Seçimler: Afganistan’da alışılmamış bir deneyim
Eğer Obama değişiklik istiyorsa, başlamak için Afganistan’dan daha iyi bir yer bulamaz, fakat ABD sistemindeki askeri sanayi tesisleri ile bunun gerçekleşmesini ummak çok zor.
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-08-24 05:07:00
Amerikalılar 4 Mayıs’ta Ferah bölgesinde düğün törenlerine ve kadınlar ile çocukların üzerine attığı 500 kilogram ağırlığındaki bombalar sonucu 93’ü çocuk olan147 sivilin ölümüne neden olmasıyla nefretleri toplarken güdümlü nükleer füzeler aracılığı ile demokrasi getirmek ile meşgullerdi. Bununla birlikte, bu ay Afganlar oldukça yabancı oldukları ve büyük çoğunlukla başkanlık seçimlerine ilgisiz oldukları bir seçim deneyiminden geçecekler. Diğer taraftan Amerikalılar kazanacağı kesin gibi görünen şu anki iktidardan pek de memnun değil.
20 Ağustos’ta Hamid Karzai başkanlık için yarışan 40 aday ile çarpışacak, ancak başarılı olacağı hemen hemen garanti. Amerikan destekli adaylar bile – örneğin Abdullah Abdullah ve Eşref Ghani – Karzai’nin yerinden edilemeyeceğini kabulleniyor. Karzai partisinde seçime katılan adayları seçerken farklı etnik temellerden olmalarına dikkat ediyor. Muhammed Kasım Fehim’i, zalim Tacik kumandan, Tacik oylarını toplamak için ve bir Hazara Şiisi olan Muhammed Kerim Halili’yi ise Afgan Şiilerinin oylarını toplamak için seçti.
Tipik bir Afgan geleneği olarak Karzai başka anlaşmalar da yaptı. Haziran ayında kötülüğü ile ün sanan Özbek savaş diktatörü General Abdul Raşid Dostum’u kara kuvvetleri komutanlığı karargâh heyeti Kurmay Başkanlığı görevine geri getirdi. Dostum’un sadakat sorunu vardır ve Kasım 2001’de Şebergan’daki 2,000 Taliban savaş esirinin katliamına doğrudan karışmıştır. Mahkûmlar çoğunun içinde havasızlıktan boğuldukları metal konteynırlara doldurulmuştu. Diğerleri ise vurularak öldürüldü.
Resim yazısı: Afganistan Cumhurbaşkan Hamid Karzai ve Nato Sekreteri General Jaap de Hoop Scheffer (solda) 17-06-2009 tarihinde Kabil’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayında ortak bir basın konferansına katıldı. Scheffer NATO’nun 20 Ağustos seçimlerinden sonra Afganistan’a 8,000 ile 10,000 arasında ilave asker getireceğini söyledi.
Amerikalılar savaş mahkûmlarının öldürülmesini önlemek için araya girmediler ve bu da onları savaş suçlarına iştirakçi kıldı. Karzai ayrıca geniş bir etnik grubun lideri olan ve eski milis kuvvetleri kumandanı olan Muhammed Muhakkik’e çekinmeden apaçık bir söz vermiş gibi görünüyor. Geçen Haziran ayında yapılan bir röportajda Muhakkik Karzai’nin verecekleri destek karşılığında kendi partisine, Milli İslami Birlik Partisi’ne mecliste beş koltuk sözü verdiğini açıkladı. Karzai Taliban’a daha büyük bir teklif bile götürdü ancak Taliban kabul etmeyi reddetti. Böylece, Peştunlar arasındaki kendi destek temeli daralırken, Nangarhar bölgesinin valisine rüşvet ve kendisine seçimden sonra daha önemli bir mevki sözünü verdiği Gul Ağa Şerzai gibi potansiyel düşmanlıkları nötrleştirmesinden dolayı Karzai’nin anlaşmaları zaferini kolaylaştıracaktır.
