Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'İmdat desek duyan olur mu?'

Beş yıl gecikmeyle de olsa bu günlerde Türkiye’de kullanıma açılan 3G ya da 3N diye tabir edilen üçüncü nesil kablosuz telefon teknolojileri hayranlığı, sunduğu olanaklar neredeyse çılgınlık boyutuna ulaşmış durumda.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-08-10 14:37:00

'İmdat desek duyan olur mu?'


Daha düne kadar salt sözlü iletişim için kullanılan cep telefonları yüksek fiyatına aldırmadan 3G’yi destekleyen cihazalarla değiştirilirken operatörlerin reklam bombardımanıyla tuhaf bir yarış başladı.

Kullanıcısına görüntülü konuşma, hızlı mobil internet gibi yenilikler sunan teknoloji nedense pek çok konuda hızlı hareket etmekten imtina eden ülke insanlarına hiç değilse bu konuda nur yağdırıyor.

3G’li bir telefon edinip hemen teknolojinin iletişimdeki bu harika olanağına sahip olmak insanlarda 'olmazsa olmaz' algısı yaratmış durumda.

Telefonun sadece ek bir masraftan ibaret olup olmadığı, satın alacak kişinin cihaza ve sunduğu olanaklara ne kadar ihtiyacı olduğu önemli bir soru.

Ancak işte tam bu günlerde yolumun düştüğü bir mezrada gördüklerim, ileri teknoloji toplumuna geçiş söylemleriyle örtüşünce, ne kadar ilginç diye düşündüm.

3G’ye geçmiş, en yakın merkeze elli kilometre uzaklıktaki Külfakir mezrası.

Acaba 3G kullanıcıları böyle bir mezranın ya da mezraların varlığından haberdar mıdır sorusu bir anda aklıma takıldı.

Sonra da 'Nasıl haberdar olabilirler ki' diye düşündüm.

Memleket 3G'ye geçişle birlikte dünyaya daha fazla yaklaşırken, Külfakir'e de o denli uzaklaşıyor.

'Gözden ırak, gönülden ırak'

Çünkü modern dünyadan uzakta mazbut, münzevi bir hayat süren Kulfakir mezrasının ne elektriği, ne suyu, ne yolu ne de şebekenin desteklediği sabit telefonları var.

Sinyallerin kapsamadığı ve haliyle gönülden de ırak; adıyla müsemma Kulfakir mezralıları, kendilerinin dışında hızla akıp giden hayattan bihaber yaşıyorlar.

On iki haneden oluşan ve yüzü aşkın nüfusa sahip mezraya ulaşmak her şeyden önce başlı başına bir sorun.

Hayvanların adımlarıyla hemen yanındaki topraklardan belli belirsiz ayrılabilen yolu Diyarbakır’ın Ergani ilçesine elli kilometre uzaklıkta.

Asfalt, stabilize ya da şose gibi hiçbir yol kavramıyla ifade edemeyeceğiniz güzergah üzerinden ancak ağır aksak ilerleyebiliyor aracınız.

Zaman zaman altını vurarak ve bazen iterek normalinden beş-altı kat daha uzun sürüyor mezraya varmak.

Akşama kadar belimiz kırılıyor. Hayvanlar, bahçe, su taşıma, çocuklar, temizlik ve çamaşır. Akşam olduğundaysa petrol lambasının ışığında birbirimizi zor seçiyoruz. Çok büyük sıkıntı içindeyiz, ancak halimizi ne soran var ne de anlayan.

Kulfakir mezrasından Havva

Kavaklı köyüne bağlı mezrada hayat gün doğmadan başlıyor.

Kadınlar kovalarla su taşımak için mezranın yaklaşık 1.5 kilometre uzağındaki çeşmeye gitmek zorunda.

Eşeklerle taşınan su hem içmek için hem de temizlikte kullanılıyor.

Elektrik olmadığı için televizyon ve buzdolabı da yok.

Televizyon neyse de buzdolabının eksikliğini kadınlar çok derinden hissediyorlar.

Pişirilen yemek aynı gün tüketilmek zorunda. Çünkü saklayacakları bir yer yok. Sebze, meyve ve et çok çabuk bozuluyor. Çamaşırlar da elde ve taşıma suyla yıkanıyor. Haliyle en çok kadınlar eziliyor.

Mezrada tek geçim kaynağı hayvancılık.

'İmdat desek duyan olur mu?'

Elektrik ve çalıştıracağı alet edevat olmadığından her şey ilkel bir şekilde yapılmak zorunda.

Sütün sağılmasından yağının alınmasına, peynir ve yoğurt yapılmasına kadar tüm işler normalinden birkaç kat daha zahmetli.

Mezralı kadınlardan Havva çalışır bir yayık makinesinin çok işlerine yarayacaklarını belirterek hayvan derisinden yapılan yayığı çalkalayarak anlatıyor:

'Akşama kadar belimiz kırılıyor. Hayvanlar, bahçe, su taşıma, çocuklar, temizlik ve çamaşır. Akşam olduğundaysa petrol lambasının ışığında birbirimizi zor seçiyoruz. Çok büyük sıkıntı içindeyiz, ancak halimizi ne soran var ne de anlayan.'
Kulfakir'de su ihtiyaçlarını eşek sırtındaki güğümlerle su taşıyarak karşılayan insanlar

Mezranın yazı ayrı dert, kışı da ayrı dert. Kar yağdığında zaten iletişimlerinin olmadığı yerlerle yol bağlantısı da kesiliyor. Altı ay kendi kaderleriyle baş başa kalıyorlar.

Bu nedenle hastalanmamaya ve doğum zamanlarını kışa denk getirmemeye çalışıyorlar.

Çünkü 'imdat' dediklerinde seslerini duyurabilecekleri kimselerin olmadığını biliyorlar. Bu nedenle göbek bağlarını kendileri kesmeye alışmışlar.

Pek çok mezralının hastane yolunda yaşamını yitirdiğini ve yıllarla birlikte umudunu yitirenlerin mezradan göç etmek zorunda kaldıklarını anlatan Mustafa Salma en çok yol, su ve elektriksiz köy kalmadı diyen politikacılardan şikayetçi.

Kente indiğinde okuduğu gazete ve izlediği televizyondan defalarca duymuş bu lakırdıyı.

Öyle ki, yetkilileri bile köylerinin yoksunluklarına inandıramamış. Hükümet konağına, belediyeye defalarca gitmiş ve sayısız dilekçe vermiş. Her seferinde bütün mezra umutla birilerinin gelmesini beklemişler. Ancak ne gelen olmuş ne de giden.

Mezralılardan Hamit adındaki genç, ilk okulu zor bitirdiğini belirterek çocukların ancak yolun açık olduğu dönemlerde okula kendi imkanlarıyla gidebildiklerini, çoğunun da bir süre sonra bundan vazgeçtiklerini anlatıyor:

'Kente gidenler zaman zaman gazete getiriyorlar. Pilli radyodan ve gazetelerden öğrendiğimize göre, hala ülkemiz Avrupa Birliği’ne girmeye çalışıyor. Hoş girse bizim bir haberimiz olmayacak, ya da belki de bizi dışında tutacaklar. Çünkü zaten ülkenin yurttaşlarına sağladığı tüm haklardan mahrumuz. Bizim de hakkımız en azından elektrikten, yoldan faydalanmak. Ama bunu sadece biz söyleyip biz dinliyoruz.'

Kulfakir mezrası Diyarbakır’a yüz Ergani ilçesine ise sadece elli kilometre uzaklıkta.

Ancak mesafe bu mezradan bakıldığında oldukça göreceli.

Ateşin keşfedildiği ve hayvanların evcilleştirildiği çağa; en yakın merkezden daha yakın olan Kulfakir mezralılarının sesini kimse duyar mı bilinmez, ancak 3G ile iletişimin yeni bir boyutuyla mesafelerin kısaldığı memleketimize Kulfakir oldukça uzak görünüyor.
(bbc)
SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara