Dolar

34,8957

Euro

36,7264

Altın

3.010,52

Bist

10.058,63

Çin Başparmağını Karadeniz’e batırıyor

Ekonomik güçleri eşit olan iki süper güç arasında Yeni bir Dünya Savaşı düşünün. Eski Soğuk Savaşta Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ABD’den çok daha yoksuldu.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-08-10 02:42:00

Çin Başparmağını Karadeniz’e batırıyor

M K Bhadrakumar*

Geçen hafta 21. yüzyılın en uzun tam güneş tutulmasını izleyen yıldız takipçileri gibi, diplomatik gözlemciler Amerika Birleşik Devletleri, Rusya ve 21. Yüzyılın dünya siyasetinin hayati fenomenlerinden birini oluşturan Çin gibi büyük güçlerin gölgesini izlediği bir gün geçirdi.
Her şey Amerika Birleşik Devletleri başkan yardımcısı Joseph Biden’in 20-23 Temmuz tarihlerinde “19. Yüzyıl etki alanları nosyonlarından” dolayı Kremlin’i aleni olarak paylamak için Ukrayna ve Gürcistan turuna çıkmasıyla başladı. Biden’in Rusya’nın sıkıntılı “yakın yurtdışına” turu Amerikan Başkanı Barack Obama’nın ABD’nin Rusya ile ilişkilerine “yeniden başlamak” için gittiği dönüm noktası Moskova ziyaretinden 15 gün sonra gerçekleşti.

Açıkça, Biden’in gezintisi ABD’nin Avrasya’daki stratejik sorumluluğunu ayakta tutmak için Obama’nın Kremlin’deki meslektaşı Dmitry Medvedev ile karşılıklı alışıldık latifeler yapıldıktan sonra kolları sıvayan ve aksiyona hazırlanan Barack Obama yönetimi kararının güçlü bir gösterisi olarak düzenlendi. Biden’in yalın mesajı Obama yönetimi sağlam bir şekilde Rusya’nın Sovyet sonrası hakim güç iddiası ile rekabet etme niyetinde olmasıdır.

Biden Kremlin ile “pazarlığın” ya da Rusya’nın etki alanlarının herhangi bir şeklini “tanınmasını” yok saydı. Biden, Obama yönetimini Ukrayna’nın statüsünü “Avrupa’nın ayrılmaz bir parçası olarak” Ukrayna’nın Avro-Atlantik bütünleşmesini desteklemeye adadı. Dahası, The Wall Street Journal ile yapılan bir röportajda Biden sert, varoluşsal terimlerle Rusya’nın kendi karanlık geleceğinden konuştu.

Rusya Dış İşleri Bakanı Sergei Lavrov Biden’in artdından hemen sonra Moskova’da bulunan Vesti haber kanalı ile yaptığı görüşmede bunu yanıtladı. “Umarım Başkan Obama yönetimi Moskova’da yapılan anlaşmalardan kazançlı çıkacaktır. Yönetimdeki bazı insanların girişimlerinin bizi tamamıyla geriye götüreceğine inanıyoruz. Tanınmış bir politikacı olan Başkan Yardımcısı Joe Biden’in yolu kurala uygun değil”.

Reaganizme dönüş

“Biden’in the Wall Street Journal ile yaptığı röportaj George W. Bush yönetiminin baştaki yetkililerin konuşmalarından kopyalanmış gibi görünüyor.” diye ekliyor Lavrov. Bununla birlikte Biden’in sesini hafife almak zor. Rusya ile ABD ilişkilerinde “her şeye yeniden başlamaktan” bahseden Biden idi. Moskova’daki beklentileri yükseltti ve Obama’nın Temmuz başındaki Moskova ziyareti geniş olarak “her şeye yeniden başlama” sürecinin resmi başlangıcı olarak yorumlandı.

Şimdi “yeniden başlama” ABD Rusya politikasını 1980lere, Başkan Ronald Reagan Rusya’nın Amerika’nın dengi olamayacağını içeren zafer tezi ile ekonomik yapıya ve nüfusa zarar verdiği zamanlara götürebilir gibi görünüyor. Böylece Rusya ekonomisindeki baskı büyüdükçe, Moskova ABD baskısına karşı daha uzlaşmacı olacaktı.

Güvenlik teşkilatı ile bağları olan ABD beyin takımı Stratfor’un özetlediği gibi, büyük oyun “Rusyalıları sıkıştıracaktır ve her şey kendiliğinden olacaktır” dedi.
Mayıs ayında Prag’da açılışı yapılan Avrupa Birliği’ndeki “Doğu İşbirliği” projesinde Rusya’ya karşı koordine olan Batı yaklaşımının bazı kanıtları zaten görülmekte. Bu projenin coğrafi kapsamı Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Moldova, Beyaz Rusya ve Ukrayna’yı içermekte olup, bu post-Sovyet devletlerin “stratejik önemini” ekonomik yardım matriksi, serbestleştirilmiş ticaret ve yatırım ile AB’ye girişini durduran fakat etkin bir şekilde Rusya ile bağlantılarını gevşetmesi yönünde cesaretlendiren vize rejimleri yoluyla Brüksel’e yönlendirmeyi hedefliyor. Gerçekten, AB güveni Rusya’nın Beyaz Rusya ve Ermenistan ile bağlarını çoktan aşındırmaya başladı.

Moldova’daki Meclis seçim sonuçlarıyla AB yanlısı muhalif partilerin Avrupa’nın iktidardaki son komunist partisini iktidardan indirmesiyle acil ve zorlu bir görev Moskova’yı bekliyor. ABD ve AB Moldova’da Moskova yanlısı eğilimleri olan Başkan Vladimir Voronin liderliğine son verecek bir rejim değişikliğinin zorlanması için Moldova’da Nisan ayındaki erken “Twitter devrimi”nin baskı taktiğine devam etti. AB Moldova’ya ekonomik bütünleşme için cömert sözler verdi ve Moskova Haziran ayında 500 milyon dolar değerinde bir kredi ile karşı bir teklifde bulundu.

Ancak, çarpıcı bir gelişme olarak, Çin de bu ay mücadeleye girip Moldova’ya çok olumlu % 3’lük bir faiz oranıyla ve beş yıllık ek süreli 15 yıllık vade ile 1 milyar dolarlık bir kredi anlaşması imzaladı. Projede enerji modernleşmesi, su sistemleri, arıtma tesisleri, tarım ve yüksek teknoloji endüstrisi gibi alanlarda ihracaat olacağından para Çin'in çok büyük ve güçlü inşaat şirket Covec üzerinden kanalize olacak.

İlginç bir şekilde, Çin 1 milyar dolarlık kredinin üzerinde “Moldova tarafından gerekli ve gerekçeli görünen bütün projeleri finanse etmeye” hazır olduğunu belirtti. Aslında, Pekin 8 milyar dolarlık tahmini gayrisafi yurtiçi üretim ve 1,5 milyar dolarlık diğer bütçe için Moldova’nın tüm ekonomisine destek olmaya gönüllü olduğunun sinyalini verdi.

Çin adımı şüphesiz bir jeopolitik konum edinmeye yönelik. Son zamanlarda, the People’s Daily alaylı bir şekilde “Barack Obama yönetimi altında, “siber diplomasinin” anlamının ve kullanımının belirgin bir şekilde değiştiğine dikkat çekti... ABD Twitter gibi websiteleri sayesinde İran’ı karıştırdı... Genel Sekreter Hillary Clinton “bu akıllı bir gücün özü, bu değişiklik ABD’nin diplomasi konseptini geliştirmesi gerektiğini söyledi.

