Dolar

34,8736

Euro

36,7156

Altın

3.035,88

Bist

10.124,00

'Diyarbakır cezaevi müze olsun'

Diyarbakır Cezaevi Gerçekleri Araştırma ve Adalet Komisyonu, cezaevinin insan hakları müzesi olmasını talep eden bildiriyi imzaya açtı.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-09-03 14:12:00

'Diyarbakır cezaevi müze olsun'


Diyarbakır Cezaevi Gerçekleri Araştırma ve Adalet Komisyonu, cezaevinin insan hakları müzesi olmasını talep eden bildiriyi imzaya açtı.

İki yıldır faaliyette olan Diyarbakır Cezaevi Gerçekleri Araştırma ve Adalet Komisyonu, bu cezaevinin insan hakları müzesi olmasını talep eden bir bildiri kaleme aldı. Bildiri, kamuoyunca tanınan kişilerden oluşan ilk destek imzacıları belli olduktan sonra kamuoyuna açıklanacak. Açıklandıktan sonra da imzaya açık olan bildiriye, [email protected] adresine mail yoluyla imza atılabilinecek.

Bu cezaevinin çok özel bir rejime tabi, bir tür toplama ve eziyet kampı olarak işlev gördüğü ifade edilen bildiride, askeri cunta döneminde Türkiye’deki bütün cezaevlerinde yoğun baskı, işkence ve yıldırma politikalarının uygulandığı hatırlatılıyor.

1980-84 döneminde devletin, Diyarbakır Cezaevi'ndeki uygulamaları kristalize edilmiş bir şekilde gösterdiği gibi, Kürt kimliğini baskı, aşağılama, işkence ve bazen doğrudan itlaf yollarıyla bertaraf etmeyi denediği belirtilen bildiride, şu görüşlere yer verildi:

“Sonuç olarak, bu cezaevinde yatan binlerce ve büyük çoğunluğu Kürt olan insan bedensel ve ruhsal olarak örselenmiş, onlarcası öldürülmüş, yüzlercesi sakat bırakılmıştır. Diyarbakır Cezaevi'nden çıkanların önemli bir bölümü dağa gitmişlerdir. Türkiyeli Kürtlerin toplumsal hafızasında Diyarbakır Cezaevi yoğun acı yüklü sembolik bir yere sahiptir ve maruz kalınan haksızlığı, adaletsizliği ve direniş ruhunu işaret eder. Bu cezaevinde uygulanan vahşetin hiç bir sorumlusu hakkında şimdiye kadar hiç bir işlem yapılmamıştır.”

‘HAKİKATLERLE YÜZLEŞİLMELİ’

Bildiride, demokratikleşme ve Türk-Kürt meselesinin çözümü yolunda samimi olarak ve kalıcı bir şekilde mesafe alınması için bir açılım yapılmak isteniyorsa, bunun ilk adımının, bütün ülkelerde olduğu gibi hakikatlerle yüzleşmek olduğunun altı çiziliyor. Hakikatlerle yüzleşme konusunda Diyarbakır Cezaevi'nin özel ve kritik bir öneminin olduğu belirtilen bildiride, “Toplumsal barış ve adalet istiyorsak, yakın tarihimizin böylesi karanlık sayfalarının bütün ayrıntılarını resmi hakikat komisyonlarıyla ortaya sermeli, sorumluları tespit etmeli, bu bilgiyi toplumsallaştırmalı, mağdurlardan resmen özür dileyerek onları onurlandırmalı ve ‘bir daha asla’ diyebilmek için kötülüğün sembolü haline gelmiş olan yerleri koruyarak iyiliğin sembolü haline dönüştürebilmeliyiz” denildi.

‘OKUL DEĞİL, MÜZE OLSUN’

Diyarbakır Cezaevi'ni okula ya da başka bir işlevsel mekana dönüştürmenin, ‘oldu bitti, unutalım gitsin’ anlamına geldiğine dikkat çekilen bildiride, “En uygunu, Diyarbakır Cezaevi'nin yapı olarak aynen korunarak, yaşanmışlıkları sergileyen, mağdurları onurlandıran, toplumu eğiten, dolayısıyla toplumsal hafızanın olumlu ve yapıcı bir yönden yeniden kurulmasına katkıda bulunan, barış ve kardeşlik sembolü bir İnsan Hakları Müzesi'ne dönüştürülmesidir” talebine yer verildi. Hükümetin bu yönde adım atmaya çağrıldığı bildiride, yurttaşların da imzalarıyla bu talebi desteklemesi istendi.

Haber Ara