Dolar

34,8729

Euro

36,7262

Altın

3.050,46

Bist

10.058,47

Filistin sorununun tasfiyesi

Bütün kötüler her zaman yalancı değildir. İçlerinden bazıları bir derece kabalık ve inatçılıktan beslenir. Bu durum onları açıklanmaması gerekenleri açıklattırıyor.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-09-28 01:37:00

Filistin sorununun tasfiyesi
FEHMİ HÜVEYDİ*

İsrail dışişleri bakanı, Filistin sorununun bakanlığının literatüründen silindiğinden bahsederken aslında eğlenmiyordu ancak gün be gün toprak üzerinde kendini gösteren ve birçoklarının gizlediği bir haberi ilan ediyordu aslında.

Bütün kötüler her zaman yalancı değildir. İçlerinden bazıları bir derece kabalık ve inatçılıktan beslenir. Bu durum onları açıklanmaması gerekenleri açıklattırıyor. Bu açıdan Lieberman ile Netanyahu veya diler İsrailli liderler arasındaki fark; ilki fikirlerini ambalajlama veya süslemeyle ilgilenmezken diğerleri yalanı, kelime oyununu, aynı fikirleri karşı tarafı aldatacak ve acı duymaksızın yutturacak geniş terimlerle formüle etmeyi çok iyi yapıyorlar.

Baskın görüş Yediot Ahranot gazetesinin yayınladığı röportajda Lieberman’ın sözlerinin tesadüfi olduğu yönde. Bir hafta önce aynı gazetenin internet sitesi önemli yazar Ron Ben-Yishai’nin ‘ Eylül sarsıntısına hazır olun’ başlıklı makalesini yayınlamıştı. Yishai makalede bu ay içinde Ortadoğu’da büyük bir sarsıntının yaşanacağından, kartların yeniden karılacağından dem vurdu. Şöyle ki esir asker Celat Şalit’in serbest bırakılmasından İran nükleer dosyasına kadar askıdaki bütün dosyaların –doğal olarak İsrail bakış açısına göre- ele alınması için bölgedeki bütün etkin çevreler masaya oturacak. Yazar ayrıntılarda Şalit’in serbest bırakılmasının Gazze’deki ablukanın kaldırılmasının önünü açacağından, Obama’nın çekişmeyi çözme planının yeni yol haritası mesabesinde olacağından ve şu iki eksene yoğunlaşacağından bahsetti: İlki ‘ılımlı’ Arap ülkeleriyle ilişkilerin doğallaşmasına başlanılması karşılığı yerleşimciliğin dondurulması ve ikincisi Filistin ve İsrail tarafları arasında görüşmelere başlanılması. Bu operasyona Obama, Netanyahu ve Abbas’ın katılacağı BM çatısı altında yapılacak zirve görüşmesiyle törenle başlanılması öngörülüyor.

Bu atmosfer içinde projektörler çözüm projesinin temel taşı haline gelen yerleşimcilik konusuna güçlü şekilde tutuluyor. Zira yerleşimlerin durdurulacağı veya askıya alınacağı bu madde üzerindeki tartışma ve pazarlıklardan sonra bu iki adam dokuz aylık bir süreden bahsediyorlar. Konuşmalar bunun geçici bir durdurma olduğu üzerinde duruyor. Haber yayılır yayılmaz İsrail bu maddeden yakasını kurtulmaya başladı. Zira kendisinin Kudüs ve Batı Şeria’da 5970 yeni yerleşim birimi inşaatını sürdürme niyeti olduğu, bunların 700 biriminin resmi dondurma kararı alınmadan önce birkaç gün içinde onaylanacağı anlaşıldı. Geriye kalan yerleşim birimleriyle ilgili olarak İsrail bir kısmının (2500 birim) birkaç hay içinde inşaatına başlanacağını ve bu bağlamda müteahhitlerle vazgeçilemeyecek anlaşmalar olduğunu gerekçe gösterdi. Binalardan geriye kalanlar ise İsrail hükümetinin tartışma dışı bir konu olarak gördüğü Kudüs’e kurulacak.

Hamas’ın politbüro lideri Halit Meşal’in bir heyet başkanlığında Kahire’ye yaptığı ziyaret sırasında kendisine bu gelişmelerle ilgili görüşünü sormuştum. Herkesin iki hafta sonrası içeriğinin açıklanması öngörülen Obama planını beklediğini, planın yerleşimin askıya alınması veya durdurulması etrafında dönen tartışma ortasında toprak yutmayı sürdüren İsrail’i istisna tuttuğunu ifade etti ve Filistin tarihini okuyanların 1949-50 yılları arasında mültecilerin dönüşüyle ilgili 194 nolu kararı uygulayan Lozan görüşmeleri sırasında Ben-Gurion’un Amerikan baskısına rağmen görüşmeleri başarısız kıldığı, bu esnada 400 Arap köyünü yıktığını ve Arap ülkelerinden 800 bin Yahudi’yi getirttiğini hatırlayacağını ilave etti.

Kendisine hali hazırdaki Filistin sahnesine ilişkin bakış açısını sorduğunda şöyle dedi: Ufukta belirenlerin birçok açıdan şu şekilde okunması mümkün. İsrail baskılara ve sunulan planlara ilgisiz kalarak sorunun tasfiyesi yönünde aktif şekilde hareket ediyor. Washington’la kopma veya çatışma noktasına varmayacağından emin şekilde baskılarla sindirici bir ilişki kuracak. Yerleşimciliğin hızlandırılması konusunda son yaşananlar bunu teyit ediyor. Washington Netanyahu hükümetinin tutumuna karşı ‘endişesini’ ve ‘kızgınlığını’ ifade etti. İbrani radyosu İsrail başbakanı ofisinden bir yetkilinin Amerikan eleştirisinin sert olmadığı ve olumlu bir dil taşıdığı sözünü aktardı. Yediot Ahranot gazetesi internet sitesinde İsrail’in Washington’un tavrına pek şaşırmadığını belirtti. Zira ABD yönetimi Netanyahu hükümetinin adımlarının ön bilgisine sahipti. Yani her şey şeffaflık ve eşgüdüm içinde işliyor.

ABD yönetimi şu an müzakerelerin başlaması ve barışçıl çözüm için fikirler hazırlıyor. Bu fikirler henüz açıklanmamasına rağmen şu ana kadar bilinen kısmı umut veya güven vermiyor. ABD siyasetinin Beyaz Sarayda değil, İsrail’in güçlü nüfuza sahip olduğu Kongrede belirlendiğini dikkate alırsak bizler ‘geçici!’ yerleşimin İsrail’le doğal ilişkiler kurulması pazarlık yapılması eğiliminin 2002 Beyrut zirvesinde açıklanan Arap girişimi için dahi darbe olacağını ifade ediyoruz. Arap girişimi doğallaşma karşılığı tam çekilmeden bahsetmişti. Doğal ilişki kurmamayı Arap hükümetlerin Filistin sorunun savunmalarında sahip oldukları son savunma hattı olduğunu hatırlarsak bu hattın yıkılması sorunun tasfiyesi ve üstünün çizilmesinin kanıtlarından biri sayılmaktadır.

Arap ülkeleri şu ana kadar resmi tutum belirlemediler. Bahsi edilen Amerikan fikirleriyle dikkatli ilişki kurdukları açık. Bilgilerimize göre Mısır, başkan Mübarek’in Washington ziyareti sırasında yerleşimlerin dondurulması karşılığı ilişkilerin doğallaşması pazarlığı düşüncesine temkinli yaklaştı ve bunun barışçıl çözüme hiçbir ilerleme getirmeyeceği ifade etti. Suudi Arabistan da anlaşmaya girmeyi reddetti. Anlaşma ile kendisinden İsrail uçaklarına Asya yönündeki uçuşları sırasında hava sahasından geçme izni vererek ilişkilerin doğallaştırılmasına katılması isteniyor.

Filistin yönetimiyle ilgili bölümde ise başkan Abbas ve ekibinin Hamas hareketiyle uzlaşı eğiliminde olmadığı ve ortada şartların yılsonuna kadar bu şekilde kalması yönünde bir eğilim olduğunu gösteren kanıtlar var. Şöyle ki gelecek Ocak ayındaki başkanlık ve parlamento seçimleri, tarihi düşmanlığın sürmesi gölgesinde yaklaşıyor. Bu durumda seçimler Gazze’de değil Batı Şeria’da yapılacak. Böylece Batı Şeria Filistin devletinin üssü ve projesinin temsilcisi olacak. Bu ise Gazze ve Hamas hareketinin sahneden tamamen çıkarılmasına yol açacak. Yeni parlamentonun seçilmesi gölgesinde parlamentoya Fetih yönetimi egemen olacak. Sonrasında İsrail şartları ve özelliklerine uygun çözüme start verilebilinecek. Kahire’de Ömer Süleyman’la görüşme sırasında bu senaryo ele alındı. Mısır’ın tutumu açıktı. Sadece Batı Şeria’da seçimlerin yapılmasına temkinli yaklaştı ve ertelenmesine yol açsa bile seçimlerden önce uzlaşılması çağrısı yaptı.