Bununla birlikte Afgan demokrasisi mevcut ortamda acımasız bir şaka gibi. ABD Başkanı Barrack Obama Afganistan’a 30,000 ilave asker gönderdi. Geçen ay, tüm dış güçlerin yeni mantrası olan ancak başarı elde edemeyecekleri “gönülleri ve akılları” fethetmeyi planladıkları Helmand bölgesine 4,000 deniz kuvveti askeri konuşlandırıldı. 13 Temmuz’da Sadece Taliban’ın kanıtlarından biri yol kenarına bırakılan bomba olan saldırı ile bu konuşlanmaya direnmedi ayrıca bölgedeki birçok insan Amerikalılardan ve tüm yabancılardan onları rahat bırakmalarını istedi. Afganlar kendi problemlerini kendileri çözmek istiyorlar.
Geçen ay ayrıca İngilizler Temmuz’un ilk 10 gününde 15 askerini kaybetti. İngilizlerin Afganistan’daki 184 kaybı Amerikalılar ve İngilizlerin Ortadoğu halkına bırakılan bir diğer “demokrasi” kalesi olan Irak’taki kayıplarını aşmış oldu. Amerikalılar ne yaptılarsa da Irak’ta tepelendiler.
Bir şeylerin ters gitmesinden dolayı kaybedeceklerinin farkına vardıkları bir “Saygon anı” olmayabilir ancak durumun gerçekliği Irak’ta demokraside büyük bir başarısızlığa işaret ediyor. Irak yerle bir edildi; nerdeyse hiç altyapı kalmadı. Amerikalıların işgalinden önce Orta Doğudaki en iyi tıbbi hizmetlerden birine sahip olmakla iftihar eden bir ülke bugün en yüksek 0-5 yaş çocuk ölümleri oranının görüldüğü ülkelerden biri. Nerdeyse hiç kanun ve düzen yok, insanlar tam anlamıyla açlıktan ölüyor.
Resim yazısı: Bir Afgan kız çocuğu olan Tala, Ferah bölgesinin Bala Boluk ilçesindeki bir ABD hava saldırısı sonucu yaralandı, 09.05.2009 tarihinde Herat hastanesinde tedaviye alındı. Uluslararası Kızılhaç görevlileri ABD bombardımanının hedef aldığı Afganistan’ın batısındaki iki köyde düzinelerce ölü arasında kadınlar ve çocuklar gördüğünü açıkladı.
Afganistan’da daha acı bir tablo var. Durum öylesine kötü ki İnsani Kalkınma Endeksi ülkenin temel istatistiklerini verememekte. Batı liderleri – örneğin Obama ve İngiltere Başbakanı Gordon Brown” demokrasiyi getirmek ve güçlü bir Afgan ülkesi kurmaktan olumlu bir şekilde bahsediyorlar. Bu yerel halkın isteklerinin pek bir önem arz etmediği bir koloni projesidir. “Zalim yönetim, uluslararası izolasyon, felce uğramış bir ekonomi ve Afgan halkının özellikle kadınların ve çocukların temel insan haklarının verilmemesine” yol açacağından Taliban’ın kontrolü ele geçirmesine engel olmaya kararlı olan Obama’ya göre bu projeye itiraz edenler yenilmeli ve bertaraf edilmelidir. 4 Haziran’daki Kahire konuşmasında “Afganistan dağlarında ve şimdi Pakistan’da Amerikan askerlerini ve sivilleri öldürmek isteyen aşırıcılar” olduğu sürece Afganistan’daki Amerikan askerlerini orada tutmaya devam edeceğini söyledi. Bu yapılması zor bir iş. İlkel yollara rağmen, Taliban ve Afganlar genelde Amerika’ya asla saldırmadı. Tüm istedikleri yabancılardan kurtulmak.
Ancak, Batılı liderler geniş bir şekilde cahil halkını askerlerinin demokrasi ve özgürlük götürerek “kutsal bir görevi” yerine getirdikleri yönünde kandırmaya devam ettiği sürece bunun gerçekleşmesi zor görünüyor. Zalim Afgan erkeklerinin pençelerinden kurtularak özgürlüğüne kavuşan Afgan kadınları Afganistan üzerine popüler olan diğer batı söylemlerinden biri. Eğer kötü adamları – Afganistan’da öldürülen herkes ister kadın ister çocuk olsun otomatik olarak kötü olarak kabul edilip böylece ölümü hak ediyorlar – öldürerek iyi bir iş yapmanın “ahlaki sorumluluğu” bu propagandanın bir diğer yönüyse yaşam şekline var oluşsal bir tehdit oluşturan Batı başarısızlığının korkusudur. Batılı, özellikle Amerikan yaşam şekli bu üstün soyun açık bir yazgısı olduğundan kendilerini korumak için düşük ırkların kurban edecktir.
Batı medyası Afganistan’daki gerçekliği yanlış yorumlayarak Britanya, ABD, Kanada ve Hollanda gibi Batılı ülkelerin Afganistan’daki askeri konuşlanmasına karşı olan insanların çoğunluğunu hafife alarak amigo gibi davranmaya devam ediyor. Uzaklardaki insanlara demokrasi götürmek iddia edilirken, Batılı hükümetler çoğunluğun dileğine saygı duymayarak en basit ahlaki kurala bağlı kalmayı reddediyor. ‘Başarısız ABD’nin’ zihinde uyandırdığı imajlar ve Batılı yaşam biçimine yönelik oluşan tehditler doğru ve mantıklı görünebilir fakat dünyadaki çatışmaların nedenleri altında yatanları göstermekte başarısızlar.
ABD iyi bir güç değil ve hiçbir zaman da öyle olmadı. Bugün Müslüman dünyadaki her çatışma doğrudan ya da dolaylı olarak arzusunu diğerlerine empoze etmeye çalışan ABD müdahalesi ile karşılaşılmaktadır. Obama’nın söz verdiği değişiklik bile Afganistan için bir değişiklik değil. Kendisinden öncekilerin korkunç politikasını uzak durma fırsatı oldu ancak yerine kendisininkini kabul etti. Daha da ileri gitti. Obama bu savaşı insanlarına bir dehşet senaryosu yarattığı Pakistan’a kadar uzattı.
Batılı yetkililer, uluslararası ajanslar ile işbirliği yaparak Afganistan’daki kalkınma projeleri hakkında gereksiz yere konuştu. Kabil’de Batı tarzı birkaç bina inşa etmek ülkeye kalkınma geldiği anlamına gelmiyor. İnsanların ihtiyaçları daha temel, ilk olarak üzücü bir şekilde güvenlik yok. Eğer Karzai kendisi Kabil’deki başkanlık sarayında kendini güvende hissetmiyorsa, diğerlerinin nasıl huzur ve güvenlik umudu olabilir? Sadece iki çeşit ekonomik aktivite var: dış yardım ve haşhaş yetiştiriciliği. Dış yardımın kesilmesiyle devlet bir deste kart gibi devrilecektir. Batı yetkilileri kız çocukları için inşa edilen okulların istatistikleri konusunda boşa konuşuyor.
Evden okula giden kızlar için hiç güvenliğin olmadığı ve okulların bombalanmayacağına dair bir garantinin olmadığı bir yerde binalar dikmek bir şey ifade etmiyor. Birçok köyde halk dış işgal güçlerinden onları yalnız bırakmalarını istedi. Batılılardan kendilerine hayatlarını nasıl düzene sokacaklarını söylemelerini istemiyorlar. Geçtiğimiz Mayıs ayında Ferah bombalamasının ardından Kabil gibi bombardımandan etkilenen köylerde büyük gösteriler düzenlendi. Afganlar Batılıların 500 kiloluk bombaları ile sunduğu “yardım” olmadan da yapabilirler.
Resim yazısı: Hizb-i İslami partisi destekçileri Kabil’de 29 Haziran 2009’daki bir parti toplantısında verilen konuşmayı dinliyor. Hizb-i İslami Hamid Karzai’nin 20 Ağustos’ta yeniden yapılacak seçimlerinde yerini alabilmesi için onay verdi. Toplamda 42 aday hükümet başkanlığı için yarışacak.
ABD – Batının stabilite getirme stratejisinin parçası Afgan ordusu ve polisini yeniden kurmaktır. Bu başarılması çok güç bir iş. Gün boyunca bu insanlar belki ordu ve polis üyeleri fakat geceleri Taliban’ın bir parçası. Bunun yanında, halkın problemlerini daha da kötüleştiren hükümet görevlileri arasında yaygın yolsuzluk da var. Obama bile bunu kabul etmek zorunda kaldı. Köylülerin bir problemi olduğunda polise ya da hükümet yetkililerine gitmek yerine sorunlarını çözebilecek olan Taliban’ı arıyorlar. Problemleri yerel seviyede hiçbir maliyeti olmadan çözülebilecekken kim bozulmuş bir hükümete ya da polis görevlilerine güvenir?
