Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Üç dilde "Yaşasın Kardeşlik"

Kürt çözümünde Başbakan Erdoğan, iki yıl önce gardırobuna astığı bir gömleği yeniden giymeye hazırlanıyor olabilir. Bölgeden gelen tepkiler bir pankarta bakın nasıl yansıdı...

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-08-18 15:59:00

Üç dilde
Dört yıl aradan sonra Eyyubi, yeniden Türkiye gündeminde. Bu kez Kudüs ile değil, Kürt sorunuyla. Başbakan Tayyip Erdoğan, AK Parti grubunda Kürt çözümüne ilişkin konuşmasında “Selahaddin Eyyubi’nin sancağı altında, Kudüs’ü fethederek, orayı bir barış ve huzur şehrine çeviren ordunun neferleri biz değil miydik” diyerek bu ünlü Kürt komutana atıfta bulundu. Newsweek Türkiye dergisinden Adem Demir'e göre Erdoğan’ın bu cümleleri kullanması tesadüf değil. Başbakan, milliyetçi bir ayrışmaya gittiği söylenen Türkiye’de, Türkler’le Kürtler arasında geçmişten gelen ve birleştirici etkiye sahip dini figürlerin altını çizerek ortak ümmetçi damarı yakalamaya çalışıyor. Mele Ahmed-i Hani (Ehmedi Xani), Kürt ozan Şivan Perwer gibi isimler de Başbakan’ın konuşmalarında yer alıyor. Erdoğan sadece Kürt figürleri kullanmakla kalmıyor; Yunus Emre’yi, Mevlana’yı, Hacı Bektaş-ı Veli’yi, Pir Sultan Abdal’ı da hatırlıyor, hatırlatıyor. Bu isimlerin ortak noktası Anadolu tarihinde milliyetlerinden çok erdemli ya da ümmetçi duruşlarıyla birleştirici rol oynamaları.

Aslında Erdoğan’ın ümmetçiliği yeni ya da Kürt sorunuyla sınırlı değil. Başbakan, ümmetçi anlayış içinde yetişti ve bunu benimsemiş şair, edebiyatçı ve bilginlerin fikirlerinden etkilendi. Mehmet Akif Ersoy, Sezai Karakoç, Necip Fazıl Kısakürek en atıf yaptığı isimler arasında. Din kardeşliğini baz alan ümmetçi anlayış, farklı din, dil ve ırktakilerin hukukunu korumayı gerektiriyor. Bir anlamda ümmetçilik, dindar muhafazakâr kesimde hümanizm ve evrensellik kavramlarına karşılık düşüyor. Erdoğan’ın, Kürt sorununun çözümünde en az ‘kardeşlik’ ve ‘vatandaşlık hukuku’ kadar ‘ümmetçi’ anlayışın da etkili olacağına inandığını görmek zor değil. Bu konuda yalnız da sayılmaz. Hem kabinedeki hem partideki birçok çalışma arkadaşı, hem de Güneydoğu’da önemli sayıda Kürt kökenli insan Kürt sorununda dinin en büyük çimento olduğunu savunuyor. Ancak Erdoğan’ın Kürt çözümüne yönelik kullandığı dini kodlar, muhaliflerden ve Türk-Kürt milliyetçilerinden ciddi eleştiriler alıyor. Örneğin CHP Genel Sekreter Yardımcısı Algan Hacaloğlu, “Erdoğan’ın, Kürt kimliğini ‘Hepimiz İslam’danız’ mantığıyla dini temelde tanıdığını” savunuyor.

Gelelim Başbakan’ın atıfta bulunduğu Kürt karakterlere. Biraz incelendiklerinde, Erdoğan’ın aslında tam da sokaktaki insanda bırakmak istediği etkiye uygun figürler seçtiği görülüyor. Eyyubi devletinin kurucusu ve Kudüs fatihi Kürt kökenli Selahaddin Eyyubi, Kürtler arasında adeta bir efsane. 1187’de Kudüs’ü alarak kentte 88 yıl süren Hıristiyan egemenliğine son vermesi ve akabinde Kudüs’ün geri alınması için düzenlenen III. Haçlı Seferi’ni etkisiz hale getirmesi sebebiyle Kürtler kadar Türkler ve Araplar arasında da seviliyor.

Mele Ahmed-i Hani de çok yönlü bir kişilik. Adının önünde şair, edebiyatçı, filozof ve din bilgini gibi sıfatlar var. 1651 yılında doğdu. İshakpaşa Sarayı’nda kâtiplik yaptı. Medrese eğitimini tamamladıktan sonra genç yaşta felsefe, edebiyat ve din eğitimi vermeye başladı. 1707 yılında vefatına kadar pek çok esere imza attı. Ünlü yapıtı, manzum bir aşk hikâyesi ve Kürtlerin Leyla ile Mecnun’u diye bilinen “Mem ü Zin”. Eserlerini Kürtçe yazdığı halde, Türkçe, Arapça, Farsça’yı kullanmakta beis görmedi. Birlikteliğe büyük önem veriyordu.

Şivan Perwer ise Kürtler’in yasaklı sesi olarak tanınıyor. Ağıt ve türküleriyle Kürt sorununa duyarlılığını ortaya koyuyor. Asıl adı, İsmail Aygün. 1955 Viranşehir doğumlu. Bir dengbejin oğlu olan Perwer, hakkındaki soruşturma sebebiyle 1976’da yurt dışına çıktı. 33 yıldır Türkiye’den uzakta. Pek çok türküsü Türkçe’ye çevrildi ve İbrahim Tatlıses, Mahsun Kırmızıgül gibi isimler tarafından söylendi. 1980 ve 90’larda PKK’ya yakın çizgideydi, daha sonra örgütün düşüncelerine uzak kalmayı seçti. PKK’yı eleştiren bir türkü yaptığı için konserlerinde örgüt sempatizanları tarafından yuhalandı.

Erdoğan, 2005’te Diyarbakır’da “Kürt sorunu bizim sorunumuz” dediğinde bölgede epey itibar kazanmıştı. Partisi, 2007’deki genel seçimde Güneydoğu’da Demokratik Toplum Partisi’nin bile önüne geçerek bunun karşılığını almıştı. Son birkaç yıldır yükselen bir milliyetçi çizgisi olduğu gerekçesiyle eleştiriliyordu. Gelişmeler, kimilerine göre birleştirici kimilerine göre “ümmetçi” ceketi tekrar giymek üzere olduğunun ipuçlarını veriyor. İlginç olansa, bölgeden de beklenenden hızlı tepkiler gelmeye başlaması. Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde rastladığımız, Erdoğan fotoğrafları ve altında “Biji Biratî (Yaşasın Kardeşlik)” yazan pankartlardaki gibi.




SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara