İslami bankaların önlenemez yükselişi...
İslami finans sektöründe görülmemiş bir ilerleme olduğunu kaydeden Ürdünlü bankacılık uzmanı Muhaysen bu başarının geleneksel bankaların ihtiyaçlarına çözüm olup olmayacağını sorguluyor.
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-10-07 14:54:00
Ürdünlü bir bankacılık uzmanı, son zamanlarda İslami bankaların gerçekleştirdiği başarıların geleneksel bankaların ihtiyaçlarına çözüm olmayacağını belirterek bunu, yatırımları finanse eden her iki türden bankalara ihtiyaç duyan yatırımcılara ve projelere referans olarak gösterdi. El-İsra İslami Finans ve Yatırım Şirketi genel müdürü Dr. Fuad Muhaysen, İslami bankaların İslam şeriatı ile uyumlu araçlardan muşaraka ve diğerleri vasıtasıyla yatırımları finanse ettiğine, geleneksel bankaların da yatırımları borç verme ve diğer araçlar yoluyla finanse ettiğine işaret etti. Bir ülkede her iki türden bankanın bulunması müteahhitlere ve şirketlere, kar ortaklığı yapabileceği birinci tür (İslami banka) ile ya da karlarının belli bir oranını onlardan alan ikinci tür (geleneksel banka) ile işlem yapma seçeneği sunduğunu, önemle belirtti.
Dr. Fuad Muhaysen İslami finans ve bankacılık alanında çok sayıda ilklerin sahibidir ve bunlar bu alanda önemli yetkilere sahip çok sayıdaki yönetici tarafından kullanıldı. İslami bankacılık sektörü ile uzun yılları aşan bir bağlantısı vardır. Arap Bankası’nda 10 yıl çalıştıktan sonra 1997 senesinde Uluslar arası İslami Arap Bankası’nın kuruluşunu takip eden ekibin içinde yer aldı. Daha sonra işteki uzmanlığını akademik çalışmalarla geliştirmeye yöneldi ve İslami bankacılık alanında mastırını tamamlayıp doktora derecesini elde etti. “Şarkulavsat” gazetesinin (Dr.Fuad Muhaysen) ile İslami bankacılık sektörünün geleceği hakkında yaptığı röportajın metni aşağıda verilmiştir:
İslami bankaların işe başlamasından bu yana 36 seneden fazla bir zaman geçti, bu zaman zarfında İslami bankaların gelişmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Faaliyete geçtiği yetmişli yılların başından bu yana İslami bankacılık sektöründe görülen gelişme bir devrimdir. Sektörün hacmi milyarlarca dolara ulaşmıştır ve bu çağdaş finans tarihinde görülmemiş bir şeydir. İslami bankacılığın bu günkü çalışması farklı duruşunu göstermektedir. Orada buradaki bireysel deneyimlere sahip olduğu dünden, yüksek finans ve bankacılık sisteminin bir ana unsuru olduğu bu güne gelinmiştir. Günümüz İslami bankaları, işlemlerini ve işlemlerin seyrini tanzim eden kontrol ve standartlara sahip olmaya başlamıştır.
İslami bankaların Ürdün’de faaliyete geçmesi nasıl oldu?
