Rasmussen'den İslam alemine mesajlar
"İnsanların kendi kişisel dini duygularına son derece derin bir saygım var"
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-08-27 23:41:00
NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen AK Parti'nin verdiği iftarda İslam alemine önemli mesajlar verdi. Rasmussen, "En büyük dinlerden biri olan İslamiyet'e karşı kişisel saygımı ifade etmek istiyorum" dedi.
AK Parti Ankara İl Başkanlığı tarafından Rixoss Otel'de Danimarka eski Başbakanı NATO Genel Sekrereti Anders Fogh Rasmussen onuruna iftar yemeği verildi. İftar yemeğine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Devlet Bakanı Egemen Bağış, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, AK Parti Ankara İl Başkanı Murat Alparslan, sanatçılar, medya temsilcileri ve çok sayıda davetli katıldı.
Rasmussen konuşmasında İslam alemine seslenerek iftar yemeğine davetli olmasından dolayı çok mutlu olduğunu belirtti. Rasmussen, "İzin verirseniz ilk önce sizlere çok teşekkür etmek istiyorum. Özellikle bu iftar yemeğine beni davet ettiğiniz için. Bugün burada bulunmak benim için gerçekten özel ve imtiyazlı bir durum. Türkiye için önemli ve anlamlı bir olaya katılıyor olabilmek benim için önemli. Buradaki mevcudiyetimi çok açık ve net bir şekilde dünyanın en büyük dinlerinden biri olan İslamiyet'e karşı kişisel saygım olarak ifade etmek istiyorum. İnsanların kendi kişisel dini duygularına son derece derin bir saygım var. Birçok insan inançlarında güç, rahatlama ve umut bulmakta. Oruç tutmak, sabrı öğretir, mütevazılığı öğretir. İnsanın kendi kendini eğitmesidir. Bizden daha az şanslı olanlara karşı anlayışlı olmayı gösterir. Bu değerler, kültürleri dinleri aşar. Bunların ötesinde önemli değerlerdir" diye konuştu.
Türkiye'nin her zaman tarih boyunca medeniyetlerin ve dinlerin kavşağında yer aldığını anımsatan Rasmussen, "Benim bu akşam yemeğindeki bir Danimarkalı olarak mevcudiyetim, bu toplantıya katılmış olmam, bu kültürleri ve medeniyeti bir araya getirme geleneğinin hala hayatta olduğunu, muhafaza ettiğin ibizlere göstermekte. Türkiye'nin Avrupa, Arap dünyası ve Orta Asya arasında köprü görevi bugün her zamankinden çok daha önemli bir durum arzetmekte" ifadelerinde bulundu.
"Ben NATO'daki görevime başladığımda önceliklerimden birisi bizim ortaklarımızla birlikte NATO'nun dışındaki ortaklarımızla birlikte işbirliğimizi geliştirmek olacak demiştim" hatırlatmasında bulunan Rasmussen şöyle devam etti:
"Türkiye de bütün bunların başarıya ulaşmasında, NATO'nun faydasına başarıya ulaşmasında katkıda bulunacak çok önemli bir ülke. Ben ilk adımları attım bu konuda. Bahsettiğim 11 ülkenin büyükelçisini ofisime davet ettim. İlişkilerimizi nasıl geliştirebiliriz, karşılıklı anlayış çerçevesinde.
Bütün ortaklarımıza ulaşabilmek benim NATO Genel Sekreteri olarak önceliklerimden bir tanesi. Diğer bir önceliğimiz de Afganistan'daki operasyonu bir sonrakine geçirmek. Afganlar giderek kendi benliklerini, sorumluluklarını üstlenecekler. Türkiye, önemli bir rolü burada üstlenecek. NATO, Rusya ile daha pratiğe yönelik işbirliği geliştirmelidir. Bu kolay olmayacak ancak pozitif işaretlerini görmeye başladım bile. Bu sadece mümkün olan bir şey değil. Bu bütün müttefikler ve Rusya için de mantıklı bir şey. Bazen uluslararası diplomasi de mantıklı olan anlamlı olan hayata geçer."
İftar yemeğinin kendisi için kişisel bir zevk olduğunu kaydeden Rasmussen, Başbakan Erdoğan'a, verilen yemekten dolayı teşekkür etti.
"Bedeli ne olursa olsun bu süreçten geri adım atmayacağız"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise konuşmasında demokratik açılım konusunda hükümetin geri adım atmayacağını yineledi. Başbakan Erdoğan, bedeli ne olursa olsun bu süreçten geri adım atmayacaklarını söyleyerek, "Efendim AK Parti oy kaybedebelir. Siyaset risktir, ekonomi risktir, yaşam risktir. Biz bu riski üstlenerek yola çıktık. Gereğini yapacağız. Kardeşliğimizi kenetleyecek, ortak ideallerimiz için bir kez daha sımsıkı kenetlenmemizi sağlayacak yeni bir adım atıyoruz. Bütün toplum kesimlerinin, siyasi partilerin, akademisyenlerin, yazılı ve görsel medyanın benim de söyleyecek bir şeyim var diyenlerin, tüm iş aleminin bir başbakan olarak bu sürece katkı vermesini istiyorum. Burada ben yok, burada biz var. Bunun bilmemiz lazım" şeklinde konuştu.
"Ülkemize ve bu anlamlı iftar aynı zamanda muhabbet soframıza aynı zamanda hoş geldiniz diyorum" diyerek sözlerine başlayan Başbakan Erdoğan, sevgi, merhamet, adalet, medeniyetlerin ortak değerleri olduğuna dikkat çekti. Başbakan Erdoğan, semavi dinlerin, yardımlaşmayı, dayanışmayı, hoşgörü ve kardeşliği vurguladığını belirterek şöyle devam etti:
"Bugün üzerinde ittifak ettiğimiz evrensel değerlere vurgu yapar. Hz. Mevlana'nın yüzyıllar öncesinden ifade ettiği şu sözler, bugünün dünyasında her dinden, her dilden, her renkten insana huzurun anahtarlarını veriyor aslında; 'Sevgide güneş gibi ol. Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol. Hataları örtmede gece gibi ol. Tevazuda toprak gibi ol. Öfkede ölü gibi ol. Her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.' Dinler arasında, medeniyetler arasında, kültürler arasında farklılıkları ayrımları kışkırtmak, çatışmaları körüklemek, dinlerin özüyle çelişmek, insanlığın ortak mirasına ters düşmek anlamına gelir. Asıl olan ortaklıkları, benzerlikleri, uyumu, uzlaşmayı, dayanışmayı benimsemek, bu duyguları öne çıkarmaktır."
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin AB yolunda reformları kararlılıkla sürdürdüğünü belirterek, "AB, eğer küresel bir aktör haline gelmek istiyorsa, medeniyetler arasında bir Türkiye, birlikteki yerini mutlaka almalıdır. Türkiye'nin Balkanlar'da, Kafkaslar'da, Ortadoğu'da üstlenebileceği roller, dünya barışı açısından da son derece önemlidir" diye konuştu.
"Dünya üzerinde hiçbir din, savaşın, çatışmanın, terörün ve öldürmenin gerekçesi olarak gösterilemez" görüşünü dile getiren Başbakan Erdoğan, "Manası itibariyle İslam'ı söylüyorum. Sözlükte barış anlamı taşıyan dinimiz hiçbir zaman teröre bir sıfat olarak tanımlanamaz. Hiçbir zaman 'İslami terör' gibi bir yakıştırmayı kimse bizim dinimize yapamaz. Dinimiz bunu kökünden yok farzetmiştir. Bunu hiçbir zaman kabul etmemiştir. Bir insanı öldürmek tüm insanlığı öldürmek gibidir. Asla terörle bizim dinimiz iç
içe olamaz, olmamıştır" ifadelerini kullandı.
Başbakan Erdoğan, son dönemlerde bir yakıştırma yapıldığını hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Ilımlı İslam. İslam'ın ılımlısı, ılımsızı diye bir tanımlama da asla bizim lügatimizde yoktur. İslam her şeyiyle bütün içeriğiyle ortadadır. Dolayısıyla o içerikle yaşanır ve Müslümanlar da onunla zaten tatmin olurlar, onunla huzur bulurlar. Bunun dışındakilerin hepsi yakıştırmadır ve çirkindir. Bunları asla kabul etmiyoruz. Hıristiyanlığın da Museviliğin de diğer tüm dinlerin de insanın yaşama hakkını her şeyin üstünde tuttuklarını, her şeyden kutsal tuttuklarını biliyoruz. Biz, bütün peygamberleri inancımızın gereği olarak severiz ve onların varlığına iman ederiz. Bizim Peygamberimizin de aynı şekilde o semavi dinlerin gerçek mensupları tarafından kabulü zaten inançları gereğidir. Eğer bunu yapamıyorlarsa cehaletlerinedir. Bunu başka türlü izah etmek mümkün değil. Münferit olaylardan yola çıkarak tüm bir dini, tüm mensuplarını potansiyel terörist olarak görmek, bu algıyı yaymaya çalışmak, bunu hoş görmek, buna zemin hazırlamak en hafif tabiriyle insanlık suçudur."
Başbakan Erdoğan, teröre yönelik uluslararası yaklaşımların da tartışmaya açılmasını, tarafsız kalan ülkelerin veya destek veren ülkelerin kendilerini sorgulayarak, bu tavırlarını gözden geçirmelerini istediklerini sözlerine ekledi.
SON VİDEO HABER
Haber Ara