Dolar

36,4935

Euro

37,8900

Altın

3.346,41

Bist

9.658,72

Helal gıdaya, Yahudi modeli

Dünya çapında pazarı 635 milyar doları bulan “helal gıda” pazarında, Müslümanların daha kolay ulaşabilmeleri için Yahudilerin uygulamakta olduğu “koşer” sistemi üzerinde çalışılıyor.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-10-12 14:34:00

 Helal gıdaya, Yahudi modeli
Dünyada 2 milyar tüketicisi olan helal gıda pazarında, Türkiye atak yapmak istiyor. 13-16 ekim tarihlerinde İstanbul’da yapılacak uluslararası toplantıda farklı açılımlar ele alınacak.

İTO Başkan Yardımcısı Dursun Topçu, Köln’de düzenlenen ANUGA Gıda Fuarı’nda yaptığı konuşmada, Türkiye ve Müslüman ülkelerin bu konuda hızlı davranması gerektiğini söyledi.

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkan Yardımcısı Dursun Topçu, dünyada helal gıda pazarının 635 milyar dolar olduğunu ve Türkiye'nin bu konuda çalışmalarını sürdüğünü söyledi. İTO, Köln'de düzenlenen “ANUGA Gıda Fuarı” çerçevesinde Helal Gıda Semineri düzenledi. Dursun Topçu, seminerde yaptığı konuşmada, dünyada helal gıda kavramının üretimde kullanılan yardımcı madde, hammadde ve ana maddenin, İslâm dini tarafından “helal” kabul edilen maddeler olarak kabul edildiğini belirterek, “Helal gıda, ürünün İslâmî kurallara uygun olduğunu gösterir. Araştırmalara göre dünyada helal gıda ürünlerini tüketen yaklaşık 2 milyar tüketici var. Bu tüketicilerin 10 milyonu Amerika'da, 30 milyonu Avrupa'da, 350 milyonu Afrika'da, 950 milyonu Asya ve 350 milyonu Ortadoğu'da yaşıyor” dedi.
Yapılan araştırmalar sonucu dünyada helal gıda pazarının 635 milyar dolarlık bir değere sahip olduğunun tahmin edildiğini ifade eden İTO Başkan Yardımcısı, helal gıda pazarının Müslüman olmayan ülkelerde de büyümekte olduğuna dikkat çekti.

Avrupa'daki 67 milyar dolarlık değere sahip olan helal gıda sektörünün Müslüman toplumlarda değil, diğer ülkelerde geliştiğini gösterdiğinin altını çizen Topçu, mevcut helal gıda ticaretinin dünya helal gıda pazarının sadece yüzde 10'unu karşıladığına işaret etti.

Pazarda yüzde 90 karşılanamayan bir talep olduğunu vurgulayan Dursun Topçu, bir ürünün helal gıda sertifikasına sahip olmasının, uluslararası pazarda kendisine yer bulacak anlamına gelmediğini belirterek, “Helal ürünler, kalite güvenilirlik paketleme ve etiketleme açısından evrensel standartları yakalayamıyor. Müslüman ülkelerde üretilen çok sayıda ürün, bu standartları yakalayamadığı için markalaşamıyor” diye konuştu.

TÜRKİYE’Yİ TSE TEMSİL EDİYOR

Dünyadaki helal gıdayla ilgili en önemli problem olarak “helalin yorumunda bir birliğe varılamamış olması”nı gösteren Topçu, şunları kaydetti:

“Önce bu birliğin sağlanması gerekiyor. İslâm Konferansı Teşkilatı, ortak bir helal ürün ve gıda standartı oluşturmak için bir alt komisyon kurdu. Bu komisyonun sekreteryası Türkiye'ye verildi. Kurulan komisyonda Türkiye'yi TSE temsil ediyor.

Helal gıda sadece Müslüman tüketiciler için önemli değil. Araştırmalara göre Hollandalılar da helal gıdaya yoğun talep gösteriyor. Burada bir atasözümüzü hatırlatmak istiyorum. ‘Bakmakla usta olunsaydı, kedi kasap olurdu.’ Bugün düzenlenen helal gıda semineri ile tüketiciler için önemli bir konuyu tartışıyoruz. Burada yapılan tartışmalar, gıda sektörünün gelişmesi için bir ivme kazandırır.”

İSTANBUL’DA TOPLANTI YAPILACAK

Türk Standartları Enstitüsü’nden (TSE) Nihal Sayar da yaptığı konuşmada, İslâmî kurallara göre yenmesine izin verilen gıdalara “helal gıda” dendiğini ifade ederek, dünyada helal gıda sertifikalarının vakıf, dernek ve sivil toplum örgütlerinin verdiğini, sadece Malezya'da bu sertifikalandırma işinin kamu kuruluşu tarafından yapıldığını kaydetti.

Sayar, Helal Gıda Sertifikası verme konusunda TSE'nin çalışmalarını sürdürdüğünü sözlerine ekledi. Dünyada Helal Gıda Sertifikası bulunan ülkelerden bazılarını ABD, Almanya, Avustralya, Brezilya, Arjantin, Çin, Hollanda ve Yeni Zelanda olarak sıralayan Sayar, bu konuda 13-16 Ekim tarihlerinde İstanbul'da bir toplantı düzenleneceğini bildirdi.

Büyüközer: Sivil toplum örgütleri dışlanmamalı
Türkiye'de uluslararası akredite olmuş Helal Gıda Sertifikası veren tek kuruluş olan Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği (GİMDES) Başkanı Hüseyin Kami Büyüközer de yaptığı konuşmada, Helal Gıda çalışmalarına 27 yıl önce bir ziyaret için geldiği Almanya'da Müslüman olmuş bir Alman gencinin sözleri sebebiyle başladığını ifade etti.

20. asırda helal gıda arayışlarını sürdüren Müslümanların, Yahudilerin uygulamakta olduğu Kosher sistemini incelediklerini belirten Büyüközer, İslâm dünyasında helal sertifikalama işinin öncülüğünü Malezya ve Endonezya'nın yaptığını kaydetti.

İslâm Konferansı Teşkilatı'nın (İKT) standart akredite kuruluş oluşturma gayretleri içinde olduğuna işaret eden Büyüközer, Türkiye'den bu çalışmalara sadece TSE'nin katıldığını, diğer sivil toplum örgütlerinin bu çalışmalara dahil edilmemesini ise eleştirdi.

‘İHRACATA ENDEKSLİ HELAL GIDA ÇALIŞMASI BAŞARISIZ OLMAYA MAHKUMDUR’

Türkiye’deki helal gıda çalışmalarını eleştiren Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Başkanı Kemal Özer; “Herkes gözünü helal sertifikaya dikmiş durumda. Bu çalışmayı başlatanlardan biri de İstanbul Ticaret Odası. İTO Başkanı helal sertifika çalışmalarındaki amacı; ‘ihracatçının önündeki engeli aşmak’ olarak açıklıyor. Yani helal endişesi yerine ihracatı artırmak... Helal ürün talep eden kimseler olarak bu duruma sevinmeli miyiz yoksa üzülmeli mi?” diye sordu..

Helal çalışmasının diğer çalışmalara benzemediğini belirten Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Başkanı Kemal Özer, konun ihracata endekslenmiş olmasından rahatsız olduklarını belirtti.

Özer “Konun ihracata endekslenmiş olması başarısız olması için yeterli dendir. Helal sertifika meselesi sık sık gündeme gelmesine rağmen bir arpa boyu bile yol alınamamasının nedeni de budur. Türkiye’de izlenen yol ve yöntemle bu sorunun aşılması mümkün değildir” dedi.

Helal sertifikası vermeden önce GDO sorunu gibi çözülmesi gereken birçok mesele olduğuna değinen Kemal Özer, “Bir yandan GDO’ya evet diyeceksiniz ve bunu yasalaştırmak için gayret edeceksiniz diğer yandan helal sertifika diyeceksiniz. Bu sakat bir anlayıştır. Önce bundan kurtulunulmalı. Öte yandan dünyana helal sertifikalara güvenilirliğin tartışıldığı bir ortamda helal sertifika diye ısrar etmenin anlamı yok. Helal sorunu mutlaka çözülmesi gereken bir meseledir ve tek çözüm helal sertifika değildir. Bu konuda Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi’nin dünyada benzeri olmayan tescilli bir projesi bulunmaktadır. Bu 2010’da hayata geçirilmesi planlanan proje ile bu sorun aşılacaktır” dedi.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara