Yemen'de Suudi Arabistan-İran çatışması
Yemenli analistler ülkenin kuzeyinde Husilerle devlet arasında görülen çatışmaların Suudi Arabistan-İran çatışmasına dönüştüğüne işaret ediyor.
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-08-26 16:27:00
Yemen'in kuzeyinde Husilerin ayaklanmasından kaynaklanan çatışmalar, İran'ın desteği ve Suudi Arabistan'ın müdahalesi suçlamaları arasında bir iç sorun olmaktan çıkarak genel bir mezhep çatışması haline geldi. İran'ın bir yandan Şii Husileri destekleyip diğer yandan Suudi Arabistan'a karşı yoğun basın kampanyası başlatması, Husileri desteklediği ve Kızıldeniz sahillerinde nüfuz sahibi olmak istediği iddialarını güçlendirdi. Yemenli analistlere göre ülkenin kuzeyinde yaşanan; siyasi yönü yanında mezhebi yönü de bulan bu kargaşa, geniş boyutta ülkeler arası bir mezhep çatışmasına dönüşecek ve Yemen bu çatışmanın Irak gibi açık sahası olacak.
"İran medyasının Suudi Arabistan havacılarının Husi isyancılara saldırmakta Yemenli meslektaşlarına katıldıklarından bahsetmesi".... "Suudi medyasının İran'ı Yemen'in içişlerine direk karışmakla suçlaması"...."Yemenli yetkililerin Husilerin mevkilerinde İran yapımı silah depolarını keşfetmesi".... "Saa'de'de Selefiler ve Şii Husiler arasında mezhep çatışmalarının işaretlerinin görülmesi"....
Yemenli analistler İslamonline.net'e yaptıkları ayrı ayrı açıklamalarda tüm bu sahnelerin Yemen'in bölgede Suudi Arabistan ile İran arasında –İran'ın Arap dünyasındaki nüfuzunu artırmak için Suudi Arabistan sınırına va Kızıldeniz sahiline ayak basıp kuzeydeki Saa'de bölgesindeki Şii Husileri desteklemesinden ötürü- yeni bir çatışma arenasına dönüştüğünün delili olduğunu ifade etti.
Analistler Suudi Arabistan'ın da İran'ın bu adımı karşısında Körfez bölgesindeki nüfuzunu kuvvetle savunduğunu vurguladı. Yani Suudi Arabistan, Irak sınırı ile Yemen tarafından güneybatı sınırında İran nüfuzu kıskacına yakalanmak istemiyor. Ayrıca İran'ın Amerika ile nükleer dosyası üzerine diyalog vakti geldiğinde kullanacak kozlar aradığını da anlıyor.
İran medya saldırısı
Bu çatışmada basın saldırısına başlayan ise mekanizmasını Suudi Arabistan'a karşı sert bir hücum için seferber eden İran oldu. İran resmi radyosu, Suudi uçaklarının Saa'de'de Yemen Ordu birliklerinin Husi isyancılarına karşı kalkıştığı operasyonlara direk karıştığı iddiasında bulundu.
Yemen Ordusu bu iddiaları yalanladı. Zira savunma bakanlığından bir yetkili bu haberleri "fabrikasyon, tamamen asılsız, doğruluk ve güvenilirliği olmayan haberler" olarak nitelendirdi.
İran'ın Arapça yayın yapan El-Alem isimli kanalının internet sitesin eveligün şöyle geçti; "Yemen Ordusu'nun Husilerin mevkilerine yönelik düzenlediği kapsamlı saldırılara, Suudi Arabistan'ın Suudi ve Yemenli subayların katılımıyla ortak bir operasyonlar odası oluşturulması talebi aracılığıyla müdahalesi arttı. Husi savaşçıların kontrol altında tuttuğu bölgelere komşu Suudi Arabistan-Yemen sınırında oluşturulacak bu birimin hedefi ise askeri operasyonları takip etmek ve Husilere yönelik saldırılarda istişare etmek".
