Dolar

34,9469

Euro

36,7203

Altın

2.983,90

Bist

10.125,46

Depremi neden önemsemiyoruz?

İstanbul'da yapılan bir araştırma kent sakinlerinin deprem riski ve önlemler konusunda duyarsız olduklarını ortaya koydu. .

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-08-14 23:31:00

Depremi neden önemsemiyoruz?


Araştırmaya göre, olası bir depremden sonra düşünülen bütün çadırkent ve geçici barınma alanlarının genellikle alışveriş merkezine dönüştürüldüğü iddia edildi

17 Ağustos'un 10. yılında deprem riski, deprem önlemleri kamuoyunun gündeminde.

İstanbul Teknik Üniversitesi'nden bir grubun yürüttüğü bir araştırma kent sakinlerinin deprem riski ve önlemler konusunda duyarsız olduklarını ortaya koydu. Araştırmaya göre, olası bir depremden sonra düşünülen bütün çadırkent ve geçici barınma alanlarının genellikle alışveriş merkezine dönüştürüldüğü iddia edildi.

Risk bölgeleri olduğu için Avcılar ve Bakırköy'de yapılan deprem araştırması kapsamında, farklı gelir gruplarından 900 kişi ile görüşüldü. Araştırmaya göre, ankete katılanlar bina güçlendirmenin gerekliliği konusunda bilgisiz ve konuyu önemsemiyor.

''Ailenizi korumak için ne kadar bütçe ayırırsınız'' sorusuna katılanların yüzde 80'inin "5 yıllık geliri mi veririm" diye yanıt verdiği ankette, ''binanızı korumak için bütçenizden ne kadar harcarsınız" sorusuna ise katılımcıların yüzde 80'i "bir aylık gelirimi veririm" dedi.

Araştırmaya göre daha güvenli ev için hiç bir plan yok. Ayrıca bütün gelir grupları soruna aynı duyarsızlıkla bakıyor.

BARINMA ALANLARI RANTA KONU OLDU
Bu arada İstanbul'da olası bir depremden sonra düşünülen bütün çadırkent ve geçici barınma alanlarının imar tadilatlarıyla ranta konu olduğu öne sürüldü. Bu alanların genellikle alışveriş merkezine dönüştürüldüğü iddia edildi.

Raporu hazırlayanlardan İTÜ İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Alper İlke NTV canlı yayınında araştırma ile illgi soruları yanıtladı.

Doç. Dr. İlke toplumun deprem tehlikesine karşı bir şey yapmayı düşünmemesinin çarpıcı olduğunu söyledi. İlke'nin konuyla şöyle konuştu:
"Biz bekliyorduk ki biz gelir seviyesi, akademik durum veya başka faktörler insanlarımızın güçlendirmeye bakışını değiştirsin. Oysa herkes altyapısından bağımsız olarak benzer davranıyor ve çarpıcı olan şey kimse bir şey yapmayı düşünmüyor. Üstelik bu anketin Bakırköy ve Avcılar gibi olası İstanbul depreminde en çok etkilenecek yerde yapıldığını düşünürseniz diğer yerlerde tablonun daha da kötümser çıkabileceğini tahmin etmek çok zor değil.

Bu durumu bir nedene bağlamak da çok zor. Eğitim de sek eğitim değil çünkü. Sosyal yapımızdan kaderciliğimizden gelen bir şey diye düşünüyorum. Bir de uzakta olan ve kesin olmayan riskler insanlar için çoğu kez ihmal edilen riskler... Onları görmek istemiyor insanlar. Ben inşaat mühendisi olarak çok sosyal yorum yapamıyorum bu konuda ama şu bir gerçek; önemsemiyoruz.

Dolayısıyla belki bizlere düşen, bilim adamlarına ve medyaya düşen konuyu vurgulamak konunun önemine değinmek olabilir. Belki vurgulanması gereken bir nokta da 2007 yılında yeni bir deprem yönetmeliği yürürlüğe girdi ve bu yönetmelikte mevcut binaların deprem güvenliğinin incelenmesi ve güçlendirilmesi konuları yer alıyor, son derece kapsamlı bir şekilde. Dolayısıyla en azından teknik olarak bunun artık yapılabildiği, doğru kişilerce yapıldığı zaman güvenilir olduğu, insanlara anlatılmalı diye düşünüyorum."

Doç. Dr. Alper İlke "İstanbul'un genel durumuna baktığımızda büyük ölçekli bir tadilata girmek gerçekten gerekiyor mu yoksa sadece belli bir yüzde ile ifade edebileceğimiz binalar risk teşkil ediyor diğerleri belli bir standardın üstündedir dememiz mümkün mü?" szorusuna ise şu yanıtı veriyor:
"Tabiki belli yapılar daha riskli. Fakat zor olan hangi yüzde 10 hangi yüzde 20’nin kritik durumda olduğu. Maalesef bunu incelemek ve test etmek çok kolay değil. Problemin zor bölümü burada. Yapıların durumu derseniz eğer yapıların depreme dayanıklılığı konusunda yürürlükte olan 2007 yönetmeliğinde geçerli olan kuralları dikkate alırsak resmi olarak maalesef tablo kötü çıkar.

Yapıların büyük bölümü bu şartları sağlamaktan uzak diyebiliriz. Bu yapılan hepsi yıkılacak mı? Hayır küçük bölümü yıkılacak ama o kadar standart dışı uygulamalar var ki yıllardan beri standartları sağlamaktan çok uzağız. Bırakın 2007 deprem yönetmeliğini 1975 yılında yürürlüğe girmiş olan yönetmeliğinin şartlarını bile mevcut yapıların çok büyük bölümü sağlamaktan çok uzak.

Kontroller ise eskiye göre çok iyi. Yani eski yapılar dediğimiz zaman 99 bizim için milat diyebiliriz. Hem 99 depremi hem 98 yılında yürürlüğe giren deprem yönetmeliği sayesinde bunun etkisi oldu gerçekten. Denetim sistemi değişti. Yüzde yüz olmasa da önemli bir gelişme sağlandı.

Teknolojide olan gelişmeler; hazır betonun yaygınlaşması, ister istemez yapıların kalitesini arttırdı. Yani 99 yılından sonra yapılan binalar her ne kadar mükemmel yapılmasa bile riski çok daha düşük binalar diye genellemek çok yanlış olmaz."
(ntvmsnbc)

Haber Ara