Moldova Çin’in tarihi olarak bir oyuncudan çok gözlemci olduğu bir ülkedir. Bu Pekin’in Orta Asya’dan Avrasya’nın yıpranan batı sınırlarına ilk sıçrayışıdır. Niçin Moldova bu kadar önemli bir hale geliyor? Pekin Moldova’nın Batı ile entegrasyonunun büyük jeopolitik önemini hesaplamış olacak. Moldova Kuzey Atlantik Paktı Teşkilatına (NATO) alınması, Karadenizin bir “NATO gölüne” dönüşmesi ve ittifakın Çin sınırlarında Kafkaslara ve direk Orta Asyaya yürümek için sanal olarak kendini tartışma götürmez bir posizyona yerleştirmesi an meselesi.

Tam olarak bilemeyeceğimiz bir konu ise Moskova ve Pekin arasındaki koordinasyonun boyutudur. Her iki başkent son zamanlarda dış politikada artan Sino-Rusya koordinasyonunun altını çizdi. Çin Başkanı Hu Jianto’nun Haziran ayında Rusya’yı ziyaretinden sonra Pekin’in Moskova’yı Kafkasyadaki konumunu desteklediğinin altını çizildiği bir ortak açıklama yapıldı. Yüksek derecede bir koordinasyon tüm pos-Sovyet alanında açık bir şekilde, görünür olmaya başladı.

İpek Yolunda İslamcılar

Böylece Moskova’nın Çin’in Sincan bölgesine yakın olan ve Afganistan ve Pakistan’daki Orta Asyalı İslamist savaşçılar için temel bir geçiş rotası olan Kırgızistan Oş’ta ikinci bir askeri üs kurma niyeti hakkında Pekin’i ikna ettiği düşünülebilir.

Orta Asya ve Kuzey Kafkasya’da İslami eylemlerin canlandırılmasına yönelik kesin işaretler var. Çin Sincan’daki bozuşmayı dikkatlice izliyor. Batı yorumcuları Orta Asya’daki yeni İslamcı atılımı militan gruplar için bir zamanlar sığınak olan Pakistan-Afganistan sınır bölgelerindeki Pakistan askeri operasyonlarının sonucu olarak niteleme zahmetine giriyorlar. Çin uzmanlar Taywan ile dengelerindeki karşılıklı tasniyonun azaltılmasıyla ABD’nin Çin meselelerine müdahale kapasamı önemli bir şekilde azaldı, sonucunda ABD’nin ilgisi Çin Sincan batı bölgeleri ve Tibet’e yöneldi.

Rusya ve Çin’in “hücuma açık” geniş arazi bandında İslami eylemlerin birden artışında oldukça stratejik bir belirsizlik var. Bu ayın başında Sincan’da şiddetin patlak verdiği 48 saat içinde, Çin Dış İşleri Bakanı Yang Jiechi Rus meslektaşını aradı ve Moskova Pekin’i güçlü bi şekilde destekleyen açıklmalarda bulundu.

Şangay İşbirliği Örgütü’nün (SCO) genel sekreteri tarafından da 10 Temmuz’da Sincan’da etnik Uygurlar ve Han Çinlileri arasında yaşanan çatışmanın ertesinde “hukuk çerçevesinde” “sakinlik ve normal hayatın eski haline getirilmesi” için Pekin tarafından atılan adımları desekleyen benzer bir açıklama geldi, SCO açıklamasında “terörizm, ayrımcılık, aşırıcılık ve uluslararası organize suçla savaş alanında bölgesel güvenlik ve iskrarın korunması adına pratik işbirliğini daha da ileri götürme” kararını tekrarladı.

Yine, Çin Orta Asya ve Güney Asya’daki bölgesel güvenliğin yakın olarak birbiri ile örülü olduğunun altını çizdi. SCO açıklamasına yorumda bulunan the People’s Daily “SCO üye devletleri tüm çevre bölgeyi yakından ilgilendiren Sincan’daki durumu iyi anladıklarını gösterdiler...

Pakistan ve Afganistan gibi bazı Orta Asya ülkeleri de bu belalı güçlere kurban gittiler... Belalı güçler ayrıca eğitim kampları kurarak şiddet ve terörizm yayarak da sınırı aştılar. Bu belalı güçler ve Sincan’ın başkenti Urumçi’deki son isyanlar arasındaki bağlar keşfedildi. Kanıtların “Üç belalı gücün” sadece Sincan’a değil tüm dünyaya zararlı olduğunu gösterdiği gibi bu belalı güçlere karşı savaş tamamıyla tüm Orta ve Güney Asya ülkelerinin yararına olacaktır.

Manidar bir şekilde, başka bir yorumunda The People’s Daily Sincan’daki huzursuzlukları destekleyen ABD politikalarına kızgın bir saldırı başlattı. “Çin halkına göre zımnen ya da açıkça ABD’nin hınç rüzgarlarını desteklemesi yeni bir şey değildir... ABD fark gözetmeden Çin’e düşman olan tüm bu güçleri bağrına basmaktadır...

Belki de kendi menfaatleri diğerlerine karşı ağır bastığında ABD’nin çifte standart edinmesi geleneksel bir uygulamadır. Ya da belki üstün posizyonuna meydan okunmaması ya da değiştirilmemesi için diğerlerini zayıflatarak parçalamak gibi bazı gizli amaçları var...

1980’lerin sonlarından beri, ABD sözde “Çin meselelerine” ateşe kömür atmak niyetini ılımlaştırmadı... Bu defaki çabaları ayrımcı grupları barındırıp destekleyerek Han ve Uygur Çinleri arasındaki düşmanlığı körüklemekti. ABD kapışmadan karlı çıkacak (gizli umutları) üçüncü grup olmak için yine sıçrayışını yapıyor.

Böylece geçen Perşembe Tacikistan Duşanbe’de yapılan ve Rusya, Pakistan, Afganistan ve Tajikistan’ın başkanlarının katıldığı dört taraflı bölgesel güvenlik zirvesini toplayan Rusya girişimini Çin’in desteklediğine dair bir tahminde bulunmaya gerek yok. Rus hareketi, Afganistan’daki çatışma çözümünü tekelleştiren, Rusya’yı Hindukuş’un dışında tutan; SCO’nun Orta Asya’daki bölgesel güvenlik üzerindeki Sino-Rus kaynaşmasını parçalamaya çalışan, Rusya’nın Orta Asya ülkeleri ile bağlarını koparmaya yönelik diplomatik ve siyasi çabaları hızlandıran ve Pakistan’daki etkisini ve varlığını genişletmek ve bu ülkede düzenli bir şekilde NATO işbirliği programını hızlandırmaya çalışan ABD’ye bir jeopolitik meydan okuyor.

Duşanbe’deki bölgesel güvenlik zirvesinin temposu meslektaşı Asif Ali Zardari’ye Orta Asya’da istikrarsızlığın yükselmesini önlemek için Pakistan’la birlikte çalışacaklarını umduğunu söylemesiyle Tacik Başkan İmomali Rakhmon tarafından belirlendi. Pakistanlı Rakhmon “Bu konularda benzer ve yakın konumları paylaşıyoruz ve ülkelerimiz bu karşıt fenomeni hedef alarak koordineli eylemler gerçekleştirmelidir” dedi.

Muhtemelen Çin ayrıca Pakistan’daki etkisini Pakistan’ın pasif bir şekilde ABD’nin bölgesel politikalarına hizmet etmekten ziyade bölgesel işbirliğine yönelmesi için kullanacaktır. Zardari’nin Duşanbe’deki ilk sözleri ise çekimserdi. Mülayim bir şekilde Rakhmon’u, "Biz birlikte bu yüzyılın sorunlarına karşı duracağız” diyerek yanıtladı."
Moskova, Duşanbe’deki zirve için ajandaya Tacikistan’ın Sangtudinskaya hidroelektrik santralinden (Rusya’nın 500 milyon dolar yatırdığı ve %75 konrolü elinde olduğu) Afganistan ve Pakistan’a satışı içeren bölgesel işbirliği önerisine bir madde ekledi. İşin garibi ilk olarak bu fikri Rusya ve Çin’in bölgedeki etki yörüngesini silmeyi umduğu “Büyük Orta Asya” strajejisini desteklemeyi hedefleyen ABD’nin beyin takımının ortaya atmasıydı.

Rusya bir Majino Hattı Çiziyor

Çin, liderliğini Rusya’nın yaptığı Toplu Güvenlik Anlaşması Örgütünün (CSTO) bir üyesi değilken, Pekin Moskova’nın NATO’ya karşı ağırlık olarak Orta Asyadaki ittifakın varlığını güçlendirmeye çalışmasından memnun. Sincan’daki çatışmalardan sonra, Pekin Rusya’nın Kırgızistan’da bir anti-terörist merkez oluşturma ve CSTO’nun Orta Asya’daki hızlı reaksiyon gücünü ilerletme (Toplu Operasyonel Reaksiyon Güçleri) fikri ile doğrudan ilgilendi.

Şüphesiz geçtiğimiz haftasonu Kırgızistan’daki bir tatil kasabası olan Cholpon-Ata’da gerçekleştirilen CSTO zirve toplantısının sonuçları Pekin’de büyük bir ilgi ile izlendi. Bu zirvenin arifesinde, Rusya başkanının bir yardımcısı Çarşamba günü Moskova’da CSTO bayrağı altında Oş’ta bir Rus üssü açılması ile ilgili prensipte anlaşmaya varıldığını açıkladı.

Bu arka planın tersine, “Barış Görevi 2009” olarak adlandırılan ve 22-26 Temmuz’da gerçekleştirilen Rusya-Çin ortak askeri talimleri, 2005 ve 2007’de gerçekleştirilen benzer iki talim ile karşılaştırılamaz. Tüm bu üç talim SCO çerçevesi altında gerçekleştirildiği doğru, ancak bu yılınki gerçekte “gözlemci” olarak adlandırılan diğer üye devletler ile çifttaraflı bir Rus-Çin girişimi oldu.

Çin Savunma Bakanı Tümgeneral Qian Lihua terörizm, ayrımcılık ve aşırıcılık güçleri “bugünlerde her tarafa yayıldığından” talimlerin “derin bir anlamı” olduğunu iddia ediyor. Qian bölgesel güvenliğin ve istikrarın güçlendirilmesinin yanında, talimlerin ayrıca Çin ve Rusya arasında “yüksek seviye stratejik ve karşılıklı güveni” sembolize ettiğini ve iki ülkenin savunma
alanındaki “pragmatik işbirliğini” güçlendirme için “güçlü bir hareket” olduğunu söyledi.

Qian’ın askeri tatbikatlar ile ilgili açılamalarının devam ise şöyledir:
“Çin ve Rusya arasında askeri işbirliği durum değerlendirmesi yapılırken ilk olarak yüksek seviyede değişimler sıklaştı. Yılda en az bir kere her iki ulus arasında savunma bakanları ya da genelkurmay başkanları değişimi bir rutin oldu. Savunma departmanları ve yüksek seviye askeri ziyaretler arasındaki sık değişim Çin ve Rusya arasındaki karşılıklı askeri ilişkilerin etkin bir şekilde sorunsuz gelişmesine neden oldu.

İkinci olarak, stratejik müzakereler mekanizmanın bir parçası oldu. 1997’den beri Çin ve Rus orduları her iki tarafın genel kurmayın başkan yardımcısı seviyesindeki liderleri arasında yıllık müzakerelerin yapıldığı bir mekanizme geliştirdi. Şimdiye kadar karşılıklı güveni ve dostça işbirliğini geliştiren 12 stratejik müzakere yapıldı.

Üçüncü olarak, profesyonel gruplar ve ekipler arasındaki değişimler faydalı oldu. Çin ve Rusya’nın orduları iletişim, mühendislik ve haritalama dahil bir çok kuvvet ve timde pragmatik değişimler ve işbirliği uyguladı.”


Qian Barış Görevi 2009 ile, “iki ordu arasındaki karşılıklı stratejik güven ve pragmatik işbirliği yeni bir aşamaya gireceğini” umuyor.

Çin’in Orta Asya’daki militan İslami eylemcilerin yükselişi karşısındaki endişesi aşikar. Tacik İç İşleri Bakanı Abdurakhim Kakhkharov’un son zamanlarda belirttiği gibi “Teröristler Tacikistan, Özbekistan ve Kırgızistan’da sessizce gizlenmeye çalışıyorlar... Afganistan’da uzun süre yaşadılar.” teröristlerin saklandığı yer olan Pamir Dağlarındaki Rasht Vadisi Afgan (ve Çin) sınırından sadece “yürüyüş mesafesi uzaklığında”.

Nerdeyse bir on yıl sonra ünlü Tacik İslamist kumandan Mullo Abdullo’nun Afganistan ve Pakistan’dan takipçileri ile birlikte döndüğüne ve Rasht Vadisindeki militanlarını silah altına toplamaya çalıştığına yönelik haberler var. Çeşitli rivayetlerde, Rusya’nın Kuzey Kafkas, Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan ve Sincan’daki milatan unsurların birleştiği geçiyor.

Kırgız Cumhurbaşkanı Kurmanbek Bakiyev “Afganistan durumu sadece Kırgızistan’ı değil tüm Orta Asya’yı etkilemektedir. İnsanlar buraya terör eylemlerini gerçekleştirmeye geldi.” diyor ve ekliyor: “Hala dışarıda hakkında bilgi sahibi olmadığımız burada olan ve yasadışı aktiviteleri gerçekleştirmeye hazır olan güçler var. Tek amaçları var: Orta Asya’nın dengesini bozmak.” Aynı şekilde NATO Tacik sınırın yönündeki Taliban hareketini durdurmaktaki çaresizliklerini kabul etti.

Milyon dolarlık soru şu: mevcut karışılık sadece uzaktan gelen bir yankı mı yoksa mujahideen savaşçılarının finansmanı ile ekipmanını sağlayan ve 1980’lerin Sovyet Orta Asyasında jeopolitik bir araç olarak kullandığı militan İslamın desteklendiği ABD girişimlerinin tekrarı mı? Biden’in açıklamaları bu yüzden Reaganizmin Moskova ve Pekin’de ciddi bir şekilde ele alınacağı konusuna dönüyor. Rus ekonomisi enkaz halinde, Rusya’nın coğrafyası sindirilen zayıflık ile yürütülmekte ve ABD kartlarını küçümsemiyor. Çin’in Moldova’daki cesur hareketi “yakın yurtdışındaki” post-Sovyet alanın başladığını gösteriyor olabilir.

Çimerika’nın sonu mu?

Konu şu ki, manevraların ağır bir ekonomik yönü var.ABD’nin Avrasya enerji temsilcisi Richard Morningstar açık bir şekilde Dış İlişkiler Senato Kurulunda üç hafta önce Çin’in Hazar ve Orta Asya enerji rezervlerine erişimini kazanma başarısının ABD’nin jeopolitik çıkarlarını tehdit ettiğini kabul etti.

İlginç bir şekilde, Rus istihbaratının 2008 sonlarından beri beklediği Sincan dahil Orta Asya’da huzursuzlukların yeniden ortaya çıkması Türkmenistan’dan başlayıp Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan yoluyla yıl sonunda hizmete başlaması beklenen Sincan’a geçen 7,000 kilometrelik gaz boruhattının güzergahında gerçekleşmekte. Şüphesiz, boruhattı tüm bölgenin jeopolitiği açısından tarihi bir dönüş noktası anlamına geliyor.