İranlı basın kuruluşları ayrıca Yemen Ordusu'nun Husilerin mevkilerine operasyonların düzenlenmesinde danışman olarak eski Irak başkanı Saddam Hüseyin'e tabi olan subaylardan yardım aldığı iddiasında bulundu. Ayrıca bu subayların Yemenlilere Irak'ın kuzeyindeki Kürtlerle çatışmalarında –kuzey Yemen ve kuzey Irak'taki zor arazi koşullarına bakarak fayda verdiklerini savundu.
Yemen-Suudi Arabistan cevabı
İran basın kampanyasına cevap niteliğinde Yemenli bir yetkili 20.08.2009 tarihinde, Saa'de bölgesinde Husilere ait bazı mekanların basılmasından sonra İran yapımı silahların bulunduğu 5 depo bulunduğunu açıkladı.
Yemen Basın Bakanı Hasan Ahmet El-Luzi de 18.08.2009 tarihinde düzenlediği basın toplantısında İran'ı, ismini vermeden Husi ayaklanmacıları desteklemekle suçladı. El-Luzi şöyle dedi; "El-Alem Kanalı, El-Kevser Kanalı ve Tahran Radyosu gibi basın organlarının ele aldığı konular Husileri kimin destekleyip finanse ettiğini ortaya koymaktadır."
Yemen'de iktidar olan Kongre Partisi'nin sitesi (almotamar.net), internet üzerinden "Fars Rejimi Medya Boruları" ismini verdiği medya kuruluşlarına şu sözlerle saldırdı; "ordu Saa'de Bölgesi'nde sabotaj ve terör unsurlarına karşı operasyonlarına başladığından beri Yemen'e karşı kampanyasını artırmıştır. Bununla iş ve siyaset ahlakını aşmıştır. Oysa devletin içişlerine karışmaması gerekir".
Almotamar.net sitesi şöyle devam etti; "İran El-Alem kanalı ve Tahran'a sadık platformlar, Yemen medyasına çeşitli yönelimlerini vatani bir vacip gibi dayatmak için Yemen'in dışındaki sabotaj borularının çirkin yüzünü yeniden ortaya koydu. İran'ın yanıltma mekanizmasına ve Saa'de bölgesindeki sabotajcı unsurlara desteğine karşı koymak gerekir".
Riyad ise İran'ın iddiaları karşısında sessiz kalmayı tercih etti. Ancak medyası çatışma hattına girdi. El-Vatan gazetesi 17.08.2009 tarihinde şu ifadeleri kullandı; "Yemen'deki Husi hareketinin bir basın koluna ihtiyacı vardı. El-Alem kanalı bu rolü oynamayı üstlendi".
Gazete şöyle ekledi; "İran kanalı tüm açıklığıyla İran siyasetinin Arap dünyasının yanında Hamas hareketi ve Hizbullah cemaatinden sonra yeni bir İran merkezine intikal ettiğini ortaya koymaktadır. İran, Arap dünyası haritasında büyük İran'ın oyunundan şüphe ve yanılgı duyanların belirsizlik karesinden gerçek dairesine taşınmıştır".
Yeni bir Lübnan
Yemenli siyasetçi Abdurrakib Mansur İran'ın, Suudi Arabistan'ın güney batı sınırı yakınına yerleşmiş Şii Husilere desteği meselesinin gizli birşey olmadığını, belirtti. Riyad'ın, kendisini Irak ve Yemen'le sınırından saran İran kıskacından korktuğunu ifade etti.
Mansur İslamonline.net'e yaptığı açıklamada şöyle devam etti; "burada Yemen'in kuzeyindeki çatışmanın Lübnan'da olduğu gibi Suudi Arabistan-İran çatışmasına dönüştüğünü söylemek mümkün. Zira orada da İran muhalefetin liderliğini yapan Şii Hizbullah'ı desteklerken Suudi Arabistan parlamentoda çoğunluğun önderi olan Sünni Müstakbel Akımı'nı desteklemektedir. Saa'de bölgesinde bölgesel oyun gölgesinde tüm çözümler, aynen Lübnan'da görüldüğü gibi Suudi Arabistan-İran onayına bağlı oldu. Aralarındaki fark ise Yemen devletinin Lübnan devletinden güçlü olması ve Husilerin, Lübnan'ın güneyindeki İran destekli Hizbullah'a kıyasla daha zayıf olmasıdır".
Mansur, Husilerin Saa'de bölgesine yakın Kızıldeniz sahiline ulaşmak için son günlerde operasyonlar sahnesini genişletmesinin çatışmada İran'ın müdahalesi olduğunu kanıtladığını söyledi.
Mansur şöyle açıkladı;Husilerin Kızıldeniz'e doğru genişlemesinin iki stratejik amacı bulunmaktadır. Bunlardan ilki Yemen Ordusu ile savaşabilmek için İran'ın lojistik desteğine ulaşabilmek, diğeri ise uluslararası denizcilik hareketinde stratejik önemi olan Kızıldeniz Sahili'nde İran'a elinin altında Amerika ile nükleer dosyası üzerine müzakerelerinde faydalanacağı bir koz olacak yeni bir bir zemin bulmaktır".
Mezhebi esas
Yemenli siyasi analist Muhammed El-Gabari çatışmanın siyasi nedenleri yanısıra mezhebi tarafları da olduğuna değindi. El-Gabari; "Yemen'in kuzeyinde görülen Suudi Arabistan-İran çatışmasının arka planında mezhep meselesi güçlü bir şekilde hazır bulunmaktadır" dedi.
Yemenli analist şöyle devam etti; "Yemen'in Irak'ta olduğu gibi Şiiler ve Sünniler arasında mezhep fitnesi için açık bir saha olacağını tahmin ediyorum. Çünkü Husiler ve Yemen devleti arasındaki sorun mezhebi temele dayalı. Bu da Selefilerin kendileriyle çatışma hattına girmelerine yol açmaktadır. Selefiler bunu (başkan Ali) Abdullah Salih rejimini sevdikleri için değil Sünni mezhebinin zaferi için yapıyor.
Suudi Arabistan-İran çekişmesinin mezhebi çatışmaların hızını artıracağını sanıyorum. Kaldı ki Yemen Reform Grubu Partisi gibi (Yemen'in İhvan'ı) ılımlı diye vasfedilen Sünni akımlarla bile bu çatışmalar başladı"
Geçen ay Husiler'e yakın silahlılarla Yemen Reform Grubu Partisi unsurları arasında El-Cevf bölgesindeki El-Zehra yönetiminde, cami imamlığı hususunda yaşanan anlaşmazlıktan ötürü çıkan çatışmalarda 11 kişi öldü. Reform Partisi bilindiği gibi ılımlı bir parti olup Şiileri kafir saymıyor.
Husiler – Şii Zeydi taifesine tabidirler- kendilerini yasal kabul etmeyen şu anki Yemen rejimini reddetmekte, 1962 yılında askeri bir devrimle düşürülen Zeydi imamlık yönetiminin geri getirilmesi için çağrıda bulunmakta, bununla beraber Amerika ve İsrail'e karşı şiddet uygulanmasını savunuyor. El-Kaide Örgütü ile aralarında bir bağ bulunmadığını vurgulayan Yemen yetkililerine göre durum böyle.
Husilerin şu anki önderliğini Abdulmelik El-Husi isimli bir şahıs yürütüyor. Ayaklanmaları Suudi Arabistan sınırında bulunan Saa'de bölgesinin başkenti Saa'de şehrini çevreleyen dağlık engebeli ve fakir mıntıkalarda odaklanıyor. Bölge sakinlerinin çoğu ise Zeydi taifesine tabi. Sünnilerin 19 milyon nüfuslu Yemen'de çoğunluğu oluşturduklarına işaret ediliyor. Şiiler ise toplam nüfusun yaklaşık %15'ini oluşturuyor.
SON VİDEO HABER
Haber Ara