EbuVelid (Halid Meşal) bu tablo karşısında kendisinin güvendiği tek dayanağın ve bu emellerin üzerinde parçalanacağı kayanın Filistin halkının direnişi, sebat etme ve meşru hayalinden ödün vermeyi reddetme noktasındaki tarihi gücü olduğunu ifade ederek bu sunumu bitiriyor.

Yüzeyin altında olan ise daha tehlikeli ve Filistin sahasında yüzeyin üzerindekinden daha vahim. Kamuoyu ve medya oranları yerleşim dosyası etrafında koparılan gürültüyle meşgulken İsrail hükümeti yukarıda işaret edilen Ben Gurion yöntemini izliyor. Bu yöntem kendi diyarlarında kovulan Filistin mültecilerin dönüşü etrafında Lozan’da tartışmalar devam ederken yüzlerce köyün yıkılması ve yüz binlerce göçmenin getirilmesinde temsil ediliyor. Yani yerleşim birimleri etrafındaki tartışmanın hedefi İsrail’in Filistin topraklarının mülkiyetini değiştirmek ve bu mülkiyeti şu an dünyanın dört bir yanında satın almak için birbirleriyle yarışan Yahudilere geçirmek için en tehlikeli hırsızlıktan dikkatleri başka yöne çekmesi. Bu ise sadece sorunun silinmesi değil, Filistin’in varlığının bitirilmesi yönünde uzun vadeli bir adım sayılmaktadır. Birkaç hafta önce yayınlanan 2008 Filistin stratejik raporu İsrail’in üç yıl boyunca ekilmeyen topraklarını istilasını öngören Osmanlı döneminde 1858’de çıkan yasaya dayanarak Batı Şeria topraklarından 900 bin dönümü müsadere ettiğini belirtiyor. Filistin toprağı kurumu başkanı Dr.Selman Ebuste El Hayat gazetesinin 24 Ağustos tarihinde yayınladığı makalesinde konumu gündeme getirdi ve İsrail parlamentosunun geçen ki oturumunda 48 yıldan beri ilk defa mültecilerin topraklarının her ülkeden Yahudilere satılması projesini onayladığına dikkat çekti.

Bütün bunlara sessiz kalmak sorunun ortadan kaldırılması ve yok edilmesine hazırlık yönünde işbirliği değilse ne diye isimlendireceğiz? Arap liderleri bu yaşananlara sessiz kalırsa Amerikalıları ve Avrupalıları kınayabilir miyiz? Abbas ve Ramallah’a kapanmış cemaati yaşananlara sırtını dönerse, İsrailliler ve Amerikalılarla kendi şartlarını ayarlamakla meşgul olursa bu tutumlarına ne ad vereceğiz?

İngiliz Time gazetesi 25 Ağustosta Ramallah hükümeti başbakanı Selam Feyyad’la bir röportaj yapmıştı Feyyad şu anda Batı Şeria’da profesyonel ve güçlü güvenlik organları kurmak, Filistinlilere yeni iş imkanları sağlamak ve parlak bir ekonomiyi tesis etmek için çalıştığını belirtti ancak kurtuluş, sınırlar ve egemenliğe tek kelime işaret etmedi, sadece İsrail’in Filistin devletini kendi sınırları içinde ablukaya almaya çalıştığı Belediye meclisine değinmekle yetindi.

Birkaç gün önce Haaretz gazetesi İsrail başbakan yardımcısı Silivan Şalom’un Ramallah hükümetinin ekonomi bakanı Basim Huri ile bir görüşme gerçekleştirdiğini yazdı. Bu görüşme Netanyahu’nun Filistinlilerle siyasi çözüm değil, ekonomik barış yapma çağrısının pratik uygulamasıydı. Ramallah hükümet temsilcisi ile Netanyahu hükümetinden bir yetkili arasında açıklanmış ilk görüşmeydi bu.

Filistin sorununa yönelik süre gelen bu erozyon ‘ o halde ne yapmalı?’ sorusunu yöneltiyor. Soruya yanıt vermeden önce öncelikle yaşananları anlamamız gerekli. Anlama konusunda umarım bir şeylere vardım. Soruya yanıt vermeyi ise bir başka makaleye havale ediyorum.

Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi El Haliç, 8 Eylül 2009 Çeviri: Halil Çelik


*Mısırlı gazeteci ve yazar

Kaynak: Özgün Duruş
SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara