Dolar

34,8728

Euro

36,7570

Altın

3.042,79

Bist

10.142,10

Kürt açılımına karşı çıkanları anlayamıyorum

Anadolu Ateşi Sanat Yönetmeni Mustafa Erdoğan, 10 yıldır devam eden gösterileri Anadolu'daki binlerce yıllık birlikte yaşama kültürünü sahneye taşıdığını belirtiyor.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-08-15 17:22:00

Kürt açılımına karşı çıkanları anlayamıyorum
İşte O röportaj

Anadolu Ateşi'nin 10 yıllık geçmişinde ka. ülkei kaç gözsteri ve kaç seyirci oldu?

75 ülkede 2 binin üzerinde gösteri yaptık. 11 milyon seyirciyi aştık.

Bu, hayal edemediğiniz bir rakam mıydı?

Tabii. Zamanla beklentimizin çok üzerine çıktı. Türkiye'den çok dünyada beğenilecek bir eserdi. 10-20 yıl daha devam edecek ve müzikaller arasında bir klasiğe dönüşecek.

Zengin bir halk dansı kültürümüz var. Bu da gösterinizi geliştirmeye açık hale getiriyor. Mesela gösterinizde kolbastı da olacak mı?

Anadolu kültürleri, muhteşem bir zenginlik ve değerlendirilmesi gereken bir hazine. Türkiye'nin her yerinden ayrı bir proje yapmak mümkün. Tabii son trendlerden bahsetmiyorum. Kolbastı'yı düşünmüyorum.

Sizin politik duruşunuz belli. Anadolu Ateşi'nin vermek istediği mesajı o duruş mu şekillendirdi, yoksa sizi mi değiştirdi?

Anadolu Ateşi'nde hiçbir kültür bir diğerini dışlamıyor ve ötekileştirmiyor. Benim siyasal referanslarım zaten sahne üzerinde kendini hissettiriyor. Bizim yıllardır bir özlemimiz var. İki bin yıl önce Anadolu'da çözülmüş medeniyetler arası barış meselesini güncel mesajlarla yeniden anlatıyoruz. Nemrut Dağı'nda her Tanrı'nın iki tane adı var, biri Anadolu biri Grek adı. Orada Tanrılar el sıkışıyorlar. Şu an güncel olan bu duruma aynı duyarlılık ve Anayurdundan merhaba diyoruz. Anadolu'daki her kültür bizim, öncesine de güncel olanına da. Tarihi belli bir noktadan başlatmıyoruz. Bu sebeple bu topraklarda yaşayan herkesi bizleştirmek ve genetik kodlarımızla onların etkilerini hissetmek gibi bir sorumluluk duyuyoruz.

Kürt açılımını nasıl yorumluyorsunuz?

Atılan adım, çok doğru ama gecikmiş bir adım. Keşke yıllar önce çözülseydi. Keşke bu ülke 12 Eylül cuntasını ve faşizmini yaşamasaydı. Keşke Diyarbakır cezaevinde yaşananlar olmasaydı ve çocuklarımız dağlarda birbirini vurmasaydı. 30 yıl kaybettik. Cumhuriyet tatihi boyunca süregelen bir sorunun sonucu bu. Şu anki duyarlılık coşku ve umut verici. Ben bu tip dönemlerde çok umutlu olurum, ama bir yandan da korkarım. Türkiye'de ne zaman iyimser bir rüzgar esse arkasından kötüü şeyler gelir.

Bu sefer öyle olmayacak inşallah. Çünkü o kötü şeyi yapanlarla ilgili de bir yargı süreci işliyor. Ergenekon gibi... Devletin konuya duyarlı yaklaşımı devam ediyor. Savcıların yaklaşımı doğru ve olması gereken de bu zaten. Biz bu sürecin aynı zamanda mağdurlarıyız; hem Hakkarili olarak hem de faili meçhullerde yakınını kaybetmiş biri olarak. .İçişleri bakanının dediği gibi Kürt sorununu çözmüş bir Türkiye uçuşa geçecektir.

Türkiye son konjoktürel gelişmelerle birlikte büyük bir bölgesel güç olacaktır. Hıncal Uluç gecenlerde!Eğer AK Parti bu meseleyi çözerse onlara oy veririm.'diye yazmıştı. Ben de CHP ve MHP için aynı şeyi söylemek istiyorum. Eper CHP ve MHP bu sürece engel olmazsa herkes onlara oy versin.

Siz MHP'ye oy verir misiniz?

Bence herkesin vermesi gerekir. Benim elim gitmez zannetmiyorum. (Gülüşmeler) Ama burada en büyük sorumluluk CHP ve MHP'ye düşüyor, AK Parti iradesini ortaya koydu.

MHP'nin muhalefetini hadi bir ölçüde anlamak mümkün ama CHP'nin karşı durmasının genetik kodları nereye dayanıyor?

CHP bizim, Türkiye'deki her solcunun yıllarca dönem dönem inanmasa bile umut besleyip desteklediği bir partidir. Tam ne söylediklerini anlayamıyorum gerçekten. Neden ve ne kadar karşı olduklarını anlayamıyorum. Çünkü bu konuyla ilgilenen ve Güneydoğu ile ilgili raporlar yazdıran bir parti. Şimdi neden karşı olduğunu ancak AK Parti ile kendi dar siyasal çelişkileriyle açıklamak mümkün. Bu meseleyi çözen parti hem Türkiye'de hem dünyada önemli bir misyon üstlenmiş olacak ve çok büyüyecek. Bu başarı bu dönem bürokrat, komutan ve parlamentosunun başarısı olacak. Herkes bu başarıdan pay almalı. Bahçeli de, Baykal'da tebrik edilmeli.

10 yıllık Anadolu Ateşi sürecinde sizi en çok üzen ve sevindiren ne oldu?

Çok şükür ki daha çok sevindik. Beni üzen Türkiye'de yeni ve başarılı olan her çalışmanın karşısında hemen bir kampın oluşması. Sahneye eseri koymadan eleştiriler başlamıştı. Sahnede başarılı olduktan sonra hiç ilişkimizin olmadığı şahıslardan garip eleştiriler aldık. Kültür Bakanlığı ve devletin uzun süre duyarsız olması bizi rahatsız etti. Bizim devlet ve bakanlıkla ilişkimiz sınırlı ama bir dönem 'engel olunmasın başka bir şey istemiyoruz'la yürüdük. Şimdi bu topluluğun kendi isminin dışında oluşturduğu bir marka var. Türkiye'yi tanıtmak gibi bir sorumluluk yüklendik. Türkiye'nin turizmine katkısı oluyor. Buraya gelen turistler kaliteli bir yapıtta izliyorlar. Öyle de ya da böyle devletin kültür politikasını ilgilendirir. Ertuğrul Günay'dan önceki hiçbir bakanla tam uyumlu çalışamadık. Şimdi sayın Günay'ın duyarlılığı sayesinde iyi bir ilişkimiz var ama bir bakanın da aşamayacağı bürokratik engeller oluyor. Aspendos konusunda bize yapılan haksız eleştiriler konusunda çok üzgünüm. Bir de bir yurtdışından döndüğümüzde Türkiye'de basında hakkımızda özel ya da genel garip garip eleştiriler görmek bazen insanı provoke ediyor. Yazıp cevap vermek ve bu polemiği sürdürmek istiyorsunuz ama o kadar boş zamanınız yok. Zaten bunları yazanların tek işi bu; boş laf üretmek.

En çok hangi gazetenin tavrı sizi şaşırttı mesela?

Taraf Gazetesi'nde aleyhimizde yazı çıkması şaşırtıcıdır. Taraf benim takip ettiğim, duruşunu beğendiğim bir gazete. Böyle bir gazetede bizim aleyhimizde garip yazının çıkması garip. Magazin basınından şikayetçiyiz. O dünyadan olan insanlar değiliz ki? Bugüne kadar yaptığım tek bir magazin röportajım yoktur. Lokantadan çıkışımı defalarca gösteriyorlar, rahatsızım ama çok da ciddiye almıyorum.

Paris'te Eiffel Kulesi'nin olduğu meydanda en az 20 bin kişiye konser verdik. Gazetelerde sayı 10 bin verildi ve 'Türkler Türkler'e propaganda yaptı' diye garip haberler çıktı. Burada sadece Türkler'in olması fiziken de mümkün değil, istesek de bunu yapamayız. (Gülüyor) Saat 4'de gelip 10'daki temsile kadar beklediler, yer tuttular önde. Bu da doğal zaten. Bu sorumsuzca haber yapmak ve duyarsızlık.

Kaynak: Zaman/ Salih Zengin

Haber Ara