Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Merkez Bankası'nı kimler yönetiyor?

Ekonomist Süleyman Yaşar, 'bağımsız ama sorumsuz’ olan Merkez Bankası’nın artık sorgulanması gerektiğini belirterek "halkın mı, zenginlerin bankası mı?" diye sordu.

16 Yıl Önce Güncellendi

2009-10-12 17:39:00

Merkez Bankası'nı kimler yönetiyor?
Süleyman Yaşar / Taraf

Amerikan Merkez Bankası’nın batan finans kuruluşlarını kurtarmasının ardından merkez bankalarının bağımsızlığı yeniden tartışılmaya başlandı. Pek çok Amerikalının, trilyonlarca dolar basıp piyasalara veren Amerikan Merkez Bankası’nın bu yetkiyi kimden aldığını sorgulaması ABD’de yeni bir hareket başlattı. ABD Merkez Bankası’nın sorgulanmasını isteyenler “paramızın kıymetini, hesap vermeyen bir merkez bankasına teslim edemeyiz” diyorlar.

Türkiye’de de ABD’dekine benzer gelişmeler var. Merkez Bankası’nın bağımsızlığı bizde de sorgulanmaya başladı. Merkez Bankası ile hükümet arasındaki ilk çatışma, Merkez Bankası Başkanlığı seçiminde ortaya çıktı. Eski başkan yeniden atanmayınca, AK Parti hükümetinin gösterdiği adaylar kamuoyunda tek tek yıpratıldı. Bunun üzerine hükümet, Merkez Bankası eski yönetiminin ve zenginler kulübünün onay verdiği içerden bir kişiyi başkanlığa getirmek zorunda kaldı.

Başkanlık atamasının ardından hükümet ile ilk çelişki Merkez Bankası’nın İstanbul’a taşınacağı açıklamasıyla ortaya çıktı. Merkez Bankası, böyle bir taşınmanın olamayacağını açıkladı. Halbuki seçilmiş bir hükümetin Merkez Bankası yasasını değiştirerek taşınmayı gerçekleştirmesi mümkün olduğu halde, Merkez Bankası’nın karşı çıkması garip bir direniş olarak kayıtlara geçti.

Merkez Bankası’nın, taşınma konusunda direniş gösterirken, izlediği para politikasında başarılı olduğunu söylemek de mümkün değil. Çünkü, Merkez’in izlediği yüksek faiz - düşük kur politikası Türkiye’de kaynak dağılımını bozdu. Dış ticarete konu olmayan mal üretimini arttırdı. Böylece istihdam artacağı yerde azaldı. Ayrıca, emtia fiyatlarının yükseldiği bir dönemde apar topar enflasyon hedeflemesine geçilmesi, enflasyon hedefini bir türlü tutturamayan Merkez Bankası’nın güvenilirliğini sorgulanır hale getirdi.

Bir de ekonomik durgunluk döneminde faiz arttırmaya devam eden ve 2008 yılının ekim ayında politika faizlerini yüzde 16,75 oranında tutan bir Merkez Bankası ne yapacağı belli olmayan bir kuruluş olarak görülmeye başlandı. Yüksek faiz politikasıyla rantiyeyi besleyen Merkez’in birdenbire hızla faizleri indirmesi bu defa rantiyeye müthiş bir bono ve tahvil getirisi sağladı. Merkez Bankası kararlarının ortaya çıkardığı haksız kazançlar, Türkiye’de de Merkez’in bağımsızlığının sorgulanmasına neden oldu.

Hafta sonu uluslararası haber kanalı CNBC televizyonuna demeç veren Başbakan Tayyip Erdoğan, Merkez Bankası hakkında sorulan soruyu cevaplarken, Merkez Bankası’nın yaptığı hatalı icraatların hesabının seçilmiş hükümet tarafından verildiğini söyledi. Enflasyon düzenlemelerinin Merkez Bankası’nca yapıldığına dikkat çeken Başbakan, eğer bunlar yanlış olursa, Merkez Bankası’nın hesap vermeyeceğini, halkın, bunun hesabını seçilmiş politikacıdan soracağını belirtti.

Başbakan doğru söylüyor. Çünkü Merkez Bankası Kanunu’na göre, tutmayan enflasyon hedefleri için Merkez’in hiçbir sorumluluğu yok. Merkez, bağımsız ama sorumsuz bir kuruluş.

Peki, bu kuruluşu kim yönetiyor? Başbakan da şikâyetçi olduğuna göre, seçilmişlerin iradesini yansıtmayan bir yönetim var.

Anlaşılan vatandaş Merkez’in kararlarından memnun değil. Halk kendisini daha da fakirleştiren Merkez’in kararlarına tepkili. Öyleyse ‘bağımsız ama sorumsuz’ olan Merkez Bankası’nın bağımsızlığının artık sorgulaması gerektiği gündeme geliyor. İlk sorulacak soru şu: Bu banka halkın bankası mı? Yoksa bazı zenginlerin bankası mı?

Haber Ara