Ortadoğu'da iş başa düştü
Arap basınında bayramın ilk gününde İsrail'in yerleşime son hızıyla devam etmesi, Amerika'nın Netenyahu'nun inadına yenilmiş olması ve bu durumda işin başa düştüğü yorumları gündeme oturuyor.
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-09-20 12:09:00
Hamza Muhammed / Timetürk
Arap basınında bugün İsrail'in yerleşimi harcanan tüm çabalara kadar sürdürdüğü, ABD elçisinin son turunda da bir başarı elde edilemediği ele alınıyor. Ayrıca ABD'nin bu isteğinde fazla ısrarcı olmadığı yoksa İsrail'e söz geçirmeye gücünün yetebileceğine dikkat çekiliyor. Bu bağlamda bir türlü sonuç vermeyen girişimler karşısında Araplar ve Filistinliler etkin adımlar atmaya çağırılıyor. Özellikle son zamanlarda zuhur eden bölgesel müşküllerde aracı olma görevini üstlenmeye koşan Türkiye de bugünkü gündem konuları arasında. Türkiye'nin bu girişimleri olumlu olarak değerlendirildiği gibi Arap dünyası da daha fazla katılıma çağırılıyor ve Türkiye'nin bu adımının Araplarda ters etki yaratmaması aksine karşılıklı müzakere masaları kurulması gerektiği ifade ediliyor.
Mısır'dan yayımlanan El-Ehram gazetesi bugünkü ''Yerleşim Kanseri ve Barış Çabaları'' başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; ''Bölgede herhangi bir barış süreci ihtimalinin başlamasını engelleyen yerleşim sorunu, özellikle de İsrail'in yerleşim faaliyetlerine bir sınır koymak için ortaya konan tüm bölgesel ve uluslararası çabalara karşı inadının gölgesinde günden güne, en önemli sorun olmasa da en önemlilerden biri olarak gözüküyor. Bu çabaların sonuncusunu Amerika'nın barış elçisi George Mitchell sarfetti ve müzakerelere yeniden başlanmasının yolunun açılması için yerleşimin durdurulması hususunda İsrail'in konumunu değiştirtmekte başarısız kaldı.
Belki de Nebil Ebu Redina'nın, İsrail'in yerleşim faaliyetlerinin devam etmesinin bölgede bir felakete yol açacağı yönündeki açıklamaları bir abartı değildir. Zira Kudüs'te hızı artırılan bu faaliyetlere, uluslararası kanuna aykırı bu uygulamaya karşı koymaya çalışan Filistinlilere karşı uygulanan şiddetin belirgin bir şekilde artması eşlik etmektedir.
Şu anda yapılması istenen İsrail'in barış sürecini tahrip etmek için yaptıklarını; başta da işgal altındaki Kudüs ve Batı Yaka'daki yerleşim faaliyetlerini engellemek adına Arapların daha etken bir şekilde hareket etmesidir.
ABD NETENYAHU'NUN İNADINA YENİLDİ
Birleşik Arap Emirlikleri'nden yayımlanan El-Beyan gazetesi bugünkü ''Washington Hayal Kırıklığına Katlanmakla Yetiniyor'' başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; ''Netenyahu yerleşimleri değil barış sürecini dondurmak istiyor''. Bu sözler, elçilik görevini üstlenen Mitchell'e ait. Sahnede olanı olabilecek en güzel şekilde özetliyor. Tabi ki Obama yönetimi bu gerçeği farkediyor. Ancak yerleşim faaliyetlerinin durdurulması için açık ve ısrarcı şekilde hareket etmedi ve ciddiyetini ortaya koymadı. Sonunda da Netenyahu'nun inadı ve teşebbüsü karşısında geri adım attı. Görev sadece bitmekle kalmadı. Aynı şekilde ABD yönetimi, sanki güçsüz kuvvetmiş gibi hayal kırıklığını ve darbeyi yutmak zorunda kaldı. Obama yönetiminin itimat ettiği sonuç temelinde ziyana yakın bir sonuçtur.
İsrail ve Netenyahu'nun başkanlığını yaptığı faşist hükümeti ile muamele ikna edici bir sonuç vermiyor. Uzun tecrübe bunu söylüyor. Oslo'dan bu yana bu gibi turların sonuçlarında elde edilen hasat hava idi. Üslup aynı oldukça sonucun farklı olması beklenemez.
Diplomatın sözü, halktan bir şahidin tam yerinde tespiti ve vasıflandırmasıydı. Özürü de ispatı da içindeydi. Bu, Mitchell'in açıkça başarısız turunun ışığında bilinen ve tanınan birşeydi. Ancak şu an dolaşan soru, Obama yönetimi ne yapmaya niyetlenecek? Şunu söylemek gerekir ki onun denklemi değiştirmeye gücü var ama zorunlu kalmadıkça bunu yapması umulmuyor. Bunu yapacak olan ancak davanın sahibi Araplar ve Filistinlilerdir.
TÜRKİYE YİNE SAHNEDE
Suudi Arabistan'dan yayımlanan El-Vatan gazetesi bugünkü ''Irak ve Suriye Türkiye'nin Müzakereler Masasında'' başlıklı yorumunda şu ifadelere yer veriyor; ''Son olarak İstanbul'da Irak ve Suriye arasında, iki ülkenin dışişleri bakanlarının ve Arap Birliği genel sekreteri Amru Musa'nın hazırda bulunmasıyla yapılan toplantı, Amru Musa'nın ve meselede hala önemli bir rol oynayan Türkiye dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu'nun açıklamalarına göre olumlu idi. Ancak güvenlik standartları üzerine anlaşmayı kapsayan bu olumluluk meselenin derinine nüfuz edemedi. Zira Irak hükümeti sözcüsü Irak'ın meseleyi BM'ye taşımakta ve tahkik komisyonu oluşturulmasında ısrarcı olduğunu açıkladı.
Bu meselede dikkat çekici olan Türkiye'nin, Arap Birliği'nin katılımı yoluyla da olsa bir arabulucu olarak etkin rol üstlenmesidir. Iraklılar için daha önceden bir korku kaynağı olan Türkiye'nin Kürt dışişleri bakanı, ülkesinin bölgesel siyasetlerin yapılmasında katılımını sağlamaya hazır oldu. Türkiye artık kendisini bölgede istikrarı korumaya çalışan bir güç olarak pazarlaması neticesinde ana istaysona dönüştü.
Suriye cumhurbaşkanı Beşşar Esad'ın bu müzakerelerden önce Türkiye'yi ziyareti, oyunun iplerini daha çok Türkiye'nin elinde bulundurduğunun güçlü bir delilidir. Özellikle de Irak da Türkiye'nin oyuna dahil olmasını açıkça istemektedir. Bu durumsa Irak'ın, İran'a karşı bölgede bir denge oluşturacak bir güç olması için Türkiye'nin oyun sınırlarına dahil edilmesini istediği yorumunu çıkarmaya itiyor. Bu müzakereler ya da bunları izleyecekler Türkiye'nin müzakereler masasının İran ve bölge meseleleri arasında bir bariyer yapılmasından başka birşey değildir. Ayrıca bu masanın daha fazla siyasi hareketlilik görmesi de beklenmektedir. Arab Birliği'nin hazır bulunması önemli idi. Ancak Arap hareketliliği genel olarak hala zayıf. Türkiye'nin katılım isteği Arapların çıkması yönünde bir sonuç doğurmamalıdır. Türkiye'nin masasının karşısında da Arap masası yer almalıdır.
SON VİDEO HABER
Haber Ara