Afganistan ve Irak ABD gücünün ve bilgisinin sınırlarını gösterdi ve böylece uzak ülkelerdeki sonuçları şekillendirebirme yetisinin sınırlarını da. Tüm politika asil ruhlu olsa bile, ki öyle değil, Amerikalılar başaramazdı. Afganlar yabancı bir işgale boyun eğecek tarzda insanlar değildir. Kendi hallerine bırakılsalar, muhtemelen tükenene kadar savaşırlardı; sonra oturur ve farklılıklarını çözmeye çalışırlardı. Tarihte yaptıkları budur. Dışarıdakiler için anlaşılması son derece zordur ve sinir bozucudur fakat Afganlar bu şekilde hareket eder. Diğerleri bu gerçeği ne kadar çabuk kabul ederse herkes için o kadar iyi olur.
Tarihte hiç bir zaman Afgan hükümeti tüm ülke üzerinde kontrolü sağlayamadı. Bu her zaman aşiret liderleri tarafından yapıldı. İşleyiş tarzı aşiret reislerinin hükümete bağış ve büyük ölçülü bir özerklik karşılığında merkezi hükümete bağlılıklarını bildirmesi şeklindedir. Karzai iktidarda kalsa da, Taliban yönetimi ele geçirse de bu değişmeyecektir. Amerikalılar oraya ne kadar çok deniz kuvveti müfrezesi gönderirse göndersin kendi yönetim şekillerini Afganistan’daki aşiret toplumlarına empoze edemeyecektir.
Maalesef, hiç bir Batı hükümeti Afganistan’da bir çıkış stratejisi düşünmedi. “Çıkış stratejisi” bir bir küçümseme ibaresi oldu; bu ibarenin tasavvuru bile utanç verici olarak kabul edilir. Fakat Afganistan’daki strateji tam olarak nedir ve Batı bu stratejiyi nasıl başarmayı düşünüyor? Bu soruların net cevapları yok. Geçen ay 15 İngiliz askeri öldürüldüğünde İngiliz savunma bakanı İngiltere’de “bizi güvende tutmak” için hayatlarını feda ettiler dedi. Nasıl? Aynı mantıksız iddia Kanada’nın Afganistan’da çok iyi iş çıkardığı konusunda ısrar eden Kanadalı politikacılar tarafından da yapıldı. Şimdiye kadar, Kanada 125 askerini kaybetti ve Kanada askeri görevi Şubat 2011’de bitecek. O zamana kadar Afganistan’da barış ve güvenlik sağlanabilir mi ve Afganistan refahın yaşandığı bir ülke olabilir mi? Eğer olmazsa Kanada misyonunun tam olarak amacı nedir? Herkes “ordularımızı desteklemeli” direyerek ısrar etmenin dışında kimse bu konu hakkında konuşmaya hazır değil.
Böylesine karmaşık bir düşünce Afganistan’daki çok fazla ağır eziyet ve yıkıma neden oldu. Afganistan bombalanırken, Afganistan ve Irak’ta iyi düşünülmemiş politikaların sonucu Batı ekonomik çöküşün eşiğinde. Bu problemin cevabı, kötülüğü ile ün salan savaş suçlusu General Stanley McChrystal’ın komutası altında daha fazla özel güç göndermek değil, aksine bu anlamsız siyasete bir son vermektir.
Eğer Obama değişiklik istiyorsa, başlamak için Afganistan’dan daha iyi bir yer bulamaz, fakat Amerikan sistemindeki askeri sanayi tesisleri ile bunun gerçekleşmesini ummak çok zor. Bekleyecekleri tek şey Afganistan’da, şimdi Pakistan’da da daha fazla ölüm ve bölge halkları için daha derin ıstırap ve cefadır. Ve evet, çok istenen petrolün ve doğalgaz boruhatlarının Afganistan üzerinden getirilmesi, yabancı birlikler bu talihsiz ülkeyi ayakları altına almaya devam ettikleri müddetçe bir rüya olarak kalacak.
Bu makale Zeynep Güneş tarafından www.timeturk.com için tercüme edilmiştir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara