Türkiye İsrail'i cezalandırdı. Sebebi ise İsrail'in Türkiye'yi Suriye ile müzakerelerde arabulucu olarak kabul etmemesi.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-10-13 13:11:00
Arap basınında bugün son zamanlarda İsrail'e karşı sert çıkışlarıyla dünyanın ilgisini üzerinde toplayan Türkiye gündeme oturdu. Türkiye'nin son olarak “Anadolu kartalı” tatbikatına İsrail'in katılmaması kararı almasının ardında Türkiye'nin Suriye ile müzakerelerde arabulucu olarak kendisini kabul etmeyen İsrail'i cezalandırma isteği yattığına işaret edildi. Öte yandan Goldstone raporunun ertelenmesinin ardından Filistin'de yaşanan bölünmenin derinleşmesi, bu bölünmenin Abbas tarafından suçunu örtme vesilesi olarak kullanılmaya çalışılması konu edildi. Abbas ve diğer sorumluların bu şekilde hesap vermekten kaçmalarının önüne geçilmesi gerektiği vurgulandı.
Londra'dan yayımlanan Eş-Şarku'l Ewsat gazetesi yazarlarından Abdurrahman El-Katib 'Türkiye İsrail'den uzaklaşıyor mu?' başlıklı makalesinde şu ifadelere yer veriyor; 'Türkiye alışılmamış bir adımla İsrail'in ismini topraklarında yapılacak ortak Nato tatbikatına katılacak davetli ülkeler listesinden sildi. Türklerin neden İsrailli arkadaşlarını kızdırma riskine atıldığının sebebini araştırdım. Bizler İsrail'le ilişkilerinden kurtulmak için küçük adımlar dizisi atan yeni bir Türkiye ile mi karşı karşıyayız? Yoksa bu sadece geçici hedeflerle yapılan politik bir manevra mı? Bir gerekçe bulabildim. Bu, Türk siyasi liderler için önemli bir gerekçe. Ankara Tel Aviv'i Türkiye'nin Suriye ile müzakerelerden uzak durmasını talep ettiği için cezalandırmak istiyor.
İsrail başbakanı Bünyamin Netenyahu Suriyelilere direk müzakerelerde ısrarcı olduklarını, kendileriyle aynı odada oturan ve cevapları aktaran Türkiye'yi istemediklerini bildirdi.
Suriye ise İsrail'le ancak masaya oturmadan önce 67 savaşı sınırlarına dönmeyi kabul etmesi şartıyla direk müzakerelere başlayacağı cevabı verdi. İsrailliler de bu şartı reddetti. Bu durum ise aralarında Türkiye'nin konumu da olmak üzere bugünlerde dönen birçok sorunu açıklamaktadır. Araplar Türklerin konumunu çok anlamıyor. Çünkü bu, tarihi açıdan komplex bir konum. Türkler İsrail'i eskiden; İran Şah'ından sonra 49 yılında tanıdı.
İlişkiler değişiyor. Mesela Araplar eskiden Yunanlılara daha yakındı. İsrailliler de Türklerin dostları. Hatta Suriyeliler kovduktan sonra İsrail istihbaratı Kürt muhalefet lideri Abdullah Öcalan'ın Türklere teslim edilmesinde yardımcı olmuştu. 100 yıllık bir yalnızlığın ardından Türkiye değişti. Suriye ile kurduğu iyi siyasi ilişkiler, Irakla büyük bir ekonomi ilişkisi içine girmesi nedeniyle Araplara yakınlaştı. Türkiye başbakanı ve İsrail başkanı arasında Davos forumlarından birinde bu yıl
geçen tartışmadan bu yana Türkler İsrail'e olumsuz sinyaller gönderiyor olmasaydı bu durumun, Türkleri Araplar ve İsrailliler arasında Ankara merkezli üçlü ilişki sayesinde ideal bir arabulucu kılması gerekirdi.
Arapların Türklere çekişmenin bir tarafı olarak değil bir aracı olarak ihtiyacı var. Nitekim çekişmeci taraflar çok olmasına karşın aracılar çok az var. Ayrıca Ankara bu çekişme alanında Tahranla yarışamaz.
Uzlaşma birlik yolunda önemli bir fırsattı
BAE'den yayımlanan Daru'l Haliç gazetesi bugünkü 'Çekiç ve örs arasında' başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; 'Filistin sahasında bölünme ve gruplaşmayı ortadan kaldıracak ulusal birlik yolunda önemli bir adım olan ve içinde bulunduğumuz ayın 27'sinde Kahire'de yapılması kararlaştırılan Filistin Uzlaşması'nın gerçekleşmesi bir ümit kapısıydı. Ayrıca bu uzlaşanın Fetih ve Hamas arasında ki anlaşmazlıklar Filistin halkının Siyonist düşmanla acı çatışma yolunda feda ettiği herşeyin boşa gitmesi tehdidini içeren tehlikeli bir sınıra ulaştıktan sonra davayı doğru yoluna döndürmesi umut ediliyordu.
Ancak Filistin Sultası'nın, İsrail'in Gazze'ye saldırısı esnasında yaptığı soykırım hakkındaki Goldstone raporu karşısındaki tutumu, uzlaşmayı yeniden bilinmeyen bir yola soktu ve Filistin içindeki sürtüşmeleri gidermek için varolan değerli bir fırsatı kaybettirdi. Düşmanla siyasi çatışmada kullanılan araçlar hususunda Fetih ile Hamas'ın yöntemlerinin farklılığının boyutunu, davanın istifade edebileceği ek yarar birikiminin oluşması için elde edilen fırsatlardan faydalanma imkânını ortaya koydu.
Evet Hamas liderleri raporun önümüzdeki Mart ayına ertelenmesi kararına abartılı tepkiler verdi. Aynı şekilde Fetihli liderler de kararın ertelenmesini savunup gerekçeler üretmekte abarttı. Ancak hata, düzeltici bir karar alınarak giderilebilirdi. O noktada da Hamas kontrol altına alınabilir ve böylece de işler normale döndürülebilirdi. Uzlaşmanın adımları da tamamlanırdı.
Goldstone raporu felaketi sert atışmalarla örtülmeye çalışıyor
Londra'dan yayımlanan El-Kudsu'l Arabi gazetesi bugünkü 'Talihsiz Filistin atışması' başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; 'Dün Filistin başkanı Mahmud Abbas ve Hamas Hareketi'nin siyasi bürosu başkanı Halid Meşal'in yaptıkları konuşmalar şu anki mevcut Filistinli bölünme halinin daha da derinleşmesine, bu ayın 25’inde imzalanması kararlaştırılmış uzlaşma sayfasının dürülmesine katkıda bulundu.
İki konuşmada kullanılan güçlü dil ve iki tarafın birbirlerine yönelttikleri suçlamaların bundan önce bir benzeri görülmemişti. Bu durum ise yaklaşma ve uzlaşma yolunda umutları tamamen olmasa da neredeyse imkânsız kılıyor.
Filistin'deki bölünmeler yeni değil. Ancak yeni olan bu bölünmenin, dikkatlerin Goldstone raporunun çekilmesi felaketinden uzaklaştırılması için kullanılmasıdır. Bu nedenle ertelemeden sorumlu herkesin hesaba çekilmesi talebinden vazgeçmemek gerekir. Başlarında da başkan Abbas. Zira görüşlerin birçoğu erteleme kararının sahibinin o olduğunda birleşiyor.
SON VİDEO HABER
Haber Ara