Ürdün’de İslami bankaların ortaya çıkması İslami bankaların Arap dünyasında faaliyete geçtiği zamana denk gelmektedir. Ürdün, gerek teorik alanda gerekse şeriata uygun faizsiz bankacılık esasına göre işlem yapan bankaların kurulmasına davet açısından sektörün öncülerinden kabul edilmektedir. Bu alandaki öncülerden biri de Dr. Sami Hamud’tur (Allah rahmet eylesin). 1976 senesinde tamamlayıp kitap haline getirdiği “İslam şeriatı hükümlerine uygun olarak bankacılık işlemlerini geliştirme” isimli risalesi sonradan İslami bankalar için temel referans olmuştur. Bazı şeyleri satın alma için yapılan murabaha sözleşmesi Dr. Sami Hamud’un bir keşfi ve buluşu olarak kabul edilir. Bir grup iş adamı ile Ürdün’de İslami ekonomiyi ve fıkhi ilimleri desteklemeye çalıştı. (Bu grup) 1978 senesinde geçici Ürdün İslam Bankası (Albaraka Ürdün) kanununun çıkarılması için çalıştılar ve Ürdün İslam Bankası’nın kuruluşu tamamlanarak 1979 senesinde faaliyete geçti. Bunu, Ürdün Finans Kurumu, daha sonra Milli İslam Bankası’na dönüşen İslami Yatırım Kurumu gibi çok sayıda İslami finans şirketlerinin kuruluşu izledi. Ancak bu, risalenin kayıp olması sebebiyle onun başarısı olarak kaydedilmedi.
Başarılı Ürdün İslam Bankası deneyimi ve şirketler kanununun tadil edilmesinin ışığında 1997 senesinde Arap Bankası yönetimi, hedeflerinde ve amaçlarında bağımsız bir İslami banka olarak Uluslar arası İslami Arap Bankası’nın kurulmasını tasarladı. Ürdün, 2000 senesinde çıkarılan Ürdün bankacılık kanunu vasıtasıyla İslami bankaların çalışmasını düzenleyen devletlerin ilklerindendir.
Ürdün son yıllarda yeni nesil İslami finans kuruluşlarının ortaya çıkmasına şahit olmuştur. Bu finans şirketlerinden birincisi, Ürdün’lü iş adamı Muhammed Taha El-Harahaşeh’in ortaklığı ve Ürdünlü, Körfezli, Yemenli ve Filistinli çok sayıda iş adamı ve kuruluşun katılımıyla kurulan El-İsra İslami Yatırım ve Finans Şirketi’dir. Bu şirket, Merkez Bankası’nın ilgi göstermemesi ve hali hazırda yeni banka kuruluşuna ruhsat vermemesi nedeniyle Merkez Bankası şemsiyesi altında yer almamaktadır.
Uzun dönemde, arzu edilen istek ve hedeflerin gerçekleşmesini engelleyen bazı şeylerin olması nedeniyle pratik uygulamanın teorik ve pratik arasında farklı bir tür olarak ortaya çıktığı söylenmektedir. İslami bankaların kurulmasından arzu edilen istek ve hedeflerin gerçekleştirilmesi kapsamında uygulanması gerekli olan faktör ve şartların en önemlileri nelerdir?
Bu İslami bankalar çağdaş dünyada yer edecek büyük toplumsal ve ekonomik değişiklik oluşturacak emelleri gerçekleştirmek için kurulacaksa uygulanması gereken bir takım unsurlar vardır. Bu unsurları 4 başlık altında toplayabiliriz:
Birincisi: Kaide ve kurallara bağlılığı ve başarı için gerekli kapasiteyi bünyesinde toplayan, işinde herhangi bir iş düzeninden çok Allah’ın davet ettiği şekle daha yakın olma özelliğine sahip elverişli insan kaynağıdır. Bu durum sadece yöneticilerle sınırlı olmayıp, yöneticiler ve şirket ortakları için eşit seviyede mutlaka olması gereklidir.
İkincisi: İslami finans kuruluşları ve bankaların her bir iş ve faaliyetinde yeterli bir açıklık olması gerekir. Böylece Müslümanlar paraların nereye ve nasıl yatırım yapıldığını görebilmelidir.
Üçüncüsü: Enerjilerini ve gayretlerini Müslümanların paralarını Müslüman ülkelerin kalkınmasına kanalize etmek için harcamalıdırlar. Bu kalkınma helal yollardan kazanılan para ile olmalıdır ve bu biricik esastır. Yine bu, Müslüman toplumlar içinde olmalıdır.
Dördüncüsü: Hükümet ve yönetimlerin bu finansal kuruluşlara olan desteğidir. Diğer bir ifadeyle, İslami ilkelerle Müslüman toplumlarda yatırım gerekliliğini yerine getirmesi, Müslümanlarda fikirlerini açıklamaları için gerekli anlayışı yerleştirmesi ve bunun küçük bir iş olmayıp büyük bir iş olduğunu empoze etmesi, bu işi değerlendirerek başarıya dönük vasıftakilerden elverişli olanlarını uygulamaya geçirmesi şeklinde söyleyebiliriz. Böylece,İslami bankaların çalışmasının daha iyi bir şekilde tanzim edilmesi ve bu kapsamda geleneksel bankalarda gördüğümüz işbirliği benzeri İslami bankalarda toplanan finansman işlerinde beraber hareket ederek İslami bankalar arasında işbirliğini temin etmektir.
Bunların hepsinin gerçekleştirilmesi için, para ve finans yetkililerinin birlikte, bürokrasiden uzak bir şekilde (islami bankaların) işlemlerinin uygulamalarını kolaylaştırmayı gözeten mevzuatın çıkarılması yoluyla bu kuruluşların işleyişini desteklemeleri gereklidir. Bu yapıların kurulmaması halinde, İslam ekonomisi fikrinin ilerleyişinin kesilmesi kaçınılmaz bir gerçek olması hatta İslam ekonomisi fikrinin ve uygulamalarının kazanmış olduğu mevkileri ve yerini kaybetmesi şeklinde ihtimalleri ortaya çıkaracaktır.
Genel olarak, global finans krizine uygun çözümler bulma işine katılım hususunda diğerlerinden farklı olarak İslami ekonomi ve İslami finans sektörünün rolü nedir?
Bu global finans krizi ilkelerin ve yapıların krizidir. Global finans sisteminin üzerine kurulduğu ilkeler yeniden gözden geçirilmeye ihtiyaç duymaktadır. Bundan sonra bu ilkelerin doğru bir şekilde tatbik edilebileceği yapıların gözden geçirilmeye ihtiyacı vardır. Uluslar arası sermayenin kendini yenilemesine ve düzeltmesine, paranın gücü formatından global sosyal ekonomi formatına dönmesine ihtiyacı vardır. Bu ilkeler, bir şahsın çıkarını bir diğerine, bir grubun çıkarını diğer bir gruba, bir devletin çıkarını diğer devletlere üstün tutmayacak şekilde tarafsız ve adil olmalıdır. Bütün insanlığın bu ilkeler üzerine ittifak etmesi, onları savunması ve sayısının arttırılması hususunda gayretlerini birleştirmesi gereklidir, ta ki bu ilkeler uluslar arası ilkeler olarak adlandırılıp ve ekonomi merkezli olarak nitelendirilip ve böylece denge, adalet, eşitlik ve dürüstlük özellikleriyle farklılık arz eden semavi dinlerin getirdiği esaslar ve ahlak üzerine oturtulmuş bir düzenlemeyi mutlaka hesaba katan bir hale gelene kadar devam etmelidir.
İslami bankacılığın beklenen yayılma alanının sınırı nedir?
Suriye, Lübnan ve şimdi İslami bankacılık rönesansının kenarında olan Mısır gibi devletlerde iyi bir yayılma olduğunu mülahaza etmeye başladık. Kuzey Afrika devletleri için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Ayrıca bu alanda büyük potansiyelin bulunduğu Güney Afrika devletlerinden çok sayıda devlet İslami bankacılığa ilgi göstermektedir. Avrupa’ya gelince, Londra İslami bankacılık merkezi olmaya başladı ve bu arada Fransa Londra’yı yakalamak ve rekabet etmeye dönük adımlar atmaya başladı. Güney ve Kuzey Amerika devletlerinde İslami bankacılığın yayılması için elverişli büyük bir alan bulunmaktadır. Bütün bu büyüme, Müslümanlar toplulukların İslami bankacılığa olan aşırı talebi ve buna ilave olarak sosyal ve ekonomik İslami bankacılık projesi başarısının bir neticesi olarak ortaya çıkmaktadır.
Dünya genelindeki İslami finansman araçlarının faizli işlemlerin miktarını azalttığına inanıyor musunuz?
Öyle olduğunda şüphe yok. Küçük bir Pazar olmasına rağmen Bahreyn’i buna örnek göstermemiz mümkündür. Bahreyn’deki El Areyn, Emvac Adaları ve Bahreyn Finans Limanı gibi kalkınmada etkisi olan alt yapı projelerinin finansmanı İslami bankalar tarafından sağlanmıştır. İslami bankacılık, Hindistan, Katar, Kazakistan ve Cezayir gibi diğer ülkelerde de faaliyetlerini genişletti. İslami bankacılık buralarda çok önemli ve başlıca sektörlere mesela Hindistan’daki enerji şehri projesine finansman sağlamıştır. Bu çerçevede Çin, enerji şirketlerinin yatırım yaptığı ve uluslar arası kuruluşları ve temsilciliklerini cezbeden modern bir kalkınmayı desteklemeleri için bazı İslami bankalara teklifte bulundu.
Finansal kuruluşların ve bankaların isimlerine “İslami” ibaresinin ilave edilmesini nasıl görüyorsunuz?
Finans kuruluşlarının ve bankaların İslami olarak adlandırılması hususunda çeşitlenen bir ilgi var. Benim düşünceme göre bu şekilde isimlendirmek doğru ve gerekli idi. Bu bankaların ortaya çıktığı döneme bakacak olursak, bu bankaların meydan okuyan bir tür ve İslam nizamının bankalar tarafından uygulanabileceğinin delili olarak geldiklerini görürüz. Bankaların İslami olarak isimlendirilmesi tartışmaya yol açtı. İslami bankalar strateji çalışması için 1988 yılı Ekim ayında Hartum’da yapılan toplantıya katılanlar, İslami ibaresinin kaldırılmasını mecbur kılan ve bunun yerine İslami bankaların üretim ve kalkınmaya dair rolüne atıf yapan diğer ibarelerin kullanılmasını öngören bir kararın alınmasını savundular. İslami bankalar için Dallah Albaraka Grubu örnek gösterilebilir. (Grup) bünyesinde İslami şirketler ve bankalar bulundurmasına rağmen isminde buna işaret eden kelime bulunmamaktadır. Hüviyetleri isimleri tarafından belirlenmedikçe bu bir tercih meselesidir. İslam’ın bu işlerin muhteviyatından daha büyük olduğunu veya başarısız deneyimlerin ya da kötü uygulamaların (İslam’ı) can sıkıcı kötü bir pozisyona getireceğini düşünenler de mevcuttur. Ancak ben, karma ekonomi içinde çalışan İslami bankaların “İslami” ibaresiyle isimlendirilmesinde bir beis görmüyorum ve bunu, onları geleneksel bankalar ve finans kuruluşlarından ayırt eden alamet-i farikası olarak görüyorum.
İslami bankacılığın rakamlarını nasıl görüyorsunuz?
Beş kıtada 60’tan fazla ülkede faaliyet gösteren İslami finans kuruluşları ve bankaların sayısı dünya genelinde 300’e yaklaşmaktadır. Bunun % 40’ı, ağırlığı Körfez devletleri olmak üzere Arap devletlerinde toplanmaktadır. Bunların aktifleri günümüzde 500 milyar USD’yi aşan bir rakama ulaşmıştır. 2007 yılında Arap devletlerindeki İslami bankaların toplam aktiflerinin % 90,8’ini Körfez devletlerinin payı teşkil etmektedir. Körfez devletlerinin toplam payının % 49,5 kısmına sadece Suudi Arabistan sahiptir. Emirlikler % 20 ve Kuveyt % 17,4 paya sahiptir.
İslami finans kuruluşları ve bankaların mevcut sayıları ve gerçekleştirdikleri olumlu neticeleri hesaba katarak bu olumlu gelişmenin devam edeceğine dair işaretler var mı?
Araştırmacıların çoğu, bu bankaların reel durumunun gelişmenin devam edebileceğine delalet ettiğine itibar etmektedirler ve biz de onlarla aynı fikirdeyiz. Fakat (İslami bankalar) hızlı gelişmelerine ve geleneksel bankaların karlarından az olsa da devasa karlarına rağmen bulundukları ülkelerde en önemli finansörler olmayacaklar. Yani İslami bankalar geldiği noktaya ve ulaştığı neticelere rağmen cari şartlarda geleneksel bankaların var olmasına engel olamayacaktır. Her iki tür bankalar da yatırımları finanse etmektedir. İslami bankalar İslam şeriatı ile uyumlu araçlardan muşaraka ve diğerleri vasıtasıyla yatırımları finanse ederken, geleneksel bankalar yatırımları borç verme ve diğer araçlar yoluyla finanse etmektedir. Bir ülkede, her iki türden bankanın bulunması müteahhitlere ve şirketlere, kar ortaklığı yapabileceği birinci tür (İslami banka) ile ya da karlarının belli bir oranını onlardan alan ikinci tür (geleneksel banka) ile işlem yapma seçeneği sunmaktadır. Yukarıda zikredilen hususlar ışığında biz, bazı işlere bağlı olarak bu bankalardaki gelişmenin devam edeceğini öngörenlerle aynı fikirdeyiz. Bu işlerden;
Birincisi: İslami bankalar, ortaya çıkan hatalarını düzeltmeli, bunlar için tedbirler almalı, finansman araçlarını çeşitlendirmeli, küçük projelere büyük ihtimam göstermeli, projelerin finansmanı için özel bonolar çıkarmalı ve hesap sahipleri ile ortaklar arasındaki gelir dağılımındaki dengeyi korumalıdırlar.
İkincisi: Şer’i açıdan işlemleri kontrol edenler güzel seçilmeli, bunlar esas olarak tasarruflar ile yatırım arasında bir noktada görevlendirilmeli, bunların mevcut tecrübelerinden ve teknik gelişme sağlayacak her türdeki bankaların deneyimlerinden faydalanılmalıdır.
Üçüncüsü: Sürekliliği sağlayacak yeterli sayıda uygulamayı öne çıkarmalı, İslam lafzını suistimal etmekten sakınılmalı ve onun arkasına gizlenilmemeli, (işin İslami olduğunu) isim veya sıfatı ile değil yaptığı işlerle göstermeli, kuruluş gayesi olan görevleri layık olduğu şekilde yerine getirmelidir.
Dördüncüsü: İslami bankaların, müşterilerin ihtiyaçlarına cevap verecek ürünlerin geliştirilmesine önem vermesi gereklidir. Bu ürünlerin, amaçları ve çalışma mekanizması ile ilgili şer’i hükümlerle şeklen ve göstermelik değil gerçek manada uyumlu olması ve başka bir amacı örten şer’i bir şekilciliğin de olmaması şarttır. Globalizm veya yeni global nizamın çıkardığı meselelere ve değişimlere göğüs gerebilmelidir. İslami bankaların (gelişiminin) sürekliliğinin bağlı olduğu genel çalışma stratejisi konusunun, genel yapının ve bu taleplerin kombinasyonu sağlanmalıdır. Nihai olarak, finansman işlemlerinde murabahaya olan bağımlılıklarını azaltarak muşaraka, mudaraba ve kiralama gibi yöntemlere odaklanmalıdırlar.
SON VİDEO HABER
Haber Ara