Tanınmış ekonomi tarihçisi Niall Fergusan “Çinmerikayı” – Çin ve Amerika’nın etkin bir şekilde tek bir ekonomide birleşeceği tezi- “zorlu bir evliliğe” benzetti.
Ferguson İkili Grup bağlamında Amerika ve Çin arasında geçtiğimiz hafta Washington’da gerçekleşen “stratejik diyalog” “mutsuz evlilik” ile devam etmek yerine Çin’in “kendi haklarındaki küresel gücü almak için .... yalnız devam etmeye” karar verebileceği bir noktaya gelebiceğini düşünüyor.

Bunu etkileyen faktöler: ABD tasarruf oranlarının yukarıya fırlaması, ABD’nin Çinden ithalatının dikkat çekici bir biçimde düşmesi; ABD Hazine bonolarının ya da doların satın alma gücünün düşmesi ya da her ikisi ile Çin ABD hükümet tahvillerinden yeteri kadar aldığını düşünmesi. Her şekilde Çin kaybetmeye hazırlıklı.

Çin çoktan bunu yapıyor olabilir, Moldova gibi yabancı varlıkları satın alma kampanyası, tüketici bir topluma yönelik deneme hareketi, doların yerine geçebilecek ortak döviz fikrini gittikçe benimsemesi tüm bunlar yakında olabilecek “Çinmerika ayrılığının” işaretleri. Fakat bu dünya politikası için neyi gerektiyor? diye soruyor Fergunson.

Ekonomik güçleri eşit olan iki süper güç arasında Yeni bir Dünya Savaşı düşünün. Eski Soğuk Savaşta Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ABD’den çok daha yoksuldu.
Eğer daha eski bir teşbih tercih ediyorsanız 1990’ların başındaki Anglo-Alman düşmanlığına bakabilirsiniz. Amerika Britanya rolünde ve Çin ise görkemli Almanya rolünde. Bu yüksek seviyedeki ekonomik entegrasyon gerçeğinin stratejik düşmanlık ve aşırı anlaşmazlığın büyümesine engel olmayacağını göstermesi açısından daha iyi bir benzetme.
Bunlar için şüphesiz daha çok zaman var. Bu tip şeyler oldukça yavaş işliyor. Fakat jeopolitik teknonik tabakalar hızla hareket ediyor. Çimerika’nın sonu Hindistan ve Amerika Birleşik Devletlerinin daha yakın olmalarına sebep olacak. Moskova ‘ya Pekin’le daha yakın bağlar kurması için bir fırsat yaratacak.

Şüphesiz, geçtiğimiz ay gerçekleşen güneş tutulması bir daha 2132 Haziranına kadar beklenmezken, özellikle oyunlarla dolu ABD, Rus ve Çin’ün üçlü ilişkilerini içeren büyük güç politikalarının değiştiği dünyada böyle kesin bir tarih yok. Fakat bir şey kesin. Dünyanın mümkün olan tüm köşelerinden izlenen güneş tutulması durumu gibi, jeopoliik tektonik plakaların değişimi ve Avrasya boyunca işbirliği güçlerinin yeniden gruplaşması Hindistan ve Brezilya, İran ve Kuzey Kore, Venezuella ve Küba, Suriye ve Sudan gibi çeşitli ülkeler tarafından büyük bir ilgi ile takip ediliyor.

*Büyükelçi M.K. Bhadrakumar Hindistan Dışişleri’nde çalışan bir diplomat. Görev kapsamı Sovyetler Birliği, Güney Kore, Sri Lanka, Almanya, Afganistan, Pakistan, Özbekistan, Kuveyt ve Türkiye’yi içeriyor.


Bu makale Zeynep Güneş tarafından timeturk.com için tercüme edilmiştir.

SON VİDEO HABER

İHH'dan Suriye'deki fırınlar için un desteği çağrısı

Haber Ara